ORTALIKTA BENDEN KAÇ TANE VAR?Kaç yaşındayım ya da kaç farklı kimliğin içinde ben oldum artık bilmek istemiyorum!Ruhları, aileleri tarafından şeytana satılmış; kendi benliklerimizin ne olduğunu bulamayanlarız! Bu hastalığın en basit tabiri bu sanırsam!O kadar çok kimlik var ki ortada; onları sonuna kadar ayrıştırıp üzerimize göre düzenleye bilenleriz ve tabi aradığımızda kendimizi bulamayanlarız!Hislerimiz o kadar derinler ki, derinliklerinde kaybolmamıza neden oluyorlar!Sevgimizi, taparcasına veriyoruz. Neden yok! Niye yok! Kendimiz yokuz ortada ki; o yüzden duygularımıza kapılıp, yeni bir kimlik daha çıkarıyoruz, bedenimize!Her şeyin ayrıntılar da gizli olduğunu düşünen şüpheci gözlerle etrafımız da kileri sorguluyoruz ki; O yüzden sevgimizi de nefretimizi da verirken tehlikeli olabiliyoruz!Vücudumuz da kesikleri var! Başkaları gördüğü zaman onlara açıklayamadığımız! Bedenimizin, beynimizin bizi terk etmek için çaba harcamasını ve acı, bitmeyen, neden olduğu bilinmeyen sadece damarlarında yaşan bir acı, bunu da açıklayamayız!Hepimiz neden aradık çektiğimiz acılara ve etrafımız da ki insanları sorumlu tuttuk! Nefretimizi kustuk onlara; hak ettiler ya da etmediler! Biz kendimize zarar vermekten kurtulduk sadece! Bir yerimiz kesilmedi, yanmadı, iğne sokulup çıkarılmadı, çarpılmadı ya da en kötüsü intihar etmekten belirsiz bir süreliğine uzaklaştırıldık! Verdiğimiz zararsa bize zarar olarak geri döndü çünkü bir yerden sonra kimse bize tahammül edemez hale geldi, bunu da biz yaptık!İntahar edenleri anlıyorum desem; o acıya neden tahammül edemediklerini… Bunu yapmak neye göre kurtuluş oluyor orası tartışılır!Kaç tane ben var ortalıklar da dolaşan? Hangisinin gerçek ben olduğunu artık bilmiyorum! Ne yemek sevdiğimi sorsanız ki, herkesin bir favorisi vardır, benim yok! Basit sorular da yok oluyor, ben bütün kimliklerimden çıkınca! Sıfatlarımın yardımıyla omzuma aldığım kimliklerimin hepsi elimden gittiğinde elimde boşluktan başka bir şey kalmıyor! O yüzden yalnız kalmamak için her şeyi yapıyorum! Saçmalıyorum, yalanlar söylüyorum, kısacası ne istediğimi bile bilemeden sadece ben sandığım benlerden birinin istediklerini yapıyorum!Acı çekmeye başladığımda beynim bana o anda olası gelecek her şeyi tüm ayrıntılarıyla sunuyor! Ve acı başlıyor dinmek nedir bilmiyor! Kaçmak için her yolu dener hale geliyorsun! İşte orada içmeye başlıyorsun ilk olarak, keserse ne alla. Kesmezse ilaçlara ya da uyuşturucu maddelere sarılıyorsun! Kendini öldürmek istemiyorsun ama bunları yaparken! Tek istediğin acının dinmesi ve hiçbir şey hissetmemek ve bunu mümkün kılana kadar her şeyi yapmaya başlıyorsun! Kesmeye devam ediyorsun bedenini acıların da daha çok bedenin acıyana kadar ve acından daha fazla acı duyduğunda intihardan kurtulmuş oluyorsun!Acın dinmiyor bir yeri kestiğinde! Bu seferde kesiğin acıyor. Kısa bir süreliğine seni idare etse de o acı. Onunda acısı diniyor! İşte canın yanarken ne kadar alkol ve yatıştırıcı aldığın devreye giriyor ve seni bir anlık rahatlamadan da bayılta bilecek kıvamdaysa aldıkların dünya da bir gece daha geçiriyorsun değilse olacak olan basit; ya biraz daha içecek sızacaksın ya da gözün çok denecek intihar edeceksin! Kaçışı yok bunun ve bunu da yaşamayan birinin anlamasına olanak yok!Sonra sevmek var bir de! Bazen sevdiğini zannediyorsun ki bu çok sık oluyor! Senin yüzünden bunalıma girenler var çünkü bugün körkütük âşıkken karşında kini kendine bağlamışken ortalardan kayboluyorsun yarın ve sadece tek nedenin var; sıkıldım! Tedavi olanlar, tehdit edenler, intihara teşebbüs edenler… Bunları yaşıyorsun ve ardından vicdan azabı! Biraz mutlu oldun ya, hayattan öyle ya da böyle zevk aldın ya oda vicdanına baskı yapıyor! Acı verdiğin için!Bazen de öyle bir seviyorsun ki; karşında kini tanrıça ya da tanrı ilan ediyorsun. O kadar çok seviyorsun ki; onun için ölebilirsin, belki sana yanlış gelen hareketlerini görmezden gelebilirsin, ona karşı hiçbir kötülük düşünmeyen biri olursun bir anda. Karşında kinin ne düşündüğünde bir önemi kalmaz! Sen bu kadar çok seviyorsun ya karşında kinin seni bunun altında sevmesinin imkânı yok! Genelde de sevene rastlanmıyor çünkü sevme şeklin hastalıklı bir şekle bürünüyor!Bu şekilde yaşayan insanların genel de büyük bir çoğunluğu bu yüzden intihar ediyor! Çünkü onlar o anda hayatlarını kaybettiklerine inanıyorlar! Kendimizin kim olduğunu bilmediğimiz için kendimizi sevemiyoruz! Özelliklerimizi seviyoruz ama bir bütünü asla sevemiyoruz ve bir bütün olarak sevdiklerimizi kaybedince kendimizi de kayıp ilan ediyoruz!Yalnız kalmak zorundaymışım bunu anlıyorum bu hastalıktan! İnsanların benim hayatımda daim oldukları alanlar olmamalı! Ya onlara zarar veriyorum ya da kendime! Değişen bir şey olmuyor! Sonra her şey kendi düzeneğinde kaldığı yerden devam ediyor! Vicdanı da elden çıkarınca en azından bir tarafı yok oluyor acıların! Yalnızlığın ortasında da acılar var yok değil! Ama en azından sevmek yok!Kendimden kaç tane olduğunu bilmemek beni korkutuyor! Hayatımı hep bir tiyatro sahnesine benzetirdim! Yönetmen koltuğunda Allah, oyuncular koltuğunda biz insanlar ve hayvanlar, sahne tasarımında ise Dünya var. Roller önceden dağıtılmış ve herkes kendi rolünü başarıyla oynuyor! Benim rolümse bu sahnede bir tane değil! Birkaç tane rolüm var ve ben hangisin de var olduğumu bilmiyorum!Düşünmeden edemiyorum; Ben kimim?