Araba geyiği yaparkene bir mail’imde saydırdım gittim ekonomik, sosyal muhabbetlere. “E…” dedim, “…hafif.org bu yazıdan mahrum kalmasın”.OTOMOTİV
Bu salak Amerikalılar’ın mantığı ne? 4,6 lt motor yap, 200 bg çıkar. Şimdi biri de diyecek ki; “len o arabaya bi modifiye yapıyon 450 bg oluyo.” Şimdi bu mantık mı? Bence modifiye endüstrisini desteklemek için yapıyorlar. Amerikan usulü sanayicilik en iyi malı, en iyi kaliteyi öngörmez ki. Malı eksik yap ki, sonradan upgrade‘ini satabil. Devamlı yeni model çıkart ki, hayatta bir halt olamamışları, ya da her şeyin en yenisi en büyüğü şeklinde testosteron fışkırtan erkekleri delirt.

Stock, yani fabrika çıkışı durumda bir amerikan her zaman nal toplar. Araba olsun, bilgisayar olsun, hatta insan olsun. Bu belli. Modifiye yapmayan amerikan “kayıkları” yolda gezinip duruyor. E tabi caddeler geniş, yollar uzun ve düz. Engebeleri nadir olmasa da daha geniş tabana yayılmış bir ülke. Avrupa falan gibi keçi patikalarında araba kullanmıyorlar.
Ne de İstanbul’daki gibi fizik kurallarına aykırı yokuşlarda.
Kaldı ki bu benzin canavarlarına zaten kıl olmaya başladı Amerikalılar. “SUV denen lendohalardan alıp arapları beslemeyelim” diyenler artıyor. Bakınız lendoha derken aynı zamanda Land Rover’a da çamur atıyorum.EKONOPOLİTİK
Ve’lâkin Amerikalılar’ın bu hastalığı bitmez. Dünyanın en kültürsüz, en ahlâksız, en vahşi toplumu olarak; milletçe en güçlü, en büyük, en öldürücü üzerine yoğunlaşılmış. Verimlilik işyeri ortamı dışında iplenmeyen bir şey. Nadir kaynakların kullanılması gibi ekonomik mantıkları yaratan ABD aslında bu söylemle, dünyanın kalanının kaynakları delicesine harcamasını ve ABD dünya hâkimi olunca geriye fethedilecek bir şeyler kalmamasını engellemek istiyor.SOSYOLOJİK
Şiddet ve büyüklük merakı derken aklıma hep Michael geliyor. Bu filmde cennetten inen melek Mikail (John Travolta‘nın serseri yorumuyla çok sempatik bir melek aslında), bir yolculuğa çıkıyor ve yolda birkaç kez ısrarla dünyanın en büyük yün topunu görmek istiyor. Yahu, elin meleği ne yapsın yün topunu? Kedi mi bu? Amerika’da çok gezmedim ama birikimlerimden anladığım kadarıyla özellikle eğitim ve kültürün düştüğü kesimlerde her şeyin en büyüğü diye bir takıntı var.Şehirlerde bu gelişiyor mu? pek de değil. Aslında Amerika’da resmedilen kuzeydoğu’lu, İngiliz aristokrasinin yansıması, köklü aileler dışında ağır bir kıroluk söz konusu.Misalen; bir arkadaşım Valdosta diye bir yerde MBA yapmakta. Valdosta tam bir orta batı kasabası. Zaten Georgia’da. Aşağı tükürsen Florida, yukarı tükürsen Alabama, sola tükür Texas… Bir gün dersteyken hoca soruyor (bu arada EMBA sınıfındayız): “Kaçınızın pikap kamyoneti var?” Sınıfta el kaldırmayan 3 kişi. Kamyonet dediğimiz şeylerin de en küçüğü Lincoln Navigator, Cadillac Escalade EXT falan. Hoca tekrar sorar: “Kaçınızın silah taşımak için rafı var?” sadece 2 el aşağı iner.Diğer taraftan aynı ülkede değişik bir durum daha var. Şehirlerde ve özellikle mevz-u bahis ettiğimiz Kuzeydoğulular’da bir ukalalık ki sormayın. Ben böyle terbiyesiz bir halk görmedim. Hizmet sektörü diyorlar ama müşterinin kafasına atıyorlar malı. Oysa kıro dediğim adamlarsa müşteriyi memnun etmek için takla atıyor. Şehirlerde herkes somurtkan ve öküzken, taşrada nezaket, komşuluk devam ediyor. Biraz Türkiye gibi değil mi? Tam olarak değil. Refah farkı bir yana, Türkiye’de şehirlerde aile kavramı devam etmekte.