bildirgec.org

bionik amele

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 4 yorum yazmış.

Poker Bir Kumar Mı, Yoksa Bir Spor Mu?

bionik amele | 21 January 2011 11:20

Bilindiği üzere poker ünlü bir iskambil oyunudur. Ve bu oyun tüm dünyada milyonlarca insanı kendisine çeker. Pokerin tüm dünyada en fazla para dönen şans oyunu olduğu söylenebilir, ancak pokerin gerçekten de bir şans oyunu mu, yoksa bir spor mu olduğu çok tartışılan bir konudur. Bu sorunun cevabı aslında belli gibi. Evet şans faktörü çok önemli ancak uzun vadede hep iyi oyuncular kazanır. Tıpkı tavlada olduğu gibi. Çok iyi zar atan biri bir kaç oyun kazanabilir ama kötü bir tavla oyuncusu genelde kaybetmeye mahkumdur. Pokerde de durum buna benzese de tavladan çok çok farklı bir oyundur poker. Sanş, tecrübe, önsezi, sabır, dayanıklılık, rakibi okuma ve rol yapma (yani blöf) iyi bir poker oyuncusunda olması gereken en önemli özelliklerdir.

Altın Şehir El Dorado ve Amazon Deltasını Keşif

bionik amele | 03 December 2010 09:59

Yeni kıta Amerika’nın keşfinin ardından pek çok kaşif bu gizemli topraklara gelmiştir. Bazıları bu büyük kara parçasının etrafını gezerken, bazıları da Amazon Deltasının derinliklerine kadar inme cesaretini göstermiştir. Bu kaşifler, Amazon Nehri‘nin beslediği dünyanın en büyük yağmur ormanlarının arasında ve devasa nehrin labirent misali kollarında gezinmiş, türlü musibetlerle uğraşmışlardır. Bu maceraperestlerin pek çoğu da canlarını vermiştir.

Amazon Nehri
Amazon Nehri

Amazon Deltasının bu denli bir cesareti doğuracak kadar görkemli ve zengin olmasının yanı sıra bünyesinde başka bir zenginlik daha bulunduruyordu. En azından uzun yıllar boyunca kaşifler öyle olduğuna inandı. O zenginlik tamamen saf altınla kaplı olan şehir El Dorado‘ydu.

El Dorado’da Kralın sarayının ve zenginlerinin evlerinin, hem içleri hem de dışları altınla kaplıydı. Fakir olanlar ise evlerini saf gümüşle kaplardı. Kralları ise her sabah özel bir banyoya girer ve baştan aşağıya kendini altına bulardı.

El Dorado Kralı Vücudunu Altın Tozuna Bulardı
El Dorado Kralı Vücudunu Altın Tozuna Bulardı

Çok eskiden beri anlatılan El Dorado’nun, tahmin edebileceğiniz gibi, yerini bilen yoktu. Sadece büyük bir ada olduğu biliniyordu. Onu keşfeden ve ele geçiren ülkenin dünyanın en zengin devleti olacağı elbette kesindi. Zira El Dorado tüm büyük devletlerdeki altınlardan daha fazla altına sahip bir yerdi. Bu arayışa liderlik eden kişinin ünvanı ise conquistadordu. Yani Ispanyolca fatih anlamına gelen kelime. Bu kişiler yeni dünya arayışına liderlik eden kişilerdi.

O conquistador’lardan biri de Gonzalo Pizarro‘ydu. Quito Kasabası valisi Pizarro, El Dorado’yu bulursa Ispanya Krallığı adına çok büyük bir iş başarmış olacaktı. O zamanlar çok değerli olan tarçın ve bu parıltılı şehri bulmak adına kurduğu ekipte, 340 İspanyol, 4000 Indio (yerli), 150 at, 1000 yırtıcı köpek, bir lama sürüsü ve yemek için bir domuz sürüsü bulunuyordu. Başlarına gelecek olan talihsizliklerden dolayı sadece domuzları değil, köpekleri ve atları da yiyeceklerini belki de kimse tahmin etmiyordu.

Ebu Cafer Taberi, İslam Mitolojisi ve Dünya Tarihi

bionik amele | 29 September 2010 15:45

Dünya tarihi kendi içinde, dünya tarihini tek kitapta toplamaya çalışmış tarihçileri bulundurur. Onlardan biri de Ebu Cafer Taberi‘dir. Yani tam ismi ile Ebu Cafer Muhammed ibn Cerir et-Taberi. Taberi ve onun benzeri olmayan tarih kitabı Taberi Tarihi yazımızın konusunu oluşturuyor.

Tarih-i Taberi Tercemesi
Tarih-i Taberi Tercemesi

Ebu Cafer Taberi tahminen 838 – 923 yılları arasında, yani islami ilimlerin zirveye ulaşmaya başladığı yıllarda yaşamış ve sayfalarca eser vermiştir. Taberi küçük yaşta almaya başladığı ve daha sonra ünlü ilim merkezlerini gezerek tamamladığı eğitimi, kıvrak zekası, güçlü anlatımı ve çalışkanlığı ile adını en ünlü islam alimlerinin yanına yazdırmıştır. Neredeyse tüm islam ilimlerinde eserler vermiştir ve bu eserler arasında en ilgi çekici olanlardan biri de Taberi Tarihi‘dir.

Fantastik bir anlatım tarzı ve inanılması güç hikayelerle bezenmiş bu kitabın, bin yıl önce yazılmış bile olsa insanı içine çeken bir yapısı var. Peygamber Adem’in yaradılışından halifeler zamanına kadar geçen uzun süreci ilgi çekici başlıklar halinde toplamış olan bu kitaba islami bir mitoloji kitabı demek yalnış olmaz sanırım. Ancak içinde bulundurduğu fantastik öğeler yüzünden kitabın bütünüyle inanılır olduğunu söylemek elbette güç.

Bu yapıt sadece peygamberler tarihini değil, uzak tarihe damga vurmuş ünlü hükümdarların hikayelerini de barındırıyor. Onlardan biri de bilinen tüm dünyayı fethetmiş ünlü Zülkarneyn, yani nam-ı değer Büyük İskender. İçeriği oldukça geniş olan bu kitaptan daha ayrıntılı bir şekilde bahsetmeden önce Ebu Cafer Taberi ve hayatı hakkında birkaç önemli noktaya değinelim.

Miladi takvime göre 839, hicri takvime göre 224 yılında doğduğu tahmin edilen Taberi’nin ismi doğduğu bölgeden gelir. İlk eğitimini doğduğu yerde, Tabaristan’ın Amol şehrinde almaya başlar ve dönemin ilim merkezlerini gezerek kendi kişisel öğrenimini sürdürür. Eğitimine çok küçük yaşlarında bağladığını kendini anlattığı şu satırlardan anlayabiliriz; “Yedi yaşımda hafız oldum. Sekiz yaşımdayken insanlara namaz kıldırdım. Dokuz yaşımdayken hadisleri toplayıp yazmaya başladım. “