Fethullah Gülen, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılandığı davada beraat etti.Avukatı “Sevinmedik, Gülen zaten suçsuzdu” derken, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş HaberTürk’e yaptığı açıklamada “Gülen için beraat kararı vermesi doğru değil tabi yargıda bağımsız değil, etki altında kalıyor.” mealli açıklamalar yapmış.
yorumlar
ABD’nin, Ortadoğu ve Kuzey Afrikayı içine alan yeni düzen çalışmalarını hızlandırdığı şu son günlerde bu beraat, çok manidar oldu.Genişletilmiş Ortadoğu Projesi, Büyük Ortadoğu Projesi vs. adları altında gerçekleştirilen bu faaliyetleri siyasal alanda T. Erdoğan’ın şahsında AKP üstlenmişti. Toplumsal düzeyde de birilerinin bu projeyi üstlenmesi gerekiyor.F.Gülen, bu iş için biçilmiş kaftan. Yaklaşık on senedir ABD’de yaşıyor ve “önce dinler arası diyalog” adı altında başlattığı faaliyetleri şimdi “medeniyetler arası diyalog adı altında” yürütüyor.İlerleyen yıllarda Türkiye çok büyük sorunlara gebe. Bunu, hemen hemen hepimiz bir şekilde dile getiyoruz. Ama bu BOP, GOP, medeniyler arası diyalog ve F.Gülen sorunların en ciddi olanı.
cok isabetli bir karar olmuş..
bende aynen avukatı gibi sevinmedim hatta üzüldüm..
sol örgütlerden ölüm tehdidi alıyormuş.
darısı müridi sayın ampül’ün başına.. tahtından indikten sonra başına gelecekler hakkında en ufak bir fikri yok garibimin..
Bu davanın bugüne kadar sürmesi ayıptı zaten. Bundan çok birilerinin daha hiç başlamayan davalardan beraat ettiklerini hatta üstüne onları suçlayan savcıyı görevden aldırtdıklarını unutmayın.. Evet yargı bağımsız değil.. Bu sistem de kimse bağımsız değil..
acaba yargı bağımsız olsaydı beraat eder miydi?bağımsızlıktan beklenti miz ne? bence bağımsızlık doğru bir terim değil burada. yargı başkalarının fikirlerine bağımlı değil zaten, sadece empatisi yüksek. bu durumda kimden daha çok etkilenecek bu beklenir, beklenmelidir.secdiğim bir deyimdir; kraldan çok kralcı olmak. bu cemaatin her bireyinde, her kademesinde görebiliyoruz bunu… söylenecek çok şey var ama zaten bilmesi gerekenler biliyor bunları. sadece görmüyorlar o kadar. (s)empati?
Amerika’nın BOP projesi devam ediyor. Gerek Türkiye gerekse diğer ülkelerdeki en önemli piyonlarından birisi salya sümük Fethullah’ı yeni görevler bekliyor demek ki efendisi tarafından…
Ne kadar saçma yorumlar dizilmişki alta alta biri amerikancı biri dinci yapmış başka birileride pkk ile taraf yapıyor. önce şu zihinlerinizdeki ön yargıyı bi atın kenara bakın neler yapmış ne tür faydalar vede zararlar sağlamış sadece birilerinin söylediklerinizi kendinize fikir beyan etmiş sonrada bunlar benim fikirlerim diye buraya döşenmişsiniz. eyvallah bu kafayla devam edin hep bi kurtarcı yada bir lider bekleyin sağınızda solunuzda düşünmesin 50 sene önce birileri sizin için düşünmüş. siz papağan gibi tekrar edin ne gerek var düşünmeye araştırmaya yorumlamaya kopyala yapıştır mantığı en çok benim güzel ülkemin vatandaşlarına uyuyor.
fikirlerim bana ait. bir süre cemaatin içindeydim. Atatürk, amerika ve daha bir çok konu hakkındaki görüşlerini kasetlerinden izledim. gözyaşlarıyla süslenmiş halde.evlerde ders verme bahanesine bulandırılan küçücük beyinleri ve o bebelerin velilerine söylenen yalanları hiç anmak bile istemiyorum…
F.Gülen’in düşünceleri ile ilk defa, bizzat kendi eserinden 1988 yılında tanıştım. 1997’ye kadar biz de birçok saf gibi “Allah” diyen başka bir şey demeyen biri diye sevdik, okuduk, tavsiye ettik. Ancak o meşum ziyereti, tüm inandığımız değerleri ayaklar altına alan beyanatı ve en az bunlar kadar mühim olan ABD’ye kaçışı gözlerimizi açtı.F.Gülen’i eleştirmek için 50 yıl önceye müracat edebileceğimiz herhangi bir referans noktasına ihtiyaç yok. Sadece son 10 sene içerisinde yaptıklarını referans alsak yeter.Bence önyargı ve taassubun, uyuşuk dimağlarında zerre kadar akıl ve uyanıklık ışığı bırakmayan F.Gülen’in sevdalılarınında daha belirgin bir özellik.Her “Allah”, “Peygamber” diyenin peşine düşülecek olsaydı, bugün Hasan Sabbahlar, Hariciler rahmetle anılırdı.F.Gülen ülkemiz ve milletimiz için çok ciddi bir tehdittir. Bunu, kandırıldığım, ön yargılarım, ahmaklığım, taassubumun yada gafletim nedeniyle söylemiyorum. F.gülen’in son 10 senedir yaptıkları ve beyanatları nedeniyle söylüyorum.Önemli olan kimin doğru kimin yanlış olduğu değil.Neyin doğru neyin yanlış olduğu.Yanlışın F.Gülen’de olması, yanlışı, çirkini, ihaneti,doğru ve güzel yapmaz.
Efliya, siz ya hasan sabbah ve haricileri bilmiyorsunuz ya da “Allah” ve “Peygamber” diyenleri.Gülen’in talebeleri içerisindeki maceranızı bilmiyorum, dolayısı ile ahmaklığınızın, taassubunuzun ya da gafletinizin boyutunu da. Lakin bu özelliklerinizi Gülen’in talebelerinden ayrılırken bırakmadığınızı hatta bu özelliklerinizde menfi yol katettiğinizi gayet açık bir şekilde görebiliyorum.Bu arada, şu 10 senedir yapılanlar ve beyanatlarını bir anlatsanızsa biz de bilsek neymiş ne değilmiş ?
yorumları kişiselleştirmeye gerek yok. tartışma kültürü işte bu nokta çok önemli rol üstleniyor. elfiya kimdir, ne bilirsiniz? F.Gülen’in dönek takipçilerinden(!) biri olduğunu da nereden çıkardınız? ahmaklığın bir zan değil de gerçeklik olduğu nasıl anladınız? Bu kadar zan ve önyargı İslam Tarihini bildeğimi tesbit etmek de size epey yardımcı olmuş olacak.Ben, F.Gülen Türkiye için ciddi tehdittir, takipçileride taassubları nedeniyle doğru ile yanlışı ayırt iradesini göstermekte zayıftır diyorum.Siz de, bilakis F.Gülen bir fırsattır, takipçileri de gül gibi delikanlılar ve kızlardır deyin.Ayrıca F.Gülen’in son yıldır ne yapıp ne yapmadıdığı bilmiyorsanız bunu tartışmak doğru olmaz. Yorumlarımdaki amaç bir tehdite dikkat çekmek. ben bu konuda yazmak isterim. siz de deyin ki bu durum öyle değildir, aslında böyledir.amacınız üzüm yemekse asmaya yönelin, bağcıya değil.
