Araba geyiği yaparkene bir mail’imde saydırdım gittim ekonomik, sosyal muhabbetlere. “E…” dedim, “…hafif.org bu yazıdan mahrum kalmasın”.OTOMOTİV
Bu salak Amerikalılar’ın mantığı ne? 4,6 lt motor yap, 200 bg çıkar. Şimdi biri de diyecek ki; “len o arabaya bi modifiye yapıyon 450 bg oluyo.” Şimdi bu mantık mı? Bence modifiye endüstrisini desteklemek için yapıyorlar. Amerikan usulü sanayicilik en iyi malı, en iyi kaliteyi öngörmez ki. Malı eksik yap ki, sonradan upgrade‘ini satabil. Devamlı yeni model çıkart ki, hayatta bir halt olamamışları, ya da her şeyin en yenisi en büyüğü şeklinde testosteron fışkırtan erkekleri delirt.
Stock, yani fabrika çıkışı durumda bir amerikan her zaman nal toplar. Araba olsun, bilgisayar olsun, hatta insan olsun. Bu belli. Modifiye yapmayan amerikan “kayıkları” yolda gezinip duruyor. E tabi caddeler geniş, yollar uzun ve düz. Engebeleri nadir olmasa da daha geniş tabana yayılmış bir ülke. Avrupa falan gibi keçi patikalarında araba kullanmıyorlar.
Ne de İstanbul’daki gibi fizik kurallarına aykırı yokuşlarda.
Kaldı ki bu benzin canavarlarına zaten kıl olmaya başladı Amerikalılar. “SUV denen lendohalardan alıp arapları beslemeyelim” diyenler artıyor. Bakınız lendoha derken aynı zamanda Land Rover’a da çamur atıyorum.EKONOPOLİTİK
Ve’lâkin Amerikalılar’ın bu hastalığı bitmez. Dünyanın en kültürsüz, en ahlâksız, en vahşi toplumu olarak; milletçe en güçlü, en büyük, en öldürücü üzerine yoğunlaşılmış. Verimlilik işyeri ortamı dışında iplenmeyen bir şey. Nadir kaynakların kullanılması gibi ekonomik mantıkları yaratan ABD aslında bu söylemle, dünyanın kalanının kaynakları delicesine harcamasını ve ABD dünya hâkimi olunca geriye fethedilecek bir şeyler kalmamasını engellemek istiyor.SOSYOLOJİK
Şiddet ve büyüklük merakı derken aklıma hep Michael geliyor. Bu filmde cennetten inen melek Mikail (John Travolta‘nın serseri yorumuyla çok sempatik bir melek aslında), bir yolculuğa çıkıyor ve yolda birkaç kez ısrarla dünyanın en büyük yün topunu görmek istiyor. Yahu, elin meleği ne yapsın yün topunu? Kedi mi bu? Amerika’da çok gezmedim ama birikimlerimden anladığım kadarıyla özellikle eğitim ve kültürün düştüğü kesimlerde her şeyin en büyüğü diye bir takıntı var.Şehirlerde bu gelişiyor mu? pek de değil. Aslında Amerika’da resmedilen kuzeydoğu’lu, İngiliz aristokrasinin yansıması, köklü aileler dışında ağır bir kıroluk söz konusu.Misalen; bir arkadaşım Valdosta diye bir yerde MBA yapmakta. Valdosta tam bir orta batı kasabası. Zaten Georgia’da. Aşağı tükürsen Florida, yukarı tükürsen Alabama, sola tükür Texas… Bir gün dersteyken hoca soruyor (bu arada EMBA sınıfındayız): “Kaçınızın pikap kamyoneti var?” Sınıfta el kaldırmayan 3 kişi. Kamyonet dediğimiz şeylerin de en küçüğü Lincoln Navigator, Cadillac Escalade EXT falan. Hoca tekrar sorar: “Kaçınızın silah taşımak için rafı var?” sadece 2 el aşağı iner.Diğer taraftan aynı ülkede değişik bir durum daha var. Şehirlerde ve özellikle mevz-u bahis ettiğimiz Kuzeydoğulular’da bir ukalalık ki sormayın. Ben böyle terbiyesiz bir halk görmedim. Hizmet sektörü diyorlar ama müşterinin kafasına atıyorlar malı. Oysa kıro dediğim adamlarsa müşteriyi memnun etmek için takla atıyor. Şehirlerde herkes somurtkan ve öküzken, taşrada nezaket, komşuluk devam ediyor. Biraz Türkiye gibi değil mi? Tam olarak değil. Refah farkı bir yana, Türkiye’de şehirlerde aile kavramı devam etmekte.
