Uzun süredir yalnızım. Bu durum da çok canımı sıkmıyor işin aslı.Yalnız olmaya alıştım. Bu kırılır mı, nasıl kırılır bilmiyorum ama giderek daha da zor olduğu açık… İnsan böyle olmaya alışıyor.Ve yokluğunu hissetmiyor çoğu zaman duygunun, kapatıyor yaralarını çok diplere- içlere. Gömüyor. Yok sayıyor çoğu zaman. Benim de çoğu kişi gibi çok içim acıdı. Aşka küstüğüm çok oldu.Dört sene herşeyim saydığım, ömrümü geçireceğim sandığım adam, başka kadınla olmak istiyorum diye terk etti. Sonra kimseyi alamadım hayatıma. Güven denen duygu piç oldu. O gündür sevgilim demedim kimseye, diyemedim.Bu kolay değil benim için, istiyorum olabilir elbette ama. Şöyle bir şey var: fidan yeni dikildiğinde; yağmurdan, rüzgârdan, susuzluktan, kardan çok daha fazla etkilenir. Önce bir tutması az biraz kök salması gereklidir. İşte baştaki pürüzler hiç izin vermedi kök salmaya sonrasında…Öyle ki, ben es geçer oldum artık. Aman dedim kendi kendime öyle şeyler yaşadım ki bunu da yaşamayı veririm diyorum artık.Budur yani… zaten yalnızım. Ne kaybedeceğim, zaten hayatımda ilişki yok ki…Onca yaradan, onca gidenden, onca tanıdım sanıp da üzüldüğüm kişiden sonra, onca yanlış anlamadan, onca çekip gidenden sonra….Böyleyim zaten, yalnızlık buysa çok zor değil diyor içim böyle zamanlarda.Anlatabiliyor muyum bilmiyorum.Birini özlemeyi unuttum. En son ne zaman hıçkıra hıçkıra ağladım biliyor musun, sevildiğimi hissettiğimde…Güvenmeyi, sevmeyi unuttum, biz demeyeli çok oldu.Sorgulamalara katlanamamamda bunların etkisi açık. Acı çekmemek için kapatmışım kalbimi. Kestirip çıkarıyorum hayatımdan.Olay şu ki: İnsan en büyük şeyi kaybettiğini duyumsadığında artık kaybedeceklerini önemseyemiyor kimi zaman. Bu yüzden daha bireysel ve daha sabırsız oluyor…Yalnızlığa alışıyor, sorgu sualsizliğe…Dersen ki ben olamam sormadan; bunca yaradan sonra sormalara katlanacak hal yok içimde. Bu seninle ilgili olmaktan öte, içimdeki yorgunlukla ilgili. Hiç bir şey yaşayamazken, biri de tutup nerdeydin, o kim vs dediğinde tepem atıyor…Belki atmamalı. Doğruyum, haklıyım demiyorum.Ama öyle yorgun bir hal var ki içimde, kaldıramıyorum. Olmuyor. Her şeyden vazgeçmiş bir ben var. Hayatta olma nedenim ailem. Anlam sorgusundayım. Tanrım bana anlam ver diye ağlayarak uyudum dün.Hal böyle olunca ne kadar önemsersem önemseyeyim, sorgulanmak bana anlamlı gelmiyor. O kadar şeyden vazgeçmişken, doğruyu söylüyorken kaybetmek pahasına, çevremde ‘açık- dürüst’ sözcüğünle tanınırken, çileden çıkıyorum paronayaya girildiğinde.Durum bu. Yorgunum. Belki önemli bir mevzu da olmayabilir, lakin yorgunluğumdan ve kaybettiklerim, vazgeçtiklerimden sonra bir de bu sorularla uğraşacak içimde güç bulamıyorum.Açıkçası bu. Nedeni de bu.