Devrimciler yıllar çok şey yaptı ve hala yapmaya devam ediyorlar.
Gerçi fikirlerim hala değişmemiş olmakla birlikte, eski bir Dev-Genç üyesi olarak şimdiye kadar yaptıklarımız ve yapamadıklarımız hakkında aklımada kalan ve hala net olmayan bazı şeyler var.
Devrimciler olarak ne yaptık ? Ne yapamadık ? Kendimizi ne kadar anlatabildik, anlatabildik mi ? Hep halkın iyiliği ve daha iyi yarınlara sahip olması adına birşeyler yaptık. Belki hala yapmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Peki halkın bundan haberi oldu mu ? Halk kendisi için birşeyler düşünen, birşeyler yapmaya çırpınan, hatta bu uğurda ölen insanlar hakkında neler düşündü. Bu soruyu sorduk mu kendimize. 12 Eylül öncesini hatırlayan pek çok kişi vardır herhalde içinizde. Devrimciler için en iyi zamanlardı ya da öyleydi, en azından bugünle kıyaslanınca. Peki o dönemin halkı neler düşünürdü devrimciler hakkında ? İlk akla gelen ne yazık ki Terorist olduklarıydı. Neden ? Çünkü devlete karşı geliyorlardı, devletib düzenini değiştirmek istiyorlardı. Bunun için de çok geçerli nedenleri vardı. Peki bunu halk biliyor muydu ? Pek sanmıyorum. Halk kendi iyiliği için devlet düzenini değiştirmeyi düşünen bu genç beyinleri ne yazık ki anlayamadı. Anlayamadı mı sizce de ? Yoksa anlatılamadı mı ? Devrimciler kendi aralarında komiteler kurdular, çalışmalar yaptılar, fikir jimnastiği yaptılar, sigara dumanı altında bu halkın sorunlarını ve çözüm yollarını düşündüler ve belli çözümlere ulaştılar. Sonra ne oldu, bunu sadece kendileri bildiler, kendi bildikleri şeylerle halkın iyiliği için çalışmaya başladılar. Ama halk bunu hiç bir zaman bilemedi, anlayamadı, anlatılamadı.
Bizde ne yazık ki toplumsal hafıza zayıftır, hatta hiç yoktur. Bugün ak olan şey 2 gün sonra lacivert olmuştur. Acaba halkımız 12 Mart döneminde asılan 3 gencin hiç kimseyi öldürmediğini, asılacak bir suç işlemediklerini, bugün aynı şeyleri yapsalar karakoldan salıverileceklerini biliyor mu acaba. Ama o 3 kişi asılarak öldürüldü. Ne uğruna ? Halkı için düşünme, bir şeyler yapma, sadece ve sadece bunları düşündükleri için. Ama halktan bir tepki geldi mi peki. Güldürmeyin beni. O zamanlar bir kamuoyu araştırması yapılsa herhalde 3 defa falan idam edilmeleri gerekirdi. Çünkü onlar teröristti. Toplumsal bilinç zaten onları mahkum etmişti. O 3 kişi de daha önce yine sebepsiz yere asılmış olan 3 kişinin intikamını almak için idam edildi. Devlet intikamını almıştı. Başka bir ortamda, başka bir ülkede, başka bir toplumsal bilinç olsaydı belkide 0 3 kişi bugün bu ülkede yönetici olacaklardı. Tıpkı bir zamanlar katil ve mafya üyesi olanların, zincirle kızları dövenlerin meclis çatısı altında bizi yönetmeye çalıştıkları gibi. ‘Gibi’ lafı kasdını aşıyor aslında. Onlar gibi anlamında değil elbette.
Halk şimdi iyice depolitize olmuş durumda. Hem de öyle bir durumdaki sadece yarın karnı doyacak mı diye düşünüyor. Ama hala bir lokma bir hırka mantığı devam ettiğinden ‘şükür’ deyip oturmaya devam ediyor. Peki yollara mı dökülsün ? Yağma mı yapsın ? Tabii ki hayır. Ama biraz bilinçlensin artık. Yıllarca kendini yöneten sağ iktidarlardan kendine bir yarar gelmediğini ve gelmeyeceğini anlasın. Bu çok mu zor. Ama devrimciler kendilerini anlatamadığı sürece bu süreç böyle devam edecek gibi görünüyor. ‘Kader’ !. Kader mi gerçekten.
yorumlar
Nick nedense biraz rahatsız etti!
