bildirgec.org

rumuz hakkında tüm yazılar

rumuzlarımızı eşeleyelim

absence of mind | 12 August 2008 14:20

burada hepimiz bir rumuzun arkasına saklanmaktayız..peki kendimizi yansıtan, ifade eden rumuzları nasıl seçtik..kopanisti kendine neden kopanisti diyor, nevdalist ne zamandır nevdalist diyor, hombre yazılması ve söylenmesi bu denli zor olan rumuzu neden seçti?.

benim rumuzum mesela, hayatımı alt üst ettiğim günlerden kalma..kendi kendime ‘akılsızın biriyim ben, akılsızın biriyim’ dediğim günlerden..öylece yapıştı işte üzerime..

yazıyı bitirmeden en beğendiğim birkaç rumuzu sıralayacağım.

bütün hafifi aklımdan geçiremesem de,

Küçük, minicik puştluklar ve kimi karşılaşmalar, hafif şaşkınlıkları

astral | 26 February 2008 21:23

Pantolan deniyorum mağzanın birinde. Düşük bel, siyah, dar paça.

Giydim ama muallakta kaldım, tezgahtara sormak istedim.

E, tabii, yanımda kardeşim, arkadaşım yok, ya alacapım ya almayacağım. Oldu mu olmaz mı mevzusu kolay değil. Velhasıl, şöyle bir dönüverdim, görüşünü almak için elemanın; tabii bu arada belimin alt tarafında boylu boyunca uzanan bronz tenim açıkta kalarak- üzerimdeki bluzde kısaydı- dövmem açıkta kaldı.

Son: “cp gülen, guddicini, shaika”

| 05 October 2007 17:20

ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya

kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
bakıp kapatıyorlar
geceye giriyor türküler ve ince şeyler
(…)

kaba saba, hoyrat, berbat, batak, çatlak bir hayat biçimi içinde ezilmeme uğraşı “demode” ruhlara epey acı vermekte shaika, cpgülen, guddicini.
her manada bir karmaşa, kargaşa, münakaşa hüküm sürmekte… seks kilolarca servis edilmekte…
her eve lazım kuryelerle… yapışkan yelelerle… le, le, le!
kokmuş “siportif” flulerle…

UNUTTUKLARIM RUMUZLARINIZI OKURKEN…

| 04 October 2007 15:39

rumuzlarını sesli ve sessiz okurken çağrıştırdıklarını aktaracağım.
kâhinlik iddiamın olmadığını, bu dilsel röntgenlerin sadece anlık patlama çağrışımlarının sağanağında ıslanan tuzla buz ruhumun beyin merdanesinden geçişlerindeki yansımalar olduğunu tekrar hatırlatırım.

akoni: a-aaa! konik bir ekinoksun “mahazen” abisine bak! mim salla abiler sınıfının
başkanlık kolunun dördüncü başkanı.
zülcenaheyn: bilateral dinî, millî akide n’efesi. iki kanatlı tasavvuf kuşu. uçmaktan ziyade,
konmayı önemseyen edebli lisan insanı. zülkarneyn-i ekber saygılısı.
redorack: rock’n the sea! mazimdeki rumuzuma “zoom” yapan neşeli k”rack”er… aşkadın.
necronamber: nekrofiller amber rayihalı tabutları pek sever. mim sala bimbano haylazı. azı karar, çoğu zarar operatörü. medyatik donör.
razielz: alınganlık üssü. tavşanın dağa küstüğü ülkenin “sput’nick”i. sen öyle san’mapetersburg düşesi. raskolnikov’un düş eşi.
doktor doktor kalksana, jivago çalıyor maurice jarre’ı ansana…
xnicox: nikotin timi. allah’ına kurban X. hem malcolm, hem de iks’iri mim’lerin.
“dutanlardanım” deyip de, x’lere sıkışanlardan…
balı anıp da “dut”ulanlardan… nefes almak bile politiktir hanımlar, beyler hariciye koğuş cicozu. mim mümessili. mim’lere külâh diken imame çilekeşi.
gkaraarslan: konuk okuyucu. çağrışım yaptırıcı. istek kipindeki “karasal gar”.
darjeeling: umur ile samaz çayların şampanyasını yudumlarken, elindeki express’i katladığı gibi, future penseyle alırdı bombay’daki
duşunu… şunu hatırlardı: hayat ayrıntılarda bütünlenir, bütünlemeye kalan kalblerin kurtarma üslubu da hülagu han’ın tahammül mülkünde
kampa çekilen dili dilimlemezdi, çeşite mesafeli nazarlarla bakanların da kabinede var olduğunu düşünerek. işte, yazdım gitti…
devilorangel: alımlı nick’elmas.
kelimelerin kabuğunu soyma sevdalısı.
çok suretli suretlerin selülitli tenlerinin terini rafine hassasiyetlerle silen işlek el.
devilorangel; daha sık an, daha sık gel…