yorumlar
SUV, sport utility vehicle demeye geliyor ama bu kocaman aletlerin nasil sport ile alakali oldugunu kavramak guc. Amerika’nın kültürel kanallarından , channel 13 konuya uzun uzun değinmiş ve ne kadar tehlikeli olduklarını özellikle anlatan bir program yapmıştı. Öncelikle bu arabalar ile çarpışan standart binek arabalarındaki insanlar için bir facia söz konusu. Ayrıca arabalar ağır oldukları için, devrildiklerinde arabanın ağırlığından tavanın bu ağırlığı taşıyamaması sürekli insan ölümlerinin yaşandığı kazaları meydana getiriyor. Ayrıca arabaların yükseklikleri motor gücü ile doğru orantılı olmadığından, sürücülerin ebleklikler had safhada ise, takla atmaları da kaçınılmaz oluyor. ve 15 senedir aynı şeyi söylüyorlarmış bu insanlar: Şu arabaları geniş yapın diye ve sonunda genişleme olmuş fakat üreticiler bunun arabaları daha güvenli yapmak için olmadığını ifade etmişler. Açıkçası, birçok otomobil firmasının sürücünün güvenliğini taktığını hiç zannetmiyorum, diğer sektörlerde olduğu gibi. Temel ahlaki çöküntünün meyvası bunlar.
Hepsinden öte, 500 beygirlik saatte 300 mil yapabilen bir arabayı saatte maksimum 90 yapablieceğiniz bir yerde kullanırken, arabanın kullanmadığı kalan 400 beygiri nerelerine sokuyorlar anlamış değilim…
o SUV’un anlamı konusu epey karışık bi mevzudur.
popolarina.
şu bayrak sallanmasaydı şurda
Yazayım yazayım diyordum ama cesaret edemiyordum. Elbet kafatasçı değiliz ama mandacı da değiliz. Askerleri yetmediği gibi bir de bayrakları sitemi işkal edince fitil oluyorum işte ne yapayım.
kültürel birikim ve mesire yeri eksikliğini, dünyanın en büyük teflon tavası, dünyanın en geniş sinekliği gibi turistik atraksiyonlarla telafi etmeye çalışna adamlar işte,..
“lendoha” deil “landuha” imiş. wala bu lafı tek kullanan tanıdığım öyle dedi. bilemiyorum. bu kelime de sadece çek dilinde mevcut gördüğüm kadarıyla.
amaaan neyse.
“pardööööön, tepenize bindim”
Aslında Amerikalılar ilk zamanlar çok sağlam ev aletleri, çok sağlam otomobil vs. yapmakla övünürlermiş ama bakmışlar ki adam bir Frigidaire buzdolabı alıyor 40 sene kullanıyor, bu böyle olmaz Avruplılar gibi yapalım demişler. Gelgelelim Amerikan otomobilleri hakkında hepimiz birçok şey biliriz ama en önemlisi benzin fiyatları sanırım. Hasbel kader bir Ford Mustang alsak benzin parasına asla yetişemeyeceğimiz için arada mahelle turu yapmanın ötesine geçemeyiz, çünkü Amerika akaryakıtı bir şekilde çok ucuz kullanırken biz Ortadoğu ülkesi olarak geçen Türkiye akaryakıtın en pahalı olduğu ülke ünvanını elde ettik.