Herneyse ben sadece yazıyla ilgileneyim.
Dediklerini biz daha dün konuştuk arkadaşlarla uzun. Ve sana hak veriyordum.
Yıllarca kendini yöneten sağ iktidarlardan kendine bir yarar gelmediğini ve gelmeyeceğini anlasın
Ama ne zaman burayı okudum. O zaman seninde kaybedenlerden olduğunu anladım. Çünkü sen de bölünmüşsün. Yani o taraftan gelen hiçbir şeyi görmüyorsun. Unutmaki bu halk en kötü zamanlarını DSP ve CHP ile yaşadı. Adı DEMOKRATİK SOL PARTİ (bundan daha iyi bir isim düşeniyorum)olan bir partinin LİDERİ 70 MİLYON insan istemesine rağmen koltuğunu bırakmıyorsa bana soldan, demokrasiden, yapacaklarımızdan, bahsetme.
Biliyorum sen o adamlardan çok farklısın. Ama bir kere olaya çift taraflı bak. 12 Eylül’de ölenlerin hepsi bu vatan için öldü. Her iki taraf kendisinin doğru olduğuna inanıyor.
Keşke Japonya, Almanya gibi düşünseydik. ve kendimizi geliştirseydik. Birbirimizi yemekten, ülke kurtarmaktan başka birşey yapmadığımız için Cumuhuriyet’ten 80 yıl sonra daha yeni bazı kanunların değişmesi gerektiğini anlıyoruz.
simdi surda birkac nokta var ki bunlara degmek lazim…
“Yıllarca kendini yöneten sağ iktidarlardan kendine bir yarar gelmediğini ve gelmeyeceğini anlasın “
simdi bu cumle yanlis degildir kanimca. Cunku icinde SOL kelimesi gecen bir partinin de pekala SAGCI bir iktidar olmasi mumkundur, olmustur da. Devletin tarima olan subvansiyonlarini kaldiran bir iktidara SOL demez sanirim burdaki hickimse.
Ha “partinin adi sol ama!” diye bir arguman olamaz kesinlikle. Cunku ozaman biri buraya ‘Wolf2′ nickiyle girip sacmalayacak olursa ozaman bizim wolf’ u sorumlu tutmamiz gerekirdi. Sorumlu tutmayacagimiza gore ayni tavri SOL kelimesi icin de gostermemiz tutarli olrdu.
Koltuk birakma olayina gelecek olursak, son donemlerde bana en terbiyesiz ve en ahlaksiz gozuken olay budur. Nitekim burada ’70 milyonluk halk istiyor’ olarak verilen yarginin asli “70 Milyonu guden medya [dogan, uzan…]” istiyor olmaliydi. Ha iki gun once Uzan’ a bok atip da ondan sonra burada gelip ‘halk istiyor’ demek de yine tutarsizlik oluyor. Bu arada sunu belirmekte fayda var, medyanin istedigi coktan oldu, ecevit koltugu birakmasa da medyamiz onu cem ve dervis’ e verdi bile. O bakimdan ‘hadi eco kalk artik’ diye mizmizlanmak yersizdir. {ben ecevitin koltugunda kalip, meclisin adam gibi bir secim ve partiler yasasi cikarmasi yandasi olarak bahsini ettiginiz 70 milyondan 1 cikarmanizi istiyorum…}
ha bu arada “12 Eylül’de ölenlerin hepsi bu vatan için öldü.” cumlesini okudugumda istemsiz olarak ‘hass….’ diyi verdim.
Sanirim bu cumle de non-stop Orhan Gencebay’ in “Bence sende haklisin” ezgisine maruz kalmanin bir sonucu olsa gerek. [ayni ezgiye gore su anda ben de hakliyim, biline]
bıkmadınız mı hala din ve siyaseti tartışmaktan?