RUMUZLARINIZI OKURKEN…

| 03 October 2007 11:35

ada68: naylon’lu zamanların abisi. ayar vericisi. yorumların hükümdarı. “bi de ben vurayım şu topa” komutanı. uzlet prensi.
nüktedanlığına falçatalı darbeler ekleyen antalyalı.
arrogante hombre: ispanyol faça! bay d-fence. demokrat itlaf tim komutanı. git’in mucidi. höööt mucit.
astral: orgazmgeneral. sevdalı kahve köpüğü. kadınlık fasikülü. şık yürek. ankaralı. samimiyet fırtınası.
asymptot: tüyü bitmemiş bitkilerin didikleyicisi. aktar-ı moderatör. keşif’lerin kılavuz kaptanı.
baby700: haşmetli kalem. kodu mu oturtturan binboğa. polemiklerin şah’maranı.
hafif’te 700 baby gücünde. rot-balans mekanizması. manitu tim komutanı.
benbey: munis, halis muhlis muzip, kalender grafik’er. devian’ların art’ı. polemiklerin nüktedan, mahcub delikanlısı.
buddhala: abdal talebesi. hayat okulu birincisi. buda sempatizanı. nazik kalem. naylon vicdansever! iyilikperver.
cevvalportakal: ceffelkalem; cevval politik kritikatör.
culdesac: izmir’in moderatör kontenjanından hınzır tebessüm temsilcisi. sevdiği türkü: karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar.
önce “tuttum” der, sonra “edit’ler” ve “tutmaz. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
dejavuu88: dante gibi ömrün ortasına 234 ay kalan roberts’ların julia’sı… yorumlama prensesi. taze hafif’çi.
dinemiz: bilimsel moderatör. az yazar. çok moderatör. bir nevi “bezgin bekir”. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
euqon: devasa asa’let. kıvrak kaleminde cıva sektiren insanlık halleri pertavsızı. içsel boom operatörü. hafif’ten içme organizatörü.
haberhaberhaber: ılık yürek. samimi iltifatların tatlı ebesi. pembe gözlüklü şefkatli karamela.
inan6666: kelimelerin tozunu küfrüyle alan, terbiye edilmemiş ruhların zebanisi. hayatı karanlık kalemiyle deşen v/yahşi satirik beyin.
internetcafee: politikomik tespit radarı. polemiklerin cevval kelime valisi. politizmin izmir efesi.
kopanisti: izmir’in mir’alayı. izmir’in haşarı temsili kuvveti. musiki dedektifi. bıyık altı gülüşlerin üleştiricisi.
koza68: sarı-lacivert kalem. tur’istanbul. fütursuz kelamların kalemi. hayat ekskavatörü. en büyük “kanarya” adaları yolcusu. nv raportörü.
linet: şarkıcı değil. hassas bünye. duygu fırtınasındaki sal’ıncak. aşk’ın colombo’su. “ruh’sal”ın hem kaptanı, hem tayfası.
lorienn: kadın. tırnaktan ruha. öykülerdeki aşkta kaybolan kırık bebekli kız. o da yalnız. hepimiz gibi…
makaleci: iltifat bonkörü. sevgi ibriği. altın günlerinin sanal ev sahibesi. ceviz masalara dantel işleyen tığlı parmak.
menguzar: parlementer moderasyonist. keçi sakallı. bol akıllı. çenesi bir tutam kıllı. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
nevdalist: vantrilog olmayan sosyoloji yaveri. hayatlarımızın sembolizmini deşifre eden liseli. saçlarında durkheim ve nietzsche pişpirik oynar.
numb: globalwarner tayfası. naylon’un had bildiricisi. polemik arenasının sıkı kalem sallayanı. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
pillibebekkuyuda: oyuncak bebeklerin koyu kuyusunda kaybolan berrak uyku. hayat’ın iri taneli uykusu kaçmış kızı.
pillipati: pamuk prensesin eteğindeki kedi. istanbul’un zar’afet-i devranı. minik kalbinde pilli pati’klerin sedefli nazenini.
plakton: deneme yanılmama talebesi. sertliğe yumuşaklıkla plase yapan yağmurun adamakıllı şemsiyesi.
plumprune: globalwarner tayfası. bilimin yorulmaz aşığı. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
redogre: bekâr mutfaklarının cansimidi. sosların rektörü. asgari bütçeli mutfakların pişirici şapkalı ilâhı. naylon püskürtücü.
sedaflora: castro’syonografik tespitlerin prensesi. dişimizdeki flo’resans.
serdarsabri: hafif’ten sıyıran amatör milletvekili aday adayı. blog’ların efendisi. logos merkezi üssü lideri. kaptan korkmaz. naylonsever.
shane: astronomik yazar. teleskop operatörü. site ekskavatörü. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
strawberry75: pürüzsüz arkadaşlık. nezaket çiçeği. iyi niyet şadırvanı. çilekli yüz/geç.
suphi: şiirsever. şiir seven hayatı geberene kadar severlerden. şiir dostu. dervişane ruh. mütevazı kalem. incelmiş kalblerin yüzakı zamkı.
suziq: ekalliyetin kallavi küfürbaz anarşisti. gediklerin tıkaç kraliçesi. anti-naylonist. hayastan. gölgesine basan. kafası her daim bozuk.
şahlanankoç: şaha kalkmış apolitizme şah çeken “coach”. fikirlere özgürce tartışma trampleni döşemeli koç gibi.
untouchablezen: turpoloji kürsüsü başkanı. manavlar birliği eş başkanı. hayatî manav. manav avcısı yüreksöken. insanî “antaçıbılzen” insanı.
wassago2000: cimri yazar. yazdı mı tastamam yazar. delirttiği kelimelerin psikoterapisti. çılgın kelimelerin hisli dili.
tespitlere takke jonglörü. çetrefil paragrafların paleontolojik kıvrımlarında ontolojik vahdet-i vücudu nesneleştiren yalnızlık değirmenlerine yalınayak yürüyen nevrotik paratoner.
winmaker: yandan çarklı foto-moderatör. simetromani düşmanı. polemiklerin ekürisi. nispî tolerans asansörü. tutarlılık herkese, her keseye lazım olur günün birinde talebesi. şiir sevmez(di). en azından hafif’te…
zez: kuzey ülkelerinden (?) küllî samimiyet üfüren âkil kadın. muzip cingöz. deli’kanlı kontes. hayatı ofsayta düşüren leziz parantez.

