Devletteki problemlerin büyük kısmı, sanılanın tersine, bu mekanizmanın çalışmaması ve bürokrasinin yeterince etkili olamaması yüzünden büyüyor. Bu güne kadar hep hantallıkla, vatandaşın işine taş koymakla, bugüngityarıngelcilikle suçlanan bürokrasi, aslında ciddi bir birikim, kültür ve tecrübeyle tesis edilebilecek, gayet detaylı ve incelikli prosedürlerle oluşturulabilecek ve sürekli güncellenerek fonksiyonları varolan ihtiyaçlara göre biçimlendirilecek, süper bir strüktürdür.Bizde her nedense hep bürokrasi suçlanır. Halbuki suçlanması gereken, bunu işletemeyen öküz sürüsüdür. Bu sürünün görünürdeki sahibi devlet, aslında sahip falan değildir; tamamen bu öküzler tarafından güdülen ve bu öküzler tarafından oraya-buraya götürülüp, otlatılan sözde bir çoban konumundadır. Zavallı devletimiz, aslında bildiğiniz gibi güçlü müçlü de değildir. Onun bunun tarafından güdülen ve içten çökertilmiş bir haldedir. 80’li yıllardan itibaren devletin herhangi bir yaptırımı kalmamıştır. Meclisi, mahkemesi, hükümeti, kuruluşu, muruluşu, hepsi, standart/modern bir devlet-bürokrasi tanımının tamamen dışına çıkmıştır.Aslında konunun bir yönü hiç de yeni değildir. Türkler tarih boyunca kendileri hakkında efsaneler ve yalanlar üreterek; sonra da bunlara kendileri de inanarak ilerleyen şizoid bir karakter yapısına sahiptir. Bunlardan biri de devlet kurma geleneğidir. Palavranın yuvarlanarak büyüyeni. Biz her zaman devlet düşmanı olmuşuzdur. Kapıkulluğu yapmak ve otoriteye tapmanın, devlet olmak ve devlet idare etmekle bir ilgisi yoktur. Osmanlı zamanında da sokak iktidarı vardı, şimdi de sokak iktidarı var. Eskiden baldırı çıplak denilen, deklase/ lumpen/tribün/mafya/kürt çoğunluk, ülkemizde tartışmasız iktidardır. Ve bu yüzden, yine sanılanın aksine, bu devlet her haliyle bu milletin devletidir.Bizde son 20 yılda türeyen ‘devleti küçültelim, avantaları büyütelim, liberal havalara geçelim,özelleşelim, bireyselleşelim’ şeysi, tamamen tefessüh etmiş milletimizin içine girmiş olduğu bir samimiyet buhranından başka bir şeysi değildir.Devlet, ancak kristalize edilmiş iktisadi çıkar ve sosyal talepler doğrultusunda, bir sosyal kontrat etrafında örgütlenebilir. Bunlar da kayıtlı-kuyutlu olmak gerekir. Bizimki gibi her konu ve alanda, pragmatik dahi olamayan, sadece spekülatif ve reaksiyoner olan bir toplumun ise, böyle olmayan toplumlara tabi olmaktan başka şansı yoktur. Tabii bu hususta kendimizi kandırmadan yaşayamayacağımız için; ülkemizdeki her türlü özel-resmi müessese ‘her geçen gün her bakımdan iyiye gidiyoruz; biz var ya biz aslında nelere kadiriz; bir başkadır benim memleketim’ nakaratlarını yeni düzenlemelerle gazlayıp durmaktadır.Aslında ‘bir başka’ olduğumuz doğru. Bu kadar kendiyle yüzleşmeyen, her bi b..u idare eden, kaypak, yüzsüz, yalancı ve sahtekar bir çoğunluk, benim bildiğim hiçbir ülkede yok.Neyse kardeşim. Yine nerelere geldik. Halbuki başka şey anlatacaktık. Geçen gün RPG’ci bir arkadaşın methetmesi sonucu elektrik idaresine gittim. Tadilat var. Ama tadilattan çok daha fazla; neredeyse binayı yeniden yapıyorlar. Taksim’in ortasında özel bir macera yaşamak isteyenlere tavsiye ederim. Alt sokaktan giriyorsunuz ve vezneye kadar binanın içinde ortalama yarım saat debelendikten sonra, bir de geri dönüyorsunuz. Might and Magic’in dancınları yanında halt etmiş. Perception level en az 50. Hiçbir koruma büyüsü para etmiyor. Bazı merdivenler, ancak tek kişinin geçebileceği kadar, minare merdivenlerinden bile dar; dolayısıyla ya bekliyorsunuz ya da merdiven hattının ortasında karşılaştığınız kişiyle ‘kim geri gidecek’ kavgasına tutuşuyorsunuz. Heyecanlı itişme ve kavga sahneleri var. Fenalaşmalar ve spazm olayları meydana geliyor. Düşenin üzerine basıp devam ediyoruz. Might en az 30 olmalı. İçerisi karanlık. Göz gözü görmüyor; kadınlara sarkıntılık ve taciz had safhada. Velhasıl gayet enteresan durumlar. Sordum, ’19 mayısa kadar tadilat sürecek’ dediler. Kaçmaz bu fırsat. Yanlız mutlaka -benim yaptığım gibi- ağzı, burnu kapatan maske takılmalı. İnsanlar da hasta sanıp biraz geri duruyor.1 Mayıs Bahar Bayramı kutlu olsun.
yorumlar
kutlu olsun.
