bildirgec.org

yeniden hakkında tüm yazılar

Dredd de mi eskimiş?

emsvizyon | 15 June 2012 13:26

eskimiş olacak ki yenisini çekiyorlarmış ve bu sene de gösterime girecekmiş.

yönetmenliğini Pete Travis’in yaptığı filmde Dredd rolünde ise Karl Urban var, Olivia Thirlby ve Lena Headey ise yardımcı rollerdeki oyuncular.

elemana kostümü bi boy büyük almışlar ki seneye de giyer 😉

net’teki kimi görsellerden bu yeni filmin ilk uyarlamadan daha az özenli gözüktüğü söylenebilir. kült bilim kurgulara karşı girişilen bu kıyım modasının nedenini şu film çok güzel anlatıyor sanıyorum…

“Gönlünden ne koparsa çal bana…”

| 05 August 2011 10:56

Aşk uyumaya yüz tutmuşsa bırak uyusun…Orman gideceksin, izleyeceksin tavşanların çiftleşmesini ya da geyiklerin..İzleyeceksin ki aşkın tozunu silkelesin parlatsın onu..

Biz de öyle yaptık; yüzümüzü ormana döndük. “ Bakar mısın? Şu tavşancığa, erkek olmalı ya da dişi.. Adrese bakmadan nasıl da oynaşıyorlar birbirleri ile”
Bizi görünce kaçışıyorlar sağa sola “ Bakar mısın şunlara, ne kutsal saydıkları var, ne ihanetleri var ne kaprisleri ne de karşılaştırmalı hesapları!”
Irmak boyunca ilerliyoruz , ne ses var ne de bir kımıltı..
“Şeytan” ağlarına yakalanmış çırpınıştaki balıklar.. çete nefsinin günlük gıdası olmaya hazır!..
“ Bakar mısın? Onlar da doğdular bu hayata, bir eşeğin sırtındaki yük kadar çilelidir yaşadıkları, şu pislik ağların insafsızlığından çektikleri de cabası..”
Yüzümüz ormana dönük;
Kavaklar tepemizde el değmemiş tabiatın kokusu..Doruklarında hür ve fiyakalı kuşlar bilgeliğin tılsımını haykırıyorlar adeta…
Bir kuş tüyü kadar hafiflemiş, yeryüzünün hiç bitmeyecek, hınçlı ve hesaplı rezilliğine aldırmadan yuvamıza dönüyoruz…
Ateş böcekleri ışıldarken dört bir yanımızda, “ Gönlünden ne koparsa çal bana bana güzeller güzeli çal ki unutalım zehirli günleri” diyen doyamadığım aşkıma sımsıkı sarılıyorum…

Vergi ve Sgk Prim borçlularına müjde

alpayus | 30 January 2011 14:39

Vergi ve ssk prim ve borcu bulunan işverenlerin dört gözle beklediği torba tasarı görüşmeleri mecliste başladı. Mecliste görüşmeleri devam eden torba yasa tasarısının 9 Şubat gününe kadar mecliste görüşmelerinin ardından yasalaşması bekleniyor.

Yasa ile 31 Aralık 2010 tarihine kadar ödenmesi gereken vergi, harçlar, sigorta , bağkur prim borçları ve belediyelere olan borçlar yeniden yapılandırma kapsamına alınıyor. borçların fazileri silinerek borçlar tefe ve tüfe göre yeniden hesaplanarak 36 aya kadar 2 şer aylık dönemler halinde ödenecek. ödemeler kredi kartı ile de yapılabilecek.

Yeniden o kız …

kahramancayirli | 26 October 2010 14:01

Şimdi bütün sular Soner Sarıkabadayı’ya doğru akıyor Türk popüler müziğinde. On yeni şarkı yayınlansa abartısız beşi, altısı Sarıkabadayı imzalı. Üretkenlik anlamında benzer bir yoldan da Sinan Akçıl yürüyor. Mevzu popüler müzik olunca, değerlendirmek için başka yönlerden yaklaşmak gerekebiliyor şarkılara. İki sene sonra bu üretilen şarkılardan kaçını yine dinliyor olabiliriz örneğin? Bu, önemli.

İki yeni hoş geldin şarkısı için kalkıştım bu yazıya. Reyhan Karaca’nın Yeniden’i ile Ayşegül Aldinç’in O Kız’ı. Yeniden, sözü müziğiyle Şehrazat’a; O Kız ise Sezen Aksu’ya ait. Yeniden, hareketli ritmiyle çok hoşuma gitti. Eğlenceli. O Kız’da ise Aksu yine çeşitli müzikal altyapıları tek şarkıda bir araya getirmiş. Sözleri açısından da bir adım daha önde.

turkcebilgi.com adresinden alınmıştır.
turkcebilgi.com adresinden alınmıştır.