Meksikalıların bir sözü var, bugünlerde sık sık onu hatırlıyorum: Keşke Tanrı’ya bu kadar uzak Amerika’ya bu kadar yakın olmasaydık. Soruyorum arkadaşlar bu kadar mı mülayim olunur?
Benimde yaptığım, ve gördüğüm kadarıyla bir çoğumuzun yaptığı, önemli bulduğum bir hata var. AMERİKA’nın bir ülke değil, bir kıta olduğu gerçeği. Aslında biraz paranoyakça olsa da, bu ismin bile kullanılması bir kısaltma olmaktan çok biraz niyetli gibi geliyor. ABD’nin halkının geçmişini gözden geçirmek istedim, okuduğum bir kaç kitabı düşünmem yetti. ABD halkının tümü bildiğimiz gibi Avrupa göçmenidir. Peki bir yerden diğerine göçen insan , neden bunu yapar?
1. adamakıllı bir iş tutturamadığı için
2. yasadışı suçları olduğu için.
3. yaşadığı yerden nefret ettiği için.
4. yeni bir yerler görmek istediği için. (meraklı)
5. zenginlik ruyasına kapıldığı için (taşı toprağı altın mevzuu)
Örnekler arttırılabilir. ABD’nin tohumu bozuktur. Şu an olanların tümü bu insanların yetiştirdiği nesillerin ürünüdür. Aynı zamanda bu ülkenin insanları, kendinin olmayan bir toprağı, Bir başkasından (Avrupalılardan)kurtararak bir kurtuluş savaşı yaşamış insanlardır.
Evet, ikinci dünya savaşı olmasa, asla böylesi büyük bir devle uğraşmak zorunda olmayacaktı dünya. İkinci dünya savaşı ABD’nin iyi bir oyunculukla Avrupayı borçlu bırakması, uzak doğuyu kavraması ve neredeyse tüm dünyadaki bilim adamlarını kendine çekmesi ile sonlandı. Tüm bunların sonucunda bir dev oldu.
NEDEN?
1. Doğal kaynakları neredeyse sınırsızdı. (doğal kaynakları neredeyse hiç kullanılmamış bir ülkedir. avrupayı düşünün)
2. Kendini Kaçtıkları yere (avrupaya)kanıtlamak isteyen oldukça gaza gelmiş, bir kalabalığa sahipti.
3. Yalıtılmıştı. Eski dünyaya uzaktı.
4. yakın düşmanları onlardan yıldığı için, saldırmak bir yana onlardan yılmıştı (meksika örneği)
vs vs vs
ABD history X filmini seyrederken, şöyle bir durup düşündüm. Sorun şuydu, insanların, tarihleri, mücadeleleri olmadığı için peşine düşebilecekleri bir dava arayışı vardı. Çok çiğ, çok sığ bir faşizmdi. Filmde bir ara durdum ve ” Hitler bu salakları öldürtürdü” dedim. Çok komikti. İthal edilen duyguların fikirlerin inanışların ülkesi.
çok korkuyorum. Çok güçlü ve yaygın durumdalar, ama sahip oldukları gücü taşıyamacak bir olgunlukları var.
Dünyanın masa örtüsü olduklarını düşünüyorum. Bütün kültürlerin Kazara düşürdüğü değerleri üzerine sindiren, ve bunları direten, yemeğin tadını kaçıran bir masa örtüsü gibi.
Ama asıl korkum, masa örtüsünün aniden çekilmesi ile dünyanın alt üst olması. Eğer ABD’ye birşey olursa hepimize olacak, bundan korkuyorum.
eline sağlık, inan bana yaklaık bir yıldır kendime: “Ben faşist miyim acaba?” diye soruyordum. öyle serin bir su döktün ki yüreğime, inanılmaz rahatladım.