lütfen şu yukarıdaki ifadelerinizden sonra, bana “efliya nâm şu arkadaş, bir vakitler gülen grubunda bulunmuş, onlarla teşriki mesai etmiş” deme hakkını veriniz.”ahmaklığınız” konusunda ifade ettiğiniz “gerçeklik-zann” ayrımını diğer insanlar içinde, mesela gülen için yaptığınız “hasan Sabbah, harici” benzetmesi içinde, yapabilseniz keşke.şahsım adına, ben, gülenin yaptıklarını gazetelerden, beyanatlarını da internet sitelerinden takip ediyorum. avukatı da değilim kendisinin. ama birisi için “tehdit” demek ve onu, tarih kitaplarına envayi çeşit pislikleri ile geçenlerle bir tutmak için elinizde hakikaten birşeyler olması gerekmez mi ? buna dayanamıyor ve görüldüğü üzere konuya müdahil oluyorum.bu arada, gerçekten çok merak ediyorum, “o meşum ziyareti” ile neyi kastediyorsunuz ve “inandığımız değerleri ayaklar altına alan beyanatı” derken işaret ettiğiniz beyanat hangisidir, ne ile alakalıdır ?bağcı ile elbette bir derdim yok, lakin ortada üzüm veren bir asma da yok! “bakın orada bir şey var, tehditdir kendisi fena halde” demekle, orada duran “şey” asla tehdit olmaz. o bahsettiğiniz tehditi, açıklayacaksınız, tanımlayacaksınız güzelce. ondan sonra bakacağız/bakacaklar hakikaten tehdit mi, değil mi. yoksa her birimiz farklı kişisel meselelerimizden dolayı, farklı dünya görüşlerimizden dolayı heran herşeyi tehdit olarak görebiliriz/gösterebiliriz.tartışma kültürüne olan vakıfiyetimizin sınanması ve bu kültüre olan sadakatimizi göstermek adına sizi merak ettiğim konularda bizi aydınlatmaya davet ediyorum.
tane tane anlatayım:iş etiği dersi alacak öğrecilere de weber’in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” adlı eseri hararetle tavsiye ediyorum. ama bu beni weberci yapmıyor. çok sıkıcı olmakla birlikte marks’ı da okuyorum ve materyalist iktisat anlayışını incelemek isteyenlere de özellikle marks’ı öneriyorum ama bu da beni marksçı yapmıyor.takipçi ifadesi aslında müridin karşılığı, ama burada tam anlamını bulmuyor ve okuyucularda farklı çağrışımlar yapabilir diye kullanmak durumunda kaldım.izahı mümkün olmayınca, anlatıcı öze odaklanmak yerine çevrede tur atıp durur. ve genelde karşındaki ahmaklıkla suçlar. bu çok kolaydır ki siz de benim bu takipçilere isnad ettiğim zan ile haraket etmeyi üstlendiniz ve beni tasdiklemiş oldunuz.dediğim gibi bu meşum ziyaret ve beyanatlar hakkında bilginiz yoksa burada tartışmak, kaş yapalım derken göz çıkarmak olur.hasan sabbahlar örneğine gelince, zeki ama aklıselimde belirli düzeye gelememiş insanlar yalanlarla kandırılamaz. doğrularla kandırılır. bunun en güzel örneklerinden biri de Haricilerdir. Dostoyevski’nin güzel bir sözü vardır: “istersek dünyanın en büyük yalanlarını incel’den türetebiliriz.”tehdit olduğu konusuna gelince. bunun zanla değil zahir ile ilgisi var. ama bu noktada yine bilgiye ihtiyaç var. “BOP yada GOP” hakkında bilgilere ihtiyaç duyacağız. ayrıca “ılımlı islam” çalışmaları hakkında bilgiye ihtiyaç olacak. hakeza, “dinler arası diyalog” diye başlayıp tarih boyunca eli kandan çıkmamış vatikan ile yürütükleri “medeniyetler arası diyalog” faaliyetleri hakkında da bilgiye ihtiyaç olacak. Deccal olmasından şüplendiği ABD’de,(Pennsylvania) konuşlanma nedenleri hakkında bilgiye ihtiyaç olacak. eğer tartışmak istiyorsanız ve bu bilgilere tartışabilecek ölçüde sahibim diyorsanız, amenna, hemen. ancak aksi durumda ben okuyuculara;arkadaşlarımıza, ders verir gibi şu şu, bu budur demekten haya ederim. ancak yine de arkadaşlar da bu tartışmaya destek verecekse, elimden geldiğince F.Gülen’in neden bir tehlike olduğunu izah etmeye hazırım. bu isnad, ne zan, ne bühtan. kamuya mal olmuş bilgiler ile ulaşılmış bir kanaattir.
nahnu ve elfiya tartışma demeyeceğim, diyaloğunuzu keyifle takip ediyorum ancak konu hakkında benden daha detaylı bilgi -fikir değil- sahibi olduğunuzu düşündüğümden rica etsem şu ziyarettir, odur, budur neyse söyleyin de zandır, takipçidr, mürittir kavram şokundan çıkıp daha çok bilgilenelim rica edeceğim…
adamın CIAce korunuyor olması yeterli sebeptir. delil mahiyetinde bir belge istedim kendilerinden. bugün yarın cevap gelir. şimdilik elimizde bu var. sorularınız ve önerileriniz için [email protected]
şimdi benim de kafam karıştı bu adam şeriat getirmeye çalışan biri mi, yoksa misyoner mi, yoksa CIA ajanı mı? bunların hepsi birbiri içinde çelişiyor.Şimdi bu adam son 10 yılda hatta daha öncesinden beri ne yapmış diye baktığımızda dünya çapında sayısı 1000’e yaklaşan okulların açılmasını teşvik etmiş. Bu okullar imam hatip değil. Bu okullarda bölücülük anlatılmıyor. Aksini idda eden varsa kanıtlamak boynunun borcu.Not: yukardaki milliyet gazetesinin asılsız haberi burada büyükelçilik tarafından yalanlanıyor.Bir diğer meselede dinlerarası diyalog meselesi. Diyalog gibi olumlu bir kavram neden kötü olarak algılanıyor anlamadım. Demek hz. Mevlana şu zamanda yaşasa herkese “ne olursan ol gel” dese onu da ‘eli kanda olanlarla diyalog yapıyor’ diye suçlayacaktınız. Bu eli kanda olma hadisesi ön yargınızın açık bir göstergesi. Vatikan’ı siz nasıl görüyorsanız birçok yabancıda sizi öyle görüyor ‘eli kanlı Türkler’. Sizce bu yanlış anlamayı nasıl giderebiliriz oturup karşılıklı konuşmadıktan sonra. İlla savaşıp bir tarafın diğerine cebren üstün mü gelmesi lazım? Medeniyetlerarası çatışmayı, medeniyetlerarası diyalogtan daha çok istiyorsanız o ayrı!Sanırım Gülen’e karşı eleştirilerin temelinde ‘meyve veren ağaç taşlanır’ zihniyeti yatıyor. Ee tabi canım sen o kadar yaz çiz, ‘ben en doğrusunu biliyorum’ de, ama yerinde otur, sonra senin yapamadığını erzurumlu bir cami imamı yapsın. Tabi hazmetmek zor.
