bildirgec.org

yargı hakkında tüm yazılar

Sen Benim Masalımın İyi Kahramanıydın, Soyunma Üstünde Kalsın Namın!

admin | 02 December 2009 14:12

httpwww.fotolog.comchilek adresinden alınmıştır
httpwww.fotolog.comchilek adresinden alınmıştır

Ya siyahtı ya beyaz, ortası yok muydu seni kuşatan renklerimin?

Çocukluğumun pembeye belenmiş düşlerinde üç nokta duruyor oysa hala…
Yorgun gözlerle semaya dalan bir balıkçı karısı gibi karaya vurmuş düşlerin beklentisi mi tutuyor elimi sonsuz umutlarda?
Grilere bulaşmamış gözlerine maviyi eksem değişir miydi aşka gücenmiş yüreğinde sevdanın rengi?

Ya da beyaza saldığım tülden hâsıl bir gülücük kadar seyrek dokunur muydu ellerin melalime?

zorla mahkûmiyet

gulsey | 21 April 2009 18:27

Hukuk sistemimizde ki çarpıklıklar yüzünden, bir çok insan haksız yere zulüm görmüştür. Mutfak tezgahımın üzerinde duran baklavalar, birden çağrışım yaptılar. Tarihimize kara leke olarak geçen olaylardan bir tanesi olan baklava çalan dört arkadaş aklıma geldi.

Hayatlarının en güzel ve en masum çağında olan çocuklar. Çocuklar diyorum çünkü; suçu! işlediklerinde üçü onsekiz yaşında bile değildi. Bundan dokuz sene evvel Gaziantep’te malum baklavacının dükkanından, baklava ve fıstık ezmesi çalmışlardı. Çocuklar gasp suçundan yargılandılar. Bunu duyan herkesin, kalbi ve vicdanı olan her kesimin, yüreğini dağlamıştı. Canları çekti diye bir anlık şaytana uymalarının bedelini ağır ödediler. Oysa eskiden göz hakkı diye esnaflar ikram ederlerdi. Bu durumu göz hakkı saysalardı olmaz mıydı. Tane hesabı gasp edilen baklavaların hesabını misli misli küçücük bedenlerinden çıkardılar. Hapishanenin soğuk duş etkisi yapan duvarlarına maruz bıraktılar. Yokluğun ne demek olduğunu belki tam anlamıyla yaşamadık. Yaşamadığımız için anlamıyoruz. Gerektiğince tepkimizi ortaya koyamıyoruz. Yazdıklarım bizleri de mesul tutuyor. Adalet sisteminde bulunan bazı pürüzler sesimizi tam aksittiremediğimiz için hala pürüz olarak kalıyor. Yazık oldu masumlara…

Onların da hayalleri vardı. Bulundukları ortam ve koşulların zorluğu suça meyletmelerine sebeb oldu. Ünlü bir şarkıcımız der ki; Oxford vardı da biz mi okumadık. Gerçekten doğuya doğru gidildiğinde
eğitim açısından çok gerilerde kalıyoruz. Eğitim, iş imkanları ve dahası… Ayrı bir başlık altında yazılacak uzun bir konuyu teşgil ediyor.

