Yatağında kaç kişiyi hesapsız terk eden kadınsın. Erkekliğimi elimden alırken kadınlığında kanırdığın ince zarda tutsaksın. Parçalanıyorsun surlarımdaki tasmanda. Şarapnel parçaları vuruyor yüzüme, bir damla kanında arta kalan. Sen umut taciri iyi şeyleri ümit ederken ne kadar aptalsın.İçimde fısıldayan şeytanlar kadar yoksun. Ben seni kıvranışlarında sevdim, sadece, inlemelerin kadar kadınsın. Kapı aralığından sızan karanlığın içinde aydınlık sandığın dolanışlarım. Dokundukça yanan tenin, dokundukça eriyen yanılgım. Sakın beni kendine mülk sanma, bir gecelik nefessin karanlığımda. Şarapnel parçaları vuruyor yüreğime bir damla kanından arta kalan.Sana her seferinde sordum, sorduğum her sorunun ardında beni buldun. Kaç kişisin, kaç kişiye yalnızlıksın bilmedin. Seni sürüklerken ruhunun ayak izlerinde, ancak bir fare kadar köpeksin. Ölüsün, ölüsün, ölüsün…Karanlık kıvrımlarımda tüketirken seni, geceyi bürünüp alıyorum koynuna inançsızlığımın. İnadına ağlıyorum gülerken içimden. Aptallığımın ön koşulu yitik zekam. İnanıyorsun boş duvarın siyah noktalarına. Arta kalan kımız sarhoşluğunda emiyorum yaralarımı, meme başlarından. İrin tadında tıslayan bir hayvan… karanlık bir zırh giyiyorum yüreğine. Masumsun aptallığında… yitiksin saçmalığında… gök yüzün var ahmaklığında. Kayıp kadınlarım kadarsın yatağımda… boğularak kaybol sabahımda… kayık çarşafı düzeltmek gibi kolaysın hesaplarımda…
yorumlar
güzel…
kadınlığının çıkmazında kaliteli …….,kaç defa terledin damarlarımda…….,erken büyüyen bir hayvan tutkusuyla boşaltırken kanımı zehir damarlarımdan, salınan ağaç kökleriyle yaşamı emiyorum dudaklarından,ayak tabanlarımdaki soğukluk kadar sıcak ve yakınken, ancak kendi iç bükeyindeki yansımada benimsin.susuyor, konuşuyorsun…korkuyorsun psikolojinde yitirdiğin kadınlığından…en fazla libidomda yarattığımsın…
güzeell…
bence de güzel bir anlatım…cesur ve akıllıca!
samimiyetime bağışla kardeşim seytansarlatan…halef-selef diye bir tabir varsa, ki var,gözüm arkada kalmayacak, bilesin.yazdıklarımı tutanlar da bilsin ki, mefkud’u unutturacak kalibrede bir kalem dörtnala gelmekte…hoş gelmiş, imge katmanları bol dizeler getirmiş…şu an içim o kadar ferah ki…tebrik ederim kardeşim!kalemine sağlık!yaran, huzursuzluğun, acın, çilen, kahrın bol olsun!!!”giderayak” tutmaz mıyım…biraz daha acı…
mefkud! aman bir yere gitme
karanlık ekmek bildiğimiz yalan yanımızken,köklerimi biçip dallarımı gömüyorum derinlerime,meyvalarımı zebaniler tüketiyor,acıyorum, kanatırken dünyayı,dişlerimi söküyorum kırıntılar arasında kalansadece yara derin,cenderede sıkışmış küflerim…”eyvallah mefkuf övgüne layık olmaya çalışacağım, eyvallah…”
yolumu sunuyorum, uzattığım dalımda…şeytan da olsa hiç bir şarlatan razı olmaz cehennemde yalnız kalmaya.