başlarken, “çevirimiçidost”un bahsettiği haber için milliyetin okur temsilcisi derya sazak’ın gereksiz ve yanıltıcı olmuş dediğini, ayrıca aynı haberin aynı günlerde pkk ile yakınlığı malumumuz olan fırat haber ajansı vasıtası ile özgür gündem gazetesine de servis edildiğini hatırlatıyorum. geçiyorum.şimdi, “filanca konularda bilginiz yoksa hiç tartışmayalım” demek polemik adabına yakışmayan bir hareket olduğu gibi, sorulan soruların cevaplarını vermekten kaçıştır. bununla yetinmeyip, “yetişin a dostlar, görüyorsunuz ki sıkıştım, bi el atın gayri” yaklaşımı ile “yine de arkadaşlar destek verecekse, ben bu işte varım” mealli, etraftan medet ummak yine polemik adabına sığmayan, “mahalleden adam toplama”yı andıran haraketlerdir. son olarak, ders vermekten haya eden zat-ı alinizin, “konu başlıklarını verdim çalışın da gelin” tavrını da kaçırmadık. olsun.öz’den dem vuruyorsunuz, işte size öz;şimdi eğer sizin yaptığınız bir şey var ve bu amerikanın (veya bir başka küresel gücün) hoşuna gidiyorsa bu o yaptığınız şeyi/işi mundar etmez kanaatindeyim.biraz evvel zikredilen “sayıları bine yaklaşan okullar” ifadesi doğru ise eğer, bunun bizi sevindirmesi gerekmektedir. klasik bir söylem ama çok etkileyici gerçekten; bu gün -tempo dergisinin ifadesi ile- çin, iran ve suudi arabistan hariç bütün ülkelerde bu okullardan veya türevlerinden var. tehdittir diyorsunuz, şimdi tehdit bir şeye karşı olur değil mi ? neye karşı tehdit? vatan dediğimiz, üzerinde birlikte yaşadığımız şu topraklara ? veya yekününe, millet dediğimiz, bu vatandan yetişenlere ? ya da vatan ve milletin bölünmez bütünlüğünün simgesi bayrağa ve bu milletin istiklalini ebedileştiren o kutsal marşa ?bakınız, barış köprüleri adlı kitabı, bloguma aldığım reklam vesilesi ile aldım, okudum. anlatılanlar şunlar; moskovada, londrada, amerikada, avusturyada, moğolistanda ve aklınıza gelmeyen daha onlarca ülkede, sizin bayrağınızı dalgandıran okullar, sizin dilinizi konuşan çocuklar. büyük bir ihtimalle sizin ülkenizin haritada yerini bilmeden ömür bitirecek yüzbinler sizin dilinizi konuşucak yarın. tanıtım diyoruz, spor müsabakalarında, müzik organizasyonlarında elde ettiğimiz başarılarla gurulanıyoruz, bu gururun binde birini neden bu okullardan esirgiyoruz?bugün çad’dan gelen afrikanın tüccarları ile sizin tüccarlarınızı kim bir araya getiriyor ? o okullardan yetişen çocuklar işte. ve sonuç olarak gülen’in eğer bu okulların açılmasında, finansman/düşünce/yapılanma aşamalarında zerre emeği varsa, onu takdir etmekten hiç gocunmam, gocunmamamız gerektiğine de inanıyorum.hadi yine hop, gop, bop deyip duralım.vatikan için “tarih boyunca elini kandan çıkarmamış” ifadesi kullanmanızı rencide edici buluyorum. öyle bile olsa eğer sizin değerler silsilenizden, inancınızdan şüpheniz yoksa bu onlarla diyalog kurmanıza -adına ister tebliğ deyin, ister başka bir şey- bir araya gelmenize mani olmamalı. elinizde bir takım güzellikleriniz varsa, bunda bir eksik gedik olmadığına, bu güzelliğin “tam”lığına iman etmişseniz papa ile de görüşürsünüz, dalai lama’ylada. dinin tarihinde de yeri vardır bunun, ve geleceğin tarihinde de olması kaçınılmazdır. zira gülen o gezisinden önce, devlet erkanından gerekli izinleri almış, görüşmeleri yapıp gitmiştir. bunu nereden öğreniyoruz, 32.gün’deki belgeselinden.amerika’da yaşamak, pariste yaşamak insanların kişisel tercihleridir diye düşünüyorum. hele ki 28 şubat gibi bir vakkayı yaşadıktan sonra, iyi midir kötü müdür tarih yazacak onu, biliyoruz ki bir çok dini kanaat önderi yurt dışına çıktı, prof. dr. esat çoşan nerede vefat etti mesela, gülen de onlardan biridir.bir de şu var, bahsettiğiniz eyaletteki ikametgahından dışarıya hiç çıkmadığını öğreniyoruz milliyet gazetesindeki röportajdan, bir iki defa misafirlerini uğurlama dışında -ve eminim ki eğer aksi bir durum var olsaydı, biz bunu da bir şekilde öğrenecektik, isimsiz internet sitelerinden– çok afedersiniz, başlarım ben böyle pensilvaya’ya! ne anladım ben böyle amerikadan!uzun lafın kısası; her sevmediğimize harici, uşak, ajan, takiyyeci, seyis, bordürcü, komplimenatarist, kabzımalvari, taassubmentalist filan demesek de; evveliyatında, onu neden sevmediğimizi güzelce anlatsak sonra sıfatlandırmayı okura bıraksak ?
@nahnu…alkışlamaktan başka bişey yapamayacağım….başka söze hacet bırakmadın
bugüne kadar cehaletini ilim, taassubu iman zanneden birçok insanla tanıştım. sizi temin ederim ki bilgisiz insanla bir konuyu tartışmanın hiç kimseye faydası yok. bilakis herkes başlanğıçtan daha menfi bir konuma itiyor kendini.ayrıca ben kimseden yardım istemedim. “bana destek verilirse” de demedim. “tartışamaya destek verilirse” dedim. ne kadar katılım olursa o kadar iyi sonuç alınır. katılımcılar sizin önermelerinizi de savunabilir. bu beni rahatsız etmez. biz sizinle burada yarışmıyoruz ki. hep aynı noktaya geliyoruz: önemli olan, sen, ben değil. zaten tartışacağımız konu kişisel de değil. buna karşın, siz sürekli küçük çocuklar gibi didişmek istiyorsunuz.her neyse, önermeler, belirli bir mantık silsilesi içinde kurulur ve belirli yöntemlerle sınanır. neticede önermeler doğrulanabilir, yanlışlanabilir. önemli tartışma usulüne uygun bir davranış sergilemek. benim önermem şu: F.Gülen Türkiye için tehdittir.Bu önermeyi doğruluğunu ise 4 ayrı başlıkta toplanan bilgilere müracaat edebilirim dedim. bu bilgilerin de özellikle kişisel görüş yada kanaat değil “kamuya mal olmuş” yani bizzat kendi beyanları, yada vatikanın ve ABD merkezli görüşlerin yer alacığını ifade ettim.sizin verdiğiniz cevaplar ne anlama geliyor?F.Gülen iyidir.Niye?okul açtığı için!bu okulların eğitim dili ingilizcedir, türkçe değil. sadece propaganda amaçlı olarak bir iki türkçe marş yada türkü öğretilmektedir.ayrıca ticaret dediğiniz şey genelde orta asya ve afrikada etkili çıkar güçleri ve mafyalar ile birlikte gerçekleştirilen bölgesel komisyonculuk ve aracılıktır. gidin tahtakale esnafına sorun orta asya ve uzakdoğuda ticaret yapabilmek için ödenen himmet adı altındaki komisyonlar nedir diye!diyalog’u sözlükteki anlamı ile almayın. diyalog vatikanın özel kodladığı bir kavramdır.hop gop bop ne demek anladım? ama benim söylediğim BOP böyle bir şey. F.Gülen’in bu işle bir alakası olabilir. bu da tehdittir. ılımlı islam da başka bir yutturmaca olabilir. söyledimlerim bunlar.insanları sevmediğim için onlara tasvib edilmeyecek sıfatlar ve eylemler yakıştırmıyorum. bilakis, insanlardaki tasvib edilmeyecek sıfat ve eylemleri sevmiyor ve kınıyorum. tehlike olarak görüyorum.o kadar çok mantık hatası yapıyorsunuz ki sizin hatalırınızı düzeltmek ayrı bir yazı konusu olur. en iyisi sakin sakin okuyun ve elfiyayı yermek için değil, elfiyanın söylediklerini kritik etmek ve kendi iddialarınızı desteklemek için yazın.
