Bu arada Naim Dilmener is back. Radikal İki’de. Deli sevindim. Bu da bu haftaki yazısı. Hoş geldi.Ve dışarıdan gözler, kalemler nasıl da tarafsız, nasıl da uzak yazabiliyorlar meseleleri. Bu yazı da bunun kanıtı.Zeliha Etöz, Siyasal’da okurken en sevdiğim akademisyen idi. Sosyoloji hocası idi (Diğer sevdiğim akademisyense İletişim Fakültesi’nin o zamanlar Türk Sineması öğretmeni olan S.Ruken Öztürk’tür). Etöz, o zamanlar nefis bir makale yayımlamıştı: Gerçek hayatlarımızı o kadar yalıtmıştık ki demir kilitler, steril, güvenli siteler vs derken, komşuluklar uçup gitmişti. Derken televizyonda beliriveren sıcak ortam / komşuluk mevzulu diziler deliler gibi izlenmeye başladı. İşte bu iki mevzu arasındaki somut bağları düşünen, yazan bir makale idi. Dün, bir 24 Kasım sabahı olması sebebiyle belki de, otobüsten denize bakarken bu makaleyi anımsadım.Tabii bu bir 24 Kasım yazısı değil. Peki ben neler demek istedim? 1.İyi akademisyenler var sahiden. 2.Onların da sayıları az. 3.Kıymetlerini bilmek gerek.