Reyhan Karaca’yı ilk hafızalarımıza yerleştiren Aydan Şener’li dizi şarkısı Gölge Çiçeği’dir. Hâlâ bir sürü şarkı listesindeki hüzünlü yerini korur. Sonra Mustafa Sandal destekli Sevdik Sevdalandık, Karaca’yı 90lı yıllar hatıraları albümünde saygın bir yere oturttu. Karaca’nın 1997 yılından sonra yayınladığı şarkılar arasında Ayna Ayna haricindeki şarkıları ben sevmedim açıkçası. Sesine, kendine uygun şarkılar bulmakta zorlandı sanki sanatçı bu yıllar boyunca. Ve nihayet “Yeniden”le döndü..

altı üstü tasarım yeniden yazmaya başladı

iso1000 | 07 April 2010 10:34

türk blog dünyasının ilk ve sayılı bloglarından olan altı üstü tasarım blogu sessiz sedasız tekrar yazılarını yayınlama başladı.

10 mart 2010 tarihinde yeni bir yazı ile mehmet doğan okuyucuları ile buluştu.

altı üstü tasarım blogunun sahibi Mehmet doğan en son yazısını 14 mayıs 2008 tarihinde yayınlamıştı. altı üstü tasarım artık yok

mehmet doğan blogunda yazı yazmayı neden bıraktığını da açıklamıştı.Neden bıraktım

durum bu

admin | 27 November 2009 15:47

Uzun süredir yalnızım. Bu durum da çok canımı sıkmıyor işin aslı.

Yalnız olmaya alıştım. Bu kırılır mı, nasıl kırılır bilmiyorum ama giderek daha da zor olduğu açık… İnsan böyle olmaya alışıyor.

Ve yokluğunu hissetmiyor çoğu zaman duygunun, kapatıyor yaralarını çok diplere- içlere. Gömüyor. Yok sayıyor çoğu zaman. Benim de çoğu kişi gibi çok içim acıdı. Aşka küstüğüm çok oldu.

Dört sene herşeyim saydığım, ömrümü geçireceğim sandığım adam, başka kadınla olmak istiyorum diye terk etti. Sonra kimseyi alamadım hayatıma. Güven denen duygu piç oldu. O gündür sevgilim demedim kimseye, diyemedim.

Kumarbaz

belesh | 26 November 2009 10:31

“Beni bırakma!” dedi rehber. Şaşırmıştı yolcu. Yolunu şaşırmış yolcu, kendisine yol göstereceğine inandığı rehberinden duyduğu bu iki kelime karşısında ne yapacağını bilemedi. Durdu. “İnanılmaz.” diyebildi sadece.
– Neden inanılmaz olsun ki?
– Bilmem, daha önce ben de aynı kelimeleri kullanmıştım.
– Yani?
– Ne bileyim işte. Garip geldi bir an. Bu iki basit kelimenin ne kadar dolu olduğunu biliyorum.
– Gitmeni istemiyorum.
-Gitmek istemiyorum zaten.
– Ama gideceksen hiç gelme. Yorma beni. Ne olur.
– …
– Çok yoruldum her şeyden. Yorgunum. Hayatımdaki bütün parantezleri kapattığım bir zamanda, tekrar savunmasız hissediyorum kendimi. Eğer yine aynı şey olursa dağılırım. Yapma.
– Sen rehbersin, bunları nasıl söyleyebilirsin bana? Bana yardımcı olman gereken yerde aklımı daha da karıştırıyorsun.
– Ben sadece uyarıyorum. Tek bir şansım kaldı artık. Lütfen..

Alk. %10 Hacmen
Alk. %10 Hacmen

Kumarbaz, mecbur olduğu için kumar oynar. Mecburdur çünkü o tadı almıştır. Kaybetmek ya da kazanmak onun için amaç değil, araçtır. Sadece aldığı haz önemlidir onun için. Kendini iyi hissetmek için yapar her şeyi. Sen de yaşamaya, hissetmeye çalışan bir kumarbazdın. Bütün oyunlara ruhundan verdiğin parçalarla katıldın. Her seferinde kaybettin. Kazanmak istediğin her oyun senin için ayrı bir yıkım oldu. Bazen taş çaldılar, bazen kağıt saydılar, bazen de oyunun yarısında başka masalara geçtiler. Tek başına öylece kaldın hep aynı masada, arkasından boş gözlerle ona bakarken. Nedenini bir türlü anlayamadın. Ama pes etmedin. “Mutlaka kazanacağım bir gün.” dedin.