bildirgec.org

kukuleta

11 yıl önce üye olmuş, 5 yazı yazmış. 39 yorum yazmış.

palyaconun agzindan

kukuleta | 21 February 2003 21:52

Palyaçonun Ağzından

Burası fazla güzel. Gereğinden fazla güzel kadının, gereğinden fazla alımlı orospu çocuğunun ve şimdiye dek hiçbir yerde görmediğim fiyatlarla dolu menüsünün nedeni bu olmalı.

Maalesef Moskova’dayım. İngiliz Elçiliği’nin karşısındaki ara sokağa gizlenmiş, yoldan geçenlere ne olduğunu çaktırmayan bir bar-restoranda oturuyorum. Garsonlar, özellikle İvan gayet iyi İngilizce konuşuyor. Fiyatlar beni değil şirket hesabını etkileyecek olsa da ürkütücü. Bir bira ısmarlayıp doğru yemeği bulmaya çalışıyorum. Yerinde ürettikleri bira kayda değer. Kararlı bir ifadeyle adını bile bilmediğim bir balık istediğimi söylüyorum.

Moskova

kukuleta | 15 February 2003 17:53

Hiç gülmeyen İvan 52 yaşında. Şimdi sıradan bir işhanı işlevi gören Tekstil Bakanlığı’nın eski binasının dördüncü katında güvenlik görevlisi. Görevi, haftaiçi her gün sabah sekizden akşam yediye kadar dördüncü katın kapısını üç metre öteden bir düğmeye basarak açmaktan ibaret. Masasının üstünde pilli bir el radyosu duruyor, tuvalete veya sigara içmeye giderken kulak kabartıyorum, eski şarkılar dinliyor sürekli.

Bizim katta altmış kadar insan çalışıyor. Yarıdan fazlası sigara içiyor. Mesai saati boyunca dört defa sigara molasına gidildiğini varsayarsak, giriş çıkışların sayısı adam başına günde on ediyor. Ziyaretçilerle birlikte, İvan günde sekiz yüz kere düğmeye basıyor olmalı.

Clementine\’i ariyorum

kukuleta | 26 July 2002 00:53

Clementine diye bir cizgi film vardi malumunuz, hatta gecen gun bir blog’ta adi gecmisti yanilmiyorsam. Neyse birkac ay once butun Internet’i dolastim bir tek mp3’unu bulabildim. Tamam hic yoktan iyidir de video kasedini falan satan yok mudur?

Fransa’dan bulurum getirtirim diye dusunmustum ama Fransiz arkadaslarim hatirlayamadilar bile sevgili Clementine’i. Bilgisi olan varsa makbule gecer.

En kotu ihtimal TRT’den bulunmasi lazim herhalde her seyin bir arsivi duruyordur.

Toronto Bize Gelseydi

kukuleta | 03 July 2002 20:23

Güneşli ve serince bir akşamüstü. Havaalanından şehre uzanan yol, bilindik, soğukça ve buna rağmen dostça denilebilecek bir selamlamaya benziyor. Birkaç golf sahası, Ontario gölünün kıyısına dizili, yüksek katlı siteler, tek tük rastlanan, “kiralık” tabelaları paslanmış depo-fabrikalar.

Otobüs göl kıyısında durup birkaç yolcuyu bırakıyor. Elimdeki, Internet’ten bulduğum çizelgeye göre beş dakika sonra Royal York’a varmamız gerek.

New York’ta yer hostesiyle çene çalarak, binmem gereken uçaktan bir saat önceki uçağa bindiğim için telaşsız ve rahatım. Yanımda oturan zenci, ki benimle aynı uçaktaydı kendisi, telefonda karısıyla kavga ettikten sonra akşamki buz hokeyi maçı hakkındaki fikrimi soruyor, “ilgilenmiyorum” yanıtını alınca sanki küfür etmişim gibi bozuluyor.