Tarihi kahramanları yok diye, hasetlerinden çatlayıp supermanlar, spidermanler üreten bi topluluktan bahsediyoruz. Kendilerini yere göğe sığdıramazlar ama hangisine sorsan, hemen gaza gelip başlar aile ağacını anlatmaya. Bruce Springsteen boşuna “I was born in the USA” diye bağırmamış tabii. Bariz bir gaz sözkonusu aralarında. Girdiğimiz tartışmalarda bile o kadar aptalca konuşuyorlar ki, ben pes edip: “anlıyorum, tabii tabii” diyorum. Sizce nasıl bir beyin, üniversite mezunu olmadığı halde, sırf biz “sizden üstünüz” yalanını bize keklemek için “ben de üniversite okudum” der? Buna akıl mı diyorlar, çorak ova mı? Ah bir anlatsam hikayeleri, siz de faşist olduğunuzu düşünürsünüz benim gibi. Geçenlerde iq testi yaptırmış bizimkisi, bilgisayarın üzerine bırakmış ki görelim hani, 130 çıkmış. Dedim “bu testi sizin için mi hazırladılar, herkese hitap ediyor mu?” İşte bomba cevap: “elbette, biz özel eğitim aldık, sıradan insanların testi ile aynı olamaz” Bu adama nasıl anlatacaksın şimdi? “Sen salaksın” mı demen gerek yani illa ki?
Bu arada klavyemle cebelleşiorum, hatalı ve kopuk kopuk yazdıysam affola.
çok iyi valla futur tebrik:)
bu sütü bozukları anlatıyor
ubu memlekete aha böle serserilerden oluştu diye açıklayıveriyor
gangs of ny ile ilgili güzel bir yazı var burada. dün özel gösterimine gittim. daniel day-lewis oscar’ı alır sanırım. harika oynamış. filmin sonunda mm yok söylemiyom tamam. ama sonu olmamış bence. sanırım kesmişler filmin sonunu.
Bruce Springsteen sanırım sözü geçen şarkıda “Born in the USA” derken Amerikalılığını övünerek haykırmıyor hatta neredeyse Amerikalı oluşuna Amerika’nın saldırganlığı nedeniyle üzülüyor ama gideceği bir yer yok, başka ülkelere gidip savaşmak da istemiyor. Kısacası Amerikalı’yım burada doğdum burada kalayım ne işim elalemin memlketinde diyor… Yanlış örnek!
Springsteen ABD’ye sahip çıkıyor, kesinlikle yanlış örnek değil. Aptal olmadığı için, yönetimi eleştirmesine rağmen, çaktırmadan da halka gaz veriyor. Biraz daha satır arası okuyup, o dönemde Amerika’daki çalkantıları ve Rock’n Roll’un yeni mülayim ilahı olarak ortaya çıktığını unutmayalım. “Asalım keselim, haydi savaşalım, ben Amerika’da doğdum” diyecek değil ya. O zaman pek bi komik olmaz mıydı sence de? Üstelik de savaş karşıtı onca söylem çıkmışken. “Sarı ırkı öldürelim, gelin dünyaya hükmedelim” mi diyecek sanki? Gidecek bir yeri yok demek de nerden çıktı, adam aslında gayet memnun Amerikalı olmaktan, “süper gücüz ama ezdik zavallıcıkları” diye bir hor görü var özünde. Halkını eğitme çabası içinde olması, halkının aptal olmadığının ispatı değil. Şunu çok açık anlamalıyız, Amerikan vatandaşı çoğu birey, aslında üstün olduğunu düşünüyor. Bu onlara öyle bir aşılanıyor ki, en tatlı dillisinde bile kendini ele veriyor. Avrupa’ya karşı inanılmaz bir kompleksleri var, ama bu komplekslerini dahi kabul etmeyecek kadar beyinleri yıkanmış insanlar. Uygar oldukları palavrasına gelince, MTV Europe’u izlerken bile ağızları bir karış açık kalıyor. İnanılmaz tutucu ve gelişmemişler. Bize sinema ve müzik aracılığı ile sattıkları kültürleri de palavradan öte birşey değil. Herşeyi toz pembe göstererek dünyaya kültür ticareti yapıyorlar, e biz de az gelişmişiz ya, hemen onlara kanıp, “Ay Amerika, vay Amerika” oluyoruz. Bu konuda o kadar başarılılar ki, Rusya dağılıp, millet açılıp saçıldıktan sonra, Rus halkı, Amerikan bayraklı havlular satın alıp, Amerikalılar gibi karizmatik olmaya çalıştılar. Oysa eğitim ve kültür açısından Amerika’nın çok çok üzerindeydiler. Bizler de balıklar gibi T.V.ye bakıp, inanıyoruz işte. Soğuk Amerikan esprileri yapıp, kendimizi Bruce Willes’e benzetmeye çalışıyoruz.