Bende gittim. Taksim’deki eski mekanlarına geri dönüyorlarmış. Kutlu olsun.
aynaroz kadılığı mevkiini beğenmeyip, çiğnemeden tüküren beybibey karrrdeşim bir vesika vesilesiyle ayar verdiği devletin bir kurum kurum kurumuna (her nasılsa) yolu düşünce, açmış ağzını, yummuş gözünü. ne diyeceğini de şaşırmış garibim. ayak takımına mı kazsa (hâlk da deniliyor), devlete mi, devlete ayar verene mi, devletin ıssına mı, karar da vermiş/verememiş, kestirmeden önüne gelene çekmiş ayarı/kalayı…yavrum beybi, üzme kendini. bak abd yakında bi çeki düzen verecek bu duruma. büyük ortadoğu projesi’nin ayrıntıları haziran’da açıklanıyor. ortadoğunun sefil, sehif demokrasimsileri, kabile devletleri hizaya getirilecek yakında. demokrasi, sosyal adalet gelecek, yoksulluk, cehalet, rezalet bitecek allahın izniyle.yapamazsan yaparlar canım.
bahar bayramımı? işçi bayramımı? kominist bayramımı? … Daha kaç kişi üstleneceeeek ya da ne zaman kabul edecekler ulusal bir bayram olduğunu Ülkemizde?
bugün, önümden bi sürü insan geçti, ellerinde sarı kırmızı pankartlarla, ama hiçbirinde işçi tipi de yoktu, tahminen %80’i öğrenciydi, “komünist öğrenciler bayramı” da diyebiliriz aslında bu güne…
mekan çok güzel dizayn edilmiş ancak beni en çok gişedeki şövalmemurlar zorladı, iki defa işlem yapmayı denedim ama respection level’ım birinde 40 birinde 60 olduğu halde terslendik. bir daha ki denememi yarın yapacağım, iki yol çözüme ulaştırabilir gibi gözüküyor; ya truva atı level’ımı iyi ayarlıyacağım ya da money talks level’ımı.hint: ilk koridoru aşıp, ikinci merdiven başında bekleyen/gazete okuyan zindancıya dikkat; kod:”fenerbahçe”.
Sevgili kardeşlerim,Önce bu 1 mayıs meslesine bir açıklık getireyim. Daha doğrusu, getirmiştim de, hatırlatayım.Sonra da bir kaç şey diyeyim.Efendim, elektrik idaresine öfkelendiğim doğrudur. Zaten öfke, korku, kan şekerinin düşmesi sonucu ete-kana ihtiyaç duyma ve tabii ki çiftleşme dışındaki hiçbir duygu veya hissiyata güvenemeyiz. Hayat bu 4 hadiseyle kaimdir kardeşlerim.Bürokrasi ve devlet hususunda yazdıklarım, aslında gayet ufuk açıcı ve parametreler üstü şeylerdir. Her zaman derim: düşünürken alışkanlıklarınızı ve inançlarınızı bir kenara bırakınız, düşündüğünüz konunun kendisine konsantre olunuz. Hatta kimi zaman bu konsantrasyonu, kafayı o konuda sıfır noktasına gerileyecek kadar ilerletmek gerekir.Ama burada o kadar komplike bir hal yok. Bu devlet, yukardaki bazı iyi niyetli kardeşlerin düşündüğü gibi, millete hizmet etmeyen bir aygıt değildir. Zaten kepazelik bu noktada. Durum tam tersidir. Tarihimizde, belki de hiçbir dönemde devlet-millet kaynaşması bu ölçüde yüksek oranda olmamıştır. Millet neyse, devlet de o hale gelmiştir.Büyük bir uyum var. Mafya biziz, çete biziz, haksız kazanç sağlayan, kazıklayan, işkence yapan, yolda insanlara arabayla vurup kaçan ve diğer tüm rezillikleri yaşayıp, sonra da bunlar hiç olmamış gibi hayata devam eden bizleriz. Lütfen kendimizi ayrı bir yere koymayalım. Dolayısıyla bu devlet de tamamen bizlerin devletidir ve bizlere hizmet etmektedir.Türkiye’de kelimenin hakiki anlamıyla birey ve millet olamaz kardeşlerim. Türkler de kelimeleri erozyona uğratarak ve anlamlarını piçleştirerek, kendileri için gündelik ve geçici immün alanlar yaratmak suretiyle, hayatlarını idame ettirmektedir. Böylelikle giderek kendi içlerine kapanmakta ve sanılanın tersine dünyayla aralarındaki mesafe giderek açılmaktadır.Nasıl bir zamanlar şapka devrimiyle kafa değişikliği olmamışsa, şimdi de düşük bel-açık göbekle, internet’le, cafe’yle, mafeyle, ab’yle bir b.. olmaz.Giderek oksijeni azalan ortamlarımızda, farkındalıklarımızı yazarak, esprilerimizi sıçarak, ona buna sataşarak idare ediyoruz.Kimsenin birbirinden fazla bir farkı yoktur. Ha, baby700 mensa level’daymış o ayrı (bu arada o testte 140 üzerinden 133 çıkmış olmam beni şüpheye düşürdü). Şairin dediği gibi, ‘ve zeka, babacan tavrıyla tiksinti verir’.