DERİN DÜBÜR LTD. ŞTİ.

| 08 June 2007 14:55

yeni delhi’den getirttiği tütsülerle algı kapılarını aralamaya
çalışırken kırmızı ile mavi lambaların loşluğunda yankılanan shakti’nin üstat tablacısı zakir hussain’in ritmik melodilerine, ceviz ağacından mamul masaya uzattığı ayaklarıyla tempo tutarak eşlik etmeye çalışıyordu sinandörtaltı…
eşlik etmeye çalışıyordu; çünkü odasındaki uzakdoğulu hatunun kıvrak dil hareketleri bacak arasında bir dişli makine dakikliğinde çalışmaktaydı.

sinandörtaltı, hayli aktif bir siteye gönderdiği yazılardan iyi bir dünyalık yapmış ve o sitede tanış olduklarıyla mütevazı bir şirket kurmuştu.
amme hizmeti yapıyorlardı… toplumun büyük bir açlığını doyuruyorlardı. hem yazdıklarıyla, hem de pazarladıklarıyla…
cinsel sağlık ürünleri pazarlayan bir şirketti bu!
adı da; derin dübür ltd. şti.
yanına mefkurt, muziq, incilayğ, newkalisd, pusludenis ve asfractal’ı almıştı, sinandörtaltı.

