Wooden Mirror , Daniel Rozin tarafından 1999 yılında yapılmış bir ayna tasarım. ama diğer aynalardan farkı 830 parçadan oluşması ve içinde dinamik bir motora, video kameraya sahip olması. gerçekten ilginç bir çalışma. videosu da var.
Tahta Ayna
Tahta Ayna
hafifuyku | 11 December 2002 07:56
Şimdi dönebilir tahta panellerden oluşan bir tablo var. Bir kamera çekim yapıyor ve bir bilgisayar görüntüyü yorumlayıp, tahtaları çevirerek bir suretini çıkarıyor. dahiyane diyebilir miyiz?
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.
yorumlar
özelikle şu video‘yu izledikten sonra vuruldum kaldım. görüntüyü gayet hızlı bir şekilde yorumluyor. aynanın yakından görüntüsü ise şöyle.
Tek anlamadığım bilgisayarın elde ettiği sonuçları motorlara aktaracak elektrik sinyallerini ne şekilde gönderdiği:)
Her neyse olayın teknik yönü o kadar da önemli değil. Yazıyı okuyunca adamın amacını ne kadar başarılı bir şekilde esere yansıttığını görüyoruz.
Hayran olmamak elde değil.
Tahta & bilgisayar.
Welcome to dijital dünya.
bir buluş, hatta bir mühendislik şaheseri. Fakat sanatsever bir kimse olmakla birlikte, sanatçının toplumun aynası olmasından ziyade toplumun önünde gitmesi, topluma yol göstermesi, flama taşıması gerektiği inancındayım. Burada insanlık namına hiç bir yenilik sunulmamış, faideli bir buluşa harcanabilecek enerji 6000 yıl önce Mısırlıların keşfettiği ve teknolojisinde o günden bugüne hiç bir hatırı sayılır gelişme olmamasına rağmen hala mükemmel şekilde iş gören, günlük yaşantımızın vazgeçilemez bir parçası ve de bir o kadar da ucuz olan aynayı çok karmaşık, teferruatlı, bir o kadar da pahalı ve mükemmellikten uzak bir halde, yani düpedüz gerilemiş olarak karşımıza çıkarılmasına sarf edilmiştir. Video görüntülerini izleyen arkadaşlar farketmişlerdir ki aynamız açıkça bir latency probleminden müzdariptir. Hareketleri takriben 100 – 200 milisaniye geç yansıtmakta, bu da misal traş olurken tamiri güç hatalar ve hasarlara yol açabilmektedir. Piksel sayısının azlığı örneğin yüzümüzdeki sivilceleri görmemize engel teşkil ettiği gibi sadece gri tonlarının kullanımı misal dişimizdeki yeşil şeyleri fark etmemizi, rengimizin, ruhsarımızın tespitini imkansız kılar. Bu mucit arkadaşımızın niyetinin gereksiz teferruatlara girerek toplumu geriletmek olduğunu var sayıyor, bir sonraki icadının bir joystick ve 20 kadar düğme vasıtasıyla idare edilen bir robot – çatal olacağını tahmin ediyor ve kendisini esefle kınıyorum.
katiliyor ama batili mucit arkadaslarimizin yemeden içmeden bu sekilde devam etmelerini umit ediorum, bizim ilerliiceemiz yok bari adamlar gerilesin de yakalayalim artik teknolojiyi 🙂
nasıl traş olucağımızı hiç düşünmemiştim gerçekten de. tabi ya…flama…ewet.
aslında bu büyük buluş, tamda çağımıza uygundur. sanatçımız kesinlikle toplumun önünde gitmektedir.
etrafınızdaki hamburger kuşağının insanlarına dikkatli bakarsanız, hepside sivilcelidir ve bu sivilcelerin boyutu 40X40mm’yi geçmediği sürece ayna onları görüntülemeyecektir. böylece daha mutlu bir nesil yetişmesi sağlanacaktır.
aynanın görüntüleri geç göstermesi ise sanatçımızın mistik yönünü ortaya koymaktadır. burda insanlara, yaşadıkları hayatın bir canlı yayından ibaret olduğunu vurgulamaktadır.
ne yapmaya çalışıyorsun sen ingiliz!?! neden insanların emeklerine saygı duyup biraz terbiyeli olmuyorsun?
baltalamak en büyük emelim bu dünyada vic.
kışla beraber gönüllerde karardı.
Ne tuhaf. Bembeyaz bir mevsim ama hep iç karartıcı gelir.