“Büyük Konstantin Depremi’nin ertesi sabahı. Avcılar, Sefaköy, Küçük Çekmece, Bakırköy, Büyük Çekmece, Kartal, Maltepe, Pendik birbirine girmiş; gecekondu mahalleleri can pazarı. Çürük zemin üzerine yapılmış, 17 Ağustosu güç bela atlatabilmiş gariban evleri, yerle bir. İnsanların bunca sorumsuzluğuna karşılık ayakta zor duran apartmanlar intihar etmez mi? Eder…” Tam da böyle yazmışım 1 Aralık 2006’da yayımlanan eski bir yazımda.
Şimdi ise devam edelim…Hele ki İzmit’te yedi katlı bir apartmanın 17 Ağustostan sonra ikinci katının duvarları yıkılmış ve çatlak içindeki üçüncü katında bilmem kaç çocuklu koca bir aile oturuyorsa. Hele ki İstanbul’da “oturulamaz, hasarlı” raporu verilen evlerde hâlâ oturuyorsa onca aile… Hazır mısınız Türk ekonomisinin altmış saniyede 2001 yılına hatta 1994’e geri dönüşüne? Gözbebeğimiz İstanbul’da konuşlanmış bir sürü sektörümüzün aynı anda göçüverişine…Kuzey Anadolu Fay Hattında “domino (zincirleme gerilim ve sarsıntı) etkisi” var. Anadolu Fay Hattı zincirindeyse yerinden oynamadık sadece bir domino taşı kaldı, o taş da Marmara Denizi tabanında yayılan fay uzantısıdır. Çünkü hattın Gelibolu kısmı 1912’de, İzmit kısmı da 1999’da kırıldı. Hattın aradaki kısmı yoğun olarak gerilmiş vaziyette. 1509 yılında, padişahı Edirne’ye kaçırdığı rivayet edilen Büyük Deprem’de (yaklaşık 8 şiddetindeydi) fay hattı komple kırıldı (üzücü olan nokta, tüm bu bilgilere Türk değil İngiliz, Fransız uzmanların makale ve kitaplarından ulaşmamızdır).Bütün büyük fay sistemlerinin periyodik bir davranış karakteristiği vardır. 1509. 1776. Rakamlardan yola çıkarak yapabileceğimiz en akılcı yorum, bahsettiğimiz fay hattının ortalama 250 yıllık periyotların ardından harekete geçtiğini söylemek olur. Deprem yarın da olabilir, 10-15 yıl sonra da ama 10-15 yıldan daha uzakta olması çok düşük bir olasılık.Daha kötü bir Türkiye…
Marmara Denizi’ni adam akıllı tanımıyoruz henüz. Zira su altına inen her ekip, farklı bulgularla çıktı karşımıza; hangisine inanacağımızı şaşırdık. Yetkililer “hazırız” diyorlar ama bir-iki göstermelik deprem tatbikatı haricinde dişe dokunur tedbir alınmadı. Daha 17 Ağustos’un molozlarını kaldıramadık ki ortadan! Hasarlı binaların çok küçük bir kısmı gerekli onarımdan geçirildi. Yıkılması gereken yapılar var hâlâ.Fazla vaktimiz kalmadı. Ekonominin, sanayinin, kültürün kısacası yaşamın merkezi İstanbul’da yaşanacak afetin resmi oluşmuyor mu zihninizde? Bir sabah uyandığımızda çok farklı bir İstanbulla dolayısıyla çok farklı bir Türkiye ile karşılaşacağımız korkutmuyor mu sizi? Ekonomik göstergeleri, istikrarı, istihdamı, ekonomi ile ilgili her göstergenin dibe vurduğu, işsizler ordusunun güçlenmesiyle suç oranlarının tavan yapacağı, bir anda seneler öncesine geriye sarmış, yitik, mağlup, daha kötü bir Türkiye… Büyük Konstantin Depremi yaklaşıyor, hissetmiyor musunuz?
yorumlar
İstanbulda tam tamına 1.5 milyon tane yapı stoğu var. Şu ana kadar sadece % 5 ine hasar tespiti yapılabilmiş.İstanbul, bir depremde yeryüzünün gördüğü en büyük felaketle karşılaşacak.Sen Türkiyesin Büyük Düşün.Bu arada oylar AKP ye..