Yargının bağımsızlığı elbetteki tartışılır ama aslında önemli olan F. gülen in beraat ettirilmesi değil ki zaten adam faaliyetlerini amerika dan özgürce yürütüyordu. Bence komik olan şu ki; iktidarın takındığı tavırlar.Bir tarafta F. gülen in Atatürk hakkında söyledikleri ve icraatları artık alenileşmişken bu karara ses çıkarmamalarını bir kenara bırakın bu kararın çıkmasını sağlamaları, diğer tarafta 82 yaşındaki bir zatın Atatürk’ ün anı defterine yazdıklarından ötürü ortalığın ayağa kaldırılması.
okullardaki eğitim dilleri; açıldığı memleketin yerel dili, ingilizce, türkçe ve ülkenin coğrafyasına göre diğer bir kaç dil. okullar bahsini böylesi bir hamle ile, orada “türkçe sadece şarkı türkü için öğretiliyor” diyerek geçiştirmek hakikaten insafsızlık.kamuya mal olmuş dediğiniz bilgi kaynaklarının kurtuluscephesi.com, turan.tc, diyalogmasali.com ve kendi siteniz olmasına ise hiç bir şey söyleyemeyeceğim, sadece ben bu kamuya mal olmuş kaynaklardan habersiz olduğum için kendimi ayıplayacağım.önermenizi üzerine kurguladığınız 4 muhteşem başlığı ve bu başlıklarla ilgili bilgi notlarını nedenleri, yine o kamuya mal olmuş aynı kaynaklardan olmaması temennisi ile rica ediyor ve merakla bekliyorum.sizinle konuşuyorsam, izin verin sizin söylediklerinizi kritik edeyim. tartışma adabı “sadece konuşmaktı”, sadece “kendi iddialarını desteklemekten ibaretti” de ben mi kaçırdım yoksa ?
Ben konuyu sanırım başka bir yöne çektim ama aslında elfiya ‘ ya katılmamanın, benim açımdan, mümkün olmadığını görüyorum.
insafsızlık ki hem ne insafsızlık! Bu okullardan mezun olan yahut hala okuyan, türkçeyi benden iyi konuşan, asyalı, afrikalı öğrencilerden kaç tanesiyle tanıştınız, kaç tanesinden -hiç olmazsa- türkü dinlediniz sayın elfiya?ben şifrelere değil yapılanlara bakarak konuşuyorum ‘öküz altında buzağı aramaktan’ sıkılmadınız mı?linkini verdiğiniz tüm dökümanlar tamamen subjektif -belli odaklarca sürekli tekrar tekrar ısıtılıp önümüze konulan- fikirler ve hiçbir delili olmayan isnadlar, bunlar mı sizin ortaya koyduğunuz argümanlar?
O okullarda kimse türkçe falan konuşmuyor. Orda eğitim dili tamamen ingilizce. Ordaki çocuklara sırf şov yapmak için türkçe şarkılar öğretiliyor o kadar. Eğer bana inanmıyorsanız gidin o okulları görün veya yetkili kişilere mektup atın.
sayın ‘bcursor’ yurtdışındaki hangi okulu ziyaret ettiniz?ayrıca ‘yetkili kişilere mektup atın’ derken kimdir bu yetkili kişiler?
Eskiden mimlemiş olduğum üç linki burada tekrar vermekte yarar görüyorum.1, 2, 3Efendim yurtdışına kadar gitmeye gerek yoktur.Yurt içindekiler sayesinde fikir sahibi oluyoruz.Yurtdışındaki okullarda yapılanlar Türkiye Cumhuriyeti’ne yarar sağlarmı bilmiyorum.Bildiğim bir şey var ki o da müslümanların paralarıyla yapılan bu okullarda İslam adına pek bir şey yapılmadığı.Yurtdışına gitmeye gerek yok dedim.Zira İslam dininde amaç Kuran-ı Kerimdir.Hizmetler başladığında müslümanlar “dine hizmet ediyor” diye yardım ettikleri halende bu yardımda devam ettikleri bu insanların amacı nedir tam bilemiyoruz ama amaç “dine hizmet” ise bu gayeden oldukça uzak oldukları kesindir.Zaten şu zamanda müslümanların yardımlarına ihtiyaçları yoktur.Gazete, televizyon, dergi,okul,öğrenci yurtları vs. vs. ile bir çok kazanç kapıları vardır.”Kuran-ı Kerim okuyor musunuz?”sorusuna “son zamanlarda risale bile okuyamıyoruz cevabı oldukça manidardır.Tecvidden yoksun bir kuran okuyan insanın arkasında namaza durup durmamakta ayrı bir sorundur.Makam şarttır demiyorum ama tecvid şarttır.Genelde cemaatlere baktığımda yukarıdan aşağıya doğru bir bozulma görüyorum.Fakat Gülen hocanın grubunda durum farklı.Buradaki alt tabakanın samimiyeti oldukça güzel.Fakat “emir demiri keser”.Bu samimi insanların bir çoğunun taassub içerisinde olduğuda aşikardır.Savunmaları aynı argümanlarla donatılmıştır.İnşaallah hakikati bir gün hep beraber göreceğiz.( İş işten geçmiş olsa bile)Eminim alimler, “kurandaki yahudilerle ilgili ayetlerin hükmü o zamanı ilgilendirir bu zamanı değil” cinsinden konuşan Fethullah Gülen değilde başka biri söyleseydi zındıkla mı, mürtedlikle mi suçlayacaklarını şaşırırlardı.Bu oluşumun içindeki “Allah rızası” payını tam kestiremiyorum ama çıkar birliği neden bu kadar gözüme batıyor onu da anlamıyorum..Siz olaya devletin menfaatleri gözünden bakadurun.Ben daha çok dini yönden bakıyorum ve çok ama çok tehlikeli şeyler görüyorum
Samanyolu Tv’de Ayna adında bir programları var. sürekli yurtdışı okulları tanıtır. burada öğrenceleri sadece “şarkı yada marş söylerken” Türkçe konuştuklarını görürsünüz. her nedense mülakat hep ingilizce olur. gidip gördüm, görüyorum. azıcık zahmetle açıp izleyin o programı. kendi televizyonları.kamuya mal olan bilgilere gelince;Papalik Konseyi (PCID) misyonunun bir parcasi olmak uzere… diye başlayan foyasını ortaya koyan mektubu.20 Kasım 1992 günkü Zaman(internet’te o tarihler olmadığı için link veremiyorum)’da “ABD’de Yahudi mafyası: ADL… diye manşet attıkları bir örgütle işbirlikleri.Kuran’ın tarihselliğinden bahseden yazısı28 Şubat süreci herkes için zor oldu. bazısı avustralya’ya gitti, gitmese daha iyiydi. Bazısı Medineye, bazısı da Azerbaycan’a gitti. Ama gitmeyen ve kalanlarda vardı. bu yüzden aile bireylerini sukiasta kurban verenler de oldu.Peki F.Gülen nereye gitti: ABD’ye yani baş düşman en büyük düşman diye nitelendirdiği ülkeye. arkaşlar bunların linki yok ki hemen sunayım. F.Gülen’in 80’lerde “Kabe Baskınını” anlattığı kasedi bulsakda size dinletsem.Vatikan için “kobra yuvası diyordu”. Amerika için “neredeyse Deccal” diyordu. ne olduda bu kobra yuvasındakiler “papa cenabları oldu.” deccaller, kucak açan kendisini tedavi eden dostlar oldu.hadi gitti. son 5 yıldır ABD islam topraklarında taş üstünde taş koymadı. hergün müslüman kadınlara tecavüz ediliyor, çocuklar öldürülüyor, ülkeler bahanelerle işgal ediliyor. f.gülen’in bir tek itirazı dostlarına bir tek uyarısı yok. son zamanlarda yoğun baskıdan olacak aslan taklidi yapan kedi gibi sağa sola tırmakları göstermeye başladı.ilk verdiğim linkleri bilinçli olarak olarak her kesimden seçip verdim. yani bu ideolojiler üstü bir tesbittir. birbirleriyle neredeyse hiç anlaşamayan üç ideolojik görüşe sahip insanların düşünceleridir diye.benim sitemdeki dosya ise bilimsel bir makaledir. tabi hamasi nutuk atmayı sevenler bilimsel makaleleri kupkuru söz yığını olarak gördüklerinden bir değeri yoktur diyebilir. internette linkini bulabilsydim zaten kendi siteme koymazdım. mecbur kaldım.körü körüne savunmayalım. uyanık olalım. “müslüman bir delikten bir kere ısırılır.”
