10 saatlik bir bekleyişten sonra, bayramın ilk günü sabahın 04:50’sin de bir kızım oldu; sonunda bende baba oldum… Hastanede tek kişilik oda kalmayınca süit odayı bize tahsis ettiler, hem de extra ücret talep etmeksizin…

Ben doğum için kafadan bir 500-600 milyonu gözden çıkarmıştım ama, toplam 140 milyon doğum ücreti (Kampanya fiyatı, sakın kaçırmayın!!!) ödedik…

Bu fiyat üç kişilik oda fiyatı ama “3 kişilik odalarının kalmadığını tek kişilik odada kalıp 3 kişilik oda fiyatı verebileceklerini” bizden önce doğum yapana aileye söylerlerken duymuştum, bende uyanıklık yapıp tek kişilik oda planladığım halde 3 kişilik talebinde bulundum, şansa bakın ki tek kişilik odalarda dolmuş, bizde suit odaya yerleştirildik… Her şey yolunda gitti Allaha şükür…

O gün sabah, (İslami olarak backroundu nedir bilmiyorum ama) isim koyma töreni bile yaptım kızıma, kulağına ezan okuyup üç defa “Adın Sevde Sena olsun” dedim…

Kızımız ilk günlerinde yaptığı yorucu yolculuktan dolayı 16-17 saat uyuyacakmış, ilk gün gece 12’ye kadar mışıl mışıl uyudu hatta aralarda zorla süt emdirmek zorunda kaldık. Ama 12’den sonra saat 6’ya kadar sürecek uyanıklık devresi geçiriyor ki iki gündür hiç şaşmıyor, bugünde sabah 7:30’da ancak uyuyabildik… Şimdi bu gece gündüz olayını nasıl düzelteceğiz onu düşünüyoruz kara kara…

İlk gün süt arz talep dengesi talep fazlalığı yönünde acayip bozulmuştu, gece 3:30 ve 5:30 da iki defa eczaneye emzik ve gaz sancısını giderecek ilaç almaya gitmek zorunda kaldım, ikiside semptomatik çözüm gibi görünselerde işe yaramadılar… Bir gün öncede 1 saat uyuduğum için o gece acayip yorucu geçti… Allahtan 2.gün arz talep dengesi kuruldu da biraz rahatladık…

Son iki-üç gündür mütemadiyen yaptığımız şey şu; 15-20 dakikalık emzirme süresi, akabinde 10 dk.lık gazını almak için sırtını tıpışlama, 5. dk.lık bir uyuklama olayından sonra CORT! sesiyle alt temizleme mangasının göreve yetişmesi, sonra döngünün başına tekrar dönüyoruz, boşalan midenin dolması için tekrar süt emme sürecinin başlaması…

Süt ver, gazını çıkar, altını temizle, süt ver, gazını çıkar, altını temizle…

Evde tek işimizin ve gündemimizin bebeğimizin olduğu bugünlerde anne ve babalarımız da; benim ve eşimin bebeklik hikayelerini anlatıp torunlarının intikamlarını aldıklarını söylüyorlar.

Ama herşeye rağmen dünyanın en güzel bebeğinin babasıyım. İnsan saatlerce karşına geçip onu seyredebilir. Yumuk yumuk elleri, miniminnacık ayakları var, mis gibi kokuyor, yanakları daha şimdiden tombul…

Belki de çocuklar üzerindeki ebeveyn baskısını şimdi daha iyi anlıyorum, şu birkaç günde bile bebeğimize gösterdiğimiz bizi oldukça yoran ilgi ve karşılıksız iyilik, insana çocuğu adına bazı yetkilere sahip olduğunu hissettiriyor.

Hülasa, darısı başınıza arkadaşlar; yeryüzündeki her canlının yaşaması gereken bir his bu. Birgün sizde bu duyguları yaşarsınız inşallah…

Not: Bu yazıyı Bayramın 3. günü hazırlamıştım blog girme fırsatım ancak şimdi oldu, şimdi kızım geceleri mışıl mışıl uyuyor, hatta 150 gr. almış bile…