Giden ayakların razı mıdır cennetin çilesine mefkud…
Dedigim gibi, yeni gelen bazi yazar kardeslerimiz gercekten süper yazilar yaziyorlar…Hos geldin kardes, safalar getirdin Hafif’e…
ne bir simsara ihtiyaç duyar yolum,ne de bir dil kaymasına firarım,kimsenin sövmediği kaldırımlarda küfürbazım,ırzına geçilmiş kökleri kayıp ağaç topraklarım,meleğimin kanı şeytanımı besliyor farketmesende;hiç bir zaman——————————————>yalancı yağmura, kör tohuma yok ihtiyacım…
budur…
meşrulaştırır mı acaba piç kurusu olmam bütün ukalalıklarımı,3(kalibrelik)1, tek atımlık kurşunum…kendimi seviyorum, aşkımdan sarhoşum kim engel olabilir. hııhhhh.heyyyy, haddimi bilirim ben üstad karşısında. ellerimi bağlar öyle diz çökerim.kimse kusura bakmasın yok hiç bir ehemmiyetim poyraz esintisine. çakal gibi pavlasamda aydınlıkta, bir aslan kadar kaygısızım karanlıkta.benimmmm; şarlatan, şeytan olanından…
ukalalık!şarlatan ol; şeytandan uzak dururken…
O kadar çok köpürttün ki kendini , banyonun deliğinden kayıp gittin, yakalayamadım seni…
Ben bu sarlatan’in yazisini da tuttum ama, kendini henüz cözmüs degilim. Arkadas, ha bire Seytan’dan bahsedip duruyor. Ne isdir anlamadim. Her yazisinda oldugu gibi, her yorumunda da Seytan, seytan yeter be arkadas. Ister seytan ol, ister seytanci bunu iki de bir yazip durma…
Nico, ters bişi yok, neden kişiselleştirdin, gayet akıcı ve farklı bence
evet ukalayım ve kendine aşık, kime ne?evet beni yakalamak için dururken kaymetmiş olman, ne yazık, ne kötü…kadınsan, benim diğer halimsin, erkeksen benim diğer halimsin… körse bakışların, diz kapağına tutsaksa yol alışların, geri dönme ya da hayıflanma, parmakların kabiliyetsizse beni sende tutamayacak kadar. kendini gömdüğün mezarda sanrılı yarınlarında tüken, unutma kadın halini sergilerken, erkek halime hayran oluduğunu. bakışların o kadar küçük ki, aşamamışsın bir kaç baloncuğu, görememişsin suya dokunmayan katı halimi…
xnicox beceremiyorsan kelimeleri zihninde banane, zihnini beceririrken sızlayan beyin zarında kalıyorsan burda işin ne, en fazla, yankılanıyorsun zihnimin dış duvarlarında…
Seninde dünyan başka be şarlatan;ayağında paslı pranga tutsaklığı varken; ellerin yazarcasına özgür! Hep yazmak güzel ama ara sırada klavye başından kalkıp yürümenin kısa yollarını kestir bence…
niye yazı yazanların önü kesiliyor anlamıyorum, adam geyik yapmıyor, yazıyor sadece, neden batıyor?
pelitas, ağır geliyorsa yüküm altına girme, dayanamıyorsan fırtınama karşımda durma, ben hep burdaydım, mekanımda, benim olan tarafta, sınırlarımdan içeri girip bana git diyemezsin,soldurduysa iklimim, üşüttüyse sabahım, senin olan taraf sende, ne diye hala burda duruyorsun.seni ben çağırmadın, sen geldin, bu yüzden; giden sen olmalısın…
uzağım, uzak olabildiğim kadar kendime aidimbilmiyorsa hallerin, bilmiyorsan, hala bakirse beyin hücreleri becermeye hazırım.yitik mızrağım, bitik savaşım kötü bir hayvanım sadece burdayım ya da başka bir yerde, kimse üstüne alınmasın, göz kapaklarımı azad ettiğim bakışlarımla parmak uçlarımı yaralıyorum.kanımın akışı rahatsız ettiyse duruşunuzu, ne diye yalamaktasınız ağzınızı açıp?ne diye ayak izlerinizi arıyorsunuz, kekremsi geliyorsa acı olan gök yüzüne serpilmiş toprak?
İstersem bir baloncuğa bin gölgeni hapsedebilirimAma aslını görmezden gelebilirim..Yol alır bakışlarım, tutsaklık bilmez, eğilmeyen dizlerim..Sen hep seni seveni mi seversin, nerede şeytanlığın..