Sizin zeka seviyenize uygun zevk alacağınız bir oyun sitesi. Nehir hanım da pek seviyorlar burayı. Eğlenceli hoş saatler dilerim.
vermiş olduğunuz linkteki Mustafa Kemal yazısını tıklayınca karşıma strateji oyunu demosu çıkacak diye ümitlendim… “Kurtulization”.Diğer oyunlarsa benim zeka seviyeme göre değil.
Acıların küfürbaz kadını simatem, zeka bahis mevzuu olduğunda, her nedense rahatsızlanıp bir laf etme ihtiyacı duyuyor. Kendini ve hayatı aşırı ciddiye almanın karartısını, espri duygusunun yokluğunda, salak imalarda bulunmanın çocuksu tatminiyle dengelemeye çalışan bu kardeşimize üzülüyorum. Sadece reaksiyon verebilmeye müsait kişilik yapısı, herhangi bir konuda kendine ait, kendi düşünüp bulduğu bir fikir kırıntısı bulunmaması, elbette onun suçu değil. Toplumun suçu. Hıhahaha.Kızım, evladım, daha zekaya gelene kadar, halletmeniz gereken bir dizi elemanter mesele var sizin. Kendisiyle kafa bulamayan insan, zaten 100’ün altındadır.Bari çocuklarınıza doğru düzgün eğitim imkanı sağlayın, yurtdışına falan yollayın da; sizin asidik karakterinize karşı sağlam bir baz edinsinler.
Sinir uçlarını asit yapımla dağlamaya çalıştığım “ baby yedi 100 kere hala akıllanamadı biraderim” (bak sizden sene geçtim nihayet samimi sabahlık partisi ) reaktif bünyesiyle gene bana celallenmiş. Oysa ki ben onun şambreldeki başarısızlığı nedeniyle duyduğu hayal kırıklığını bertaraf etmeye çalışıyordum. Afacan çocukta flash oyunlarda bebek bakıcısı var şahane. Niye kızdığını anlamadım. Sonra nedir o olgun armut tavırlı erkek duruşları, çocuksu salak imalar diye dellenmeler. Bir de şu olgunluk belirtisi olarak kendiyle dalga geçmeyi öne sürmeler. Bırakın biz de biraz dalga geçelim ne var ki bunda. Cosmopolitanda vardır; yatakta erkeğinizi çıldırtmak için 30 yol, bahara 10 değişik öneriyle hazır olun vs. . Cosmolitanın karşılığı bir erkek dergisi var da ben mi kaçırdım. Olgun erkek olmanın 10 değişik yolu ;Kendinizle dalga geçin ki başkaları geçince ben zaten bunu demiştim diyebilin. Hem hoşgörülü bir görüntü iyidir güven uyandırır.Sözlerinize bak yavrucum, dinle evladım , şöyle ki güzel kızım diye başlayın( hem babacan hem seksi ne ararsan var tahtakale gibi adam)Araya french veya arabik kelimeler ( yirim o bahis mevzuu diyen dilleri yirim) serpiştirin, kadın sizin ne derin, ne serin bi herif olduğunuza iman getirsin ( allahtan hafifte salak kadın yok denecek kadar az kimse etkilenmiyor) ,Sisteme verin veriştirin, acımayın kıyasıya eleştirin (ama sakın ola ki bir tane çözüm önerisi sunmayın) ,Marjinal olun kuşlardan, böceklerden, kelebek türündeki çeşitlilikten, avustralyalı sörfçülerden bahsedin asla ekonomik kriz, sağlık sistemindeki çarpıklıklar demeyin (kadınlar sevmez reel sorunları) ,Sürekli zeka seviyenizin ne üst düzeyde olduğuna ne ulaşılmaz bir adam olduğunuza dair göndermeler yapın (kadınlar bayılırlar zeki adamlara. Bu adamların kuşu kalkmayınca da şaşırırlar bu kadar zeki nerdeyse dünya meselelerini yalayıp yutmış bir adam nasıl oluyorda maksimum 20 cmlik bir organa hükmedemiyor diye).Pahalı zevklerinizden sözedin . Birlikte iyi yaşam sürebilme vaadi de özellikle gayri resmi (vesikasız ) orospular için son derece tahrik edicidir. (petruslar, cipler, maçkada evler) .Özellikle cinsler arasında aşağılayıcı bir tavır benimseyin seksist olun. Sado mazoist ilişkilerde hormonlar nedeniyle üstün erkek aşağıladığı kadın fantazisi de işe yarar .Duygusuz görününümüzün altında aslında iyi bir insan olduğunuz izlenimi yaratmak için arada hislenin (dikkat edin bu ara çok uzun olsun yılda biri geçmesin. Yine içlendiğiniz konunun toplumsal olmamasına, çok bireysel bir alanda kalmasına dikkat edin Toplumcu görünümle ancak paçoz üniversiteli solcu kızları etkilersiniz. Hedef kitlenin dışındaki avlar tapon mal misali elinizde patlar bir