gücün son zerresi ne demektir bilirim.. yaşamak dediğin yolculukta geçtiğim yollarda ardıma bakmam, çünkü gölgemden asla korkmam..bildiğimi unutmam, acımı dillendirmem, kırgınlıklarım var elbet ama kine yer yoktur gönlümde.. eğer elini tuttuysam asla bırakmam.. eğer sevdiysem dilimde olmaz hiç hislerim, yüreğimi veririm, gerekirse canımı, kanımı hatta yeri gelirse son nefesimi sevdiceğimin uğruna, sevmek uğrunda…

düşler kurduğum doğru, hayallerimin olduğu da ama hala yaşıyorum. çabalarım var, gayretim… gözlerimden yaş akmadı nice senelerdir vicdansızlığımın eseri değil şefkatimi kötülerin kötülüğü karşısında hala yitirmemiş olduğumdan, bir de yaşanmışlıkların hediyesi gönüldeki o derin yaralardandır, nicedir öylece gözlerimde donakalmış yanaklarımdan aşağıya dökülemeyen göz yaşlarımın, ağlayamamamın sebebi…

yokluğu da varlığı da yaşamalı bir insan. Ayakkabısına defalarca taban attırıp yıllarca giymek nedir bilmeli. Dost sofraları kurup yedirip içirmeyi eğlenmeyi, eğlendirmeyi de. ama gurur nedir? onur nedir? haysiyet nedir? unutmadan! anlamlı olan, yaşama anlam katabilecek herşeyi tatmaktan yorulana kadar yaşamak isterim işin doğrusu..her sabah uyandığımda yerle yeksan olmuş bir zaman diliminde gezinmemektense, yerle bir olmuş hayatların üzerine basıp geçmeyi hiç tercih etmedim. bazen bu canımı acıtsa da, bazen bu beni yorsa da. Asla kendi mutluluğumu başkalarının mutluluğu ile değişmedim, değiştirmedim. Ama hep huzurlu oldum hiç kimsenin yaşamından mutluluğunun eksik olmasının nedeni olmadığımdandır sanırım bu.

Bir çocuğun tebessümü var her zor anı yaşarken. O masumca ve tertemiz tebessüm çok kez beni uçurumların kenarından alıp tekrar yola koymuştur, hiç bitmeyen yolculuğumdaki zorluklara direnmemi sağlayan o tebessümün sahibiyse içimde, derinlerde yaşattığım çocuğundur. Kimi zaman mutlu, kimi zaman asabi, kimi zaman öfkeli, kimi zaman iyi. Kah yorulur aniden, kah hep neşelidir. Ama ne de olsa içimde yaşayan bir çocuktur. Yaşadıklarımdan, yaşananların getirdiklerini ve benden götürdüklerini umursamadan bildiği gibi oyununa devam eden.

Bir laf var hatırımda kalan “keşke hep çocuk kalsaydım, dizimdeki yarayı büyük bir acı sansaydım” diye. Keşke ile başlayan her cümleyi kurarken aklıma düşer bu söz. Ve neden sonra hala çocuk olmadığı, artık büyümek zorunda olduğumu, büyüdüğümü fark ediyorum. Keşke dediğim her şeyin verdiği acının kaynağının da dizimdeki yaralardan değil kalbimdeki kırgınlıklardan olduğunun farkına varıyorum. Bazen bu farkındalık gerçektende canımı yaksa da. Hayattan, yaşadıklarımdan ödev çıkarmak yerine ders çıkarıyorum her “Keşke” ile başlayan düşünceden sonra…

hayata karşıyım. Direniyorum hayatın beni şekillendirmesine, tekdüze biçimlendirmesineizin vermiyorum.. Özgürlüğümü, hür olmanın kıymetini biliyorum ve bunu kaybetmeye niyetim hiç yok. Çünkü hayatta yitirilenlerin boşluğu bir şekilde doluyor fakat özgürlüğün, özgür ve hür olamamanın açtığı boşluklar asla ama asla doldurulamıyor. kimine göre isyankar, asiyim.. aslında kendimce, gerektiği gibiyim. Ömür çetelemde kendi doğrularım var. Boyun eğen olmaktansa hayatı değiştirmek, sıradan kalabalıklar arasında olmaktansa kaldırımlarda yatan, öldüğünde gözleri açık giden, her zaman yapacakları yaptıklarından az olan, sıradanlaşmış bayağılaşmış kirletilmişliğin simgelerini salt sevgiyle yıkmaya çalışan, dilindeki, yüreğindeki sitem dolu türküsünü hiç yüksek sesle söyleyememiş ama hep o türküyü yürekten okuyacak diğer yarısını araya durmuş bir er kişi olarak anılmak tek dileğim…