bildirgec.org

ruken öztürk hakkında tüm yazılar

Akademisyenler ve komşuluk meseleleri

kahramancayirli | 25 November 2009 12:03

Bu arada Naim Dilmener is back. Radikal İki’de. Deli sevindim. Bu da bu haftaki yazısı. Hoş geldi.
Ve dışarıdan gözler, kalemler nasıl da tarafsız, nasıl da uzak yazabiliyorlar meseleleri. Bu yazı da bunun kanıtı.
Zeliha Etöz, Siyasal’da okurken en sevdiğim akademisyen idi. Sosyoloji hocası idi (Diğer sevdiğim akademisyense İletişim Fakültesi’nin o zamanlar Türk Sineması öğretmeni olan S.Ruken Öztürk’tür). Etöz, o zamanlar nefis bir makale yayımlamıştı: Gerçek hayatlarımızı o kadar yalıtmıştık ki demir kilitler, steril, güvenli siteler vs derken, komşuluklar uçup gitmişti. Derken televizyonda beliriveren sıcak ortam / komşuluk mevzulu diziler deliler gibi izlenmeye başladı. İşte bu iki mevzu arasındaki somut bağları düşünen, yazan bir makale idi. Dün, bir 24 Kasım sabahı olması sebebiyle belki de, otobüsten denize bakarken bu makaleyi anımsadım.
Tabii bu bir 24 Kasım yazısı değil. Peki ben neler demek istedim? 1.İyi akademisyenler var sahiden. 2.Onların da sayıları az. 3.Kıymetlerini bilmek gerek.

sinema’nın dişil yakası

kahramancayirli | 31 January 2009 14:39

türk sinemasının en iyi yönetmenlerinden: handan ipekçi
türk sinemasının en iyi yönetmenlerinden: handan ipekçi

sinema da, sinemamız da gerçek hayat gibi eril. filmler eril, karakterler, diyaloglar, olay örgüleri … hepsi eril. bugün size tanıtacağım iki eserse sinemanın dişil yakasını anlatıyor.
iki kitabın da yazarı s.ruken öztürk, ankara üniversitesi iletişim fakültesi sinema radyo televizyon bölümünde doçent doktor ünvanıyla öğretim görevlisi olarak ders vermeye devam ediyor.
ben ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinde öğrenciyken kendisi iletişim fakültesinde türk sineması dersleri verirdi. kendi sıkıcı işletme-finans derslerimden kaçıp kaçıp sevgili ruken öztürk’ün türk sineması derslerine girerdim (sanırım o yıl hiçbir dersini kaçırmamıştım). ki öğrenim yaşamım boyunca keyifle dinlediğim tek öğretmen kendisi olmuştur, çok iyidir, yardımseverdir, kendisine sorulan her soruya uzun uzun yanıtlar verir, makaleler örnek gösterir, filmlerden alıntılar, örnekler belirtir. o türk sineması derslerine girmemiş olsaydım şimdi daha boş, daha gereksiz, daha mutsuz bir insan olacaktım buna tüm kalbimle inanıyorum. şimdilik bu hatıra kısmını burada bırakıp kitaplardan söz edelim.
alan yayıncılık’ın 2000 yılında yayımladığı sinemada kadın olmak, diğeriyse om yayınevi’nden 2004te çıkan sinemanın “dişil” yüzü. her iki kitabı da şimdi kitapçılarda bulmak biraz güç. neyse ki ankaradayken bulabilmiştim ama eğer bu kitaplara herhangi bir kitapçıda rastlarsanız hemen alın isterim. keşke metis yayınevi her iki kitabı da yeniden yayımlasa.
iki kitap da çok özel elbet ama ikincisi yirmiüç kadın yönetmenimiz hakkında olduğundan bana hep daha bir belgesele yakın görünür, arşivlerde edineceği yeri hak eder. feyturiye esen, birsen kaya gibi hatırlamamızın güç olduğu yönetmenlerin de bu eserde incelendiğini anımsatalım. tabii kitapta bilge olgaç, handan ipekçi gibi daha aşina olduğumuz yönetmenlerimiz de yer alıyor.
mutlaka edinmemiz gereken türk sineması kitaplarından söz etmeye başka yazılarda devam edeceğim..