öncelikle results; terbiyem hiç izin vermedi bu batma çıkma olaylarına! sen, bayan olmanın verdiği keyfi daha nazik bir biçimde değerlendirmekten yana ol! naçizane bir tavsiye…
kimsenin tavsiyelerine ihtiyacım yok, ve seni başkalarının işine burnunu soktuğun için uyardım ama sen aynı şeyi yapıyorsun.
sevgili şarlatan; bana kimsenin yükü ağır gelmez, “sevgilimden”(!) başka… ben sana “git” adı altında direktifler vermedim farkındaysan. asabiyet haline hüküm süremediğin aşikar! biraz daha sakin olmaya davet var benden… aynı zamanda mekan arama gönüllüsüysen şayet; daha güzel makamlar senin olsun…
o zaman hiç boş bir yer bırakma kendinde results! bende söylemesi…
bana batan yok, sen batan boşluklarını doldur.
pilli bebek, karıştırıyorsun bir şeytanın kansırığıyla bir meleğin dokunuşunu…kendi içimde yansımama yenikken, bitiksin açtığın her savaşta yaralanan tutsaklığına, gözlerini oyup göz kapaklarında tartıyorsun yolun mesafesini, ardında bıraktığın yamalı ayak izlerin, dizlerinin tutsaklığından utanıp adım atamıyorsun ileri.karnlıktaki gölgemle vakit kaybetip aydınlıkta aslıma dönemeyecek kadar tırsaksın. benim zekam aptallığımın ön koşulu, seninse aptallığın zekanın ön koşulu.kıvrımlarında kaybettiğin mezar sessizliği, en fazla kadınsın ne demeli, beni sevmeden terk edebilir misin?kırılma noktamda yanısıyorum geceye, ağzıma yaydığım kulaklarımı çiğniyor tükürüyorum gündüze, ıslığımı yutup, gözlerimi kapatıyorum karanlıktan aydınlığa…
senin kadar boş vaktim yok, kusura bakma lütfen. ama her zaman terbiyeli olmaktan yana ol. saygılı ol lütfen…
pelitas, beyin hücrelerinin yitikliğinde beni dinleyip kendini yorma. böyle daha zekisin…
Neden sakin değilsin, ve yenik başlıyorum bu oyuna..
onu sana yazmadım şarlatan… hiç olmadığın kadar kendinde olmayı denesen herşeyi yoluna sokarsın…
hala birilerine akıl veriyor adama bak ya, sen önce kendi aklını kullan.
pilli bebek, sorularının cevabını biliyorsun.ve bütünü kavrayamayansan, parçayı sürükleyip getirme önüme, leş kokusundan önce sen rahatsız olursun, ben her şeyden önce savaşımın tanrısıyım, kasırgalarım benim sükunetimdir. hissettiklerini hissettim sanman, benim değil senin telaşındandır…
“yazılan bir yorumun seninle ilgili olup olmadığına dair daha aktif analizler yapabilme ümidinin biraz daha gelişmesi beni çok derinden etkileyecektir” desem abartmış olmam diye düşünüyorum, sevgili şarlatan…
ufffffffffffffffffffcanım sıkılamıyor malesef ne diye bütünü kavrayamaz bu insalar, kime ne amaçlı yoksul kalır akıl sepetleri,karanlık üstüme üstüme geliyor ben bürünüyorum, üşüyorken dizginlerim dört nala kısrak hallerim. sessizlik ne kadar güzel susuyorken çığlıklarım…
Çünküü,”Masumsun aptallığında, yeniksin saçmalığında..Gök yüzün var ahmaklığında..Kayıp kadınlarım kadarsın yatağımda, boğularak kaybol sabahımda, kayık çarşafı düzeltmek kadar kolaysın hesaplarımda..”İşte bakış açın, bana yazdıklarınla aynı, tanımadan özeti tekrarladın…ezber yaptın…İyi geceler..
ezber yapmam, en fazla tekrar ederim ve tekrarlarımda kendini bulamayacak kadar bana aşıksan yapabileceğim hiç bir şey yok. ne demeli, nefretin aşkının ön bedeli…
Sevgili Mefkud kardesim, sen bu selef konusunu, bi daha düsünsen iyi edersin gibime geliyor. Resu, dogru söylüyor, güzel yazisi var hem de akici, ama bu adam pek sinirlerine (benim gibi) hakim olamiyor hem de capulcu.))) Oysa sair kisi duygusal olmali, yarali omali degil mi Mefkudcugum..?Gel gitmeden atma bizi atese,Düsün tasin sen bu isi iyice…
öfkemi kemirip topraklarımdan dışarı atıyorum, toplayıp önüme koyuyorsunuz, bu ne yaman çelişki?
yaralarım beni hayvanlaştırıyor, duygusallığımı elimden alıyor, öfkem okyanusumda yitiyor, kim susabilir?
