Dağ şeytanı Orang Aljeh’in rahatsız edilgi düşünülen,1883 yılında kimse Krakatoa yanardağının hayatlarını bu denli değiştirecegini bilemezdi. Bu hırçın yanardağ, orada yaşayan yerliler kadar o dönem dünyanın da kaderine imzasını atacaktı.Tarihin en büyük yanardağ patlamalarından birinin yaşandığı 1883 yılının agustos ayında, yaklaşık beşbin kilometre öteden bile duyulabilen sıradışı gürültüler insanın kanını dondurur,bu gürültüler saatlerdir süren patlama gürültüsü değil,dağın parçalanmasının sesidir.Gökyüzü kül,duman,is ve koku içindedir, yaz günü bile gündüz vakti her yer karanlıktır,80 kilometre yüksege fışkıran küller heryeri sarmıştır,35 binden fazla kişi ölmüş (patlamada 2000,tsunamide 33.000),bir sürü hayvan leşi denizde yüzer. Patlamanın ardından kaybolan adanın ardından oluşan tsunami Java sahiline felaket getirir,Anger kasabası haritadan silinir, 295 köy sulardadır ve Sumatra çevresi ceset kaynamaktadır.Oluşan tsunami Hint denizinde yaşanan ilk tsunamidir ve dalgaların boyu çok büyüktür.(tarihteki en büyük tsunami)Krakatoa yanardağının bu ilk vukuatı değildi aslında, tarih boy pek çok kez büyük patlamalarla insanların hayatını değiştiren Krakatoa 535’te yine patlamış ve bu patlama sonrası oluşan bulutlardan dolayı,güneş ışınları Afrika’nın bazı yerlerine ulaşamamış ,bu da burada barınamayan ve aç kalan pireler fildişi ticareti yapan gemilerle Avrupa’ya taşınmış ve yıllarca insanları öldüren hıyarcıklı veba salgını oluşmuştur, o salgından en çok etkilenen şehir ise İstanbul’dur( o dönem Konstantinopolis).Avrupa’ya yayılmadan önce bu vebadan sadece İstanbul’da 250 bin kişi ölmüştür,daha sonra yayılan salgın kurban sayısı milyonları bulmuştur.

Şimdilerde yapılan açıklamalara göre Krakatoa yanardağı patlayıp, atmosfer ve okyanusların ısınmasını engellemeseydi, küresel ısınma çok daha önce gerçekleşecekti.kaynakRessam Edvard Munch eserlerinde Krakatoa yanardağı patlamasından çokça ilham almıştır( özellikle Çığlık adlı eserinde) Sanatçı ”İki arkadaşımla güneşin batışında yürüyordum. Aniden gökyüzü kahverengiye dönüştü, durakladım, hissizleştim ve bir parmaklık üzerine dayandım. Kentin ve mavi fiyordun üzerinde ateşin dili ve kan vardı. Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler, ben ise hâlâ orada korkuyla titreyerek kalakaldım ve doğanın içinden gelen sonsuz çığlığı duydum…” şeklinde anlatır yaşadığı afeti.Endonezya’da 1930 yılında denizden çıkan ve büyüyen Anak Krakatau (Krakatoa Yanardağı’nın çocuğu ) adlı volkan ise ara sıra gürültüyle patlamaktadır, ancak çok tehlikeli olmadıgı açıklanan adada yine de insan yaşaması yasaklanmıştır.Endonezya dünya volkanlarının üçte birini barındırıyor. Krakatoa ve Endonezya’da yaşayan Java yerlilerine göre tanrı volkandır ve yr altından yeryüzüne bildirim yaparlar, ahlaksızlık çoğalınca da patlamaları kaçınılmazdır.Müslümanlık yayılana kadar bu şekil inanç sistemine sahip olan yerliler,1883 te yaşanan Krakatoa patlaması ve tsunami sonrası beş yıl bu şekil dini istismarlarla halkı sömürmüşlerdir.Krakatoa depremine rakamsal olarak göz atacak olursak, 5000 km den duyuna yüksek patlama sesi, 36.000 ölü,40 m yükseklikte tsunami dalgaları,21 km küp süngertaşı,karaya fırlayan 600 ton volkan,150 megaton tnt patlamasına eşit güç,80 km ye ulaşan toz,sis ve duman bulutu şeklinde felaketin ölçüsünü hesaplayabiliriz.Bölge oluşan partiküllerden oluşan kara bulutlardan dolayı uzun zaman karanlıkta kalır ve dünya atmosfer ısısında 2 santigrat düşüş görülür. Gökyüzündeki kara bulutlar üç yıl boyunca Amerika’da ve Avrupa’da güneşin mavi,yeşil renkte görülmesine yol açtı, 80 kilometreye yükselen bu kül bulutu hiç yere düşmeden, bulut olarak pek çok yeri dolaştı,durdu.Dünyanın en uzak köşelerine bile giden bu kül bulutu,pek çok ülkede iklim değişikliklerine yol açtı,karanlıga gömdü.Dünya bu felaketi uzun yıllar istese de bu bulut yüzünden unutamadı.Ozon tabakası inceldi,beş yıl dünya normale dönemedi. Şimdi sıra çocugu olan Anak Krakatoa diye o bölgenin insanları tedirgin olmakta.