1- Fethullah Gülen Kemalizm düşmanı mıdır? 2-Kemalizm Fethullah Gülen’in ideolojisinden daha tercih edilebilir bir seçenek midir? Bu sorulara verilen cevaplar farklıysa hiç bir referans (hocafendinin kendi sözleri dahil) kesmeyecektir zaten. edit: ben fetullahçı deyilim.
muhteşem muhterem yüce memlüklü hocaefendi hazretleri, şaaanı yedi düvele bedel kıymetlimiss şeklinde itaat cümlelerini tüm destekçilerinden bekliyorum.
şimdi lütfen bi dakka müsade edin, kafam karışıyor. elimizde ne var bir bakayım, bu farklı (ve en marjinal, kamu nezdinde itibarı olmayan) kamuya mal olmuş kaynaklardan öğrendiğimize göre;bizim bir kaç röportaj ve bir kaç kitaptan, ve biraz da eş-dost muhabbetinden bildiğimiz bu zât, aslında bop’un oyuncağı bir adam ve amerikan ajanı; hem ılımlı islamı yayıyor ortadoğuya ve bölgemize, tecvid öğretmeden-risale okutmadan, hem de ingilizce dilinde eğitim veren okullar açıyor, atatürk köşelerini de ihmal etmeden. ama asıl amacı devleti sinsice ele geçirip, hristiyanlığı yaymak. bunun için psikolojik baskı ve din sömürgesi ile -artık işçi partisinde hizmet eden nureddin veren’in ifadesi ile- onmilyondan fazla sempatizan edinmiş, ki bunları tek sözü ile istediği an sokağa dökebilecek bir güce sahip. ayrıca papa’ya “cenabları” diye hitap ettiği için misyonerin önde gideni. ilaveten, afrikanın silah kaçakçıları ile tahtakale esnafını buluşturmak için “himmet” adı altında aracılık ücreti alıyor, okullarından yetişen afrikalı öğrenciler “türkçe marş ve şarkı söyleyerek” afrika-türkiye arasında ticaret yapılmasını sağlıyor. kimbilir bu arada hakan şükürü bile hristiyan yapmış olabilir. (burda hakan şükür, joker)efendiler, değil kinder süpriz, star gazetesi veremedi bu kadarını bir arada!sonra ne yapıyoruz, bunları paranteze alıyoruz. halka açık, umumi platformlarda (olabilir diyorum sadece) ile çarpıyoruz. sonra bu ahkam, yorum oluyor. vicdanımız zerre sızlamıyor.yani, o zaman bakın, bir başkası da çıkar bu iddiaları (işkembe-i kübra) ile çarpar, veya bir başkası da (su-i zan) ile çarpar, elde var sıfır olur. kalan, papuçların ucuna baka baka eve dönmek olur.kaçırıyoruz ama işin bir de şu yönü var: memleket içinde yapılan bir kısım “gaydiri gubbak”, asayişe mani hadiseler varsa eğer, bunun tesbitini, takibini yapanlarda vardır elbette. olmaması düşünülemez. şimdi, “bu adam böyle böyle ama kimse karışmıyor” demek milletin asayişi ile sorumlu kılınan insanların işlerini güzel yapmadıklarını, hatta kaytardıklarını ifade etmekten başka nedir ?hakikaten “tehdit” olduğuna inandığınız bir şey varsa eğer, memleket dahilinde; ilköğretim 8 vatandaşlık bilgisi kitabının tam ortasına denk düşen yerde denildiği gibi, çarşı karakolu iki sokak aşağıda, sağda.konuşunca “aslan taklidi kedi gibi tırnaklarını gösteriyor” oluyor, konuşmayınca “neden konuşmuyor “oluyor. fevkalade. zira zamanında konuşsa eğer, amerika derhal çekilecek işgal ettikleri yerlerden di mi ? oldu, görürsem söylerim.aslında ne oluyor biliyor musunuz, “ne yapsa olmuyor”. yaranamıyor.okullar konusundaki bir ısrarımı sürdüreceğim: eğitim dilleri arasında türkçe’de var. ve mezunları büyük ölçüde türkçeye hakimler. yurt içerisinde ne yaptıklarına sizin kadar vakıf değilim, zira tecvid öğretmedikleri doğruysa bu laik devletimiz adına süper korkunç bişey bu, derhal önlem alınmalı . bir dava da bunun için açılmalı.”bop” için açılan bu okulların, kamboçyadan zambiyaya oradan arjantine uzanması da çok ilginçmiş.bu tartışmada bilgi sınırlarımın sonuna geldim, bundan ötesi hakkında ancak fikir sahibi olabilirim. son tahlinde kanaatim şöyle: bu okullar ileriki yıllarda, ticari, diplomatik ve kültürel anlamda ciddi bir sermayesi olacaktır türkiye’nin. siz bu sermayeyi isterseniz dininiz için kullanın, isterseniz cukkanız, isterseniz futbol takımınıza taraftar bulmak için. sonuçta bu kredi, bu ülkenin vatandaşlarına ait olacak. eğer memleket içindeki cemaat yapılanmasında bahsedildiği üzere bir sıkıntı varsa, bunu aşmak yine o cemaattekiler tarafından yapılacaktır. dışarıdan gelen bir kısım baskı ile değil. ben gülen ve talebelerini izlemeye devam edeceğim.bir de teklifim var meseleleri vuzuha kavuşturma adına, gelin bir yerde, bir hak varsa, onu teslim edelim.verimli bir polemik olduğunu düşünüyorum, kırılan gücenen varsa da helallik istiyorum. ben helal ettim.respect.
