Küreselleşen dünyamızda satranç tahtasının merkez karelerini teşkil eden Türkiye isimli ülkesinde Türk milleti adıyla bilinen bir toplulukta birey olmaya çalışmak gittikçe zorlaşıyor. Amerikan Imparatorluğu, Ortadoğu’ nun su ve petrol yönetim politikalarını din, ırk provakasyonları, bilinçli dezenformasyonlar gibi tekniklerle yönlendirmeye ve bu vesileyle Dünya’yı ele geçirmeye çalışırken (kötü adamlar hep bunu ister ya) nihayetinde bıçak bizim de kemiğimize dayandı. Bir zamanlar cadı avcılığı da denen anti-komünist politikalar bugün Hollywood senaryolarına konu olmaya başladı. Komünizm tehlikesinin geçmesi -diğer bir deyişle Doğu Bloğunun yıkılması- neticesinde Nato müteffiki ülkemiz yepyeni stareji ve senaryolar içinde çalkalanmaya başladı. Vakti zamanıyle Kore’ de komünistlere karşı savaşan askerimiz şimdi Afganistan’ da Kuzey Irak’ da görev almakta. Askerimiz derken aslında kastettiğim herhangi bir sınıf değil, çünkü her Türk genci zorunlu olarak askere gidiyor ve bu ödevini tamamlıyor (isteyerek ya da istemeyerek). Ülkemizi yönetenleri veya iktidar sahibi kişi ve kurumları suçlamak amacıyla bunları yazmıyorum elbette, çünkü sadece onlar değil hepimiz satranç oyununu yalnız piyonlarla oynamaya alıştırılmış durumdayız. Ancak bu oyunun inceliklerini bilenler eminim farkındadır ki, bir piyon bile oyunun kaybı anlamına gelebilir. Bugün gözümüze ciddi gözükmeyen birçok konuyu açılımlarıyla düşünmeliyiz, basit bir piyon hamlesi dahi olsa şunu sormalyız: Bizi bu hamle nasıl tehdit edebilir, buna nasıl engel olabiliriz, kendimizi nasıl savunabiliriz? Bizim nesil gerçekten ilginç bir nesil. Birçok yeniliğe hızla adapte olmayı öğrendik. Yarın ışınlanma bir ulaşım yolu olarak hayatımıza girse hiç şaşırmayız. Çünkü uzaktan kumandalar, kişisel bilgisayarlar, CD çalıcılar, 3D animasyonlar, uydu kanalları bizi şaşırtamadı. Özel bir nesliliz… Yaratıcı projeler geliştirip ulusal bir reform hareketi başlatmak artık mecburiyetimiz oldu kişisel kanaatimce. Dünya’nın yeniden yapılandırılma süreçlerinde nerede olacağız, nerelere köklerimizi salacağız?
