Nic Balthazar’ ın kendi romanından beyazperdeye uyarlayıp yönettiği Belçika yapımı ve Flamanca Ben x, “senden farklı ya da başarılı olan, ancak kendini savunmaktan aciz öğrenciyi ez” ‘evrensel okul’ gerçeğini perdeye yansıtarak, bir ‘genç kurban’ trajedisi sunuyor..Ben (Greg Timmermans), kendini bildi bileli, dünyaya, çevresine -bir teleobjektiften bakarcasına- sadece ayrıntılara odaklı bakabilen, bu dar ama derin bakış açısıyla her şeyi herkesten daha iyi gördüğü halde bütüne ulaşmakta zorlandığı için de bedensel ve duygusal tepkilerinde hep gecikmeler yaşayan, bir tür otizmin pençesindeki bir gençtir..Özellikle evi dışında, hep diken üstünde, huzursuz bir yaşantı süren Ben, hastalığının bir diğer belirtisi olarak, normalden çok zeki olması, okuldaki normal ya da tembel zıpırların kıskançlıkla zehirlenmiş oklarına hedef olmasını kolaylaştırmaktadır..Sekseninci seviye gibi olağanüstü bir düzeye eriştiği, Archlord adlı, -online oynanan- bir bilgisayar oyununun sanal dünyasıyla kendi iç dünyasını çakıştıran kahramanımız, maceradan maceraya koşan güçlü bir şövalye olarak kendi yarattığı bu dünyada doğrusu pek mutludur..Evindeki -ya da kafasındaki- bu ‘saygı duyulan’ güçlü Ben figürünü sokağa ya da okuluna (Ki bütün bu bildik mekanlar, onun gözünde, fantastik bir oyunda vahşi bir kaosun hüküm sürdüğü bir dünyadan farksızdır..) taşımaya kalktığında, -ortamdaki kendine yönelik saygısızlığın da etkisiyle- mevcut psikolojik yetersizlikleri hemen devreye girer ve önüne, olması gerekenden daha da büyük güçlükler çıkarır..

Ben’ in bilgisayar oyunundan arkadaşı olan ve içten içe tutulduğu Scarlite’ ın, bu ‘özel’ gencin gerçek dünyasından daha çok, iç dünyasında tuttuğu yer zamanla büyüdükçe film de gelişir..Archlord oyununun bilgisayar ekranındaki görüntüleri üzerine yedirilmiş bir jenerikle açılan ve süresi boyunca da gerçek dünyayla oyun dünyasının görüntülerinin başarılı bir şekilde birbiri içine girdiği film, bu anlatımıyla da oldukça etkileyici..

Seyirciye yaşattığı, kızgınlıkla karışık yoğun hüzün duygusuyla oldukça sarsıcı bu film, önemli mesajını -biraz- doğrudan ve sert verse de estetik kalitesine asla toz kondurmuyor..