@ nahnu ben olaya dini yönünden baktığımı söylemiştim.hatırlatırım.Vecvid ilmini devletle ilişkilendirip alaycı bir ifadeyle önümüze sunmanız da abes.Tecvidi basit bir misal olarak verdim.Burada basit olan misaldir tecvid değildir.Yine basit bir misal olarak; bildiğiniz gibi namaz sureleri arapçadır.Halaga(hı ile) kelimesini siz namazda “hı” harfinin yerinde “ha” harfiyle söylerseniz mana “yarattı” olmaktan çıkar ve “tıraş etti” manasına gelir.Ene ile nahnu arasındaki farkı bilen birinin bunları da bilmesi gerekir.Benim anlatmak istediğim bu insanlar başlandıçta yola ülke menfaati için değilde İla-i kelimetullah için çıktıklarını söylüyorlardı.Ben bu iddalarında yanlış olduklarını söylüyorum.Zira görünen köy kılavuz istemez.Cemaatin evlerinde yetişmiş ve “abi” konumuna gelmiş insanların Hizmet ettikleri Kuran’ı neredeyse okuyamadıklarını ifade etmeye çalıştım.Abisi tecvid bilmezse alimi “amentüde ittifakız” derse Hocaefendi de “papalık misyonunun bir parçası olarak” vatikana giderse, insanlar süphe etmekte, ve hatta idda etmekte haklı değiller midir?”Her şey islam için” diyeceksiniz sonra yaptığınız icraatlar islamla bağdaşmayacak.Böyle olunca ortada yaman bir çelişki vardır.Şayet bunlar bir kamuflaj ise yine bilmeleri gerekirdi ki İslamda “amaç vasıtaları meşru kılmaz”.İyi niyet perdesi altına sığınmak ise bir cinayettir.Zira bu koca alimlerin, lise din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında dahi geçen peygamber efendimizin “İyi niyet haramı helal yapmaz” hadis-i şerifinden haberleri olması lazımdı.
dear sir or madam, tecvid şarttır diyorsunuz imamet için; ama ömer nasuhi bilmen hoca öyle demiyor bakın: ilmihalde.koca bir cemaatin fertlerini tek tek tecvid imtihanından geçişmiş olmanızı da hakikaten tebrik ediyorum. yani bakın, islami zaviyeden bakıyorum diyorsunuz ama bir sürü insanın kılmış/kıldırmış olduğu namazlarına laf atmaktan geri durmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz. orta karar bir müslüman olan bendeniz, şunu biliyorum ki affedilmecek günahlardan birisi şirk koşmak ise, bir diğeri de kul hakkıdır. burada bir cemiyetten, bir cemaatten bahsederken bunu da hesaba katınız. bunu islami hassasiyetinizden dem vurduğunuz için hatırlatmak istedim.öte yandan, “amentüde ittifakız” diyen ahmet şahin’in bahsettiklerinde de bir yanlışlık göremiyorum. yoksa insanların birşeyler üzerinde ittifak etmesi, sizi rahatsız mı ediyor ?bunu takip eden “papalık misyonunun parçası” iddianız ile birlikte efliya ile aynı yerde olduğunuzu görüyorum. o yer ki, bu iddianızı kanıtlayamadığınız sürece beraber olamayacağımız bir yer.sabit fikirlisiniz diyemiyorum, lakin bir internet sitesinin sayfalarından bu kanaatlerinizin değişeceğine de inanmıyorum, efliyanın en başlarda söylediği “başlangıcından daha menfi” bir bakışa da sahip olabilirsiniz şu anda. bu sizin tercihiniz olduğu kadar benim meramımı anlatmamdaki yetersizliğimden de kaynaklanıyor olabilir. veya hakikat sizin tarafınıza yakındır. bilemiyorum.bildiğim şey; ajanlık, kardinallik konusunda elle tutulur bir şey ortaya koyamadığınız, daha vatikanın mı birleşik devletlerin mı ajanı bu adam onu bile niteleyemediniz; sonra benim islami cemaatler içinde güleni desteklememin başlıca nedeni olan yurt dışındaki okullar konusunda da bir şey ortaya koyamadınız, “eğitim dilleri arasında türkçe yok” gibi bir lafı teyid etmeden, müfredat’ı görmeden nasıl söylediniz hala şaşıyorum.lütfen bana nefsinizi savunmayın, din bilgilerinizi döküp saçmayın, sadece bu adam hakikaten hasan sabbah ve harici nitelendirlmesini hakediyorum mu, yoksa kendimizi mensubiyetlerimizden dolayı bu tavrı takınmak zorunda mı hissediyoruz onun cevabını verin.
konuyu toparlamak gerekirse, benim iddiam “F.Gülen Türkiye için tehdittir.” bunu tekrar hatırlatmak istiyorum.siz ise buna mukabil “f.gülen’in okulları iyidir, bu nedenle f. gülen tehdit değildir” diyorsunuz. gerçi siz okullara odaklandınız ama, bentehdittir derken okulları kastetmedim.F.gülen Türkiye için tehdittir!Niçin?Ulusal güvenlik ve Türk Halkı’nın geleceği için.Nasýl?Şu an siz pek ciddiye almasanızda BOP çalışmaları yolunda üç müslüman ülke işgal atında, hergün çoluk çocuk kurşunlanıyor, bombalanıyor. Bir diğerülke de sırasını bekliyor. bu ülke de müslüman ve komşumuz.Gündemi takip edenler bilirler, ABD Karadeniz için bazı taleplerde bulundu, sonra geri adım attı. Hemen aynı dönemde Romanya ve Bulgaristan’dan üs talep etti. Ukrayna ve Gürcistan’da zaten üsleri var. Saydığım ülkeleri haritada kırmızıya boyayınca, ateşten bir çember çıkıyor ortaya.konuya ilişkin bazı linkleri ekliyorum. hepsi doğrudur benim kaatim demiyorum. merak eden, ilgilenen okuyabilsin diye ekliyorum. ama ilginç olan bir şey var. aşağıdaki linkler, ayrı ayrı argümanlarla aynı sonuca varmış metinler olması.1 2 3 45 7 9 11 12 13 14peki, f.gülen bu resmin neresinde?abd, soğuk savaş sonrası kendine engel olabilecek, kendisine en büyük tehdit olarak İslam’ı gördü. Çünkü, İslam içerdiği değerler nedeniyle emperyalizmin uygulamaları ve değerleri ile bağdaşmıyor, hatta emperyalizm ile mücadele etmeyi ve direnmeyi gerekiyor. Daha kötüsü(!), enerji kaynakları ve kontrol noktaları aksi gibi müslüman topraklarda.BOP her kim planladı ise, bu plan işin uluslar arası-ötesi siyasal uygulamaları ile ilgili. bir de işin insan ve toplumsal yönü var. Bir şekilde bu coğrafyadaki insaları kendi menfaatleri doğrultusunda motive etmesi gerekiyor. En azında nötralize etse de olur.Bu noktada karşısına çıkan en büyük engel İslam. Bu nedenle “ılımlı İslam” diye bir şey türetiyorlar ve içini de “dinler arası diyalog” ile doldurmaya çalışıyorlar. batının “hayvandan evrimleşen insanı” yada “günahkar doğan” insanı ile İslam’ın “halifetullah insan” arasındaki ayrımı ortaya kaldırmaya çalışıyorlar.aslında yok birbirimizden farkımız, bak amentüde biriz diyerek, seküler dünyalarında adı müslüman ama değerleri ve yaşayışları ile “hayvandan evrimleşen insan”, kilislerinde (yada camilerimside) ise “günahkar insan” olan, bir çeşit mutant oluşturmaya çalışıyor.Bugün sosyalizm, felfesesi, ruhu ve değerleri ile Batının emperyalizmine engel olamaz. Bunu biliyorlar. Doğu da diğer medeniyelerde bu nokta da İslam kadar çaplı ve aksiyoner değil.Ama İslam her şeyiyle bu planın en büyük engeli. Bunu truva atıyla aşmaya çalışıp, Türkiye üzerinden Ilımlı islam ile yapmaları gerekiyor. Eğer daha uygun bir taşeron bulurlarsa, ona da havale edebilirler. Ama şu an buna en çok uygun olan F.Gülen.Maalesef, siyasal alanda da AKP bunu üstlendir. Zannediyorlar ki, eski Osmanlı toprakları üzerinde eskisi gibi at koşturacaklar. İşte Irak’ın Kuzeyi. Haklarımızı müdafa için bile müdahale edemiyoruz. Bu kadar safdillik olmaz.Uzun lafın kısası, ben bu konuyu ulusal güvenliği ve ülkemizin geleceği için önemsiyorum. F.Gülen de bu nedenle ciddi bir tehdittir. hatta son yıllardaki gelişmeler nedeniyle tehlike halini almıştır.
