Charles Chaplin
Charles Chaplin

Chaplin,o eski ama adını hala yaşatabilen,dünyanın neresinde olursanız olun eğer çocuksanız sürekli izleyebileceğiniz biri. Çoğunuzun ilgisini çekmediğinin farkındayım bu yazının ama değinmek istediğim konu bence önemli.Evvela Charles Chaplin Amerikada bağımsız sinemacıları kurdu. Böylece Sinema isterse bir patron güdümünden çıkıp, bir sanatçı(yönetmen) güdümüne girebileceğini gösterdi. Bunu açmak gerekirsebağımsız sinema: Ekonomik yada psikolojik olarak bir kurum,kuruluş ya da kişiye bağlı olmadan,yönetmen insiyatifinde çekilen filmlerdir, aklıma ilk gelen film Koş Lola Koş.Bağımlı sinemaya en güzel örnek ise Rocky ve Rambofilmleridir.propaganda içerir.“O bir “Türk” Dostu. Özellikle Albert Einstein ile dostluğu sırasında Türkiye de yayınlanacak bir radyo programında konuk Chaplindir.(Einstein’in İnönüye yazdığı mektup.)

Chaplin solda,Einstein sağda
Chaplin solda,Einstein sağda

Kısaca Şöyle der “spikerin ‘Dostlarımıza ne anlatacaksınız? sorusu üzerine, tüm dinleyicileri şaşırtacak konuşmasına başlar: Onlara bir hikaye anlatmak istiyorum. Bütün ömrümde işittiğim hikayelerin en güzeli ve en hoşu. Bu bir Nasrettin Hoca hikayesidir’!!!..”
Hatta bu röportajı yapan gazeteci Ahmet Emin Yalman ise Türkiye’ye döndüğünde gazetesinin kapandığını görür; çünkü Chaplin anlattığı fıkrada “Eşeğe mi inanacaksınız,insana mı? sorusunu sormuştur. Burada eşek olarak kastedilen “Hitler”dir ve Nazi baskısı gazeteyi kapatır.Kendisi yahudi olmakla itham edilir;ama değildir.The Golden Rush (Altına Hücum) filmindeki sahnelerinin Kominist propagandası olduğu idda edilir ve hiç bir zaman Amerikan vatandaşı olmak istemediği için sınır dışı edilir.Türkiye’de ki Özellikle Ertem Eğilmez ve Kemal Sunal’lı filmlerinin bazıları Chaplin’in filmlerinin senaryo ve içerik olarak bir kopyasıdır; hatta Şaban & Şarlo benzetmesinin de oradan çıktığı belirtilmiştir. Şabanın tokat atması ile şarlonun tokat atması aynı şekildedir. En belirgin örnekleri The Kid ve City Lights filmleridir, eğer bu filmleri izlerseniz demek istediğimi anlarsınız. Bu tartışılmaması gereken bir gerçektir ve bende burada Kemal Sunal gibi harika birini eleştirmiyorum, demek istediğim; Chaplin, sinemanın iletişim gücünü fark etmiş ve dünyayı zorbalardan, savaşlardan sinemanın gücüyle yenebileceğine inanmış bir kişidir. Ertem Eğilmez ve Kemal Sunal’da bu düşünceyi paylaştıkları için özeldirler.Yaşantısı hakkında bilgi veirilmesi gerekirse Chaplin; fakir bir yaşantı sürmüş biridir. Özellikle annesinin hastalığından sonra iyice yoksullaşmış ve üvey abisinin ona bir tiyatro grubunda bulduğu işten sonra bir amerika turnesi sırasında keşfedilmiştir.Tarihte hitlerle dalga geçen adam olarak bilinir. The Great Dictator filmindeki hitler tiplemesi çoğu insan tarafından gerçek hitler olarak algılanır.

Amerika basını Chaplin için :”Dünyada Peygamber İsa’dan daha çok tanınan insan olarak bilinir.” diye tanımlamıştır.İmdb‘nin ilk 250 filmi arasında bir çok filmi bulunan Chaplin’i efsaneleşmiş filmlerinin kısaca içerikleri şöyledir.The Kid (1921)(Yumurcak).

Chaplin sokakta bir sepetin içinde bulduğu yumurcağın bakımını üstlenir ve onunla birlikte yaşamaya başlar. Geçinme yöntemleri ise: “Yumurcak elindeki taşlarla mahalledeki evlerin camlarını kırar ve kaçar, Tramp(Chaplin) ise camcı olarak oradan geçiyordum izlenimi verir.” Filmin devamında olaylar dramatik bir şekilde gelişir ve Chaplin ile Yumurcak(Jackie Coogan) oyunculuk efsaneleri arasında yerini alır.imdb’de 8.2 not almıştır ve en iyi 250 film arsında 224. sıradadır.The Golden Rush(Altına Hücum) 1925.