Sahnede Sözcükleriniz, bu dans önceden burada seyrettiğim bir başkasının valsını hatırlatıp tanımsız bir dejavu yaşatsada özgün ifadeler tebriği hakediyor guguk kuşu deriden çıkıp sakin zamanı çalarken.
menşei piç (kurusu)mezhebi de hiçtirkimbilirgör kio bir ahlaksız hiç değilakıntı karanlıktakan suiç hephoş kaç tatsedanidahiç bulanık değil…
dejavu inceliğin için eyvallah. ah-u zar edemeyecek kadar kamburken sessiz kalmışken kendi nidamda, delirtiyorken tımarhane duvarlarını deliliğim. bilmen şart; kendi içinde zehirlidir, her yılan.mengu yingge; sustuğum yerde konuştuğun zaman, en fazla karanlığına yol vericem hemde ayakta…
Satoriye seyahat tek gidiş, dönmek düşüş..Delilik..Cennet dünyadaymış gibi yaşarken, zamanı ertelemek sandılar nefes almayı. Cehennemden çiçek çaldık da aklın hududlarında tek ayak yürür olduk, hangi yol nereye gider bilmeden. Kimseye zararı yok, beni besler zehirim dökülmüş derisine bulaşmışken geri kalan ömrümün. Delilik kötü ruhu konuşturuyorsa hangimiz lal olmuş akıllı?
ters çevirdim aynananın sırrı karşımda,görünmesede hırlamaydı susuşlarım yılan tırnaklarında,dirseklerimin izi kaldı , bir kaç gün sonraki geceye dayadığım pervazda. tıkırtılarını durdurduğum, önce avucumdaydı, sonra dişlerimde kerpeten, zehirim panzehirken, hiç bir kötülüğümü meşrulaştırmıyorum deliliğimde.küçük cici kız, güzelsin cümlelerindeki kendinde, dışa bükük, içe eğik aralıktan baktığın beni benzettinse kendine, ellerine————- ışığının aynadan yere yansımasıdır sadece, mızrakları vuran bir karanlık; acısında kanattığı etlerini sular her gece…
çok güzelll….
bence bu şarlatan kardeşimiz burda isim olarak yeni gibime geliyor. başka bir adın varmı?
neden? cismin yeniliğinden şüphe ediyorsun talos?tenindeki aynılık sürmekteyse, bedenimin farklılığı neden suç olsun?talos sen? hep öncesinde küfür mü edersin, sınırlarına yayılan karanlığa kapını kapamadan?
sen hep böyle kendini ahmet selçuk ilhan’mı zannedersin burnunun üstüne yiyeceğin yumruğu varsaymadan?
hıııhhh, size ziyan edicem belki son kelimem—————————————->ACİZSİNİZ…
ses verdiğim yerde değil suskunluğunuz,bu olmaz.eni fazlası mevzu bahis hiç değil, yormayın kendinizi bilmediğiniz karanlıklara yol vermeye, ne ayakta ne başta. saygı zorunlu değil. içinde varsa zat-i inceden değer.Ekilir ekin gelirizEzilir un gelirizBir gider bin gelirizBeni vurmak kurtuluş muhasan hüseyinokumak isteyene
sert erkek:=)
Tasmasız çelişkilerde havlarken, köpek düşlerim…Karanlığın uç noktasından bakıyorum sana. İmkansız hezeyanlarla bacak arası mastürbasyonel çelişkiden uzak!Şimdi kelimeler becerir olmuş şeytanımı.İki eğri denklem sonuç.Evrim geçirmemiş şeytan katreleri var dil’in acizliğinde;Kadın düşleri ile boşalmayı, eşzaNlı görmekten se? Mezarlıkta…Bir ceset aramalı ölü ozanların hiç yazılmamış şiirlerinde.Kim ki ihanetin bekaretini bozabilir? Şeytana peşkeş çekmediği sürece UKALALIĞINI…Şimdi yine geceyi örtün üstüme. Yastığımda ki kadın saçları üşüyor. Düşlerim beni terk etmeden ve ben dirilmeden…
Aptallık çelişkisinde masumluk yenik düşse de saçmalığaAhmak kadınlar olmayacak; gökyüzü yatağımda…Sabahları yüzdürürken, çarşaf kayıklarımda.Hesabı mahşere kalan günahlarım gibiyim.Şimdi kim şarlatan ben mi şeytan mı?Tanrının devinimsel döngüsüyle, ezilse de kelimelerim.Elbette aslını şaşmayacak düşler vardır. Panzehirim.