F.Gülen’in faaliyetlerinin İslam Akaid’i ve muamelatı açısında içerdiği mahsurları konuşmak için çok dikkatli olmamız gerek. Onun için ben bu konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum. Bir iki nokta var sadece:1-)”Papalık misyonunun parçası” ifadesi benim değil F.Gülen’in bizzat kendisinin link‘i verdim ama okuyamadınız herhalde.2-)İbrahimi dinler yada amentüde ittifak da bir sakınca görmemeyi tekrar düşünmenizde fayda var.İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. Al-i İmran 67ayrıca amentüde peygamberlere iman vardır. ama bahsi geçen kişiler “Hz. Muhammed’i” peygamber görmemektedir.3-)Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.(Maide 51)4-)Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.(Mücadele 22)5-)Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.(Bakara 120)6-Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.(Nisa 139)Diyanet’in meallerinden
ahmet şahin bahsettiğin amentü mevzuunu vuzuha kavuşturmuştu.”he taam tehdit, hem de king size” diyeyim. yoksa kurtlar vadisi -tubaa’nın senaryosunu da yazacaksın hazır elin değmişken.hepsini geçiyorum da şu kur’an-ı kerim ayetlerini c&p ile buraya iliştirmene bir mana veremiyorum. hatta buna sebep olduğum için üzülüyorum. zira bırakalım kur’an ın tahlilini ulema yapsın, hangi meseleye hangi ayet ışık oluyor onlar karar versin. googledan aratıp link vermek kadar kolay olmamalı bu.
Tecvidin ehemmiyeti üzerine verdiğim misali ya anlamadınız yada anlamamazlıktan geliyorsunuz.Tecvidden kasdım Kuranı Kerimi manayı bozmayacak şekilde usulune uygun olarak okumaktır.Mana bozulduğu takdirde namaz bozulur.Okunan kuran olmaktan çıkar.Ömer Nasuhi Bilmen Efendinin “kuran okuyabilmekten kasdı” sizce nedir, bu değil mi?Koca bir cemaati imtihan etmek bana düşmez.Benimkisi bir tesbit.O evlerde, yurtlarda risalei nur okunur, Fethullah Gülen efendinin kitapları okunur, kasetleri dinlenir ve bir nevi imtihan edilir.Bütün İslami ilimler risale-i nurdan çıkarılmaya çalışılır fakat okutanların bir kısmı anlamaz ne dediğini.Ben genelleme yapmıyorum.Gördüklerimi konuşuyorum.Hep benim mi karşıma çıkıyor bu insanlar?Sizde amentüde ittifak olduğunuzu belirtmişsiniz.Olabilir tercih meselesidir.Kimse sizin inancınıza karışmaz.İstediğinizle ittifak içinde olabilirsiniz.Fakat gayrı muslimlerle hem amentüde ittifak edip hemde müslümanım diyorsanız, amentüyü bir daha okuyun derim.Amentü ne demektir? Amentü, iman demektir.Benim imanımla bir gayri müslimin imanı ittifak ediyorsa aramızdaki fark ne oluyor.Ben Fethullah Güleni bir ajan olarak görmedim.Bunu söylediğimi nereden çıkardınız anlamıyorum.Zaman hüsnü zan devri değildir.Fakat sui zanlada amel etmem.Ben insanların şüphe etmesinde haklı olduklarını söyledim.Benim en yakın akrabalarım bu cemaatin içerisinde olan insanlar.Onların samimiyetini biliyorum ve yürekten inanıyorum.Yukarıda yazımın sonunda verdiğim tırnak içindeki sözleri( ki biri hadisi şeriftir) bir daha düşününüz.Ben hala emin değilim ne yapmaya çalışıyorlar.Anlamaya çalışıyorum ama anlayamıyorum.Bir tarafta samimi şekilde allah rızası için çabalayan insanlar bir tarafta bu sözler..Bu insanlarda şaşkın.Hani mensubiyet diye bir laf etmişsiniz, işte bu mensubiyetlerinden ötürü bir takım laflar geveliyorlar ama olmuyor.Eğitim dilleri arasında Türkçe olup olmaması benim çokta umrumda değil.İstiklal marşı söylemleri, türkü çağırmalarıda hiç umrumda değil.Bu ülkede ne belagatçılar, ne türkücüler var da bu ülkenin insanına bir faydaları dokunmuyor.Deyin efendim açık açık “sabit fikirlisin” deyin.Kırılmam.İtikadı yönde bir yanlışım varsa ikaz edin ki dönüp kitaplara tekrar bakayım.Eğer eski alimlerin kitaplarını referans almam bağnazlık,sabit fikirlilikse bir şey diyeceğim yok.Benim kimseye çamur atmak karalamak gibi bir niyetim yok.Bu kadar günahım varken birde üzerime bunun vebalini almak istemem.Bu iş nerelere varacak görebileceğimiz kadar göreceğiz.Ne demişler; wait and see
vatikan hakkında f.gülen’in bahsettiğimkasedinin dökümü yapılmışlütfen 3. maddenin n fıkrasına bakın. nahnu, ben vatikan eli kanlı deyince yakıştıramamıştı. acaba f.gülen dedikleri için ne diyecek.senaryo değil. gazete okuyup ve televizyon izlerseniz orada söylediklerimi görürsünüz. yorumlarımda hata olabilir ama Batının yaptıkları ortada.ama ben sizin mana verememenizi manidar buldum. hepimiz hata yapabiliriz. önemli olan hatayı fark ettikten sonra nefis yapmamak ve hatada ısrar etmemek. Kur’andır. Kitab-ı mübindir. Alemlere nasihattir diye koydum.
Gülen, Papa John Paul II ile görüşmüştür. Kimdir bu adam? galileo’dan haçlı seferlerine, ordan ispanyol engisizyonuna kadar birçok kanlı olaydan dolayı kilise adına özür dileyen kişidir. Bildiğim kadarıyla kilise tarihinde bunu yapan ilk papa. Bu yüzden geçmişte olan olaylardan dolayı hala kin ve garezle, medeniyetler çatışmasına çanak tutarak, onlarla hiçbir şekilde görüşülmemesi gerektiğini savunan zihniyete karşıyım.Bir diğer nokta papaya ‘cenapları’ diye hitap edilmesi. Çok büyük bir sorun mu bu? Şimdi siz Papaya ‘Sevgili John,’ diye mektup yazsanız ne kadar ciddiye alınır? Zaten kaçırdığınız nokta mektubun geri kalanı orada 3 önemli ve sanırım bir kısmı gerçekleşen girişimden bahsediliyor.Herneyse Kuran’ı Kerimden yaptığınız alıntılarla ilgili şunu söylemek istiyorum. Siz sadece bazı ayetleri seçip yapıştırırsanız anlamı tam olarak anlaşılmayabilir, surenin geneline baktığımızda dost edinilmemesi gerekenlerin kafirler ve inkar edenler olduğu anlaşılıyor zira aynı surenin (Maide) seksenikinci ve seksenüçüncü ayetleri:(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’’a ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.Peygamber’e indirileni (Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi şahitlerle (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler.
