Dünya tarihi kendi içinde, dünya tarihini tek kitapta toplamaya çalışmış tarihçileri bulundurur. Onlardan biri de Ebu Cafer Taberi‘dir. Yani tam ismi ile Ebu Cafer Muhammed ibn Cerir et-Taberi. Taberi ve onun benzeri olmayan tarih kitabı Taberi Tarihi yazımızın konusunu oluşturuyor.
Tarih-i Taberi Tercemesi
Ebu Cafer Taberi tahminen 838 – 923 yılları arasında, yani islami ilimlerin zirveye ulaşmaya başladığı yıllarda yaşamış ve sayfalarca eser vermiştir. Taberi küçük yaşta almaya başladığı ve daha sonra ünlü ilim merkezlerini gezerek tamamladığı eğitimi, kıvrak zekası, güçlü anlatımı ve çalışkanlığı ile adını en ünlü islam alimlerinin yanına yazdırmıştır. Neredeyse tüm islam ilimlerinde eserler vermiştir ve bu eserler arasında en ilgi çekici olanlardan biri de Taberi Tarihi‘dir.Fantastik bir anlatım tarzı ve inanılması güç hikayelerle bezenmiş bu kitabın, bin yıl önce yazılmış bile olsa insanı içine çeken bir yapısı var. Peygamber Adem’in yaradılışından halifeler zamanına kadar geçen uzun süreci ilgi çekici başlıklar halinde toplamış olan bu kitaba islami bir mitoloji kitabı demek yalnış olmaz sanırım. Ancak içinde bulundurduğu fantastik öğeler yüzünden kitabın bütünüyle inanılır olduğunu söylemek elbette güç.Bu yapıt sadece peygamberler tarihini değil, uzak tarihe damga vurmuş ünlü hükümdarların hikayelerini de barındırıyor. Onlardan biri de bilinen tüm dünyayı fethetmiş ünlü Zülkarneyn, yani nam-ı değer Büyük İskender. İçeriği oldukça geniş olan bu kitaptan daha ayrıntılı bir şekilde bahsetmeden önce Ebu Cafer Taberi ve hayatı hakkında birkaç önemli noktaya değinelim.Miladi takvime göre 839, hicri takvime göre 224 yılında doğduğu tahmin edilen Taberi’nin ismi doğduğu bölgeden gelir. İlk eğitimini doğduğu yerde, Tabaristan’ın Amol şehrinde almaya başlar ve dönemin ilim merkezlerini gezerek kendi kişisel öğrenimini sürdürür. Eğitimine çok küçük yaşlarında bağladığını kendini anlattığı şu satırlardan anlayabiliriz; “Yedi yaşımda hafız oldum. Sekiz yaşımdayken insanlara namaz kıldırdım. Dokuz yaşımdayken hadisleri toplayıp yazmaya başladım. “Temel eğitimi aldıktan sonra uzun bir gezintiye çıkan Taberi, Horosan, Kûfe, Basra, Tahran gibi önemli şehirleri gezdikten sonra Bağdat’a yerleşir. Aslında oraya ilk seferde yerleşmediği biliniyor. Bağdat’a ilk geliş amacının İmam Ahmed bin Hanbel‘i görüp onun toplantılarına katılmak olduğu ve O Bağdat’a varmadan Hanbel’in öldüğü söylenir. Bağdat’a ilk seferde yerleşmese de daha sonra hayatını Bağdat’ta tamamlar. Öldüğünde yıl 923’dür.Bu noktada Taberi’nin çok çalışkan bir yazar olduğunu ve öldükten sonra arkasında binlerce yazılı metin bıraktığını söylemek gerek. Onların içinde en ön plana çıkan ise Kur’an Tesfiridir. Ancak burada islami ilimler hakkında pek bilgiye sahip olmadığımdan onun inceleme fırsatı bulduğum tek eseri Taberi Tarihi’nden bahsedeceğim
Taberi Tarihi’ni kıyaslayabileceğimiz belki de yegane kitap Firdevsi‘nin Şehname‘sidir. Şehname Taberi Tarihi’nden yaklaşık yüz yıl sonra yazılmıştır ve Pers hükümdarlarının hikayeleri içerir. Taberi Tarihi de ünlü Pers hükümdarlarından bahseder ancak Şehname’ye göre daha fazla islami metin içerir. Hatta Şehname neredeyse hiç islami öğe içermez, büyük çoğunlukla Pehlevi efsanelerinden bahseder ve Farsça yazılmıştır. Taberi Tarihi Arapça olarak yazılmış olup çokça peygamberlerin hayatlarından bahseder.Taberi tarihinin en ilgi çekici kısımlarından bazıları da yeryüzündeki insan ırklarının kökenleri hakkında ortaya attığı ilginç teoriler. Yani Nuh Peygamber’in hangi oğlunun hangi ırkın atası olduğu gibi tespitler. Bu tespitler içinde aklıma kazınan bir tanesi de Çingeneler hakkındaydı. Oldukça rahatsız edici bir tabirle aktarılan Çingene ırkının oluşması hadisesine inanmamız elbette mümkün değil. Zaten kitabı inceleyen biri, kitabın gerçeklerden daha fazla efsane ve rivayetlere yer verdiğini unutmamalı.