yitik yazgımda yalanım, kumarbaz(d)ım meleğimi şeytana oynadığımda. kötü pazarlıyorum bütün kötü zanlarımı, sanmaları. çünkü ben bir kanmacayım…hatırlarken tanınamayan dil uçlarımdaki, acizliğimi görebilecek kadar alçaksa dokunuşların, beceremediğin kendine dönüp gebe bıraktığın düşlerin.şeytan doğmuşsam günahım ne, bozamamışsam sıralamayı, melek olamamışsam önce. hep mutasyonmudur şeytan olma adetim. ince zar sıcak, kan ardında-kim tutacak? randımanlı karanlıkların bozgununda ahmak bir ukalalık yansıyor kışıma,———- çıkınım yarım, bozgunum uzun, varlığım ve hiçliğim tam bir mahkum. hiçliğime tutsak bir yarın. kim isyanda? mezarlarını gömdüğüm celladım mı? en fazla kaç hayal gerçeği dillendirir. söylemek lazım en az benim kadar hiç. tanımıyorum.dirik bütününü ölüsüne tercih etmiş kefen. kısa siyah teller sancıyor, kar yakıyor, gece bükülüyor sabahın karanlığına. rüyalarını göremediğin mızraklanmış düşlerini leş bilen yan; bilediğin dişlerin adımlarını kanatırken, eksiliyor suskunluğun, sızlıyor gizli masumluğun…
aynı ağızdan çıkıyor gibi sözler..içimdeki şeytan ve melek siz misiniz?
emziriyorken şeytanımı şarlatan, meme başları acıyor kemirme sancısından. tay tuttuğum her dakika yolları kaldırıp yatağına sürükleyen siyah kanatları hain. zekasında aptallığı kussada, yaladığım, beslemeye sarstığım, ancak kimliğini kaybetmiş simultane haller.kim bahaneler üretiyor,kim geceyi saklıyor,şarlatanı şeytana emin kıldığımdan vukuatlıyım. en fazla zemheri kadar soğukken, zekanın aptallığıydı becerdiğim…
Gırtlak kanserine düşmüşAruz ve heceÖlümü kefen bilirken nevrotik yalnızlık. Karşılaştırılmamalı eşdeğer saçmalık.Ben dil’imi keserken sen bozmamalısın zarını kulaklarınınHangi kar yağar ki ceset güneşime,?Kelimeler birbiriyle dans ederken, çalan müzikte aşağılanan melek körlüğümolsun kime ne.Gece bölünürken kimliksiz yansılamalara, her hamile düşte zanlı olmak sıkıyor artık beni!Gömülmüş suskunluklarım bir zombi misali, kim eline alsa ölüyor.Kanlı bir doğumdu sanki bana dokunuşun.Bir yüzüm yoktu ama şeklim sendin.Tanrı kendisini eksilmişCehennemi yaratırken.Ama hangimiz yanacağız bu sanal gerçeklik kesitinde, benim bileklerimden günahlar akarken
OOOUWW VERİZMAYCİPSİVAYF
Siluetimden eksik travma bu suskun yakarışlar. Hangi gözü oyulmuş köpektedir ki bende ki kara gökkuşağı. Kırmızı becerirken tüm kadın kelimelerimi, uğultulardan kesilmiş bir dil kalmaz mı şimdi paslı yatağımda.
kanatıyor kanıyorken hayallerim, kulak bozgunlarımda zarını kalınlaştırmaya çalışan ince fısıtıların sanrısı…kim yaşamış, kim ölmüş, kime neden kinmiş,yok benim sevap defterim, günahım tek kefaretim,eksilen tanrıyken bile yarattığım şeytan cehennemim, ne kadar eksik kurgular ve ne kadar ziyan yarınlar, derinlikte kaybettiğim merdiven basamaklarını tırmanamıyor adımlar,uyum parmaklıklarından anlamlarıma geçemeyecek kadar kısaysa parmakların. kapasana gözlerini. kafiye mi? uyum mu? hadi be adam şarlatanla şeytanım meleğimi kemirirken ne kadar… neyse…bakmıyorum dizelere, sanmıyorum susmalara,narsist dokunuşlarımda en fazla aptalım, zekam kimde? ne?foseptik bildiğim bütün sevapları bir bir kirletirken, kansırıklarımı çiğnetiyorum dünyaya…ensemde biriktirdiğim sevapları, göğüs kafesimdeki günahlara zimmetliyorum.tadıyorum ve tadını biliyorum dilimin ucunda biriktirdiğim kan yaralarını():.
