Dört kuşak devam eden bir hikaye ve beyaz kemik bir toka…İlk bölüm:KÜÇÜK KADIN, Anjelika…
On yaşında, Müslüman bir Yunanlının bacadan kaçırılma öyküsü… Yüzünde çilleri, sevimli, masum bakışlı, beyaz tenli, kızıl saçlı bir kızdı kaçırıldığında. Üzerinde aldan bir entari çiçekli, özenli bir kumaşla dikilmiş belli ve saçında küçük bir kemik beyaz tokası vardı, o kadar…Osmanlı henüz yıkılmamıştır. Selanik’te sıradan bir ılık bir akşam. Türklerle Yunanlılar mübadele edilmiş. Bir aile düşünün, Yunanlıdır ve Hıristiyandır. Zaman içinde mübadele sonucunda, Müslümanlığı tercih ederler. Buralarda epey yaygındır. Muacir de denilir şimdilerde hatta. Yunan yemekleriyle meşhurlardır aramızda, açık tenli ve yüz yapıları farklıdır. ‘Balkan göçmeni misiniz? diye an gelir soru verirsiniz kesin.Yunanistan semalarında, pusulanın Selanik’i vurduğu bir akşam, sıradan bir akşam; Yunan kökenli bir Müslüman kaçırılır bacadan. Birinin bacadan nasıl kaçırılacağının düşünülemeyeceği internet zamanlarında ve popuplı dünyalarımızda yuvarlanırken, televizyonlardaki bir dizi ‘A, atmıyorlarmış meğer’ dedirten olmuş günümüzde.Bir kız kaçırılır bacadan. Bir akşam vakti, doğalmış gibi. Ağlamayı unutmuş bir çocuktur çoktan. Yunanlı, Hıristiyan bir ailenin kaçırıverdiği bir kız çocuğudur.
Henüz on yaşına basmışken, Yunanlı ailede bulur kendini, bir daha göremez kendi ailesini. Ne anne ne baba, ne ağabey çok zaman sonra varlar mıydı, gerçek miydi; hatırlamaz bile… Ona bakıp yemek veren ve evlendiren mi ailesidir on üçüne kadar kaldığı ev mi?Kaderine müdahale etme şansı olmayan bir düğümle doğanlardandı.Anjelika idi adı, kimse bilmedi. Evlendirdiler on üçünü doldurmadan, ayakları oturduğunda yere değiyormuş. Bir kız doğurdu. Doğururken, gözlerini hiç yaşayamadığı bir hayata, yumdu… Onunki de hayattı ama sanki ismi hiç yazılmadı… Ne yazıldı onun hikayesi ünlüler gibi ne ismi oldu şu fani evrende ne de koynunda aşkla yattığı bir kocası.Artık başka bir hayata can verendi, o bilmese de… Şimdi o küçük canın yanında olmasa da, annesiydi. Hiç bilemediği akrabalarına bir de kızı eklenmişti. Kızına bırakabildiği ise küçük beyaz bir kemik tokaydı.İlk bölüm sonu…(Hikâye devam edecektir. Kim bilir, işte bu hikâye belki gerçektir belki yalan…)1- (Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)
yorumlar
Manifesto OK.
saçu yanlardan arkaya doğru, tokayla toplamaya anjelik denir zati.
güzel.
ya valla güzel yazıyorsun,
harlem bir çobana göre çok fazla şey biliyorsun..
harlem bişe diyosa doğrudur
evet harlem doğru söylüyor.
abzulitli
herlem’in tarım ve köy işleri bakanı olduğundan şüpheleniyorum..Mehdi, sen misin ?
harlemin sen olduğundan şüpheleniyorum
ben çalışma ve sosyal güvenlik bakanıyım bi kere..
ben bilmem, yakaladım sizi aynı kişisiniz
ne kadar da sherlock holmes tadında bir insansınız, allahtan john holmes değilsiniz..
şimdü espresso yaptum taze süt sagdum koyundan…ohhhh!!düşünüyordum…iyiki zangoç olmamuşum die.
koyundan mı, ben sevmem, ben keçiden isterim harlem, ona göre geleceğim.
kuzum keçimde var …kahveye koyun daha gozel oluyo.o bakumdan …sen gel.
kahveye koyun
tabe!
Oslo‘ya gideriken..
tamam geldim o zaman.
öğrenmiş oldum
Benim gözüme başka bir şey ilişti:
soruverirsiniz olmalı…düşe yazmak değil,… düşeyazmak vb.
konuyla pek alakalu deel ama bende bir Yunanistan göçmeni aileden geliyorum, olmayım pardon doğmayım.her ne ise işte.