Günümüz diline çevrilmiş haliyle gayet okunabilir hale gelmiş Taberi Tarihi içinde geçen hikaye ve karakterleri ile zengin doğu kültürünü bambaşka bir hava ile sunuyor. Kral Cemşid’in, Nemrud’un, ve daha nice hükümdarların hayatını, nice nice ülkelerin kurulup yıkılmasını, peygamberlerin fantastik yaşamlarını görüyorsunuz. Bu bölümlerden en çok hoşuma giden ise Zülkayneyn ve hocası Eflatun‘un hikayeleri idi. Büyük iskender nasıl ki dünya tarihinde önemli bir yep kaplamışsa bu kitapta da uzunca bir kısmı kaplıyor.Kaynaklar:Tarih-i Taberi Tercemesi (Can Kitabevi, Konya 1980. 1. c., 609 s.; 1982, 2. c., 536 s.; 1983, 3. c., 543 s.)
Çeviri: Pek çok kez çevirisi yapılmış olan bu kitabın benim yararlandığım baskısı Osmanlı döneminde çevrilmiş kitabın latin harflerine aktarılmasından ibaretti. Osmanlı dönemindeki kitabın çevirmeni hakkında bir bilgiye ulaşamadım.Taberi Tefsiri
yorumlar
Peygamber olabileceği söylenen Zülkarneyn karakteri hakkında böyle kesin bir ifade kullanmak sakıncalı düşünüyorum. Nitekim o karakterin Oğuz Kağan olabileceğini öne sürenler de mevcuttur. Zulkayneyn ile ilgili Ayet-i Kerimeler’de anlatılan hadiseler ile Büyük İskender pek uyuşmuyor.http://www.islamgunesi.com/peygamberlerin-hayatlari/829-zulkarneyn.pdf
Çok haklısınız. Zülkarneyn hakkında kesin konuşmak sakıncalı. Benim bu kesin ifadeyi kullanmamdaki amaç kitabın içeriğinde Zülkarneyn olarak bahsedilen kişinin Büyük İskender’in profiline tam olarak uymasıydı. Bir nevi kitabın ağzından konuşmuş olduğumu varsayınız.
Güzel bi tanıtım olmuş, merak ettim şimdi,teşekkürler..!
Tanıtımı çok beğendim tek bir kaynaktan bir çok kaynağa ulaşılabilir ve bana göre iyi bir araştıma kaynağıda olabilir.teşekkürler
zulkarneyn in büyük iskender olabileceğini ilk kez duyuyorum, sanırım bu blog sahibinin kendi iddiası. ne taberi de ne de okuduğum başka tarihi kaynaklarda böyle bir şeye rastlamadım.Taberinin yazdıklarını okurken karşılaştırmalı okudum hep, çünkü onun beyaz dediğine başka tarihçi siyah diyebiliyordu, kendi çağdaşlarının yazdıklarıyla karşılaştırıp bir sentez çıkartmak en akıllıca iş diye düşünüyorum.Türklerin araplarla ilk karşılaşması, talas savaşı, emevi dönemindeki Türklerle savaş vs vs ayrıntılı bilgiler var. yer yer de abartıyor. Güzel bir tercümesini bulmak lazım, güzel bir tercümeyle akıcı bir şekilde sıkılmadan okunabilir.
Zulkayneyn’in Büyük İskender olabileceği iddasını ilk kez duymak çok ilginç. Bu yazımı bir kez daha okuduğumda onu iddia ediyormuşum gibi göründüğümü ben de farkettim. Aslında durum öyle değil. Gerçekte öyle düşünmüyorum. Zülkarneyn’in kim olduğu hususu da, çok farklı şekillerde yorumlanmıştır. Zaten Zülkarneyn kelimesi onun esas adı değil, lakabıdır. Birçok kişi, onun Büyük İskender (M.Ö 356-323) olduğunu iddia etmiştir. Fakat Kur’ân’da söz konusu olan Zülkarneyn ile Büyük İskender’in vasıfları birbirini hiç tutmuyor tamamen farklı kişiler aslına bakarsanız. Aynı lakaba sahip iki farklı kişilikten bahsedebiliriz bu nokta da. Bir başkası çıkıp kur’an da bahsedilen Zülkarneyn’in aslında hiç yaşamadığını da iddia edebilir. Bu karışıklık ayrı bir yazının konusu olabilir elbet.
