Bana soruyor. ‘Senin gibi biri rahat durmaz. Renk vardır sende. Hayatında muhakkak birileri vardır. İnanmam. Ben bilirim. Anlarım da.’‘Yok’ diyorum. Gerçekten. Armudun sapı üzümün çöpü deyince olmuyor. Hayatımdaki tek atraksiyon sensin.’‘Hadi. Geç. İnanmam.’ diyor.Anlıyorum, inandıramayacağımı. Susuyorum. Birçok şeye susadım ama bu seks değil. Bunu ona anlatmam zor. O bir erkek ne de olsa. Şevkat, sevgi, bağlılık, sevdiğimin benim olduğunu bilmek gibi kavramlar susadıklarım… Nerden başlasam ona anlatmaya, çalışmaya…Beni tanımıyor aslında, uyuyamadığımı, duygusal olduğumu, seksi çok sevsem dahi kimseyle yatmadığımı düşünmüyor, içimden gelmediğine inanması zor.Nerden bilecek, hala ayrıldığım sevgilimi özlediğimi, tekrar barışmayı hiç mi hiç düşünmesem ve hiç mi istemesem de –anlaşabileceğimizi düşünmediğimden- gece uyumaya çalışırken, kokusunun burnuma geldiğini ve ona sarılıyor gibi hissedip/ isteyip/ hayal edip uykuya öyle dalabildiğimi nerden bilecek?Benim duygusallığım kendi içimde, nerden bilsin? Ben deli dolu görünen zat-ı muhterem kimliğim sonuçta, adam haklı. Fanteziye düşkün, yorulmayan, özgür bir kadınım onun gözünde… Ağladığım akşamlarda, sahnedeki kahramanın/ öznenin/ duygusal kadının/ yalnızım ve isyan ediyorum/ özlüyorum kahretsin/ Tanrım ben ne yapacağım, diye yakaran kadının ben olduğumu nerden bilsin…Eğlenceli, espritüel, kendinden emin bir kadın var onun karşısında. Nerden bilsin, aslında yorgun bir ruha sahip olduğumu? İçimde küsmüş, karışmış bir kalp olduğunu ve -onun eğilmiş başını nasıl yukarı kaldırabileceğimi/ bir ilişkiye nasıl tekrar güven duyabileceğimi bilmediğimi- nerden bilsin? Hep aynı ortamda, hep aynı koşullardaki benle paylaşım yaşarken, diğer ben’leri/ içimin seslerini nerden duysun???Eve geldiğimde duvarların üstüme üstüme geldiğini nerden bilsin ve bu kadının içine kapanıp canının seks de dahil hiç bir şey, hiçbir şey yapmak istemediğini, kılını kıpırdatmak istemediğini, Dalgıç ve Kelebek filmini seyrederken dahi hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kadın olduğumu nerden bilsin???Evrende kadın ya da erkek, ayrıldığım sevgilim dışında kimseyi istesem de/ zorlasam da/ düşleyemediğimi nerden bilsin? Ve en nihayetinde hala bu kadının tüm duygusallığıyla ayrıldığı adamı düşleyerek orgazm olduğunu nerden bilebilir ki? Aslında benim bu kadar duygusal olduğumu…Gecem, gündüzümün tek bir adam olduğunu, ne okusam onu hatırladığımı, bana mail atmış mı diye –atmayacağını bilsem de baktığımı- nerden bilebilir?Türkçe şarkı dinleyemediğimi, antidepresan kullanmazsam ağlayan bir abla olacağımı anladığımdan düzenli hap aldığımı nerden bilsin?Evde bir tıkırtı duyduğumda ilk arayacağımı düşündüğüm insanın o olduğunu anlayarak kahrolacak kadar duygusal bir kadın olduğumu nerden bilsin?Benim sevgilimi hiç aldatmadığımı, başkasını düşleyemediğimi, özleyemediğimi, ruhumun sadece ona ait olduğunu, onunla anın durduğunu ve salaklaştığımı, maddiyatı sallamayıp kendimi çok çok aşan hediyeler aldığımı nerden bilebilir???O hayatımda olduğunda gözümde yıldızların yandığını ve o bittiğinde dünyanın söndüğünü/ enerjimin çöktüğünü/ yıkıldığımı nerden bilebilir?Bana soruyor. ‘Senin gibi biri rahat durmaz. Renk vardır sende. Hayatında muhakkak birileri vardır. İnanmam. Ben bilirim. Anlarım da.’‘Yok’ diyorum. Gerçekten. Armudun sapı üzümün çöpü deyince olmuyor. Hayatımdaki tek atraksiyon sensin.’‘Hadi. Geç. İnanmam.’ diyor.