yatak paslansada gıcırtılarında kaybedilmiş bütün inlemeler kadar ruhsuzdur oda. ve günahı sevip saran eller, bütün olup bitenleri görmezden gelen şehvet. nasıl yani? bilmediğin kadar elbet…
Sırçadaki sır hangimizin gölgesini aydınlatacak bu karanlık patolojide.Şehir süpürürken süprüntülerini, üstüme giydiğim sessizliğim beni terk etmeden önce.Belki humarsızlığım vardır aklımı kemiren, naçizane beklentiler dışında.Her şey karışmışken kendime.Yalnızlığım kendimle kalabalık zaten.
kan tıksırır, ruh damıtırken gecedeki yangını, elbet yarım bırakır masumiyeti avuçlayan çocuğu.akıl ancak diplomada zeka, akıl ancak bilindiğini sananda kezaaaa.kim demiş, kim utanmış, parmağımı yalamaya kanattığım hipnoz, alaaa.manyak mıyım, evet aptallığımda,deliyim evet tımarhanemin içli dışlı duvarlarında.dokunulmayacak kadar uzak mıyım,hayır vaftiz edilmiş cami avlusu şeytanlığımda…
beklentiler senin bulupta kaybettiğin, benim bulupta asla vermediğim, yaralanan her hayvan gecede gizler kendisini, aynanın sırlı yanında saklar yüz çizgisini. her saklanmışlıkta vardır saklanmış bir masum dizgesi. anne değilim kadın olsamda, baba değilim sana vursamda, kardeş hiç değilim eş koşsamda.en fazla kaldırım kuytularında tozunu dumana eş saymış bir şarlatan, unutulmuş bütün şarkılarda hortlayan. nefretim mi? her neyse sormuyorum…dizlerim bükük ama geriye doğru, tanrım tapmakta ve ben ölüyorum, bu gün yarın hiçliğimin kamburunda…
Anal zamanlardan kalma irinli meme uçlarım belki de bu yüzdendendir, tüm yalnız boşalmalara isyanım. İçi çizik az bükey, ezberi tekrar yaz yaz hep aynı sessizlik.Kim becermişti? Hangi kızıl saçtı duygularımı asan hatırlamıyorum bile.Kendi manuel yerçekiminde aynaya boşalırken, kırılmayan ayna değimlidir cenneti yaratan. Bir oyun buldum kendisizliğime, bir yüklem iki hece.Dil değişikliği tek düze.
Bu müzik te ne..Ninni gibi geliyor kulağıma..
en çok severek kandığım kendi yalanımdır bakışlarımda. idam süsü verilmiş bütün intiharlarda. kendimi bile bile astığım bütün yitik kadınlarım. asılırken analın, vajinal hallerine haz aldığım sadece azgınlığım.kalabaların sindirim yarınlarında sadece. gün meczup ve geceye aç. boşluğu dolduran sadece erkekliğim. kimse bilmiyor ayna yitik, dokunduğum sadece şerit hislerim. bile bile lades demişliğin zılgıt tutkusu. bütün kadınlarımı tanırım, hazırladıkları sadece idam yortusu. atlayıp geçerim üzerlerinde kendilerinde kimsesiz kalmışlığın tutkusu. bütün kırallıklar sade ve tek kişiliktir. ve bütün tek düzelikler kırallara aittir. şarlatan kıral şeytanım hekim…
sana iyi uykular o halde pilli bebek yatağın arka odamda…
Yatağım yedi cücelerin yanında..Pamuk prensesim, zehirli elmayı yemeyecek kadar da Carmen..İyi uykular bozuk çarşaflarında..
zaman susuyor ben hala zalim kalıyorum, unuttuğum yarına yitik kıskaçlarım. geçmiş kim, bütün kadınlarıma hayranım, iyileştirmeye yarayan bütün panzehirlerim. kime ne kim unutmuş kim bulmuş bu benim hayranlığım. hiç bir zevkimi hatılayamaycak kadar erkekliğim,.?