Allah korusun
@thing, mete ışıkara n’apıyor ki akp’de. aday falan mı oldu
2006 yılında evet gerçekten görmüştüm o şekil bir binayı. yarım duvardan sallanan perde gözümün önünden gitmiyor,
.. ama yeniden düşünüyorum belediye o binaları çoktan yıkmıştır elbet..2009u yarıladık neredeyse, bunca vakit geçmiş..
yazından haberim yoktu iyi oldu vesileyle söz ettiğin hemen bakalım,
99 depremi ve ben 2002 de üniye başladım adı gölcük depremi ya da izmit depremi ama istanbul avcılarda çok etkilenmişti… yolda gördüğümüz binalar… adamlar bitişik binalara duvar yapmamışlar diğer direk binanın duvarını kullanmışlar banyo kalebodurlarının kaldığı bir banyo duvarı hayal edin, binayla beraber lavaboda yok olmuş ve dış duvarda kalebodurlar! tassarruf yapmak lazım tabi, neden orda bir duvar varken , diğer bina için duvar örülsün ki!
teşekkürler galanthus katkınız için,, anlattığınız durumu nasıl yorumlamalı altında yatan sosyolojik psikolojik etkenleri nasıl ayıklamalı
şimdi yazıya tekrar bakıyorum da biraz fazla katastrofik olmuş sanki. biraz abartmışım..
:)) insan ister istemez etkileniyor, ve uyarmak istiyor , uyandırmak istiyor diyelim…sonuçta kolay değildi yaşananlar…
ama şöyle de bir durum var. her yıl 17 ağustosta böyle birkaç yazı, haber, arşivlerden birkaç görüntü.sonra ses yok yine.
bu arada izmirin deprem tarihini araştırdım geçenlerde. alaybey / karşıyakada oturan biri olarak gelecek pek parlak görünmüyor zira tüm geçmiş depremlerde alsancak – karşıyaka yerle bir, hatay, üçkuyular sapasağlam:(
Rabbim bizi ve ailemizi korusun demekten başka bir şey gelmiyor. Dua ve sığınmak.
kesinlikle..bol bol iyilikler yapmak istiyorum herkese. ne yapabilirim ki. çok kötü hissediyorum kendimi bazen
bende kendime bi iyilik yapmak istiyorum ve içimden geldiğince davranıp sonra suçu bücürüğe yııkmak istiyorum.(lamba cini olup olmadığını anlayacağız şimdi.)
Ruhun boş kalmaması gerekiyor manevi anlamda, gereği neyse doyurmaksa doyurmak doğru yerde doğru teşkaleler edinip rahatlatmak.
insanlara somut bir yardım yapmak. bunu hissetmek.
mesela..
Üstteki 5 yorum arasında alakasız olanı bulun. Mörfik cındıllahla ilgilensene sen.(yapmak zorundayım sayın okuyanlar yapmazsam kötü şeyler olacak.)
Arkadaşlar maneviyatınızı yüksek tutun diyorum ya
aç bir çocuğu mutlu etmek mesela.
Yaşlılara sürekli el uzatmak.
yaşlı bir adamı – kadını elinden tutup karşıya geçirmek..
Geç dalganı geç..
ne dalgası yahu?
neyse birkaç ahkamı yanlış anladım yine her zamanki gibi sanırım..
Bu kadar basit iyiliklerin yanın da daha kalıcı toplumun seni her zaman anıp yad edeceği şeylerde yapmak lazım sevap için. Misal hayra okul yaptırabilirsin.
inşallah ama maddi açıdan mümkün değil şimdilik.. anca smslerle küçük kızların okula gitmesine katkıda bulunabiliriz..ya da birleşip hafif.org ilköğretim okulu açıyormuşuz..
ne güzel olurdu…
aynı kentte yaşayan hafif.orglular arasında kitap alışverişi yapılabilir belki. mesela ben bir roman bırakırım izmir saat kulesinin dibine vb.. roman elden ele dolaşsın gezsin?
aslında öyle bir organizasyon var, dünya çapında…
radikal sokak kitapları vardı bir ara, hala aktif mi bilmiyorum..
deprem çok yaklaştı
ya kimse korkmuyor mu depremden. ben acayip panik halindeyim?
depremler doğal olaylardır kahraman korkma..
olay doğal da sakat kalmak / enkaz altında kalmak korkutmuyor mu sizi?
hayır kahraman, insanların vefasızlıkları daha çok korkutuyor..
korktuğun şey başına gelir.
töbe töbe, felaket tellalı gibi cümle kurmuşum. yani korkma kahraman.
korkma! korktukça sıra sana gelecek
tamam. bu arada galanthus notos’un yeni sayısında da gözüm ismini aradı, inşallah başka dergi ve sayılara..