Sinepil, pilli’nin en sevdiğim kısımlarından biri. Sinema, filmler, oyuncular, yönetmenler,.. velhasıl sinefiller ya da herhangi bir film izleyicisi için çok hoş. Sinepil benzeri bir edebiyat oluşumu açılsa çok verimli ve keyifli olabilir. Hafif’te kimi yazar-okurlar kitap eleştirilerinden, amatör şiir, deneme, kısa öykü çalışmalarından yer yer rahatsızlar. Haklılar belki de, sinepilvari bir edebiyat sitesi olsa, biz de orada kendi çöplüğümüzde ötsek, şiirler, şairler, yazarlar, edebi ürünler gırla gitse… Tabii yine editoryal bir çift gözün rehberliğinde, güzel olmaz mı?Bu, günah çıkartma kısmıydı diyelim. Yine okuduğum bir kitaptan söz edeceğim: Sibel Torunoğlu – Travesti Pinokyo. Kitabın yazarına yıllar önce şizofreni teşhisi konmuş, yazar değişik bir metin kaleme almış, karakterler bulanık, olaylar bulanık, mutlaka alın okuyun diyemem elbet ama böyle de bir kitap var, haberiniz ola, diye..Sırada Eddie Little – Cennette Bir Gün Daha var. Yine malum, Ayrıntı Yayınları, malum, Yer altı Edebiyatı serisi. Normalde 20 tl olan kitabı İzmirde bir kitapçıda 4 tl görünce hiçbir şeyine bakmadan aldım, bakalım o nasıl çıkacak. Kitap okurken yayınevlerini tanımak, onlara güvenmek, güzel bir his..Sibel Torunoğlu’nun Tımarhane Günlüğüm diye bir kitabı daha varmış. O da ilginç bir okuma sunabilir insana. Edebiyat dediğiniz değişiklik içermeli zaten, değil mi?
yorumlar
bu şizofreni hadisesinde küçükkene okumuş olduum sana gül bahöesi vaad etmedim isimli şahene eserin de mutlaka okunmasını tavsiye ederim
In nomine Patris, et Filii, et Spiritus Sancti. Amen. …
hayatta en zor bitirdiğim 2 kitaptan biriydi. diğeri de şu babanesine mektuplar yazan kızcağızın kitabıydı. korkunç anılar.
baaanneye mektup yazan sofi mi oluyo. sofinin manyak dünyası.
bitiremediğimiz kitaplar;sofinin dünyasıfaocult sarkacıteneke trampet
sofi kime mektup yazıyordu o zaman?miydi ayrıbkz. okb
hırs yapıp bitirmiştim ikisini de, ama son sayfasında bile bırakabilitem vardı. bir de martin eden, onu da zor okumuştum nedense. kafa basmadıydı herhalde.
sofi kabustu bence. en az dört kere ilk yüz sayfayı okudum ama olmadı olamadı. georg wilhelm friedrich hegel bile bunu yazan arkadaştan daha akıcı şeyler yazmıştır benim gözümde.hatırladıkça sinirleniyorum bak.
sofi’yi ben de okumadım hiç, yüreğinin götürdüğü yere git de sıkıcıydı çok. sana gül bahçesi vadetmedim’in öyle bir kitap olduğunu bilmiyordum..bir de çok ünlüler çok matahlarmış gibi
thing, belgeli şizofrenisi kadının, ama kitaplarını bulmak zor epey, adresini verirsen, “travesti pinokyo”yu postayla göndereyim?
bazen kitabın bir yankı uyandırması için asılsız şeyler ortaya atılabiliyor, özellikle ispatlanması zor şeylerde. tabi bu olamayacağını, imkansızlığını vurgulamaz. Olabilirde… Sana gül bahçesi vadetmedim de güzeldir, okumaya değer. o kitabın yazarı için de aynı iddialar söz konusu. oluşturulan karakteri daha samimi bulabilmemiz için, yazarın o yollardan geçmesine gerek yok. Yani bence bu böyle… sonuçta her ne kadar şizofren tanısı koyulan biri veya bunun gibi ispatlı, tanılı biri o karakteri oluşturursa oluştursun belki hayal dünyanda canlandırırsın, yüzeysel şeyler hissedersin yahut içselleştirirsin mevzuyu herneyse artık bu şekilde sana birşeyler katar ama yazar mevzusunda o kanıda olan bir okuyanın o yoldan geçmeden de yaratılan dünyanın içine girmesi zor.
martin eden’a bayılmıştım mesela.
pilli’nin hayali edebiyat sitesi için muhtelif isimler düşünülebilir aslında:
ama onun ayrımı zor olabilir, birçok eleştiri yazısının büyük kısmı tanıtım kısmından da oluşabilir ve tam tersi..
ve tabii insan sinepil benzeri bir müzik sitesi de talep ediyor, pilli.den, inşallah zamanla hepsi olur..