nick anlamı genel soru?

beyaz_sayfa | 13 April 2006 13:17

merhaba;
herkesin bir kullanıcı adı (nick) var. bazı arkadaşlarımızın nickleri çok garip, anlam çıkaramıyorum. nicklerinizin kısaca anlamı nedir? genel sorudur!

rumuz karmaşası…

cebrailiye | 13 June 2005 18:20

bilgisayardan hiç anlamam.86 yılında liseyi bitirdiğimde, yaygın değildi bu işler.ama ayıptır itiraf etmesi;nişantaşı’nda bil-merk bilgisayar kursu vardı.pek popüler bir yerdi.buna rağmen sınava tabi tutularak,üstüne de bi ton para vererek,o kursa gidenlerden biriyim.cumhuriyet gazetesi’nde görmüştüm ilanlarını.koşarak babama gittiğimi ona gösterdiğimi hatırlıyorum.babama” bir şey öğreneceğim” de yeter.onun mantığına göre okuyacak çocuğu okutacaksın.sınav olduğunu duyunca daha bir sevindi ”gir bakalım,kaçıncı olabileceksin” babında bir şeyler söyledi.gittim,girdim sınava,kazandım.zaten sabah giriyorsun sınava,öğleden sonra açıklıyorlar.hemen aradım babamı,adam uçuyor sevincinden,diyeceğim ki ”baba yapma allahaşkına,parayı bastıran herkesi alacaklar neticede”,diyemiyorum,nedense benimle ilgili her güzel şeye çok sevinirdi.uzatmayalım,8 aylık bir kurs,bitirince bilgisayar programcısı oluyorsun.yaaa..alem okusun bilmem kaç sene.pascal,fortran,basic,cobal dillerini öğretiyorlar falan.işin içine girince, bu işten hiç hoşlanmadığımı anladım.ne çare babama söyleyemiyorum,üzülmesin diye.çok sürmedi zaten,kursun bitimine birkaç ay kala babam ilk kalp krizine yenildi.babamın ölümüyle ilgili bir tek buna sevinmişimdir herhalde,kursu o dakika bıraktım.o yıllardan beridir,gerekmedikçe kullanmadım,gerekmesi de yazı yazmak dışında hemen hiç bir şey için .6-7 yıldır da interneti dönem dönem kullanıyorum.kah bilgi almak,eksik tamamlamak,kah gezinti amaçlı.ancak gördüğüm o ki,sohbet ve forumlarda türkçe bir rumuza rastlamak neredeyse imkansız gibi,kim ne derse desin bana özentiden öte gelmiyor.nedir bu insanın kendine bu kadar yabancılaşması,bilemiyorum,anlam veriyorum ama vermek istemiyorum falan.denebilir ki senin rumuzun ne’ce evet doğrudur, arapça kökenli bir kelime.ama bildirgeç’e ilk girdiğimde hadi üye olayım,pek de içten bir yere benziyor dedim.kullanıcı adı sorunca nedense bildirgeç ve vahiy getiren melek anlamına gelen cebrail ismi çakıştı kafamda.ama şimdi cebrail deyince ne dediğim anlaşılıyor herhalde,içselleştirebiliyorum,zor olmuyor,ben islamiyeti de içselleştirebilmiş biri olarak bundan gocunmuyorum.meleklerin cinsiyeti olmadığına göre buna bir de cinsiyet atfetmem gerekirdi ki,doğal olarak nuri-nuriye örneğindeki gibi cebrailiye oldu.tamamen o anda olan bir seçimdi.bundan önceki rumuzlarımda,bundan farklı değildi.benim anlayamadığım neden özellikle yabancı isimler alındığı.mesela bir fransız ismi edinince,paris’te yaşadığını falan mı hisseder kişi,ya da ne bileyim ”hah,bunu hayatta telaffuz edemezler” gibi bir yaklaşımla mı alınıyor bu isimler,hangi duygularla olduğunu gerçekten çok merak ediyorum.bu konuya devam etmeyi düşünüyorum,yarın itibarıyle…