bildirgec.org

the kid hakkında tüm yazılar

The kid

turictanyel1 | 24 April 2009 14:19

The kid çok eski bir film olmasına karşın yeniden izlenilebilir nitelik taşıyan filmler arasında yer almıştır benim için. Russ’ın çocukluğuyla yüzleşmesini, başlarda onu kabul etmeyişini, kendisiyle hesaplaşmalarını, pişmanlıklarını konu alır ve özünde arzu ettiklerini fark etmesini sağlar. Hayatını sürekli yetişkin olarak yaşayan, sorumluluk sahibi, zengin, mükemmelliyetçi bir insanın içindeki çocuğu farketmesiyle hayatına renk gelmesini anlatır aynı zamanda. Çocukluğunda hep hayal ettiği gibi bir hayatı olmadığını fark eder. Eskiden hayalini kurduğu bir köpeğinin bile olmadığını fark eder. Gerçekten yaşamadığını görür. Tüm bu farkındalılar onun kendini gerçekleştirmesini sağlar. Kendini gerçek anlamda tanımaya başlar, eski hayallerine geri döner. Yaşadığı eski eve gider, yaşadığı kötü anıları hatırlar, annesinin ölümünü, arkadaşlarının onu dövmesini, rencide edilişini hatırlar. Onu bu hale getiren tüm bu olaylara geri döner, ve tüm olanları değiştirmek için bir şansı olur. Her şey daha mutlu daha özgür bir adam olabilmek içindir. İnsana yaşama sevincini aşılayabilen, suratlarda tebessüm bırakabilen bir film bu.
Başrollerde Bruce Willis(Russ Duritz), Emily Mortimer(Amy), Spencer Breslin (little Russ) oynar, yönetmen Jon Turteltaub‘ dır yapım yılı ise 2000.

Hollywood- Ve Bizim Türkler

screamofthebutterfly | 16 September 2008 09:52

Birkaç fırlama arkadaşımız yapmış, benim güldüğüm afişler dilerim sizi de güldürür. Herhangi bir açıklama yapıp sizi ve kendimi salak yerine koymak istemiyorum o yüzden açıklama yapmadan koyuyorum 🙂

Charles Spencer Chaplin = Şarlo

screamofthebutterfly | 29 July 2008 11:46

Charles Chaplin
Charles Chaplin

Chaplin,o eski ama adını hala yaşatabilen,dünyanın neresinde olursanız olun eğer çocuksanız sürekli izleyebileceğiniz biri. Çoğunuzun ilgisini çekmediğinin farkındayım bu yazının ama değinmek istediğim konu bence önemli.
Evvela Charles Chaplin Amerikada bağımsız sinemacıları kurdu. Böylece Sinema isterse bir patron güdümünden çıkıp, bir sanatçı(yönetmen) güdümüne girebileceğini gösterdi. Bunu açmak gerekirse
bağımsız sinema: Ekonomik yada psikolojik olarak bir kurum,kuruluş ya da kişiye bağlı olmadan,yönetmen insiyatifinde çekilen filmlerdir, aklıma ilk gelen film Koş Lola Koş.Bağımlı sinemaya en güzel örnek ise Rocky ve Rambofilmleridir.propaganda içerir.
“O bir “Türk” Dostu. Özellikle Albert Einstein ile dostluğu sırasında Türkiye de yayınlanacak bir radyo programında konuk Chaplindir.(Einstein’in İnönüye yazdığı mektup.)

Chaplin solda,Einstein sağda
Chaplin solda,Einstein sağda

Kısaca Şöyle der “spikerin ‘Dostlarımıza ne anlatacaksınız? sorusu üzerine, tüm dinleyicileri şaşırtacak konuşmasına başlar: Onlara bir hikaye anlatmak istiyorum. Bütün ömrümde işittiğim hikayelerin en güzeli ve en hoşu. Bu bir Nasrettin Hoca hikayesidir’!!!..”
Hatta bu röportajı yapan gazeteci Ahmet Emin Yalman ise Türkiye’ye döndüğünde gazetesinin kapandığını görür; çünkü Chaplin anlattığı fıkrada “Eşeğe mi inanacaksınız,insana mı? sorusunu sormuştur. Burada eşek olarak kastedilen “Hitler”dir ve Nazi baskısı gazeteyi kapatır.

Kendisi yahudi olmakla itham edilir;ama değildir.The Golden Rush (Altına Hücum) filmindeki sahnelerinin Kominist propagandası olduğu idda edilir ve hiç bir zaman Amerikan vatandaşı olmak istemediği için sınır dışı edilir.