Evet tam yukarıda ki gibi insanları nasıl etkilediğini görmekteyiz. Yoruldum ben artık.Bir kaç tane daha gelip fikir beyan etsede iyice anlaşılsa diyaloğun insanları itikadi olarak nasıl etkilediği..”kişi sevdiği ile beraberdir”(hadis-i şerif)
Birde Papalık konseyi olan, PCID(Pontifical Council for Interreligious Dialogue) ile ilgili şu sayfada izledikleri yol ile ilgili olarak:It is not a betrayal of mission of the Church, nor is it a new method of conversion to Christianity.yani bu ne hristiyanlığa bir ihanet ne de başkalarını hristiyan yapmak için yeni bir yoldur diyor. Siz bunun üzerine aksini idda ediyorsanız bu komplo teorisidir.Dediğiniz gibi müslüman uyanık olmalı ama aynı zamanda paranoyak olmamalı!
işkembe-i kübra’dan sallamayın lütfen. bahsettiğiniz ayetler Habeşistan’a hicret eden ikinci kafilenin önderi Câfer Tayyar’ın, Necaşi ve papazlarına Meryem suresini okuması üzerine indiği rivayet edilir. Necaşi ve keşişlerin Meryem suresini dinledikten sonra müslüman oldukları rivayet edilir. buna en büyük delil olarak da Peygamber Efendimizin necaşi’nin gıyabi cenaze namazını kıldırmasını gösterirler. ilgili ayetler müslüman olan bu topluluk için inmiştir. Ve bir de elbetteki Hz. Muhammed’in Peygamberliği dönemine kadar olan süreçte Hz. İsa’ya hakkıyla biat edenler müslümandır.Bir benzer durum da öncesinde yahudi olan Abdullah b. Selam ve arkadaşlarının müslüman olmasıyla inen ayetlerde de vardır.Eğer yukarıdaki yorumu bilmeden yaptıysanız lütfen biraz dikkatli olun. ayrıca bir de şu papalık misyonun parçası olmanın hikmetini de bir anlatırsanız seviniriz. acaba f.gülen ne gibi bir şerefe nail oldu?
tecvid kitapları ve kur’an elif-ba’ları neden ayrı ayrısatılıyor suphi, birisi kur’an-ı kerim-i okumak için diğeri de tecvid (yani kelimelerin söylenişinde, seslerin çıkışlarına, uzunluk ve kısalıklarına göre okunmasını öğrenmek) için. de mi ? imtihan etmek sana düşmezse, imtihan da etmemişsen, o tesbiti (abisi tecvid bilmesse ) neye dayanarak ifade ediyorsun.kaset çözümü diye bize gösterdiğin şey, şu makaslanan yayınlanan kısmında (CHP’den adam çıkmaz…) diye seyrettiğimiz, ancak montajlanıp atılan devamında diyemem, (… zira orada da ehli iman güzel müminler vardır) mealli devam eden kasetler mi ? aynı programda islam hakikatlerinden 1400 sene evvel öncenin bedevi arabının kanunları diye bahsedilen programdaki kasetler mi ? saol ben almayayım.ben istifade etmek niyetindeyim engin bilginizden, ama bu kadar da sempatikleşmeyin lütfen: tamam, Kitab-ı Mübindir, alemlere nasihattir amenna, da, bu senin kafana göre c&p yapmana izin vermez ki, iki gözüm, gaymaam.
sayın elfiya Kuran’ı sadece belli bir zamana göre mi değerlendiriyorsunuz? O ayet spesifik bir olayın ardından gelse de içerdiği anlam önemlidir. Şüphesiz siz benden daha iyi bilirsiniz zaman geçtikçe Kuran gençleşecektir…
sarf ilmi, nahiv ilmi, fıkıh ilmi, usulu fıkıh, akaid, ilmi kelam vs. kitaplar neden ayrı satılıyor nahnu.Akaid olmadan fıkıh bilmişsin neye yarar.Fıkıh olmadan sabahlara kadar ibadet et kabul olur mu bilmem.lakin şunu bilirim peygamberimiz “alimin uykusu cahilin ibadetinden hayırlıdır” buyurmuş.Sarfi nahiv ilmi arabi ilimlerdir ve imamı azam hz.lerinin dediği gibi “muhakkak ki bu ilimler şeri ilimleri öğrenmeye birer vesiledir”.Bu yüzden sarf, nahiv bilinmesede olur.Demek istediğim bunlar birbirin yerine ikame edilemeyen şeyler.Hepsi bir parçayı oluşturan parça gibilerdir.Uzunluk kısalığın manayı nasıl etkilediğine başka bir misal;”Allahu ekber” lafzında Allahu lafzının başındaki ‘A’yı çekilmemesi gerektiği halde çekerseniz “Allah mı büyük” manası hasıl olur.Şayet “ekber” lafzındaki ‘b’ ile “r” arasındaki ‘e’yi çekerseniz şeytan büyük manasına gelir.Artık harflerin uzunluk kısalıklarına göre okunmasının bir değeri var mı yok mu siz karar verin.Nasıl türkçemizde cam başka çam başkaysa arapçada da bir noktanın çok önemli bir değeri vardır.O tespiti de bizzat okuyuşlarına şahit olduğum için yapıyorum.Bu insanların arkalarında namaz kılanlarında allah namazlarını kabul etsin.Risaleleri ezberlemişcesine okuyan en yakın akrabam bana kuran-ı kerim öğrenmek için geliyor.Sizin dediğiniz gibi elif ba dan öğrenmişcesine okuyor ama bunun yeterli olmadığını biliyor.Onda bu idrak var.İşin öneminin farkında.Ya farkında olamayanlar..İmanın nasıl muhafaza edileceğini sanıyorsunuz?Sırkapısı izleyip, zaman gazetesi okuyorak mı?Önemli olan hata yapmak değildir.İnsanız elbette hata yaparız.Fakat hatada ısrar etmenin kimseye yararı yoktur.Hamiş: hristiyanlara yahudilerden daha iyidir denmeyeceğine dair bir kitapta okumuştum.yahudiler, hristiyanlardan daha şerlidir denmesi lazım.Arasındaki farkı anlamakta herkese mahsus değildir.bir de sorum olacak geçmişteki kanlı olaylar adına özür dileyen “papa cenaplarının” ölmesine ne kadar üzüldünüz acaba?
sevgili nahnu ve diğerleri,suphi’nin dediği gibi nurcuların samimiyetlerinden zerre kadar şüphem yok. ama amelde ihlas ve takva samimiyet ile değil Allah rızası ile tekemmül etmekte.aslında akaid konusuna baştan girmek istemedim, sonra da kendimi tutamadım. şimdi yazdıklarımı silmek de olmaz.biz kardeşiz. siz beni uyardınız, ben de sizi. kimseyi bir şeye ikna etmeye, yada inandırmaya çalışmıyoruz. amaç sadece müslümanın hem dünyasını hem de ahiretini kaybetmesine neden olacağına inandığım bir tehlikeye işaret etmekti. bunu da yaptım. her nefis kendi tercihi ile mükellefdir. en doğrusu Allah bilir.Allah’a emanet olun.
teşekkürler elfiya. Aynı hisleri paylaşıyoruz. Allah hepimize doğru yolda gitmeyi nasip etsin.
evet, netice itibari ile benim kazanımım “cemaat önderi olmanın insanı hatasız kılmadığı”nı görmek/öğrenmek oldu. tecvid meselesi de bir diğer kazanım.sadece bu zamanın değil, tüm zamanların hüsn-ü zan zamanı olduğuna dair inancım ise değişmiş değil.teşekkürler.