
AÇLIĞIMIZA VE SUSUZLUĞUMUZA DAİR NOTLAR
Bütün bir nesil, bir an önce iktisadi düşünce tarzına sahip olmalıyız…İktisadi Düşünme Tarzına sahip olduğunuzda çok önemli bir iktisat kuralı ile hayata bakmaya başlayacağız. O da şudur: ”Kıt kaynak, sınırsız istek…”Bunun anlamı şu: İnsan, sınırsız isteği ve sonsuz ihtiyaçları olan bir varlıktır. İnsanın sınırsız isteklerine rağmen, içinde yaşadığı gezegen de bu sınırsız isteklerini karşılama imkânı yoktur. Çünkü bu gezegenin kaynakları sınırlıdır.Mevlana bu konuya dikkat çekerek der ki: Bütün dünyanın yiyeceklerine sahip olsan yine de acıkacaksın. Bütün dünyanın suları senin olsa,hepsinden içsen yine de susayacaksın. Bütün bedenlere sahip olsan. Hepsi senin eşin olsa, yine de nefsin mutmain olmayacaktır.

Sınırsız isteklerin ve ihtiyaçların sonsuz bir şekilde karşılanması ancak İlahi dinlerin vadettiği cennet ortamı ile mümkündür.İnsanlar bu gezegende bir an önce “kıt kanaat” geçinmeyi ve yaşamayı öğrenmeliler. “Kıt kanaat yaşamak” ifadesi, yoksulluk ve fakirlik içinde yaşamak olarak algılanmamalıdır. Anlaşılması gereken şudur: Bilinçli yaşamalı ve bilinçli tüketmeliyiz. Aksi halde gezegenimizin havası, suyu ve diğer bize sundukları tükeniyor. Tüketim çılgınlığımız gösteriyor ki: Cennet gezegenimizi cehenneme çevirmemize çok kalmadı…

Üniversitelerde okutulan İktisada Giriş 1. sınıf ders kitabında bu konuda çarpıcı bir örneğe yer verilmiştir.Geldiğimiz noktada artık soluduğumuz hava bile satılan ve alınan bir “mal” olarak tanımlanmaktadır. Evet, yanlış okumadınız, artık nefes alıp verirken de paramızın hesabını yapmak durumunda kalacağız.Günümüzde kirlenen havanın temizlenmesi, kirlilik önleyici filtrelerin ve kirlilik ölçüm cihazlarının kullanımı yüksek maliyet gerektirmektedir.Wall Street Journal gazetesinden alınarak İktisasa giriş kitabında yer verilen örneğe göre ; Gezegenimizin en kalabalık kentlerinden birisi olan Mexico City’de soluduğumuz havanın ticareti yapılmakta.

Kentin nüfusu yaklaşık 25 milyon. Kentte yolarda kullanılan Araç sayısı da yaklaşık olarak 4 milyon. Toz, duman, fabrika atıkları ve araç gazları derken hava kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. Gerçi dünyanın gelişmiş bir çok kentinde manzara aynıdır. İstanbul dahil… Bu manzarayı kaçırmayan bazı özel girişimciler kurdukları oksijen çadırlarında temiz hava ticareti yapmaya başlamışlar.Araştırmalara göre İstanbul gibi bir kentte sağlıklı bir temiz havanın sağlanabilme maliyeti kişi başına yılda yaklaşık 1000 dolardır.Hani Orhan Veli bir şiirinde; “ Bedava yaşıyoruz, bedava;Hava bedava, bulut bedava” diyor ya ,korkarız çok yakın gelecekte şairler şöyle yazacak; Çok pahalı yaşıyoruz çok; Havamız kirli, nefes almak pahalı, sular tünendi, bir yudum su; ateş pahası…