kullanımdan sonra ne yapacağınızı bilemezsiniz)Son olarak yoğun bir karamsarlık bulutunun arkasında siluet olarak görünmeye dikkat edin. Karamsarlık düzeyiniz yeterli olmazsa sigara dumanını da kullanabilirsiniz.Kişisel öneriler bu kadar. Zaten bu önerilere tamamiyle hakimsin. Ancak diğer kardeşlerim de yararlansın istedim. Ne yazık ki kadınların aksine yazılarında kullandığın kişisel kodları sökemeyecek kadar çok salak erkek var burda. Nasıl yapsak da baby700 gibi olsak diye debelenmekteler. Bulaşık –çamaşır asma – oturak dökme işleri arasında hafif kullanıcısı erkeklere bir hizmetim olsun bari.Taksim T.E.K. gezisi ışığında irdelediğin devletçilik ilkesinden sonra Bağkur gezisini takiben sosyal devlet anlayışını mıncıklamanı da sabırsızlıkla beklemekteyim.
Kardeşimizin gayet derin analizlerinden, kendisinin satrançtan ziyade kağıt oyunlarıyla, hatta fal açmakla ilgilendiği anlaşılıyor.Bizdeki kadın dergilerinin sadık bir okuru olduğu da belli. Bir taraftan kadın haklarından dem vurup, diğer taraftan hamile kalmasını sadece kendi ihtiyatsızlığıyla açıklayabilecek kadar ezik olan bu kardeşimiz; şimdi de ‘hafif’te salak kadın yok denecek kadar az’ demiş. Hehe.Biz zaten kendisinin varlığında, diğer kadınlara laf etmek ihtiyacı hissetmiyoruz; kendileri salak kadın kotasını yeterince dolduruyorlar.Baby700’ün varlığını da, kız tavlamaya bağlamış kendisi. Bu şekilde kişisel kodlarımı çözdüğünü bile iddia etmiş. Ne diyeyim birader, decoder gibi kadın. İpliğimizi pazara çıkarmış; rezil rüsva olduk ele güne.Ben size en iyisi şu dergilerin birinde bir köşe ayarlayayım; bu dehanın buralarda heba olmasına gönlüm razı gelmez. ‘Bacakarası’ başlığı altında, biz erkeklerin kirli çamaşırlarını sergiler, sizin gibi KSK sendromundan muzdarip bayanları az da olsa rahatlatırsınız.
Uzmanlığım kahve falı yolsuz kalınca kağıt falı da bakıyoruz. O dergileri sağolsun diş hekimi – satranççı Murat P…. beyin muayenehanesinde okudum pek de beğendim eğlenceli saçmalıklar var. Murat ben okumuyorum karım alıyor desede yalan bence o alıyor. Kırkılmadan kırkılmaya kuaför yüzü gören saçlarım, yenmiş tırnaklarımla beni o dergilere çaycı olarak bile almazlar boşa uğraşmayın. Hiç patenci kılıklı cosmopolitan kızı gördünüz mü. Sonra alsalar ne olur , Sultana’yı barındırdılar mı buralarda beni de barındırmazlar kiHani kafayı sıfırlayıp olayları tarif ediyordunuz . Şimdi düşünün bakalım kürtaj masasında dolmalık kabak gibi içi boşaltılan mı yoksa dışarıda bitse de eve gitsek diye bekleyen mi doğum kontrolü yapmalı. Akıllı olunuz cücüğüm. Kim ki bir olaydan maksimum zararı görecektir önlemi de o alır. Bunu kadın haklarıyla bağdaştırdınız ya pes. Şahsen ben almam gereken dersi aldım. Meryem kolyemin yerine ekstra güvenli prezo kullanmaktayım. Güzin ablam doğum kontrolünü partnerden beklemeye devam etsin muhtemelen menapoza girmiştir onun için tehlike yok.Bunca yıllık dekoderim çözemedim ksk kodunu, açılımını verin de ne giydirdiğinizi anlayalım. Boşa ziyan etmeyelim canım küfürleri. (Yine küfür yeyince ciyaklayıp Suat’a gitmek yok ama, o da Can’a şikayet etmiş bir araba fırça yedim telefonda. Ayıp bu yaptığınız ne o dayak yiyip babasına giden mahalle veledi gibi)
Şahsi bir derdiniz veya merakınız varsa -buraya ilk geldiğinizde yaptığınız gibi- bana mesaj atarsınız evladım.Esas ayıp, insanların tanımadığı kişilerden bahisle, sanki sizin hakkınızda bazı şeyler konu ediliyor gibi, tamamen kendinizi aşırı önemsemekle ilgili kuruntularınızı ahkam olarak girmektir. Bu, hem bahis mevzuu ettiğiniz insanlara büyük ayıptır hem de buradakilere.Kürtaj sonrası iyice yükselen hezeyanınız ve travmatizmanız, giderek fatal bir hal alıyor.Kendinize yazık etmeyin; satranç kulübünde iskambil oynamaya, fal açmaya devam edin. KSK’yı da, kontrole gittiğiniz doktorunuza sorarsınız.