Chaplin altın aramak için yollara dökülmüş bir serseriyi oynar, başına gelmedik kalmaz demek tam anlamıyla yerindedir, filmin iki tane mükemmel sahnesi vardır: Biri Şarlo’nun ayakkabısını açlıktan dolayı yediği sahne, diğeri ise efsaneleşmiş olan 2 çatal ve 2 ekmek ile yaptığı baledir. filmin sonradan seslendirilmiş hali mevcuttur.İmdb’de 8.2 not almıştır ve en iyi 250 film arasında 169. sıradadır.
The Circus (Sirk) (1928)Chaplin’in en zor akrobasi hareketlerini bile kolayca yapabildiği, öyküsünün içinde ezen-ezilen çelişkisini kullandığı, Bir insanın yapabileceği en naif davranışların sergilendiği bir filmdir. Bu filmde Chaplin için “Dünyanın en iyi balet’i o dur” iddası ortaya atılmıştır. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar için terapi bile sayılabilecek bir filmdir. Çok neşeli bir filmdir. Chaplin’in parasız sokakta gezerken rasgele girdiği sirkte çalışmaya başlamasını anlatır. Filmde iki tane sahne çok özeldir. Birinci sahne Chaplin’in, bir çocuğun elindeki pastayı afiyetle yemesidir. İkincisi ise Chaplin finallerindeki yürüyüşün bu filmle klasikleşmiş olmasıdır.İmdb puanı 8.0 dır.City Lights – 1931 (Şehrin Işıkları)

Chaplin’in en büyük filmi olarak kabul edilir. Filmin öyküsü kör bir çicekçi kız ile Chaplin arasında geçen arkadaşlığı ve aşkı anlatır. Filmin ilginç öyküsü ise Robert Doweny Jr.‘ın başrolü oynadığı Chaplin filminde, City Lights’ı sesli olarak çekmesi istenir ve baskı görür. Chaplin duruma itraz eder ve Şarlo konuşursa karakterinin öleceğini düşünür. City Lights filminde çicekçi kızın şarloyu zengin biri sanması gerekir fakat bunun sessiz sinemada nasıl bir mizansenle yapılabileceği hakkında bir fikri yoktur. Chaplin’nin çözümü dahicedir. Çicekçi kız Şarlo ile vedalaştığı sırada arkada ki arabaya biri biner ve çicekçi kız, arabayı şarlonun arabası sanar, böylece problem çözülür. Ayrıca dünyanın en komik boks sahneleri bu filmdedir. Birde şizofren sayılabilecek bir adam ile chaplin arasında bir arkadaşlık başlar.imdb de 8.5 puan almıştır ve en iyi 250 film arasında 79. sıradadır.Modern Times – 1936 (Modern Zamanlar.)

Bu film eğer herhangi bir sosyal bilimler dalında üniversite okuyorsanız sizi 5 kitap okumuşta hatip etmiş birisi yapar. Ciddiyim :)(Sosyologum oradan biliyorum.) Sanayileşmenin yarattığı makineleşme ve yabancılaşma kavramlarının içinin doldurulduğu mükemmel bir titizlik ve prodüksyon olan bir filmdir. Aynı zamanda Amerika daki ekonomik bunalım döneminin de rehberi bir filmdir.Şarlo fabrika işçidir. Yalnız başına hayatını geçirir daha sonra bir tesadüf sonucu hapisaneye düşer ve ondan sonra tanıştığı bir kızla yaşam mücadelesi verirler. Şarlonun filmin sonunda söylediği şarkı ve fabrikada kobay olarak kullanıldığı sahneleri efsanedir.imdb de 8.4 puan almıştır ve en iyi 250 film arasında 75. sıradadır.The Great Dictator – 1940 (Büyük Diktatör)

En çok akılda kalan filmidir diyebiliriz. Şavaş karşıtı filmlerin baş yapıtıdır. filmin öyküsü şöyledir: Arkadaşı ona “Adolf hitlere” çok benziyorsun der; fakat karakterin çok zıt. Ortak noktanız ise tüm dünya ikinizin hareketlerini herkesten çok izliyor”. Bunun üzerine Chaplin Şarlo karakterini ilk kez sesli bir filmde oynatır. Şarlo adeta Tüm dünyanın ondan beklediği zamanda konuşur. Filmin sonunda yaptığı konuşma dinleyenlerin kafasına çivi gibi çakılır. Ayrıca Chaplin bu filmi 1940 yılında çekmiştir ve dünya savaşının akıbetini çok önceden tahmin etmiştir. Film özellikle amerkada var olan Hitler sempatisini etkilemiş ve Hitlerin rüzgarını ters yöne çevirmiştir. Amerikadaki Propagandanın özeti kısaca şudur : Genellikle yakışıklı subayları ve güzel hanımları diplomatik ilişkilerde kullanırlar ve Amerikadan savaşa girmemelerini Almanların yalnızca Yahudileri sevmediğini belirtmişlerdir. Ayrıca Amerikada da anti yahudi propagandası yapılmışdır. Her karesi ayrı bir meziyet olan Chaplin biraz yaşlı gözükse de filmin hakkını verir. Final konuşmasınıda sizinle paylaşmak gerekirse buradan tam metine ulaşabilirsiniz. Chaplin videoları ise video paylaşım sitelerinde mevcuttur.bir kaç linki vereyim Modern Times. City Lights.Bahsettiğim sahnelerin neredeyse tamamı kolayca bulunabilir.Buraya kadar okuduysanız teşekkürler.Büyük diktatör filminden.
Videosu