Beceremediğim kelimeler kalmamış anal yoldan çıkıp vajinal çelişkiye ulaşmayan.Egonun tatmini geciktiren bir boşalmaya endeksli yalnızlık olduğunu unutalı çok olmuş.Çehresinde kalabalığı yankılansa da bu metaforun. Hangi düş taşı eksik bir notayı becerir ki. Çocukken yüzümü çalmışlardı, o yüzden yüzsüzlüğüm kalmış, tatminsiz fantazilere.Hep benden büyük hayallere aşık olmuştum yaklaşık ölmeden önce. Şimdi aşık olduğum yaştayım ne komiktir ki.Beynimde bir kuyu var, ne zaman yaklaşmaya kalksam delinin birisi taş atıyor…Rahimsel dönemlerimde doğmamış anne sözcüğünü kordonumla boğmuş olmalıyım belki de sahipsizliğim ve sahipsiz düşlere açlığım bu yüzdendir.Filmimi ölürken, gözlerimden akan kanlarda izleyeceğim; kısa fragmanlar halinde, ama insan ölürken haz alır mı bunu bilmiyorum işte.Bencilliğim her ne kadar hayat ve kadınlar arasında sakız olsa da, cinsel devrim çocukluğuma yansımadan önce idi; şimdi ismimi bile unuttum.Erkeklikten dem vurup kadınlığa saldırmak hiç harcım olmadı…İki noktasal tutucunun kendini becerme yeteneği varken, 5 lik panç ve hayallerin hacı şakirde temizlenmesiyle son bulan gecelere gülüyorum artık.Takıntılar ve kendini gösterme yeteneği öncesinde bir kadın tarafından becerilen bir küçük ayrıntıyı ne kadar gölgeler.Bak bunu bilmiyorum işte.Tatmini yaratan sözler değildir, dil’in kendisidir.
“mad dog and glory” : “my wife thinks fucking and cooking are two cities in Chine” (R.de Niro’nun cümlesi)…
oldu mu…
“şeytanın yaptığı en iyi şey, kendinin hiç olmadığına inandırmakmış”
alâââââ….
“acziyet kendisini hep çoğaltarak söyler” kim ne diye bilir ki? 🙂
“Tanrım beni kendimden koru”
amen—-…
kopican o “a” ları hangi tuşla yapıyon?
burda da mı buldun len beni
hah yakaladım
neresinden
kuyruğundan
kuyruğundan derken yapmışın yâ
kopyâlârım bende, demokrasilerde çâreler tükenmez. Kopicân bu ârâdâ kuyruk espirisine bozulmâdın değil mi âvâtârındâ sâdece orân gözüküyo diye öyle söyledim:=)
ayıpsın best, herşeye bozulsak burda işimiz ne?
ruhlar geri geldi,getirildi gibi oldu sayın defir. klon muhabbeti sarmasın ortalığı.
eskileri değil sayın defır sizi eskinin klonu sanarlar diye şey ettim tabi siz de eski üyesiniz de sağı solu belli olmuyr buradakilerin bir anda cozutuyorlar.
iki gün olsa da geçmiş geçmiştir ve eski üyedir benim fikrim…
ne diyon sen len sibopp.
yazardan anlıyor demek ki şahsi muhterem onun yazılarını da okumak gerek bildiklerinizi linkleyin lütfen!
bulup okumak gerek.anlaşılan araştırmaya devam fark edemediklerimiz de var
onu da nerden çıkardınız.
okuyarak sindirilecek ve üzerine hemen ahkam kesilemeyecek kadar zaman isteyen bir yazı olabilir mi acaba?
bir üye de özrünü böyle ilginç dile getiriyordu hatırlayamadım. kabul edilmiştir efendim.
bak bunu kabul ederim işte.hasretle bekleriz artık.
görürsem söylerim.
sizi görürsem söylerim tabi.
ZONK
gırrrrrrrr biri beni öldürmeyi unuttu; yazık oldu bu dünyaya 🙂
Yazı budur!
Yazarı hiç sevmem kötü yorumlarından dolayı ama kalem diye buna derler..İyi okusun herkes..
doğrudur.okusun herkes.
ne güzel bir yazı bayıldım