Yargı süreci

serasu | 17 April 2009 14:09

kardeşlik adına
kardeşlik adına

İyi günler arkadaşlar
Bugün sizlere çok üzüldüğüm bir konudan yazacağım.Tüm okul hayatımda yaz tatillerinde gittiğim.Ve belirli bir yaştan sonra gönüllü hocalık yaptığım bir alandan.Çağdaş yaşamı destekleme derneğini anlatacağım.Asla tepkili bir yazı değildir.Şimdiye kadar yazdıklarımın samimiyetine inanmanızı istiyorum.Ben okurken yaz tatillerini değerlendirdiğim bir yer.Kütüphanesiyle,gitar kursumuzla,saz kursumuzla,okuma yazma kursumuzla,İngilizce ve okul öncesi derslerimizle,şan koromuzla,konserlerimizle ,spor salonlarımızla mükemmel bir eğitim yeridir.Yuvamız vardır bizim .Çalışan kesim için.Bizli konuşuyorum çünkü;yaklaşık on üç yıl oranın bir bireyiydim ben.Koca bir aileydik biz.Müdürümüz vardır bizim.Bizi kontrol eden koruyan.Çaycı ablamız vardır bizim bize servis yapan.Hatta ve hatta Belçika prensesiyle tanışmışlığım vardır benim.Bütün başkanları herkes den önce biz görürdük bu ortamda.Tabi birebir muhatap değildik.Türkan hanım ilgilenirdi.Fakat kısa sürelerde büyük insan gelip gitmiştir dışarıdan değersiz görülen çağdaş yaşama.Sonra ;okutamayan ailelere yardım edilirdi.Burslar dağıtılırdı.Doğu insanının kız çocuklarının okutulabilmesi için ses getirecek projelere imza atılmıştı.Bir sürü bizlerden kitap toplanılır eski kitapları kolilere koyarlar ve gideceği yerlere gönderirlerdi.Şubeleşmeye başlanmıştı bile.Artık ses getiren bir ortam olmuştu.Bütün aileler güvenle çocuklarını buraya bırakabiliyordu.Aynı fatih eğitim parkı gibi.Öğretmenlere erzak yardımı yapılıyordu.Fakir ailelere bağış yapılanlar veriliyordu.Örneğin çok iyi hatırlıyorum.Yeni evli bir çift gelmişti.Ev eşyaları yokmuş bağış yapılan yada kermes de bulunan eşyalardan istemişlerdi.Müdürümüz yetkilere danıştıktan sonra ücretsiz onlara vermişti.Bütün çocukların aileleri yani veliler. Kermes olunca, orası biraz daha kalkınsın diye çocuklarımız dışarılarda heba olmasın diyerek ne kadar kek ,pasta ,çörek havlu kenarı ne bulurlarsa satarlardı.Milletin eskisi bile orada öğütücü makine gibi değerlendirirlerdi.Türkan saylanı birebir tanımam.Ama gelip gitmelerinden ona aşinayım.Hayat felsefi nedir?Yada oradaki çocuklara ne öğütler bilirim.Sadece oku derdi.Oku ve kendini eğit.Dik dur.Kadınların özellikle çok eğitimli olmasını isterdi.On üç yıl sonra kimimiz işletmeci,kimimiz,mali müşavir,kimimiz doktor,kimimiz konservatuarlı,kimiz,avukat,kimimiz hemşire,aklınıza ve benim aklıma şuanda gelemeyecek birçok şey olduk.öğretmeniz vardı,muhasebecimiz vardı.Ne diyebilirim ki.Hiç abartmıyorum.

Deniz Feneri Ne Oldu?

teacher07 | 20 March 2009 09:21

http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1073192&Date=19.03.2009&Kategori=siyaset&b=Yasli%20kadin%20sordu:%20Deniz%20Feneri%20ne%20oldu

MUZIR HÜSEYİN ADALETİN DE IRZINA GEÇTİ

| 03 November 2008 23:10

Hüseyin üzmez bey, çüküne, taşağına yangında ilkkurtarılacak mal hesabıyla bakar..işte başına ne geldiyse bu hassasiyeti yüzünden geldi..Hüseyin bey olanı biteni mahkemede yargıca bir bir anlattı;
“sayın yargıcım kimseye d,ötümü çükümü göstermedim, bilenler bilir bu konudaki hassasiyetimi..olay günü pantolonum kazayla yırtıldı..eh yaşımızdan dolayı ,unutkan olmamız da doğaldır takdir edersiniz..işte tam o sırada bu küçük hanım kızım da benim acz içinde olduğumu görünce, fermuarımı tamir etmek istedi saolsun..n’olcak sanki altı üstü hüseyin amcasının şeyini dikecek evladım”