Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da giderBir nehir gibi susarım yüzünün deltasında…Yanlış adresteydik belki doğru.peki o adresi bizmi seçmiştik.yoksa birileri burda doğacak,büyüyecek,belli bir yerde yaşayacak yaşlanacaksınmı demişlerdi.eklemeleri,arada zaman zaman yer değiştirip mutlu olabilirsindi 3-5 günlüğüne!ben çemberin dışında olmak istedim hep.bana ait benim planladığım bir hayatta…öğretmen ne olmak istiyorsunuz diye sorduğunda;öğretmen,avukat,doktor,mühendis,hemşire diyenlere burun kıvırır ben pilot olmak istiyorum öğretmenim derdim kocaman sesimle.ali ispiyonlardı…kitabımızda var öğretmenim.ordaki çocuğa bakmış.ne bilsin o uçağı yürütmeyi?-yürütürüm işte,ne biliyon?aliden alanen nefret ettim o günden sonra.komşumuzun oğluydu.annelerimiz iyi anlaşırdı.alinin babası iş hayatındaki bi takım sorunlar yüzünden tayin istemişti.kısa süre sonra okuldan,mahallemden ve yaşadığım şehirden ayrıldı.kendime aliden nefret ettiğim için kızmıştım.nedenini anlayamadan…ali gitti…yıllar geçti…ben pilot olamadım…zaten uçağada belli bi yaşa kadar binemedim korkudan.ama gökyüzünü hep sevdim.kuşları,uçakları,özgür olmayı,kanat çırpıp olmak istediğim yerde yaşamayı sonra sıkılınca ayrılmayı……şimdiki aklım olsaaliye uçaklardan selam gönderirdim.alırdı…öğretmene asker olmak istiyorum derdi.oldu.canım arkadaşım.arada hala sinirime dokunur telefonda.-kız aklın hala havalarda mı?gülüşürüz…özlüyorum herşeyi…çocukluğumu belki…belki istediğim hayal ettiğim gibi yaşayamamayı!!!bu günlerde bir tuhafım…gariplilk denen kuyudayım..gidip saçlarımı boyattım,kestirmeye kıyamadım.lensleri atıp gözlüklerle idare etmeyi düşünüyorum bir süre…şu sıralar annem yanımda.ona sormadan gidip köpek aldım.adı haydut…(zaten sorsam izin vermeyecekti)eve almadı onu:( kapıcının oğluna verdik.bir sevindirik bir sevindirik çocuk sormayın…(annem gidince geri alıcam,çocuğun bundan haberi yok)kahveyi abartıyorum…nankörsün kızım sen diyor kuzenim arda…nankörmüyüm?galiba evet.ne yapayım?bu günlerde böyleyim.hüzün denen garip bir kederdeyim……murathan mungan okumak istiyor canım,belkide küçük iskender…keman çalmaya başladım(beceremiyorum)…şimdi dar ve uzun sokaklı eski bir istanbul evi çekiyor içim…saçaklarında kuşların,sokaklarında çocukların cıvıldaştığı…akşam üstü eve dönmek…sabah 8,akşam 5 çalışmak…hafta sonları pikniğe gitmek.annem,babam ve kardeşlerimle…olur mu yine?…yoksa susturmalımıyım canımı sıkan bu sesleri?ben mi susmalıyım?bir şiir dinlemeliyim kadifemsi bir sesten belkide!iyi gelir mi?…Selamsız saygısız yürüyelim sokaklarıBelki bizimle ışıklanır bütün varoşlarGeriye mapushaneler kalır, paslı soğuklarAdını bilmediğimiz dostlar kalır yalnızYüreğimize alırız onları, ısıtırızGardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam…susuyor ve dinliyorum……Bulvar kahvelerinde arabesk bir dumanSis ve intihar çöküyor bütün birahanelereBu kentin künyesi bellidir artık ve susuşunİsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyimSokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsınDevriyeler basıyor karartılmış evleri yineGidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölürBir tufan olurum sustuğun her yerde…