Komünistler teröristtir, İşçi partisinin PKK yı desteklediği inkar edilemez. ÖDP li gençlere bir sorun bakalım PKK nedir diye, 10 kişiden 9u “Özgürlük Savaşçısı” diye cevap verir. DHKP-C içinde aynısını söylerler. Şimdi bu beyinsiz tayfalar terörist değilde nedir?
Yahudiler yaşadığı sürece, siz NAH bulursunuz komünist bir devleti.
ha bu arada “12 Eylül’de ölenlerin hepsi bu vatan için öldü.” cumlesini okudugumda istemsiz olarak ‘hass….’ diyi verdim. ;
işte sorun burada. herkes kendi tarafından bakıyor. sana göre değil. Ona göre öyle. O yuzden ben gelirsem düzelir, O gelirse batar mantığından kurtulalım demek benim amacım.
70 milyondan kastım ülkenin demokrat gözüken bir liderin dahi bazen ülke için değil kendi için kastığını gösteriyor. Yani ne zaman bizi anlayacaklar, biz de başa geçip bu ülkeyi kurtalım diyen 50 tane parti var bu ülkede. Herkes sadece kendi çözümlerini beğenirse sadece kendi bakış açısını alıp diğerine Hass.. derse diğerleride ona der. Ve bu kısır döngü içinde batış devam eder.($:1.700.000) Benim demek istediğim ortak paydalarda birleşmeye çalışmak. Farklılıkları değil ortak yerleri görmeye çalışmak.
İsim olayına gelince eğer sen 30 sene boyunca o isim adı altında demokrasi, özgürlük, ,işçilere güvenlik, sosyal adalet… kavramlarından bahsedip, daha sonra bunları yapmasan ve buna sorumsuzluk denmezse ne denir bilmiyorum.
Ben Orhan Baba yerine Nasreddin Hoca’yı tercih ederim.
Kim kime ihanet ediyor?
Yıllardır solun karaoğlanı sağcılaştı mı?
12 eylül öncesi 5000 şehit verdik diyen sağcılar Ecevit iktidarıyla solculaştı mı?
Bu ülkede yıllardır hep iktidar sağ mı oldu?
Olduysa Başbakan karaoğlan sağcı mı?
Hukuk,bürokrasi kardolaşmasında en iyi kadrolaşan solcular mı?
Ya da birbirlerinden farkı var mı? sağ ile solun?
ama önce sol’un ne demek olduğunu, ecevit’in ya da dsp’nin, chp’inin solcu olmadığını öğrenmek gerek. bu 80 öncesi de böyleydi. ecevit ortanın solu kitabında bunu net bir şekilde ortaya koyar zaten. cümleyi tam olarak anımsamıyorum ama orada misyonlarının yükselen sol hareketin önünü kesmek olduğunu belirtir.
konuya gelince,
bunu belki denizler yapmadı, yaptıysa da çok azını onlar yaptı fakat denizlerden sonra oluşan sol hareketin birçok konuda büyük yanlışlar yaptığı bir gerçek.
birçok farklı yönden irdelenebilecek bir konu.
ayrıca yalnızca yapılan yanlışlarla sınırılı olan birşey de değil. düzenin yürüttüğü siyasal ve ideolojik mücadelenin, uluslararası oluşan dengelerin de bu konularda payı büyük.
kısaca
1. solun ciddi bir şekilde kendini yeniden tanımlamaya (ekonomik, siyaysal ve kültürel olarak) ihtiyacı var. bunun için de bir özeleştiri süreci yaşaması gerekiyor.
2. özellikle örgütün amaç değil araç olduğunu iyi bellemek gerekiyor.
var ki, “halk” kavramina bir insanmis gibi bakmak saglikli degil. “halk anlamadi”, “halk desteklemedi”, “halk ayaklanmadi” vs. bunlari “Ahmet anlamadi” vb. der gibi soyleyemezsiniz. Toplum (veya halk), pratikte sonsuz denebilecek parametrenin etkilesmiyle hareket eden dev bir kitle cunku.