Terbiye fukarası yine ahlak dersi vermiş. Senin ayıpların benimkilerle örtüşmüyor annem. Ne şahsi derdim olacak seninle. Bi de özel msjı açıkla bakalım dernekten biri misin diye sordum ilk geldiğimde tek cümle. Sanki özel msj yoluyla tacize uğramışsın gibi bir hava yaratmaya çalışma. Ermeni meselesini tartışırken bu rezilliği başlatan sensin. Kürtajı diline pelesenk edip (tıpkı abaza tavşan hikayesi gibi) belden aşağı vuran da sensin. Küfürü yiyince ciyaklayan da sensin. Arkamdan millete terbiyesiz diyen yine sensin. Bundan sonra özel veya genel uzak dur benden buraya geldiğimden beri ilk defa sinirlendim herkeze % 50 , sana 0 sansür.
Baby700’ü hedef alarak rating peşinde koşanlara bir yenisi daha eklendi. Bu kardeşlerimizin düştükleri acıklı durumlar, bakıyorum bazılarına hiç ders olmuyor.Pornografi çağının bu popcorn’ları, daha önce de ‘acaba yeniden doğursam mı, bebeğimizin adı ne olsun diye anket yapalım’ gibisinden, hafif ekranında arzı endam etmişlerdi. Bu yeni palazlanan simatem hanım da, hatırlanacağı üzere ‘hamile kaldım, kürtaj oldum’ diye ortalığa atılmış, konuyla ilgili entimite hisselerini halka açmıştı.Bununla da kalmamış ‘ben var ya ben’ tonundaki ahkamlarıyla, ne kadar çok çalıştığını, ne işler yaptığını, toplumsal problemler konusunda ne kadar hassas olduğunu, çocuk baktığını ve ne zorluklara katlandığını defaeten anlatmıştı. Baby700 sadece ‘çocuk da yaparım kariyer de; üstüne üstlük fena halde küfür ederim, karşımdakini ciyaklatırım’ halindeki zavallılığa işaret etmiştir. Klasik bir ‘sen kokladın, ben topladım’ durumudur. Bilindiği gibi ortalığa atılıp, orta malı olmaya heves eden kendisidir.Şimdi de ‘benden uzak durun; yoksa daha feci küfür ederim’ diyor. Siz artık bu sitenin yeni gülü oldunuz simatem hanımcım. Küfrettikçe açılan, açıldıkça güzel kokular yayan, koktukça kokan karakterinizle, bunu çoktan hakettiniz. Lütfen kendinizi kasmayın, kendinize sansür uygulamayın ki, ne mal olduğunuz iyice ortaya çıksın.
baby bey diyor ki:çok iyi bezerim!ps: konu ile ilgili ahkamı nasıl linkleyeceğimi bilemedim, bu blogdaki ahkamlarda ksk’nın açılımını bulabilirsiniz efenim.
imleci (mouse oku) ‘bu ahkama cevap ver‘ linkinin üzerine getirip ahkam numarasını durum çubuğundan (status bar) okuyoruz. Okuduğumuz numaranın önüne # işareti koyarak ahkamın kesildiği blogun linkinin sonuna ekliyoruz.
Örnek vermek gerekirse mevzu bahis link”http://www.hafif.org/node/view/14006#50787″olarak yazılmalıdır.
İsterseniz birde cümle içinde nasıl kullanıldığını görelim.
