bildirgec.org

reha erdem hakkında tüm yazılar

“Yabancı”dan “yerli”ye yerini yadırgayan bir bakış

admin | 11 March 2011 10:46

“Televizyonda hangi dizileri takip ediyorsun” diye sorunca “Ben sadece Cnbc-e izliyorum” diyen hatırı sayılır sayıda insan var. “Mesela hangi diziyi” deyip ikinci soruya geçince duraksadı mesela bu sabit yanıtı verenlerden biri. Muhtemelen ikinci sorunun hiç gelmeyeceğini düşünerek. “Lost” dedi. “Başka” dedim. Kalakaldı. Oysa ki Lost, hiçbir zaman Cnbc-e’de yayınlanmadı…
Kimseyi eleştirmek ya da küçümsemek bana düşmez, sadece onları anlamaya çalışıyorum. Bu tavrın altında yatan nehri görmek, bu davranışı biraz kurcalamak istiyorum. Aynı mevzunun edebiyat, sinema, müzik versiyonu da var elbet. Türk yazarları beğenmeyip, melodramın melodramı, çok satan, sığ yabancı yazarları okuyanlar hatta muhtemelen okumayıp sadece ellerinde gezdirenler (bir de böyle bir sosyal grup var, onlar kendi başlarına, başka bir yazıyı hak ediyor), Zeki Demirkubuz’u, Nuri Bilge Ceylan’ı tanımayıp içi boş Hollywood sinemasını göklere çıkaranlar. Türk müzisyenlere burun kıvırıp, sırf yabancı diye cascavlak, klişe dolu melodilere meyledenler.

Kosmos

exorientelux | 01 February 2011 17:19

Türk sinemasının artık kendini kanıtlamış yönetmenlerinden Reha Erdem‘in 2010 yılı yapımı son filmi Kosmos, adından da anlaşılacağı üzre izleyiciyi farklı bir boyuta taşıyan, onun farklı bir boyutta düşündürmesini isteyen ilginç bir film.

Filmimiz, kelimenin tam anlamıyla karlı yolları aşmış da gelmiş bir yabancının Kars’ın bir kasabasına gözyaşlarını dindirmek ve sadece aşk’ı yaşamak için gelmesiyle açılıyor. O geldikten sonra da kasabada tuhaf olaylar gerçekleşmeye başlıyor. Kendini Kosmos olarak tanıtan adı sanı belirsiz bu yabancının, ellerinden şifa dağıtan bir derviş mi yoksa eli uzun bir hırsız mı olduğu konusu, film boyunca kasaba halkının kafasını meşgul ediyor. Bu kafa karışıklığı kasaba halkından biz izleyicilere de sirayet ediyor. Film boyunca, Kosmos hakkında kanaatimiz zavallı bir meczup olmasından mekansız bir derviş olması arasında gidip geliyor.

Beş Vakit (2006)

queennothing | 21 December 2010 12:26

İnsan Nedir Ki“, “Kaç Para Kaç“, “Hayat Var” gibi yapımlarla tanıdığımız Türk Sineması’nın başarılı yönetmenlerinden Reha Erdem‘in yazıp, yönettiği sinema filmi “Beş Vakit” (Times and Winds), 2006 senesinde vizyona girdi. Özkan Özen, Ali Bey Kayalı, Elit İşcan, Yiğit Özşener, Bülent Emin Yarar, Köksal Engür, Taner Birsel, Tarık Sönmez, Sevinç Erbulak ve Selma Ergeç gibi isimlerin rol aldığı drama filmi, İstanbul Uluslararası Film Festivali, Adana Altın Koza Film Festivali, Uluslararası Akdeniz Film Festivali,Mannheim-Heidelberg Uluslararası Film Festivali, SİYAD Film Ödülleri, Uluslararası Asya Film Festivali, Bükreş Film Festivali ve Türkiye/ Almanya Film Festivali’nde çeşitli ödüllere layık görüldü.
Kendine özgü örf ve adetleri olan, bir tarafı kayalıklara, diğer tarafı denize bakan ve ülkenin her yerinde ezan sesiyle beşe bölünen zamandan payını alan bir köy. Babadan oğula geçen davranışlar ve kendilerinin de bir zamanlar çocuk olduklarını unutup kendi çocuklarına bile yetişkin muamelesi yapan ebeveynler. Hepsi ayrı ama ortak hikayelerin anlatıldığı “Beş Vakit“te buluşuyor.

Her biri en fazla 12 yaşında olan üç çocuk; Yıldız, Yakup ve Ömer. Çocukluklarını yaşamaya çalışan bu üçlüden olgun kadınmış gibi davranması istenen Yıldız, babasının yeryüzünden yok olmasını dileyen Ömer ve suç ortağı Yakup.

