Sen uyurken izledim seni, bir ara gözlerini açıp parmaklarına baktın usulca..Bir cerrah ın en büyük korkusu ellerini kullanamayacak hale gelmesiydi sanırım..-Elinden geleni yaptıktan sonra için rahat olsun, hastanın masada kalması senin suçun değildi ki.. gibi basit bir teselli..-Benim işim yaz boz tahtası değil..Kaybolan bir insan hayatı.. İçmek ve ağlamak istiyorum ..gibi ağır bir karşılık.-Yarın sabah ameliyatın var..-Doğru ya, eve gidip uyumalıyım..Yüreğimde sıkışmış kalmış bu günü de geceme katarak…Bir yakınımızı narkozla uyutulmuş bir şekilde, bir cerraha teslim ederken, kendi yüreğimizi de kaderciliğe teslim ediyoruz …Kaçımız bu cerrahın içki içip içmediğini biliyouz, ellerinin titreyip titremediğini , psikolojisinin o günkü ameliyata girmek için uygun olup olmadığını..Ağlamanın bile zayıflık olduğu bu dünyada yaşayan kişilerin yükünü sadece kendileri ve de fedakar aileleri çekiyor..Zor iş velhasıl..