Güzel referans. Sorun tespit edilmiş, derinlemesine incelenmiş mütevazi bir tedavi bile önerilmiş.
ahkamını küpür olarak kesesim geldi.-Bu konuda yetkin olmamam cahil olduğum anlamına gelmez.-
So tahat, iblislerle melekler ancak ucuz fanzinlerde kapışıp kazanabiliyorlar. Bi de bazı salak korku filmlerinde. Alınarak söyledim. Ama ortada ciddiye alınması gereken bir iblis yok ki. Yalnız bir adamcık söz konusu olan. Çemkirerek yaşayan, belli cümle yapılarını ve kelimeleri evire çevire bazılarına soktuğunu sanan bir insan. Amorti ve bonuslarla keyiflenen Türk insanı tamlamasını pek seviyor mesela. Malbeze uyduruğuna bayılıyor. Peki söylediklerinin özü. Hiçbirşey yok ortada. Ermenilerle ilgili araştırması içler acısıydı sözgelimi. Çok iyi bir şeyler söylediğini sanarak yazdığı yazıda Ermenileri “çok yazık vah vah” sayıları Türkiyede azalmış bir hayvan popülasyonu olarak incelemiş. E alışmış adam marjinal lümpen çevre dergisinin otu boku koruma almaya çalışan içeriğine, ne kadar ıkınsa da farklı bir bakış açısına kavuşamıyor ki. Sevgili ediciğinin giydirmelerine ölçülü bir saygıyla yaklaşan büdüsü de kan görmek istiyor belli ki. Öyle mi con travolta c. g. ateşi, kesmedi mi bu horoz dövüşü seni. Teşhis ve tedavi hizmetinden sen de mi yararlanmak istemektesin. Ne yazık ki aslı varken suretle uğraşmak zaman kaybı.Ksk teşhisi ilginç, daha da ilginci bu yaklaşımdan hemen sonra terbiye dersi verilmeye çalışılması. Ani amnezi ataklarıyla zaten yarı yarıya ölümü gerçekleşmiş beyninin bir kutucuğuna yerleştirilmiş süzme ahlak anlayışını yitiren adamcağız, hemen sonrasında neydi lan vardı bir şeyler kötü sikilmemiş anneciğim söylemişti, ayıptı değil mi bu kadının bana söyledikleri diye sinir yapıyor verip veriştiriyor noktalarının arkasına sığınarak. Sonra tekrar unutuyor kendi söylediklerini, kodlanmış küfürünü yerleştiriyor. Ardından gidip kankasına vızıldanıyor, çok terbiyesiz bu kadın çook.Bunlar önemsiz . Önemli olan nedir peki? Daha ilk baştan söylediklerim. Bu kadar laf salatasının içinde cevap verilmesi gerekenler. Bir dünya görüşü edinmek boşunadır diyor edepsiz abim. Çözüm diye bişey yoktur. Solcular kakadır, yahudi düşmanı olmayan yahudiler bööögk, kürtler berbat, türkler devletleri milletleriyle uyum içinde bir üçkağıtçılar sürüsü. Peki nedir gerçek olan, sen gerçek misin. Ben gerçeğim, sokakta görebileceğin kadınla buradaki arasındaki fark sıfır. Bir dünya görüşü edinme çabasına inanıyorum. Çözüm bulmalıyım diyorum yaşam alanımı istila ediyorlar bütün pislikleriyle. Görüşümü değiştirebilme, öğrendikçe farklılaşma yetimi kaybetmemeye çalışarak tabi. Kesinlikle solcuyum, iyi bir insan olmayı hedefleten bütün öğretilere (din dahil) açığım, okuyorum ve bütün duyularım hayata açık. İnsanlar arasındaki din, ırk ve millet bazlı her türlü iğreti ayırımlardan nefret ediyorum ve hepsi bu. Kötü sikilip sikilmememin bu konuyla ilgisini de kurarsan sevinirim. Jinekoloğumun bu konuda bilgi sahibi olduğunu sanmam. Ne de olsa bu senin uzmanlık alanın. Ha bir de bu saçma sapan sidik yarışını eğlenceli bulduğumu da sanma, zekanın ve sinir sisteminin yarıştırılabileceği daha doğru sonuçlar veren daha az ahlaksızca yöntemler de var.
O tartışmayı kaçırmışım. Ksks’nin ne olduğunu anlamamıştım. Okuyunca hoşuma gitti. Baby’nin tarzının hoşuma gitmesi aslında sitedeki öbeği rahatlatmalı.Seninle birşey ilişkilendirip cevaplamadım yani. Gönlünü ferah tut. Sana gelene kadar baby’nin yazılarının altına dizilmiş çok buzağı var.Baby700’e de bir puro ikram edeyim bari.Elim değmişken sitedeki film beyinlilere de hatırlatma yapayım. Severler böyle ucuz zeka gösterilerini.