Hepsi aptal değil tabii, çok acı eleştirenler de var, ama yine de bir bakın, herşeyi sonunda kendilerine malediyorlar. Para var, huzur var…
abd’de dogdum die bairiyo, ben bi’ amerikaliyim da diebilirdi. kafiye olsun die mi dedi ki? sanmam. mars gibi bisii o sarki bi’ bakima.no woman no cry’daki gibi bi ceviri hatasi yapmis diildir kanimca plum.
Bu söylediklerine bir itirazım yok hatta birebir yaşayarak benim de tespit ettiğim şeyler söylediklerin, sadece şarkı konusunda şu dizlerin satır altı olsa dahi, sence Amerikalı oluşla övünme mi var?
“Born down in a dead man’s town
The first kick I took was when I hit the ground
You end up like a dog that’s been beat too much
Till you spend half your life just covering up.
Got in a little hometown jam
So they put a rifle in my hand
Sent me off to a foreign land
To go and kill the yellow man.”
oole dicek tabi ben beyaz amerikaliyim demio o amerika’da dogdum dio. sari irki da savuncak tabii. onnar da abd’de dogdular.
ben de sadece şu sözleri yazıyorum:
“I was born in the USA”
Kilit cümle bu: “Kendimi de eleştiririm, savaştığıma lanet ederim, ben hata ettim, siz etmeyin ama ben AMERİKA’DA DOĞDUM!”
Bütün tema şu cümlede gizli özünde, hem suçlıu hem güçlü olmanın bayraktarlığını yapmak da bu oluyor işte.
barada’dan özür dileyerek (Çünkü o mailing gruba atmıştı)aşağıdaki şarkı sözlerini konumuza cuk diye oturacağını düşündüğüm için, buraya yapıştırıyorum. kopyala yapıştır ve ingilizce sevilmese de, konumuz ABD olduğuna göre, bunu yapmakta bir zarar görmüyorum. Numb, gerçek eleştiri budur:
Well Americans don’t care for much of anything
land and water the least
And animal life is low on the totem pole
With human life not worth more than infected yeast
Americans don’t care too much for beauty
They’ll shit in a river, dump battery acid in a stream
They’ll watch dead rats wash up on the beach
and complain if they can’t swim
They say things are done for the majority
Don’t believe half of what you see
and none of what you hear
It’s a lot like what my painter friend Donald said to me
“Stick a fork in their ass and turn them over, they’re done”
LOU REED
Bence abartıyorsunuz. Ha Amerika’lı ha Türk, ülkelerinde hangi koşullarda yaşadıkları önemli olan. Amerikan göçmenlerinin nitelikleri sizin dediğiniz gibi olsa da ne fark eder. Yaşamlarını değiştirmeye hakları yok mu insanların. Fransız devrimini kimler yaptı. Sovyet devrimini. Bazı insanların iyi yaşam kurma mücadelesi devam ederken, bazıları da kendi mücadelesi içinde başkalarına dünyayı zehir edecek. Tarih çelişkilerle ilerler, tez antitez, ying yang. Kendi seçimlerimizden sorumluyuz, hep seçim yapma hakkımız vardır. Genellemeler hep abartılı oluyor. Lou Reed’i ben de severim.
ying yang değil yin yang olacak tabi, belli mi olur atlarsınız üstüne, size güvenmediğimden değil.
