bildirgec.org

biseyvardi

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 1 yorum yazmış.

Borderline Ne?

biseyvardi | 21 April 2009 09:38

ORTALIKTA BENDEN KAÇ TANE VAR?

Kaç yaşındayım ya da kaç farklı kimliğin içinde ben oldum artık bilmek istemiyorum!

Ruhları, aileleri tarafından şeytana satılmış; kendi benliklerimizin ne olduğunu bulamayanlarız! Bu hastalığın en basit tabiri bu sanırsam!O kadar çok kimlik var ki ortada; onları sonuna kadar ayrıştırıp üzerimize göre düzenleye bilenleriz ve tabi aradığımızda kendimizi bulamayanlarız!Hislerimiz o kadar derinler ki, derinliklerinde kaybolmamıza neden oluyorlar!Sevgimizi, taparcasına veriyoruz. Neden yok! Niye yok! Kendimiz yokuz ortada ki; o yüzden duygularımıza kapılıp, yeni bir kimlik daha çıkarıyoruz, bedenimize!Her şeyin ayrıntılar da gizli olduğunu düşünen şüpheci gözlerle etrafımız da kileri sorguluyoruz ki; O yüzden sevgimizi de nefretimizi da verirken tehlikeli olabiliyoruz!Vücudumuz da kesikleri var! Başkaları gördüğü zaman onlara açıklayamadığımız! Bedenimizin, beynimizin bizi terk etmek için çaba harcamasını ve acı, bitmeyen, neden olduğu bilinmeyen sadece damarlarında yaşan bir acı, bunu da açıklayamayız!Hepimiz neden aradık çektiğimiz acılara ve etrafımız da ki insanları sorumlu tuttuk! Nefretimizi kustuk onlara; hak ettiler ya da etmediler! Biz kendimize zarar vermekten kurtulduk sadece! Bir yerimiz kesilmedi, yanmadı, iğne sokulup çıkarılmadı, çarpılmadı ya da en kötüsü intihar etmekten belirsiz bir süreliğine uzaklaştırıldık! Verdiğimiz zararsa bize zarar olarak geri döndü çünkü bir yerden sonra kimse bize tahammül edemez hale geldi, bunu da biz yaptık!İntahar edenleri anlıyorum desem; o acıya neden tahammül edemediklerini… Bunu yapmak neye göre kurtuluş oluyor orası tartışılır!

TANRI’YI SORGULAMAK…

biseyvardi | 17 April 2009 12:50

Hayat dediğimiz ve yaşadığımız ama aslında yerde gezinen ve düz
mantık yaşayan bir karıncadan hiç bir farkımız yokken kendimizi
dünyanın gözünde çok önemliymiş gibi hissetmemize neden olan
duyguyu ilk olarak unutun!Bizde dünyanın gözünde, onun üstünde yaşayan hayvanlar, bitkiler
yada diğer canlılarız ne farkımız var sanıyorsunuz ki?Biz belki kendi içimizde birbirimizle yarışabiliriz! Daha iyisini
yapabilir, daha iyisini söyleyebiliirz v.b Buda sadece kendi ırk içi
kapışmamız, başka birşey değil! Doğada ki, sizinde bilidiğiniz gibi bütün
ırakların içinde var olan, iyi olanın hayatta kalması için yapılan
sürtüşmenin mantık çerçevesinde yürütülmesi. Doğal bir yaşam şekli
sadece!

Hayal Gücü…

biseyvardi | 13 April 2009 13:50

‘ sabah altı buçuk uyanmam lazım ‘ not et… ‘ sakın unutma yarın önemli bir gün olacak. İyi geceler!
Sanki uyanacak güç bıraktın da… Şu dağınıklığa bak aman tanrım… Toplamaya başlasam fena olmayacak sanırım. Doktorsun tamam anlıyorum. Hem de araştırmacasın, işinde de başarılısın kabul ediyorum. Yorulmak nedir bilmeyen bir bedenin var, benim sayemde! Çoğu zaman benim işimi zorlaştırıyorsun gecenin bir körlerinde uyumalar ve erken uyanmalar… Daha kendini dinlendirmeyi bile beceremiyorsun… Bazen bütün işlerimi bitirince ve sen erken kalkacaksan uyumuyorum ve sana ve senin hayatına bakıyorum… Bazı yerler o kadar dolu ki içinden çıkamıyorum… Gezdiğin yerlere bakınıyorum… Eskiden yapmaktan zevk aldıklarına… Küçükken yaptığın yaramazlıklara… Şimdi inanamıyorum o çamurun içinde yuvarlanan adam sen misin? Şimdi üzerine bir şey damladı mı, kıyamet koparıyorsun… Bazı yerleri boş bırakmışsın… Bazı yerleri kilitletmiştin bana hatırlıyorum ve hatta bana bile unutturmuştun… Bazen düşünüyorum da bütün işi yapan benim ama kararları sen veriyorsun… Yaradan’ın sunduğu bir lütuf ‘ özgür irade ‘ işte! Uyanmana şurada ne kaldı zaten şuraları da düzelteyim bari… Yorgun uyanacaksın yarın sabah ve beni kendime getirmek için kim bilir kaç kahve içeceksin, çok yararlı bir şeymiş gibi… Yarın ne işlerin varmış bakalım bari… Bazen seni terk etmek istiyorum ama yapamıyorum, nedense! Saat altı buçuk uyanacak, yedide arabada olacak, dokuz ya da dokuz buçuk gibi, toplantı var – mutlaka orda olmalıyım- … Notta düşermişiz! On iki buçukta, öğle yemeği yenecek… Saat üçte, kütüphanedeki konferansa katılacak… Beş, beş buçuk gibi imza gününe gidilecek… Sonrası için not yok! Kim bilir nasıl saçmalıklar yapacaksın bana gene… İçkiden nefret ettiğimi biliyorsun ve sanki sana bir şey yapıyormuşum gibi beni bayıltana kadar içiyorsun… Sabah nasıl oluyor anlamıyorum ve hepte nedense benim kendime gelmemi beklemeden işlerinin başına dönüyorsun… Neyse şu saate geri gelelim… Uyanma zamanı geldi… Hadi kulaklar duyun şu iğrenç saatin sesini, evet gözler rahatsız oldunuz ve ben bilmem ki neyin sesi bunlar… Merak etmiyor musunuz?
Evet araladınız… Buradan sonrası senin!

Diye konuşurmuş beyin… 🙂