Hayat Var (2008)

queennothing | 02 December 2010 10:17

“Beş Vakit”, “Korkuyorum Anne” (İnsan Nedir Ki?), “Kaç Para Kaç“, “Kosmos”, “Beş Vakit” gibi yapımlarla tanıdığımız yönetmen Reha Erdem‘in 2008 senesinde vizyona giren sinema filmi “Hayat Var“, 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde SİYAD Özel Ödülü, 59. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, 28. İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü, 42. SİYAD Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerini kazandı. 1994’lü yıldız Elit İşcan‘ın başrolünde yer aldığı filmde Erdal Beşikçioğlu, Levent Yılmaz, Banu Fotocan, Handan Karaadam, Nebil Sayın ve Erhan Tekin gibi isimler rol alıyor. Küçük teknesiyle balıkçılık yaparak ailesini geçindiren babası ve yatalak dedesiyle birlikte yaşayan, ergenlik dönemine giren Hayat’ın gününü nasıl geçirdiğini, babası ve dediyle olan ilişkisini, kadın olmaya başladığını anlatan film, Türk Sineması’na verilmiş en başarılı psikolojik yapımlardan biri.

Güncel Haberler

queennothing | 04 April 2010 14:33

  • 1918 doğumlu aktör John Forsythe, 1 Nisan 2010 tarihinde hayatını kaybetti.
  • 15. Sadri Alışık Ödülleri adayları açıklandı. Buradan görebilirsiniz.
  • 2011 senesinde Oscar Töreni, Şubat ayında gerçekleşecek.

Kaç Para Kaç

exorientelux | 21 January 2010 13:38

Yönetmenliğini Reha Erdem‘in yaptığı “Kaç Para Kaç“; paranın, normal vatandaşı nasıl da anormale çevirdiğini abartmadan, karikatürize etmeden anlatan yönetmenin ikinci filmi.
Filmin baş karakteri Selim, sahibi olduğu dükkanda erkek gömleği satmakta, etliye sütlüye karışmadan yaşayıp gitmektedir. Bir gün bindiği takside, içinde yüklü miktarda para bulunan bir çanta bulur. Selim önce paranın sahibini bulma telaşı içine düşse de, gazetede çalıştığı bankadan para çalan bir adamın haberini okuyup bulduğu paranın çalınan para olduğunu anlayınca, telaşı paranın sahibine ulaştırılma telaşı olmayacaktır artık. Selim, sahip olduğu bu büyük ganimeti hayatına yavaş yavaş yedirmeye çalışır, ama farkında olamadığı şey parayla beraber kendi kişiliği ve etik değerlerini de harcamaya başladığıdır.

Bornova Bornova İzlenimleri

uuuucar | 18 December 2009 09:43

Bornova Bornova
Bornova Bornova

Altın Portakal almadan önce de Ece Temelkuran‘ın kardeşi İnan Temelkuran ‘ın uzun metrajlı film çekmiş olduğunu duydum ve bu filmi merak etmeye başlamıştım.Tabii Altın Portakalı da alması ilgimi,merakımı arttırdı.Çok fazla izlemek istediğim halde Bursa‘da o kadar sinema salonu olmasına karşın, vizyonda yer bulamadı.Saçma sapan,hiçbir halta yaramayan,sadece para kazanıp insanların cebindeki üçbeş kuruşa göz diken tüccar filmleri yüzünden bu filme gidememiştim.Ta ki Bursa Nilüfer Belediyesinin kendi kültür merkezinde bu filmi gösterime soktuğu ana kadar.Bu haberi aldım ve hemen ertesi gün filmi izlemek için koştum,biletimi aldım ve gösterim saatini bekledim.Bekledim,bekledim fakat gelen giden yoktu.Boş denilebilecek salonda, çok az kişiyle bu filmi izledim.Salondaki en genç kişi bendim (25 yaşındayım).60 yaşlarında bir çift,50 yaşlarında bir kadın,40 lı yaşlarında iki adam ve 30 lu yaşlarında üç kadın vardı,benim dışımda.Bütün arkadaşlarımın hatta babamın bile; “2012 yi izledin mi?” gibi sorularından sıkılmama rağmen hala “izlemedim ve izlmeyeceğim” demeye devam ediyorum.Kimse bana “bornova bornova ‘yı izledin mi?” diye sormuyor ,ki zaten çoğunun böyle bir filmden haberi bile yok!