Solun sagin ne oldugu konularina girmek istemiyorum ama giriyorum. Zaman ve sartlardan bagimsiz olarak sol, tanim itibariyle mevcut duzenin degismesini isteyen siyasi akim, sag da duzenin devamini isteyen akimdir. Bu acidan bakarsaniz Isa da, Muhammed de, Ataturk de sol hareketler olarak tanimlanabilir. Ayni sekilde 1991’den itibaren Rusya’da Gorbachov solu, Politburo ise sagi temsil etmekteydi.
Turk solunun gecmise donuk en buyuk stratejik hatalari bence iki taneydi:
1. “Halki dusunmekten” halkla birlikte dusunmediler. Basta manevi duygular olmak uzere insanimizin deger verdigi seyleri hakir gorduler ve neticede insanlarla kucaklasamadilar.
2. Bir yandan demokrasi, ozgurluk, vs. diye atip tutarken, kendi iclerinde farkli goruslere kesinlikle hosgoruyle yaklasmadilar. Her seyi etiketleme yolunu sectiler (ki diger ulkelerdeki sol akimlarin aksine kadin-erkek iliskilerini bile kucuk burjuva aliskanliklari olarak nitelendirdiler – bir ornekti sadece buna takilmasin kimse).
Bunlari solun Turkiye’deki basarisizliginin tek nedenleri olarak gostermeye falan calismiyorum, yanlis anlasilmasin. Dis faktorler, ozellikle ABD’nin yesil kusak olusturmasi ve icerdeki guclerin bu anlayisa uygun olarak yapilandirmasi, cok onemliydi.
Son olarak “Yahudiler oldukca… NAH…” falan diyen bir hoduk vardi yukarda, neyse ya… anlayan anladi.
“Zaman ve sartlardan bagimsiz olarak sol, tanim itibariyle mevcut duzenin degismesini isteyen siyasi akim, sag da duzenin devamini isteyen akimdir. Bu acidan bakarsaniz Isa da, Muhammed de, Ataturk de sol hareketler olarak tanimlanabilir. Ayni sekilde 1991’den itibaren Rusya’da Gorbachov solu, Politburo ise sagi temsil etmekteydi.”
demişsin ama yanlış bu. Gorbaçov’un mevcut düzeni değiştirmek istemesi onu solcu yapmaz. Senin gibi düşünürsek eğer şu anki düzeni beğenmeyen, değiştirmek isteyen siyasal islamcı akımları da solcu olarak tanımlardık heralde.
Kanımca solun yaptığı yanlışlardan bir tanesi de birey olgusunu iyice dışlamak oldu. Bence de toplumsal kurtuluş olmadan bireysel kurtuluş olamaz ama bu bireyselliğin tamamen hiçe sayılması anlamına gelmemeli.
diger ulkelerdeki sol akimlarin aksine kadin-erkek iliskilerini bile kucuk burjuva aliskanliklari olarak nitelendirdiler uuuff nasil sacmaliyorsunuz… “sinir tanimam” der gibisiniz…
ondan sonra “halklan beraber dusunmuyorlar” mismis… ya kocum senle oturup dusunmemiz icin ilk once benim isi gucu birakip debugger olmam ve senin kafandaki tum o bilgi eksikliginden kaynaklanan buglari ayiklamam lazim. ama isim gucum var benim…
devrim bir sürectir, belli kosullar belli zamanlarla üst-üste binince engellenemez.
“halk bizi anlamiyo abi ya” diyerek bu sürece ne fayda ne zarar getirilebilir..