Puromu yaktım ve yeni kızımızın yazdıklarını okudum. Sıradanlık, vasatlık, basitlik ve kalitesizlik paçadan akıyor.Altından su kaçıran bu çöp torbasının içinde, çıkarıp arkadaşımıza tekrar yedirecek bir dizi geri dönüşümlü malzeme var. Ama tek tek uğraşamam şimdi. Köşeye kısıldığı için hırçınlaşan kedicik, benimle ilgili sağdan soldan duyduğu şeyleri, çeşitli imalarla hafif ortamına taşımaya devam etmiş. Geçmişte bir ara pagan bey de benzeri bir sörç faaliyetine girişmiş, ama karadeniz tipi arama motorları kullandığı için yarı yolda batmıştı. Tabii pagan, plumprune, vesaire gibi baby700 tezgahından geçmiş kardeşlerimizde, belli bir humeur ve karakter gelişimi meydana geldi. Ne de olsa kendilerine ayna tutulduğu zaman, buna bakabilecek, kendileriyle yüzleşebilecek cesaretleri vardı.Simatem hanım ise küfrederek korkularını nötralize edebileceğini sanan, kendisinin ve hayatının tek bir dakikasını bile rasyonalize etmezse, anında tepetaklak gidebilecek tiplerden. Böyle olduğu ettiği laflardan, öz/biçim gibi kaba-saba parametreleri şiar edinmesinden, ‘kesinlikle solcuyum’ , ‘ben gerçeğim’ falan gibi lafları dizelemesinden, 3. kalite bir et gibi sinir içinde ve acımış halinden belli.Önce ermeni meselesine geri dönerek, şu temel gerçeği hatırlatayım. Ermenileri ülkemizdeki azalmış bir hayvan popülasyonu olarak asla değerlendirmem. Soyları tükenmekte olan canlılar, ermenilerden de türklerden de daha önce gelir ve çok daha önemlidir. Sorarım size, benekli sırtlan mı daha önemli, Agop Efendi mi?İkincisi, kardeşimizin Atlas dergisine ‘marjinal, lumpen, çevre dergisi’ demesidir ki, son derece normaldir. Kendisi Cosmo, Haftalık, Şamdan, Bebeğim ve Ben falan okuduğu için, Atlas’ı böyle tanımlamaktadır. Laf açılmışken bu ‘marjinal ve lumpen’ derginin, ‘otu-b..u korumaya çalışan içeriğiyle’, ayda ortalama 40 bin net satışla, Türkiye’nin en çok satan ve tek referans dergisi olduğunu belirteyim.Simatem hayatta ‘bir dünya görüşü edinme çabasına inanıyor’ ve bunun için de ‘bütün duyuları hayata açık’ şekilde ‘okuyor’muş. Aslında belki de kendisine haksızlık ediyorum. Acaba durumunu anlatmak için bu tür ifadeler kullanması, çok derin bir espri anlayışının eseri olabilir mi? ‘İyi bir insan olmayı hedefleten (sic) bütün öğretilere açığım’ da demiş. Yok yok, kesinlikle çok ince bir ironi var burada; yoksa bir insan bunları yazacak kadar salak olamaz.Baby700 öğretisinin başlangıç ilkelerini, bu vesileyle hatırlayalım kardeşlerim.1. Önce kendin gibi ol, kendini kendince ifade et.2. Sonra istersen iyi veya kötü olabilirsin. Fazla önemi yok.3. Kendini yoket ki, beynin serbest kalabilsin.4. Tabii bedensel zevkleri de ihmal etmeyesin.5. Hayatta genel bir dünya görüşü edinmeye çalışma.6. Özel bir mesele edinmeye çalış.7. Sakın ha solcu falan olmayasın; solcular kakadır.8. Hafif sağcı olmakta ise bir mahzur bulunmamaktadır.9. Günümüz değer yargılarına prim verme. Ayrımcı olunabilir.10. Kürt manav altlara hep çürükleri dolduruyor mesela.11. Kendini gayrı ciddiye almalısın.12. Diğer türlü mukavemetin azalır, kırılırsın.13. Kokusunu beğenmediğin insanla birlikte olma.14. Tabii aşk bir teslimiyettir, o ayrı.15. Atlas, yabancı gazete ve the economist dışında bir şey okumasan da olur.16. Hatta türkçe herhangi bir şey okumak, tamamen anlamsızdır.17. İnanç hiçbir şeydir.18. Durum tesbiti her şeydir.19. Delete edilenler nereye gidiyor, nerede toplanıyor diye kafanı yorma.20. Onlar zaten hiç bir zaman varolmadılar.21. ‘Peki gerçek nedir’ diye sormalısın arada bir.22. O zaman bunun da diğerleri gibi bir kelime olduğunu hatırla.
birbirini bu kadar inkar eden (ve tabii yazarının da kendi kendisini) başka bir maddeler silsilesi okumadım hayatımda.iyi ama, neden baby? neden senin gibi olalım?
ksk suçlu değildir, ksa suçludur; konuşur, kıskanır, atar ve tutar ama… gerisi boştur.yani ksk ne yapsın?