Kıskançlığın karanlık koridorları

kahramancayirli | 16 November 2009 16:13

Kıskançlığın karanlık koridorları

Kahraman Çayırlı

tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç
tempodergisi.com.tr adresinden alınmıştır: berrak tüzünataç

90larla birlikte Türk Sineması’nda kendi yolunu açan, önemli bağımsız yönetmenlerden biri de, kuşkusuz Zeki Demirkubuz. Tıpkı Derviş Zaim, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu, Nuri Bilge Ceylan ve benzerleri gibi Demirkubuz da daha ilk filminde pırıl pırıl bir filmografinin işaretini sunar izleyisine: C Blok (1994) ile yüksek apartman bloklarına sıkışan üst sınıftan kent insanlarını anlatır.Masumiyet (1997) ile trajedik, çarpıcı bir aşk öyküsünü Haluk Bilginer, Güven Kıraç ve Derya Alabora’nın sinemamızda az rastlanacak derecede başarılı oyunculuk performansları eşliğinde yansıtır kamerasına. Üçüncü Sayfa (1999)’da yoksulluk, ihanet, sadakat gibi kavramları işler Demirkubuz. Yazgı (2001) ile Camus’nün Yabancı adlı kült eserinden yola çıkarak yazdığı senaryoyu filme çeker: Annesinin ölümüne tepki bile göstermeyen, işlemediği cinayeti üstlenen Musa’nın hikayesini…İtiraf (2001) ile yönetmen üst ekonomik sınıfta kadın-erkek ilişkilerinin çıkmazları, ihanetleri üzerinde durur. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanını filme çekmek isteyen yönetmenin öyküsünü anlattığı Bekleme Odası (2003) gelir sonra. Kader (2006)’de ise Demirkubuz’un Masumiyet filminde tanıştığımız Bekir ve Uğur’un gençliğini izleriz…Demirkubuz’un filmleri, gişede az iş yapan ama çekirdek kitlesi tarafından merakla takip edilen, eleştirmenler ve sosyal bilimciler tarafından önemli övgüler alan, yurtiçi ve yurtdışı pek çok festivalden muhtelif ödüller toplayan filmler olur hep. Üslubunu her filminde geliştirir, anlattığı her yeni hikayede daha yetkinleşir Demirkubuz.

Sıkıcı, kömür kentinde bir balo…

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ

kahramancayirli | 19 October 2009 12:28

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ
Kahraman Çayırlı

mitoloji.info adresinden alınmıştır.
mitoloji.info adresinden alınmıştır.

Gurbet Kuşları’nı izlemeyen bir sinemasever var mı? Ya da 80lerde çocuk olup, Müjde Ar’lı Teyzem’i görmeyen? Ya da Trt ekranlarında dizi furyasının başlamasının işaret fişeğini çeken efsane Aşk-ı Memnu’yu? Filmi yakılan Kemal Tahir uyarlaması Yorgun Savaşçı’yı?…

tulumba.com adresinden alınmıştır.
tulumba.com adresinden alınmıştır.

Atıf Yılmaz’ın, Ömer Kavur’un gitmişliğine alışamamışken, Türk Sineması çok önemli bir neferini daha kaybetti. Halit Refiğ’i

Gurbet Kuşları’ndan Teyzem’e…

İncecik, güzel, renkli, ayakları yere basan Türk filmleri

kahramancayirli | 12 June 2009 15:34

1.Gelin-Düğün-Diyet: 70ler için altın, pırlanta değerinde, tabii şimdi de. Göç üçlemesi, malum. 70ler Türkiyesinin en önemli sosyolojik olayı: Göç. Akad da ne yapmış. Konuyu birbirinden güzel üç filmle taçlandırmış. Hülya Koçyiğit oyunculuk ortalamasının biraz üzerinde seyreder. Başarılı artist bence en iyi performanslarını 80lerde çektiği kadın filmlerinde gösterdi.
2.Üçüncü Sayfa: Demirkubuz nerede biz orada. O nerede sinema orada. Senaryoyu mu övelim Başak Köklükaya’yı mı. Bu filmde Demirkubuz sahneleri birbiri üzerine geçirdi, sesleri başka sahnelere giydirdi. Ben bu tekniğe bayıldım. İnsan zafiyetleri, gerçek üç boyutlu, buralardan insanlar, insan ruhunun çok derinliklerinde seyreden bir film.
3.Dünden Sonra Yarından Önce: Burada kadın yönetmenler kadın filmleri çekerler yine erkek bakış açısıyla olur, gene erkek filmi olur..Yeşim Ustaoğlu’nu, Bilge Olgaç’ı, Handan İpekçi’yi parantezin dışında tutuyorum. Erkekler güçlü, erkekler haklı, erkekler basıp gider vb..Ama bu filmden gitmeyin tabii. İzlenmeli.
4.Herşeye Rağmen: Meral Çetinkaya iyidir, Talat Bulut iyidir, Orhan Oğuz iyidir. Bu film iyidir velhasıl. Aklınızın bir yerlerinde kalsın ismi. Belki bir gün karşılaşırsanız bir trt kanalında vs, kanalı değiştirmezsiniz.