Doğrusunu isterseniz nu kadar değişik tepkiler alacağımı beklemiyordum. Ama hala gördüğüm olay şu : Devrimciler hala taviz vermiyorlar, hala halka inmeye çalışmıyorlar, halk bizi anlasın demeye getiriliyor. Hala aynı sekter, tutucu düşünceler devam ediyor. Ufff diyen bile var. Yazıyı doğru dürüst okumadığı halde ahkam kesenler de var. Mesela bu yazının hiç bir yerinde 12 Eylülde ölenlerin halk için öldüğü belirtilmiyor. Burada belirtilmek istenen devrimcilerin nerede ‘yanlış’ yaptığı, yaptılarsa tabi. Önce şunda anlaşalım, normal olmayan birşeyler var, peki bu nerden ve neden kaynaklanıyor. Hamasi düşünceleri ve ortodoksvari yaklaşımları bir kenara bırakarak bunu tartışsak ya.
devrimciler ve solcular hala halka “inmekten” bahsediyor bu belki terim olarak kalmış birşey ama bana göre demek ki halk sizin onlara “inmenizi” istemiyor çünkü kendini “inilecek” ve “aşağıda” olarak görmüyor ..ve kendini devrimcilere gayet uzak görüyor..
ne dersin devrimcilerin ve solcu aydınlarımızın en büyük sorunu bu olsa gerek…dışarıdan ithal bir düşünce halka çok zor aşılanır ama halkın kendinde zaten var olan din ve milliyetçilik düşüncelerini gaza verirsen eğer – şimdiki sağ partilerin yaptığı gibi – o zaman hep iktidar olursun hep…işte olay bu !
belki de “gülümseyen” bir sol lazımdır bize?
gökyüzüne daha yakın duran…
global gelisme icinde kendi kendini yenilemeyen sol anlayis dogrudan kendini uretimsiz bir cikmazin ve icine kapanik bir anlayisin icinde bulacaktir , ama kastettigim sol anlayis tumuyle duzen icinde devletci bir yaklasim izleyen organizasyonlar degildir tabii ki cunku suan solcusu yada sagcisi , benim icin bu tur bir kamplasma tumuyle aldatmaca cunku suan iktidarda kim olursa olsun sagci, solcu kominist, islamci her kimse kim bu ulkeyi tumuyle IMF,Dunya Bankasi vs kurumlarin gudumunde yonetildigini unutmamak gerekli kaldi ki su yasanilan son 10 yillik yonetim anlayisinda ve pratiginde gorebilirsiniz ..
Simdi bahsettigim solcu anlayis duzen SOLu degil alternatif dusunceler ve tartismalar var mi suan benim kanimca ulkede yilardir sure gelen ve onceden planlanmis ve pratikte tikir tikir isleyen oyunu desifre edecek yorumlayacak bir dusunce akimi bile yok …
ne yazik ki biz hala elimize verilen bulmacaya benzer politik konularla ugrasa duralim (gidenler gelenler kurulanlar ayrilanlar vs) hemen yani basimizda bir halkin isgalin insaasi basladi bile ve biz bu filmin bas aktorlerinden birisiyiz bunu ifade edecek bir SOL yok iste sorun burada …
biri sunu aciklayabilir mi… kimdir bu devrimci… kimler niye devrimci derler kendisine… hani bir devrim oldu da biz mi farketmedik diye düsünmeye basladim artik 🙂
diye sormak yerine Devrimciler nerede yanlış yaptı? diye sormak gerekir. Sonrada şapkamızı çıkarıp geçmişimizi sorgulayabiliriz.
Şu anda aklıma gelen yanlışlarımız:
1.Silahlı, sopalı, taş atmalı vs eylem tarzımız.
2.Kendimizi anlatmadaki sorunlarımız. Hep bilimsel konuştuk. Sovyet dumasından, metanın artı değerinden konuşurken yurdum insanının gündemi farklıydı.
3.Tutucuyduk. Gerçekten de. Devrimci aşık olmazdı, devrimcinin cinsel ihtiyacı yoktu, devrimcinin kız arkadaşı olmazdı. Onlar bizim bacımızdı.
4.Devrimi sadece işçiler ve öğrenciler yapabilirdi. Toplumun diğer kesimi; özellikle doktorlar, mühendisler korkak Marksistlerdi.
5.Toplumsal olarak kesinlikle unutkanız.
Şu an için aklıma gelenler bunlar. Şu anki durumumuzla ilgili düşüncemi ise burada yazmıştım.
Devrimcilerin yaptığı ve yapacağı hiç bir hata, devrim düşüncesini insanlığın umudu olmaktan çıkarmaya yetmeyecektir.
