Kan rengi çarşafı seçilebiliyor ayna ve benim orada olmadığımı görüyor..Durduk yere yağan bir yağmur kadar doğal..bu nedenle yazılması fuzuliydi ama yazdım.Yazdığım anda fazlalığını hissettim..düşlerimin ölümüne sebep bu gereksizlikti işte.Geceliğimi bir başka geceye kaldırışıma ise düşlerin ölümü.Ölmelerine izin vermemeliydim oysa.Şimdi yorgun kabuslarım zorlanacak tepelere doğru yürürken,köprülerin direklerinde anılar sallanacak..Yerim, gün öncesinden rezerve, heyelan ve yıkılan köprüler içinde..uzağa , çok uzağa gitmeyi umut ederken..kaçak değildim oysa..yazmayı beklediği her sözcükten bir gemi yapabiliyordum..tüm yolculuk hazırlığımın beni amade beklemesini bekliyordum..niçin beklemeyi beklediğimi sormaktı kurtuluşum..yazmak kadar kolay değil , gün doğumuna yüz çevirdiğin anda elini kaldırıp dur demek..ve nicedir çağırmıyor deniz..‘gel’ sesi , yeri göğü kaplayan bir su damlasının kurumasıyla uçmuş..kokuyu takip ederken düştüm ya bu rüzgara..mevsim normallerinin üstünde soğuk sözcükler çöktü..bir müddet uzandım kayanın üzerinde, kalkamadım.Uzatacağım elimi bir balinanın boğulmasının lanetinde yitirdim..içimdeki fırtına kendiliğinden kavradı bileğini..dayan dedi beyaz gözlerim..ilk kahve köpüklerine kadar dayan, sonrası mavi..ayakları yerden kesilecek mutluluklar bir asrın eskimiş pencerisinden bakar,ağırbaşlı bir tebessümden fazlasını giyinmek niyetinde değilim oysa..ne var ki , içime bir delilik yürümüş ünlemiyle,inlemelerine bir sevişmek konmuş, dört nala..sensizliğine ihanet edemediğimden öldürdüğüm kısraklar,verimli topraklar biriktirir, şarap için..başımın dönmesini izlerken,yabani kederler devrildi yatağıma..izleyen ben isem dönen baş kimin ?izleyen ben isem dönen baş kimin ?
yorumlar
yazılarını çok beğeniyorum morfik, herşeyden önce çok samimi ve HARBİ!korkmadan yazabiliyorsun, ucuz göndermelerden uzak, aleni!!!!bravo!
harikulâde..
mak , içten yorumuna teşekkür ederim.thing , düşünceni belirtmen hoş.ve sayın kopanisti, iltifat buyurmuşsunuz efenim. 🙂
Morfik, yazılarında kendimi buluyorum..Sobe..
pbk, yazılardaki sen isen ben nerdeyim ? 🙂
“Gidiyorsun biliyorum. Küçük ve kırık adımlarla uzaklaşıyorsun yanımdan. Ürkek bir keçi yavrusu kadar sessiz, gidiyorsun.”Kaçar gibisin” diyesim geliyor.Gözlerinde yabancısı olduğum, tanımlayamadığım karartılar dolaşıyor.Buğulu bakıyorsun. Daha önce hiç duymadığım kelimelerle, senin olmayan cümlelerle konuşuyorsun. Anlayamıyorum.Sana benzemiyorsun uzun zamandır.Yeni ve tedirginsin. Hangi ağacın, hangi dalında daha güvende olacağını bilemeyen bir saka kuşu kadar cılız darbelerin.Uçamıyorsun. Kanadın kırık.Böylesin. Ne söyleyebilirim ki…. Kendi seçimin…Kendi doğrun…Öyle olsun… Git……..Git, dünyanın bütün ağaçlarının gölgesinde tek başına otur. Kimselerin bilmediği şarkılar söyle,sesine başka sesler katılmasın.Yanı başına düşen yaprağa aldırma, gagasıyla avucunu tıkırdatan kavuniçi kanatlı kuşa kırıntı atma, göle taş atma….Değiş !….. Ne istiyorsan öyle olsun!Rüyalarını kimseye anlatma, kimselere endişelenme!Dağ yamaçlarının, adını bilmediğin sessiz çiçekleri hep”adını bilmediğin çiçekler” olarak kalsın.Kitap sayfaları arasına papatya koyma, kurutma,gün gelip kimselere kuru çiçeklerle tazelenen sevgiler uzatma….Bunun hayalini bile kurma.Küçük sürprizler düşünme sözgelimi.Hep böyle bir balık kadar sessiz ol.Tanrı kadar yalnız.Bu senin yaşamın, ne söyleyebilirim.”Geçecek” demekten, beklemekten başka ne gelir elinden. Sabredersin.Umutlanırsın. Kendini oyalarsın,Yalnız kalmak istiyorsan buna bir şey diyemem, demem…Ya ben ne olacağım ?!Ben, kırık dökük bir limanda demir atmis bir yelkenli olmayacagim.İşte söylüyorum sana. Sözümün içinde bir yerlere koy.Sakla.Ve inan.Çekip gideceksin, bunu anladım. Hatta belki “gittin” bile. Ben yeni yeni anlıyorum. En son ne zaman bakmıştın gözlerime ve en son ne zaman göz bebeklerimiz karışmıştı birbirine.Ah dilimin ucuna neler geliyor! Söylemekten ürküyorum. Sana olacakları, düşünüyorumürküyorum. Bana olacakları düşünüyorum… İşin içinden çıkamıyorum.Buna değer mi diyorum… Değmez, biliyorum.Çünkü biliyorum. Çekip gitmek insanı nasıl yaralar biliyorum. Nasıl yalnız ve kimsesiz kalıyor insan. Nasıl gecelerin karası yüreğini sıvıyor, nasıl gözlerine mil çekiliyor biliyorum.Artık yüreğime çöreklenmiş acının her zerresini yeniden tadarak gidişini seyredebiliyorum.Üstüne “seviyorum” yazdığım bir kağıttan sandal yapıyor, yureginin sularına bırakıyorum.İster yüzsün, ister batsın, ister bir çalıya takılsın o kağıt sandal hep o suların bir yerinde olacak biliyorum… “
bazen,öyle bakıyorsun ki gözlerime,durduk yere- ansızın, hışımla , asla son kez bakmadan , neyi ardımda bıraktığımı anlamadan çekip gidecekmişim sanıyorum.nereye gittiğimi bilmeden.senden başka gidecek yerim olsa da yok. kalmak istiyorum anlamıyor musun ?bakma bana öyle. gideceğimden ben de korkuyorum..
morfik DİYOR Kİ, (27 Eylül 2008 03:53)pbk, yazılardaki sen isen ben nerdeyim ? :)Hissetmek çok güzel, hissettiklerini böyle düzgün cümlelerle anlatmak yetenek ister..Sen, yaşarken içindesin, yazarken dışında, Morfik..
bu satırlara bittim !!!
dejavunun gönderdiği şiiri okuyunca, tamamen doğaçlama çıktı..pbk, canım öylesine yazmıştım. elbette kendini bulman mutlu ediyor. teşekkür ederim.
Eklediğim yazı kime aittir bilmiyorum morfik, geçen yıllarda çok farklı bir şeyi araştırırken buluvermiştim bunu. Kim yazmışsa çok içten bir yazı..
dejavuu kulakların çınlasın. yazıların altına bu kadar güzel şiirler gönderilmiyor artık.. 🙁
alâ.