Bornova Bornova
Altın Portakal almadan önce de Ece Temelkuran‘ın kardeşi İnan Temelkuran ‘ın uzun metrajlı film çekmiş olduğunu duydum ve bu filmi merak etmeye başlamıştım.Tabii Altın Portakalı da alması ilgimi,merakımı arttırdı.Çok fazla izlemek istediğim halde Bursa‘da o kadar sinema salonu olmasına karşın, vizyonda yer bulamadı.Saçma sapan,hiçbir halta yaramayan,sadece para kazanıp insanların cebindeki üçbeş kuruşa göz diken tüccar filmleri yüzünden bu filme gidememiştim.Ta ki Bursa Nilüfer Belediyesinin kendi kültür merkezinde bu filmi gösterime soktuğu ana kadar.Bu haberi aldım ve hemen ertesi gün filmi izlemek için koştum,biletimi aldım ve gösterim saatini bekledim.Bekledim,bekledim fakat gelen giden yoktu.Boş denilebilecek salonda, çok az kişiyle bu filmi izledim.Salondaki en genç kişi bendim (25 yaşındayım).60 yaşlarında bir çift,50 yaşlarında bir kadın,40 lı yaşlarında iki adam ve 30 lu yaşlarında üç kadın vardı,benim dışımda.Bütün arkadaşlarımın hatta babamın bile; “2012 yi izledin mi?” gibi sorularından sıkılmama rağmen hala “izlemedim ve izlmeyeceğim” demeye devam ediyorum.Kimse bana “bornova bornova ‘yı izledin mi?” diye sormuyor ,ki zaten çoğunun böyle bir filmden haberi bile yok!Her neyse;girdim salona,koltuğuma oturdum ve film başladı.Hiçbir anında sıkmayan,hiçbir diyaloğun gereksiz olmadığı ve çok ilgi çekici hikayesiyle filme kapıldım ve ne zaman bittiğini bile anlamadım.Çok akıcı bir film,oyuncular çok genç ama iyi iş çıkarmışlar,kafamdaki filmi çekmişler bile diyebilirim.Duruşuyla,tavrıyla,konusuyla büyük bir bütünlük olulşturan küçük küçük hikayelerin,küçük insanların birleştiği bir film.Hergün sokakta karşılaşabileceğiniz karakterlerin iç yüzünü yansıtan,geçmişle gelecek arasına sıkışmış karakterlerin başıboşluğunu ve tutunma çabasını anlatan küçük bütçeli büyük bir film.Sizin hem zamanınızı,hem paranızı çalmak için yapılmış, düşünmenizi engelleme çabasındaki saçma sapan filmlerin yanında bu tür filmlere de biraz ilgi gösterin de Türk sineması diye bir sinemadan söz edebilelim.O, sizin topuklayarak gittiğiniz,çok fazla gişe yapan filmler Türk sineması değildir.Sadece Türklerin yaptığı Amerikan sineması matematiğiyle icra edilmiş kof filmlerdir.Bu aptal filmler yüzünden Kosmos ‘da vizyon tarihi bulamıyor.Bugüne kadar gördüğüm en kışkırtıcı fragmana sahip filmlerden biri.Reha Erdem ‘in filmleri herzaman güzel olmuştur.

Reha Erdem ve İnan Temelkuran Altın Portakalı alırken
Kolpaçino‘dan,Türkler Çıldırmış Olmalı gibi saçlamalıklardan fırsat bulursa 2010 da vizyona girer umarım.
yorumlar
bravo. kozmos‘u ben de heyecanla bekliyorum. istanbul bu konuda daha bereketli. bağımsız filmlerin gösterime girdiği daha çok mekan var. türk sineması hakkındaki fikirlerinize de tümüyle katılıyorum..
ben yarım katılıyorum.
çeyrek te ben katılayım bari
yüzde kırkdokuz.
fikrinizi çabuk değiştirmişsiniz kahraman, tümüyle katılırken birden %49. cık cık.
o zaman % 84.
yine değişkenlik!
E tabi Zeki Demirkubuz’un Kıskanmak filmini de hala izleyemedim.Ulan bir de Bursa büyükşehirmiş.Tiki kentinden daha fazlası olamaz!
bursa nasıl bir yer bir türlü gidemediğim yerlerden bir yer.
Tiki kenti mi ?
uuuucar tiki mi ondan mı öyle dedi, acaba.
büyülü bir film yapmak istiyorum, hemde çok büyülü, gizemli, ama modadan zaman kalmıyor. iyi fikir aslında bu filmi bir türlü gidemediğim bursa da gerçekleştirebilirim. ama önce bursa tiki ise olmaz tabi. bir netleşseydi.
Bu bornova bizim bornova mu bir?Bursa nie tiki iki?ben severim Bursayu ,hallam yaa!
bornova izmir bornova idi di mi harlem:))(çok uzak kaldım memleketimden)bursa ya gitsem ben de seveceğim sanırım.
Bi kere Osmanlunun izini taşıyan cici bir şehirdir,güzel antika dükkanlaru vardur…iyi bir halku vardur…tepelere konuçlanmuş bir imar ve mimarisi vardur,zengini boldur …ondan mu, tiki acep?
bilsem, söyleyeceğim. ama yazar da bir laf attı gitti. kim netleştiresek şimdi. tüh baya ciddiydim oysa ilk ve tek filmimi orada gerçekleştirmek konusunda.
Ben Bursa kötü kent demedim ki! Bursa,tiki gençliğin bol olduğu görgüsüzlüğün hüküm sürdüğü kentlerden biridir dedim.Yani Bursa güzel ama Bursa’da yaşayanların pek öyle olduğunu söyleyemem.Bursa,muhafazakar aile kenti gibi görünür,herkesin parasını göstermek için görgüsüzlük yaptığı kentlerden biridir.Kaliteden ziyade gösterişe,bayağılığa yeğler Bursalılar.
Bursa hakkında iyi şeyler düşünüyorum. Oturanların, tanıdığım kadarıyla ev yaşamlarına çok önem verdikleri, derin yemek kültürleri, lezzetin doruk noktası ve sıcak şarabın sucuklu ekmeğin bir çırpıda yenilip bitirileceği, iskender kebaplarının alası ve meşhur Uludağ ları, çıtır çıtır yanan şömineleri var..
bursa’yı ben de sevmiştim..
kestaneleri, şeftalileri, kaplıcaları, havlu/bornazları da var ilaveten pbk.Bursa, İstanbul’dan sonra yaşabileceğim 2.kent …
bornoz..
Bursa’yı bende severim.Doğduğum,büyüdüğüm ve yaşadığım kent sonuçta.Benim sevmediğim şey burdaki alternatifsizlik.Belli başlı yerler vardır gelirisi fiyaskodur.Hee bu ülkedeki birçok kente göre daha iyi durumda,yaşaması rahat kentlerden biridir.Hem ekonomik,hem sosyal anlamda rahattır Bursa ama artık bu yetmiyor.İnsanlar alternatifsizlikten dolayı belirli bir zamandan sonra evlerine çekilmek zorunda kalıyorlar.Yeniyetme gençlik için herşey muhteşemdir bursa’da ama sonrası için pek bir yer yok!