Çünkü bu arzu ve mücadele, kimsenin ‘kişisel arzu ve niyetleri’ üzerinden gelişmemiştir ve aynı nedenlerle yokolmayacaktır…
dış cephe duvarına tebeşirle DEV SOL yazdığımı ve annanemin epey korkarak gelip sildiğini hatırlıyorum.
80 öncesi hareketi emperyalizme karşı bir savaştı ve kaybedildi. Şu anda bağımsızlığını kaybetmiş bir sömürgeyiz malesef, bunun önüne geçmeye de hiç birimizin gücü yetmeyeceğinden üzülerek Türk solu öldü demek zorundayım. Ortanın solu ya da sosyal demokrat denen akımlar sol değildir, Amerikan Demokrat Partisi kıvamında halkçı kapitalist partidir.
haklisin o ayrimi atlamisim. halkin yararina ya da ilerlemesi icin olan degisim hareketi gibi bir tanim yapmak lazim saniyorum.
Sovyetler hiç mi emperyalizm yapmadı?
Yıkılan sovyetlerin şimdi ki halkının durmunu görüyorsunuz her halde. Tabii ki bu da Batı emperyalizmin sebebi dersiniz belkide ama hep haklı olduğunuzu düşünürsünüz. Hep bir söyleyecek lafınız olmuştur. Konuşmak yerine üretim yapılsaydı belki bu durumda olunmazdı.
Bir hayal kuruyordunuz ve hatta bu hayali yaşatıyordunuz. Artık uyanma vakti geldi. Karnını doyurmak için hiç bir şeyi düşünmeyeceksin. Ne sağ ne sol. Yaşasın karnımın doyması.
Moşi’nin yemeğini verin; yazışmaya devam edelim…
/Şaka şaka…/
Yemek tabağını alın önünden, sonra da /Yeni/ Rusya’ya yollayın…
/Şaka şaka…/
Yaşasın moşi’nin karnı; düşünmediklerini neden burada çıkarıyor ki acaba; yediklerinden mi?
/Şaka şaka…/
Moşi’nin ne demek istemediğini anlamayınınız var mı?
/Şaka şaka…/
—
Dünyada ya da ülkemizde, gerçekten, her anlamda gerileme olduğu iddia edilebilir ve kanıtlanabilir. Ama moşi türü canlıları, uygarlığın ‘çoğunluğu’ haline getirebilmeleri, kısa vadede onların başarısı gibi görünse de, uzun vadede hiç bir gelecek vadedetmemektedir. Onlar için dahi…
Bu anlamda, büyük olasılıkla sadece bu mesajı girmek üzere kullanıcı olan bir [eski] kullanıcı olma olasılığı yüksek bu arkadaşımızı, zaten düşünmediğini yazdığına göre, aramızda beslemenin hiç bir sakıncası olduğunu sanmıyorum; ne yani beslemeyip de asacak mıyız?
/Şaka şaka…/
Künyesi:
moşi moşi diye çağırılmaktan hoşlanan şahıs hakkında bilinenler
gerçek ismi : Murat
Kendini kısaca izleyiciye tanıtışı:
moşi moşi
İstatistikleri:
Buraya 7 kez gelmiş
bugüne kadar 0 blog, 1 ahkâm girmiş
Buraya en son 22 Temmuz 2002 tarihinde gelmiş
nun bi kitabı var. Nar Taneleri diye. Bu konuyla inanılmaz alakalı. alıntılarda kalmamak ve pratikte devrimci olabilmek konusunda biraz eksik kalındığı fikrine katılıyorum. Ama ülkenin gördüğü en aydın hareketin söndürülmüş olması da devrimcinin eksikliğinden çok hoşafı analiz etme yeteneğiyle ilgilidir.
devrimci olduğunu zannedenlere nerede yanlış yaptıklarını ahmet insel anlatsın, yoksa mallıklarını ölene kadar sürdürecekler. tokat biraz uzun sürüyo, seside uzaktan geliyo, ben sadece sonunu alıyim: