yeni delhi’den getirttiği tütsülerle algı kapılarını aralamayaçalışırken kırmızı ile mavi lambaların loşluğunda yankılanan shakti’nin üstat tablacısı zakir hussain’in ritmik melodilerine, ceviz ağacından mamul masaya uzattığı ayaklarıyla tempo tutarak eşlik etmeye çalışıyordu sinandörtaltı…eşlik etmeye çalışıyordu; çünkü odasındaki uzakdoğulu hatunun kıvrak dil hareketleri bacak arasında bir dişli makine dakikliğinde çalışmaktaydı.sinandörtaltı, hayli aktif bir siteye gönderdiği yazılardan iyi bir dünyalık yapmış ve o sitede tanış olduklarıyla mütevazı bir şirket kurmuştu.amme hizmeti yapıyorlardı… toplumun büyük bir açlığını doyuruyorlardı. hem yazdıklarıyla, hem de pazarladıklarıyla…cinsel sağlık ürünleri pazarlayan bir şirketti bu!adı da; derin dübür ltd. şti.yanına mefkurt, muziq, incilayğ, newkalisd, pusludenis ve asfractal’ı almıştı, sinandörtaltı.uzakdoğulu hatun işini bihakkın yaparken şirketin genel kurul başkanı sinandörtaltı, “cunnilingus” üzerine yazmaya çalışıyordu.tarihsel süreçte ilk “uygulamacı” ve “uygulanan” üzerine derin bir araştırma yapıyordu. murhat züccaci’yle bu akşam nevizade’de bir randevu ayarlamıştı.osmanlıda seks mevzuunda hayli birikimli sayılırdıne de olsa…birden ofisinin kapısı sert bir şekilde açıldı.mefkurt, elinde 500 miligramlık bir crack paketiyle daldı içeriye ve telaşlı bir halde başladı konuşmaya:- ya sinancım, hani iç anadolu’ya yolladığımız 4 koli malvardı ya…- evet mefkurt…- sakin ol tamam mı, herifin verdiği çek karşılıksız çıktı yaa!sinandörtaltı, geniş kalçalı bir karının kalçalarını okşar gibi avuçladı viski bardağını ve…- azizim mefkurt, sen şu gözlere baksana bir…- muhterem, bakacağım da, çing çong hatunun memelerinden bir şey göremiyorum!- haa, çekil bakiim latif mahluk şööle kenara…- evet, azizim bu göz adamı dört döndürtür valla! heh heh!- yani mefkurt’cuğum… o kolileri hazırlayan muziq’ya önceden tembihlemiştim aletlerin parçalarını ayır dagönder diye…şöyle ki; penis büyütücünün pompası bizde, dildoların oynar aksamları da…ama bilumum muz, hıyar, kabak ellerinde dümbüklerin…ne halt ederlerse etsinler…sekreter incilayğ’ye söyle de arasın şu uyanık hüseyin keferesini, bi daha çek mevzuunda yamuk yapmasınlar!keyfi yerine gelen mefkurt, derin bir nefes alıp genzini yakan tütsülerin aromasından kaçmaya çalışırken öksüre öksüre çıkar odadan, bittabii, diyerek.incilayğ ise tırnaklarını törpülerken gelen telefonları şuh kahkahalarıyla savuşturuyordu…- haa, evet hayatım, mefkurt bey şu anda ar-ge departmanında şişme kadın üzerinde çalışıyor…sinan bey, silikon bızırların geçirgenliklerini kontrol ediyor… newkalisd hanım göğüs büyütücü kremlerin prospektüslerinitürkçeye çeviriyor… haaahh haah, haaaaahhhhyt ayool!incilayğ’nin gözü sinandörtaltı’daydı. bunu şirketteki herkes biliyordu.incilayğ, mefkurt ar-ge katına gidecekken, işveli bir göz ve el hareketiyle durdurdu onu ve…- şiiişşştt, mefkurt’cuuummm…- yine ne oldu?!- şey canım, bu gece bir kahveye ne dersin?- iyi olur. bu gece evde tek ama tek başıma türk kahvesi içip muhsin bey’i elli sekizinci defa seyredip küfredeceğim istanbul’a!- ha?!- yok bi şey incilay, yok! ben şimdi, alt kata iniyorum, arayan soran olursa muziq’nun yanında olduğumu söylersin.incilayğ bozulmuş bir halde eteğini silkeler gibi yapıp, saçlarını avcuna alır, toplayarak omzuna bırakır ve oflayarak, tamam, der.mefkurt ağır adımlarla alt kata indiğinde, muziq’yu boyu arabi bir dildoyu kalite kontrolden geçirirken bulur.- n’aber muzi’cim?..- ııımmmhh, agghıımhh…- ya muzi’cim, bu kadar da işe bağlılık mı olur allahın aşkına! çıkar şu plastiği ağzından yahu!- ne diyon len dümbük mefkurt! koyucam sana da, plastiğine de ha!- öf be ablacım, yine başladın ha!- sokarım, koyarım, oyarım, ısırırım…- tamam tamam, bak gelirken sana ne aldım…- rokkooo! ısırmak lazım! ulen kıçı sivilceli mef,yedin beni yine!mefkurt hınzır hınzır gülerek…- yok yok, sen yiyeceğini bulmuşsun maşallah!eee, nasıl yeni gelen aletler, iyi mi bari?- yok be oolum, nerdeee! hikayeyi bilirsin: osmanlı’da bir zıbık ustasına sipariş veren hatun; eni kürdî, boyu arabi, lâtafeti türkî olsun diyince usta, hanım demiş, öylesini bulsam kendi .ötüme sokarım…- ilahi muzi! aman aman, iyi kontrol et… bu partimiz yüklü olacak… doğu’ya bir kamyonet mal sevkedeceğiz…hadi ben kaçtım…- yine gel hisli dalga, ama rokkocuğumu da unutmadan… hadi yaylan bakalım kıçı yayvan kaytan! bekle beni hayastan!mefkurt dalgın dalgın üst kata çıkar ve içeriden derin bir sessizliğin sızdığı, “rahatsız edeceksen girme” tabelası asılı kapıyı usulca aralar.içeride newkalisd, pusludenis, asfractal’ı kafa kafaya vermiş çeşitli devasa silikon penisler, şişme kadınlar, protez penislerin arasında ingilizce kılavuzları türkçeye çevirmeye çalışırken bulur bir cerrah ekibinin titizliğinde…mefkurt üzerine yönelen projektör misali bakışlardan gözleri kamaşmışçasına ellerini gözlerine siper ederken kekeleyerek sorar:- kız… kızlar… ne var, nasıl gidiyor tercü…asfractal diğer kızlara bakar ve siz susun, ben cevaplarım edasıyla yarım kalan cümleyi kapar…- midemiz bulanıyor mef, midemiz… şirket kuracağız derken bunu mu kasdetmiştiniz yaa?!tamam, ikinize inandık, yüce bir mefkureye sarıldık sandık ama sandık sandık içinde çok aldatışlar büyütmüşsünüz ikiniz…arkadaşlarım şapır şupur girişirken birbirlerine;bizler vaginismus abideleri olduk sayenizde valla!- yaa kızlar, sizleri anlıyorum, haklısınız…bir de bana sorun bakalım…newkalisd girer araya…- roland barthes’ın gösterge dizelerini anlama yorumlama, çözme, mana dünyasının kodlarını çözme dediğin penisler, vajinaların kullanım kılavuzlarını türkçeye mi çevirmekti yani mefkurt?!mefkurt susar. başını önüne eğer. birkaç adım atar kapıya doğru. tam çıkacakken, pusludenis sert bir ses tonuyla…- bana bakın asshole limited’in adi aort ortakları…bu elimizdeki son iştir, ona göre!sinandörtaltı arkadaşına da ilet, okulumdaki bollywood master’ımı yarıda kesip aranıza katıldım ama bu işte hayat yok beyler!herkes kendi mağarasına dönsün derim! son partiyi de gönderelim ve kopalım bu sidikli, menli alemden, biz sıkıldık!tamam mı???mefkurt gözlüğünün burunluğunu sağ elinin orta parmağıyla düzeltirken kızlar bu hareketin evrensel anlamını görürler veüçü birden sağ ve sol ellerini havaya kaldırıp orta parmaklarını mefkurt’a doğru sallayarak bağırırlar:- mefkurt’cuğum bu da bizden sizlere!mefkurt yenilgiye uğramış bir ruhun ezikliğinde sinandörtaltı’nın odasına girer.elindeki kalemi kemiren mefkurt’un bu halinin hayra alamet olmadığını gören sinandörtaltı sorar…- ne oldu be azizim mef?mefkurt zar zor konuşmaya çalışır.- kızlar… mütercimler var ya…- e, n’olmuş onlara?- biz yokuz artık, diyorlar.- tamam, biz de yokuz zaten. bu, bir rüya mefkurt’cum. uyansana muhterem, uyan!ter içinde uyanan mefkud, pikeyi yıldırım hızıyla atıp doğrulur ve komodinin üzerinde duran bira şişelerine bakmaya çalışarak ağrıdan bir balyoza dönmüş başını tutarken mırıldanır…- tabii yaa, kaç gündür işi gücü bıraktık hafif de hafif… bilgisayar odasından bir kontrol edecekler…yandığımızın resmidir o zaman!kaldırımları arşınlar dururum hafif hafif artık…ooff be, ne rüyaydı ama!