Biz büyükler ne olsa yeriz sevmediğimiz bir şeye burun kıvırır karpuz-peynir yeriz onu da bulamassak ekmegin arasına birşey koyar indiririz mideye. Sağlıklı beslenmek isteyenler otla çöple, midesine düşkünler etle, köfteyle diyet yapanlar kibrit kutusu kadar beyaz peynirle beslenir gider…Amma velakin çocuk beslenmesi farklı bir şeydir bebeklere 6 aydan sonra verilen ek besinler özenle bezenle hazırlanır, evde mayalanan yogurtlar, cam rendede hazırlanan elma, şeftali içine koyulan bebe bisküisi, her türlü sebze konarak pişirilen ve süzgeç ve blenderle ufaltılan igrenç sebze çorbaları çocugu olanlar tarafından iyi bilinen şeylerdir.

Kızımda bu saydıklarımı yapmaya çalıştım o aralar tüberkilozdan dolayı hayatım hastanelerde de geçse taburcu oldukça tam bir bebek menüsü hazırlama şansına eriştim kızıma. Her doktorun önerdiği, her annenin yaptıgı yemekleri yaptım.Ancak oğlum çok farklı şekilde yaşattı bana bebekligini…. kimsenin bebekleri gibi değildi. Beş aylıkken anne sütü ve hazır biberon mamalarına ek olarak bir şeyler yedirme kararı almıştım ve o akşam kayınvalidemin çerkes akrabaları gelmişti. O akşam bir Çerkes mantısı olan haluj yapılmıştı aglayan oğlumu kucagıma alarak oturdum sofraya, tatsın diye agzına minicik haluj parçası verdim sonra minik parça biraz daha büyüdü ve beş aylık oğlum o akşam sofradan 7 parça haluj yiyerek kalktı. Hepimiz şaşırmıştık agzında diç olmayan velet öyle bebek yiyecekmiş gibi ezilmemiş olan sadece bizimkilerden biraz daha ufak parçaları mideye indirmişti.Sonraları ek besin maceramız başladı ama herkesinki gibi degildi bu ek beslenme, herkesin yaptıgı süzgeçten geçirilmiş yada blenderlenmiş igrenç sebze çorbasını asla yemedi bebeğim. Onun minik tenceresine her sebzeden birer tutam atıyordum tat versin diye mutlaka domates rendeleyip her güne yaptıgım çorbanın içine bir adet kanat atıyordum. Genelde kızımınkine yagsız et yada kıyma atardım( az miktar) o pek tat vermiyordu. Ancak domates ve kanat yagsız tuzsuz çorbaya muhteşem bir tat veriyordu her annenin sebze çorbasından güzel oluyordu. Ek olarak asla süzüp, parçalamadım çorbamı pırasalı, semizotlu,patatesli artık evde bulunan ne varsa( ıspanak, havuç vs.)sulu bir yemek kıvamında yedirdim çorba ama yemek çorbası kanatların etleride didiklenince gerçekten bebeklerin damaklarına göre oluyordu. Komşularımın sebze çorbalarını kusan, kaçan bebeler bizim çorbamızı götürüyorlardı.Bebeklerinde damak zevkleri oldugunu unutmayalım vitaminli, büyütücü diye tatsız, tuzsuz şeyleri yiyen çocuklar sevmeden yedikleri için büyüyünce o besinlerin yanından bile geçmiyorlar. İçine tuzu, yagı doldurmak gerek demiyorum ama çeşitli faydalı takviyelerle daha yenilesi kıvama getirebiliriz. Benim yemek konusunda oğlumda yaptıgım en iyi şeylerden biri de bence sofra alışkanlıgı vermemdir. Oğlumu 3 aylıktan beri küçükken kucagımda 1 yaşından sonra sandalyede hep sofrada yedirdim minicikken çok küçük ekmek parçalarını yemek suyuna falan batırıp yada parmagımı yogurta, salata suyuna, pekmeze, bala batırıp süreli verdim. Sofraya alıştı 2 yaşından beri kendi yemegini kendi yiyor kaşıkla,çatalla.Oğlum çok iştahlı değil artık çok kilolu da değil bunun nedeni kurtlu gibi yerinde durmaması ama ne bulsa yiyor ayırmadan.Tek derdimiz süt 1 kiloya yakın süt içiyor versek fazlasını da içer ama gündüz vermemeye çalışıyorum ve içine bal yada pekmez koyuyorum gece süt getir götür işleri 3 yıldır hayatımda..Kızım mıymıntı et yemez ot yemez oysa ona özel ne menüler hazırlardım bebekken. Oğlumu normal sofraya alıştırdım hiç zorluk çekmiyorum. Aynı şey bir akrabamın kızında da var çok nazlı büyütüldü kahvaltısı hep özel hazırlanıp sokaklarda alıştı diye her sabah parkta yedirildi(yaz kış demedi) ne çorbalar ne yemekler ama şu an çok ideal yemek zevki var diyemem.

Yemek seçen çocuklara görünüşü çekici yemekler yapmakta fayda görüyorum, kaşlı gözlü kurabiyeleri, sevimli omletler, makarnalar vs.(bebek beslenmesi) Ödüllendirmekte etkili bir yol gibi, çorbanı bitirirsen puding verecegim, köfteni yemessen pasta yok vs.(ergenlikte beslenme)Balık, süt, yumurta ve meyve çocukların hayatına mutlaka sokulmalıdır. Mualesef çocuklarımız cipslerin, hamburgerlerin, çikolataların esiri durumdalar, ketçap ve mayonez hayatlarının olmazsa olmazı.Doyumsuz çocuklar şükürsüzce büyüyor.

Aklıma çocuklugumuz geldi kahvaltıda herkes şokella, mısır gevreği bilmemneler bulamazdı yag-reçel ekmek, yag-şeker ekmek favoriydi çogu çocuk için , bazısı salça ekmek bile yerdi. Ne verilse onu yerdik seçme şansı olmazdı . Misafirliklerde büyüklerimiz kaş göz işareti yapmadan ikram edilenleri yemezdik. Şimdi bolca satılan o ayıcıklı şeffaf şekerler yoktu Almanya’da akrabası olanlara oralardan yollanırdı da bayram ederdik. Biz mi şansızdık yoksa şimdikiler mi?