Verdiğim linkte Büyük İskender ve Zülkarneyn hakkında yazılmış çok uzun olmayan bir yazı var
Kuran’da bahsedilen Zülkarneyn aslında hiç yaşamadı.
Kur’an-ı Kerim’de bahsediliyorsa, hakkında hadiseler anlatılıyorsa, yaşamıştır. Neye dayanarak yaşamadı diyorsun?
BELESH rumuzlu arkadaşa kızmanızı şahsen manasız buluyorum. Kimse Kur’an ı ve müslümanlığı kabul etmek zorunda değil. Hakkında istendiği kadar hadiseler de anlatılsın. Eğer anlatılan hadiselere bakılsaydı Zeus’un da bir zamanlar yaşadığını varsaymak zorunda kalırız. Diyelim ki Zeus yaşadı ve insanlar ona Tanrı vasıfları yükledi. Bu bile Zeus’un gerçek bir Tanrı olduğu anlamına gelmez. Kur’an da anlatılan Zülkarneyn’in gerçekten yaşadı mı veya anlatılan gibi mi yaşadı soruları soran kişiyi yargılamak doğru olmaz. Örneğim alakasız olmuş olabilir ancak demek istediğim her insan her kitaptan şüphe duyabilme özgürlüğüne sahiptir, buna Kutsak kitaplar da dahil.
Yazınızı beğenerek okudum.Yalnız Zülkayneyn , Büyük iskender olamaz.Bununla alakalı bir araştırma yapıp , en kısa zamanda buraya yazıcam.Zaten büyük iskenderi yazmayı düşünüyodum.
Masaya dayanarak sölüyorum şu an.
Kuran-ı Kerim ile başka bir kitabı aynı kefeye koyuyorsan birşey diyemem. Eğer ki Kuran-ı Kerim’in kutsiyetini kabul etmişsen ben de senin bu sözlerini anlamsız buluyorum.Verdiğin zeus örneği de bir o kadar alakasız. zeusun bahsedildiği mitolojik anlatıların akıl dışılığı ile Kitab-ı Mukaddes’in bugün bilimsel araştırmalarla da ortaya konulan gerçekliğini aynı çerçevede düşünmek hangi rasyonaliteye dayanıyor anlamış da değilim.Ayrıca Beleshin inanıp inanmaması değil mesele. Mesele öne sürdüğü iddianın rasyonel olarak arkasında nasıl durabilmesidir. O inanmış, inanmamış beni ne ilgilendirir.
Masaya güvenme fazla, her eşya gibi o da ömrünü tamamlayınca yerde bulursun kendini.Ayrıca ben senden ciddi bir cevap beklerdim ama sanırım rasyonaliten bu kadar.
Rasyonalite ne demek ki?
http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&ayn=tam&kelime=rasyonalite
Ussallık ne demek?
olay budur.
Neymiş olay?
masaya dayanarak söylemesi..
Belesh tarumar oldum heh!
Elinize sağlık
gemişten çok şey kaldı buzamana kadar bunları yapamıyoruz malesef
güzel yazı eline sağlık
mitoloji diyoruz, sorgulayınca oha moduna giriyoruz. inanç bu, kişiden kişiye değişebilecek bir kavram dolayısıyla. onun için böyle konularda tartışma açıldığında kitaptan, ordan, burdan alıntı yapmak yerine insan gibi aklınızı kullanıp düşüncelerinizi söylerseniz belki karşılıklı olarak birbirimizi daha fazla aydınlatabiliriz.
Sevan Nişanyan
eskilerden pek kimse kalmamış sanırsam. fakat hâlâ devam ediyor kahrolası din düşmanlığı.bir meteoroloji uzmanı nasıl ki bir nükleer fizik uzmanına onun alanında uzmanı olduğu konularda ahkam kesemez bir inançsızın inançlıya ahkam kesmeside o derece saçmalık. inanmayan inancı ne bilsin?dini ilimlerin metodu inançla ölçülmeyebilir fakat Tanrı inancı olmayan gidip mesela Pan-enteizm’le ilgili atıp tutamaz.bence inanç konusunda susmayı ağız alışkanlığı edinsin ki 20–30 senelik DİNÇ çağlarını huzurlu, rahat geçirsin. Zaten size bir bu dünya var gözüküyor müddetinizce tadını çıkarın!neyse yazıları gördüm. yine bir tebessüm oldu yüzümde. ne mutlu ki hâlâ akıllılar akıllarına dayanarak, hâlâ keresteler masaya dayanarak görüşlerini sunuyor…hadi rasgele!