İktisadın tanımına baktığımızda, tanımda yer alan şu olgu dikkatimizi çekiyor. İktisat: İnsanların ve toplumların sınırsız olan ihtiyaçlarını karşılamak için, sahip oldukları sınırlı kaynakları bilinçli kullanma sanatıdır. İktisat sadece alınan ve satılan mal ile elimizde dönüp dolaşan paradan ibaret değildir.Lavaboda gereksiz su israfının önüne geçmek ve ihtiyaç olmayan ışıkları kapamak da iktisatlı olmaktır.Bu sanat, gezegenimizin geleceği açısından o kadar çok önemlidir ki, bu sanata sadece iktisatçılar değil, yediden yetmişe herkes sahip olmalıdır. Hem de bir an önce….
yorumlar
Gidecem buralardan…
İsrafı önlememiz lazım;suyu,elektriği dikkatli kullanın dediğim zaman insanlar seni cimri,pinti biri gibi görüyorlar.Hala mantığını anlamakta güçlük çekmekteyim.
Bu fotoraf ödüllü fotorafçı Kevin Carter tarafından Sudan’da çekilmiştir. Fotoğraf, zayıflıktan ölmek üzere olan siyah küçük kız çocuğu ile yakınında tüneyen akbabayı yansıtmaktadır. Kızın, birkaç kilometre ilerdeki Birleşmiş Milletler Roman yardım kampına gitmek istediği sanılmaktadır.Bu anıı fotoğrafladıktan sonra akbaba kaçmış, ancak Carter küçük kıza kampa ulaşması için yardım etmemiş, oradan uzaklaşmıştır. Bu yüzden yoğun eleştirilere maruz kalan Carter profesyonel fotoğrafçı olduğunu, yardım görevlisi olmadığını söylerek kendisini savunmuştur O dönemde, gazeteciler ve fotoğrafçılar, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlardı.Fotoğraf ona Pulitzer ödülünü kazandırmış, ayrıca açlıkla mücadeleye önemli destek sağlamış pek çok kişinin açlıktan ölmesini engellemiştir.Bir süre sonra Carter intihar etmiş, bıraktığı nottan tam olarak ne dediği anlaşılamamış ancak ölmek üzere olan çocukların peşini bırakmadığı anlamı çıkarılmıştır.Carter 33 yaşında ölmüştür. O kız çocuğunun akibeti bilinmemektedir.Kendi adıma o anda yardım kampına çok yakın bir yerde bulunulması bilgisi nedeniyle yaşadığını düşünmeyi seçiyorum. O çocuğun öldüğü düşüncesiyle yaşamayı red ediyorum.Gene çok iyisin keremx.kutlarım.
DEELALIM, ilgi ve paylaşımın için çok teşekkür ederim… 🙂
BELESH,gitme,kal ve bir mum da sen yakmaya çalış olur mu?Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa )
Hiç umudum yok inan.Ama mecburen…Yel değirmeni aramaktan ömrüm tükendi.
Bence bakış açını değiştirmelisin.Olumsuz kelimeleri, kurduğun cümlelerden çıkararak bu konuda ilk adımı atmalısın…Bunu ukalalık olarak değil bir paylaşım olarak algılayın lütfen…
Ulakalık ne demek,geri besleme olarak alırım her zaman.Ama gördüğüm,duyduğum şeyler yoruyor adamı bazen.Yinede bıkmadım galiba,kısmetse sonuna kadar böyle devam etmeyi planlıyorum.
Dünyada her üç saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.ne yaparsak yapalım değişmez malesef 🙁
Peygamber efendimiz sofradan tamamen doymadan kalkardı.. Elimizdeki herşeyi dibine kadar kullanıyoruz, yiyip içip tüketiyoruz, pisletiyoruz, yok ediyoruz .. şükürsüzüz çocuklarımıza şükür ögretelim açları düşünüp israf etmesinler , elektirigi suyu iyi kullansınlar Allah bizi islah etsin
Yine de değiştirmeye çalışmalıyız, en azından değiştirmeye dair bir inanç ve umut taşımalıyız…
planunicefburalara bagış yapılabilir.bu çocuklara………………….tabi ülkemizdede binlercesi var tercih sizlerin.
HARLEMSARAY, duyarlılığın için teşekkürler…
NAZO, haklısın teşekkür ve şükrü öğrenmeliyiz…
T&M