Bu, insanın yapısında mı var; yoksa bir tek ben mi böyleyim?Ortada tek bir şey var, tek bir hedef. Hayatın geçirilmesi gereken diğer süreçlerine de bakıldığında, becerebilmesi oldukça kolay bir şey…O tek bir şey üzerine, sanki aynı anda milyonlarca şeyin üstesinden geliyormuş gibi düşüyorsun ki, dünyada tek bir şey üstüne odaklanıp elde edilmiş başarıların en iyisi,en güzeli senin olsun diye, elinden gelenin en iyisini yapasın ,yapasın diye…Zaman geçiyor, ilk başlarda her şey güzel gidiyor; mutlu ve umutluyuz derken,Hünerleri gösterme zamanı artık iyice yaklaşıyor.Artık yapılan yapılmıştır, artık istenilse de yaptıklarının üzerine çok bir şey katılamazdır.Bunu beyninde o kadar çok tekrarlarsın ki sonra, gelinen en son aşamada,Neredeyse beynin bu başıboşluk duygusundan,bu rahatlamadan sarhoş olur, bilinçsizleşir, kendini resetler, gider,dolanır,aylak adam olur,işsiz kalır,kalır,kalır derken…Herşey bir anda, en son aşamada, tıkanırrrr kalır…Azimli kulaçlarla yüzülüp varılan kuyruk, boynumuza dolanır,koca bir varoluşluktan, tekrar filizlenemez bir yokluk yaratır…Hedefe artık tamamen yaklaşmış olmanın yarattığı hissiyat, insanı bu kadar mı insanlığından koparır, beyninin suyunu sıktırıp,dalga geçer gibi kendi boğazında yol aldırtır.Ben çok sıkıldım artık çok süreçli yolların son adımlarında ,kendimi toparlamaya çalışmaktan.Aklıma bir önceki başarısızlığım gelir hep, ilk zamanlardaki hevesli başarılarımın kapılarının eşiklerinde bekleyen cüsseli başarısızlıklarım gözümün önünde el sallar sanki,“Hiç boşuna uğraşma, en son adıma geldin, sana göre değil bir şeyi bitirirken mutlu olmak,senin mutluluğunun sırrı bu hayat yolunda devamlı seyralmak” diye bağıran simsiyah hafler,önceki süreçlerimi kendi rengine boyar sanki…Peki ,bu gibi durumlarda ne yapmalı?Belki de geçen günki gibi, yeşil yandığında bekleyedurup, kırmızıda geçmeye çalışmalı.Belki de renkleri takip etmeksizin,Her zaman, her yerde sadece durmalı…Öylece durmalı,durulmalı…
yorumlar
nerede haraket orada bereket :)bu ilk paragraftaki hallere sokan durumlarda,basit bir çözümü var önce gerekeni sonra mümkünü daha sonra imkansızı yap diye…çok iyi uygulayabiliyor muyum? hayır.. konsantre eksikliği nedeni olabilir:)burada en iyisini yapacam derken durum vahimleşiyor ,sanırım önce gerekeni yaptım mı diye bakmak gerekiyor?…
Aslında imzan da ilintili konuyla Faraza…Yalnız tespit süper, evet konsantre eksikliği ve ötesi bence. Ama konsantre eksikliği de gerçekten bünyendeki bir sorundan kaynaklanmıyor da olabilir.Kendini konsantrasyonunun eksik olmasına şartlayan (tam da son adımda) beyinler için tıpta bir tanımlama var mı??? Bir psikolog gelip beni kurtarabilir mi???
Psikiyatr olucaktı..Tedavi lazım…
saçma sapan bir kurgu, bir sürü kelime ve imla hatası… kesinlikle iyi bir psikiyatr ile görüşmen lazım.
kendin ne anladın söylediğin sözden?bu bloglarda denk geldiğim en saçma yazı!
Sen de bence bi ahlak ya da insanlarla iletişim dersi falan al olur mu;)))
Sadece eleştiri nasıl yapılır adlı bir ders kurtarır ama, sorry…
çok hoş bir anlatım olmuş il mare:)
Zorluklar varsa aradaİnsansın!Engellere harcanmayan güçler ne güneDayat ki yaşadığını anlayasın!Behçet Necatigilböyle demiş şair.Bir başkası,Nesihi;“Kim bilir ol bir bahara kim ölüp kim kala sağ”Bu can bize temelli verilmediAlır bir gün yalan dünyaBelli mi yarına çıkacağımızNerde kaldı sonraki baharlarDer de gene şaşmaz bildiğindenŞu eğreti yerde nice insanlarGözünüzde büyüttüğünüz şeylerİlerde güleceksiniz!İçindeykenAnlaşılmaz gençliğin geçtiğiVe telaşlar yıpratır kalbi:Enfarktüs.En iyisi oluruna bırakmakBiraz geniş olunuz!..Yazınızdaki endişeler,insan olanın yüreğinde her daim vardır,olacaktır. Kaçınılmaz olanı değiştirme şansımız yok denecek kadarken, fazla takmamak lazım diyorum.. Yazınızdaki hassasiyetlere kayıtsız kalmak da çok zor ne yazık ki..
Güzel paylaşımınız için teşekkür ediyorum Ivandesinovic.. Yapıcı oldu gerçekten..
Einsteinbu yazının altında bulunsun istedim…
İşte gerçekçiliğin böylesi,muhteşem,sağol Faraza!Ben de dün akşam okurken eklemeye karar verdiğim Niçe’nin Zerdüşt’ünden birşeyin bu yazının altında olmasını istiyorum:“Sakının tek başına yaşayanlara haksızlık yapmakan.Tekbaşına yaşayan birisi nasıl unutabilir? Nasıl karşılık verebilir?Kolaydır içine bir taş atmak;ama taş ta dibe kadar indiğinde,söyleyin,kim çıkaracaktır onu yeriden dışarıya?Sakının tek başına yaşayanlara hakaret etmekten;ama bir kez ettiyseniz, o zaman öldürün de onu!”