Eh! Şimdi araştırıp önüme “gerçek eleştiri” diye 300 tane şarkı daha koymazsın umarım. Tekrar ediyorum; Ben sadece bu şarkıda Amerikalı olmaya ince bir dokundurma var düşündüğünün aksine diyorum. Oturup eleştirel şarkı tarihçesi kurcalamayalım değil mi şimdi? Culdesac’çım sen de ne olur yani bir kez Plumprune kardeşin arkasında olucam illa diye hiç anlamadığım garip cümleler kurmasan! Ayrıntılar aşağıda:
Born down in a dead man’s town
The first kick I took was when I hit the ground
You end up like a dog that’s been beat too much
Till you spend half your life just covering up
– Ölü bir adamın şehrinde doğdum (burada “born” kelimesine dikkat. Yani amerika ölü adamın şehri ayrıca)
İlk aldığım darbe yere düşüşümdü (Doğup yere düşmüş, hastane, vatandaşa ilgi filan yok diyor sanıldığı gibi)
(Amerika’da)Ömrünün yarısını saklanarak, korunarak (Cover up, saklanmak dışında silah tutmak anlamına geliyor buna da dikkat) geçirmezsen, çok dövülmüş bir köpek gibi olur sonun.
(Çünkü)Amerika da doğmuşum (Buradaki “çünkü”yü ben eklemedim şarkı içinde “cause” geçiyor, kapakta yazmasa da)
Got in a little hometown jam
So they put a rifle in my hand
Sent me off to a foreign land
To go and kill the yellow man
-(Bu cümleye ekstra dikkat)Memleket karmaşası içindeyim! Elime silah verdiler yabancı bir ülkeye sarı ırkı öldürmeye gönderdiler… Çünkü Amerika’da doğmuşum!
Come back home to the refinery
Hiring man says “Son if it was up to me”
Went down to see my V.A. man
He said “Son, don’t you understand”
– Eve, rafineriye (rafineri çok önemli bir kelime yine burada çünkü diğer anlamı da dökümhane yani “şekillendirildiğin” yer”) geri döndüğümde, işverenim “evladım bana kalsa” dedi. V.A. adamıma (V.A: Veteran affairs: Savaş gazilerinin ve uzun süre savşta olanların problemleriyle ilgilenen Amerikaya has kuruluş)danışmaya gittiğimde bana “anlamıyor musun evladım dedi” … Çünkü Amerika’da doğmuşum, doğmuştum, doğdum!
I had a brother at Khe Sahn fighting off the Viet Cong
They’re still there, he’s all gone
He had a woman he loved in Saigon
I got a picture of him in her arms now
– Khe Sahn’da Viet Kong’la savaşan bir kardeşim vardı, hepsi hala ordalar ve kardeşim tamamen kayıp. Saygon’da bir kadını vardı, elimde şimdi sadece o kadının kollarındaki resmi var! Çünkü Amerika’da doğmuşum…
Down in the shadow of the penitentiary
Out by the gas fires of the refinery
I’m ten years burning down the road
Nowhere to run ain’t got nowhere to go
– Cezaevi gölgesinde, rafinerinin gaz alevlerinden uzakta (Burada sanırım hapishane bile tercih ediliyor USA dış dünya yaşamına). On yıldır bu yollarda yanıp tutuşuyorum (ya da “On yaşında bir çocukken bile elektrikli sandalyeye yollanabiliyorum; zira “burning down” yanıp tutuşmak anlamı dışında elektrikli sandalyede infaz edilmek anlamına da geliyor!) Kaçacak-gidecek hiçbir yerim yok (satır altı: çünkü dünyayı beceriyoruz); Çünkü Amerika’da doğmuşum
Hala bu şarkının sonuç olarak Amerika’da doğmuş olmayı yücelttiğini mi söylüyorsunuz allah aşkına? Gayet zeki olabilirsiniz ama kankalık müesseseniz dışında da insanlar olduğunu “yemeyeceklerini”, 3 amerikalı tanıyıp dünyayı algılamış olamayacağınızı da farketmeniz gerkiyor fil-hakika!
alla alla:)
Elestirmedigini sana kim soyledi? Bir ulkeyi yermek, hatalarini elestirmek, o ulkeyi sevmemek, yuceltmemek ne zaman oldu? Adam Amerikali Numb, adam Amerika`da dogmus. Bruce Springsteen ozunde bence bir Amerikan milliyetcisidir. Eger oyle olmasaydi, inan bana o sarkiyi seslendirmezdi. Bakma sen insanlarin soylediklerine, o sarki Amerikan halkini gaza getirmekten baska bi ise de yaramaz zaten. O da o ulkede dogmus bir adam, “hadi len” diyip ulkesini o kadar yerin dibine sokabileceginden emin misin? Adamin tek derdi, ulkesini daha iyi duruma goturmek. Bruce Springsteen protest muzik ayagina duygu somurusu yapmistir. Cunku Amerika bir azinliklar ulkesidir. Yapilan sadece ve sadece duygu somurusu olup, birinci amac cukkayi doldurmak, ikinci amac da toparlanin Amerikamiz elden gidiyor, birseyler yapalim demek. Amerikan hukumetinin salak oldugu gercek, ama onlari yonlendirenlerin de mi salak oldugunu saniyorsun sen? Bence sen adama asiri anlamlar yukluyorsun. Amerika bir bok cukurudur, Bruce da bu bok cukurunun icinde olan bir adam olarak, gelin su boklardan siyrilalim demistir. Ulkesini oldukca cok sevmektedir. Yeni sozler yok sayin Numb, benim de anladigim bunlar, ki ne anlamak istersen yazilandan onu anlarsin, anlatilmak istenen ne olursa olsun.
Yani Bruce Springsteen bir terorist mi?
yine ayni hata, culdesac’in bilgisayarindan atmisim yine, yukaridaki ahkam bana aittir.
bak simdi dooru soluosun ben incelemeden bi’ kiyisindan tutuverdim sarkinin ama orasi da nakarati idi. vurucu mesaj orada idi yani. simdi kendimi hala salak salak savunabilirim die dusunuyorum. cunku hatali olduum nokta sozlerin uzerinde hiiic dusunmemem idi. ama bu bizi neye goturebilir? “amerika’da dogduuuum hiaaaayt amerika’da dogduuuum oleeeey” die anlio az ingilizcesi ile. “amerikaaa! ne saaaans! adama bak!” dio. budur dediim benim. bu mesaji da goz ardi edilmesin yani. edilirse de ayip edilmis olur. :o)
hay allahim. ahah! ne salaim! ayip…
.
-bireysellik avrupa da doğmuş,
amerika da boku çıkmış.
emperyalizm avrupa da doğmuş,
sözde amerika da yuhalanıp,
kapitalizm kisevesi altında dünyanın kukusunu, pipisini koparmış-
bonus:
önlüğüm ve çantam şiiri
nerden geldin güzel kuş,
almışsın yağmurda duş.
şu tellere tüne de
ürkütsün
jorj dabılyu buş
3/B sillypoet
siirin cok guzel sillypoet.
bruce springsteen’in son albümünün bir “gelin canlar, şimdi bir olma zamanıdır” albümü olduğu, ve bazılarının iddia ettiği üzre bir 9-11 albümü yapam sir paul mc chartney’e sinir ola ola (ne de olsa o bir amerikalı değildir) hazırlandığı hatırlanmalıdır,..
bir de aklımda kalan bir filmden ufak bir sekans, yabancı menşeili bir uçakta bulunan amerikalı çocuklar, onları vurmak için gelen amerikan jetlerine pencereden “bakın nasıl da amerikalıyız” anlamında, gömleklerinin içindeki bruce springsteen tişörtlerini gösteriyorlardı,..
ben de yapıcam