Tepeden bakan tavrından öğrencilerle aranda Pai mei – Beatrix ilişkisi gibi bir ilişki yaşamak istediğin sonucu çıkıyor . Beatrix kırmak istediği tahtayı yumruklarken oturduğu tahtanın üzerinden ince sopasıyla (Ah Tarantino ne fesatsın ne ayıp böyle Freudiyen yaklaşımlarda bulunmak ) kızın kafasına vurma fantazisi hangi hocayı tahrik etmez ki. Kendine yönelik eleştirileri de talebenin gözünü çıkarıp yere atarak cezalandırmak. Sonra da sakal sıvazlayıp hıh demek. Ne yazık ki günümüzde bu öğretim yöntemine cevaz verilmemekte. Verilseydi tek gözlü kişler ordusu olurdu hafif. Öğrenci için cezbedici yanı da yok, o tahtayı kırdıktan sonra küçük beyaz bir çin ayvasını da hallederim sanırım. Benim tahta kırma ödevlerim çoktan bitti bebeğim. Şimdi sıra kafa şekli verilmiş taşlarda. Motor hakimiyetim de gayet iyi durumda. Arama işi çocuk oyuncağı, kulaktan dolma bilgilere yüz vermemekteyim. Bu vesile ile yaklaşmakta olan doğum gününü de kutlarım.Gelelim yaşama ilişkin temel öğretiye. Son derece demode olduğunu kabul etsem de iyi olmanın dışında bir öğreti yok. Ne kadar sıkıcı, ne kadar sıradan değil mi iyi olmak. Söylenişi bile itiyor insanı üstelik göreceli de. Zeki olma, bilgili olma, şaşırtıcı olmanın popülaritesini yakalayabilme olanağınız da yok. Nakşi dedemin kimbilir hangi boktan risale kitabından okuduğu kalp gözü kapalı olma deyimini çok severim ben. Sahip olduğu katı din anlayışı nedeniyle kendisininki asla açılamayacak olsa da en azından yaklaşımına puan verilebilir. Bilimsel herhangi bir ilerlemenin de iyi olma idesiyle ilişkilendirilmedikçe herhangi bir önemi yok. Aksi takdirde böyle zırıldanırsınız, insanlar şöyle köşe dönücü böyle kötü, benekli sırtlanlarımızı kimler şeetti diye. Ve evet 1 ile 21 dışında yazdıklarının tamamı gereksiz kelime sarfiyatı olmuş. Bilesin diye söylüyorum hayvan popülasyonun bir ferdi olarak değerlendirilmiş Agop’ ların gerçek adı da Hagop’dur19-20. maddeler de beni sabah sabah iyi güldürdü. Demek Berkley’den etkilenmiş benim böccük beyinli oğlum. N. Hikmet vermiş cevabı benim ekleyecek daha iyi bir sözüm yok.
bir konu seçiliyor.sonra işler öyle bir hal alıyor ki asıl paylaşılmak istenen konu unutuluyor.direkt surata fırlatılan kelimelerle ben senden daha büyüğüm havası oluşturuluyor.şu fakir kulda bekliyor bakalım ne diyecekler diye.gerçi ahkamlar arsında bi kaç cevherde yok değil.hafif basmayan kafamla anlayamaya çalışırken yahu konu burokrasi devlet millet. ahkamlar; sen şu sun ben buyum.rica ediyoruz efendim bi konu açılmış konuya sadık kalıp bu konu etrafında ahkamlar gelsin. bizde istifade edelim
Suphi bey çok haklı ama, görüldüğü gibi herhangi bir konuya konsantrasyon için, insanın asgari bir donanıma sahip olması gerekir. Böyle pulp içip sıçan, Tarantino ve Nazım arasına sıkışmış, iskambilci, solcu, temel eğitimsiz, dünyadan habersiz ve en az 1 latin dilini bile bilmeyen, basit kişilikli ve kompleksli popülasyonun giderek artması ve hakim tür haline gelmesi, geleceği daha da karartıyor. Zira bunların çocukları da 3 aşağı 5 yukarı bunlar gibi olacak.Kardeşimiz bana Nazım’ın şiirini ithaf etmiş; okudum, şeref duydum. Berkeley’in tırnağı bile olamam ama, insanın hoşuna gidiyor. Cahil kardeşimiz, aynı cahil şairimiz Nazım’ın izinden gittiği ve hiç bir b..u sorgulamadığı için, Berkeley’in ismini bile onun gibi yanlış yazmış. Gerçi bazı amerikalılar Berkley diye yazar ama, Nazım bildiğiniz gibi ‘vatan şairi’dir. Tabii ‘hece veznine uydurmak için böyle kullanmış’ diyerek, şairimizi kurtarabiliriz. Ama Simatem hanımı nasıl kurtaracağız?Şairimizin diğer bir gafı da, Berkeley’i iskoçyalı sanması. Halbuki irlandalıdır. Şu kadarını söyleyeyim: Berkeley felsefenin yapıtaşlarından biridir; çok sıkı bir akademisyen olduğu gibi, aynı zamanda seyyah, din adamı, araştırmacı, öğretmendir. Nazım’ın sandığı gibi sadece spiritüel alanda kafa yormamış, ampirik felsefeye de mühim katkılarda bulunmuştur. Vezüv yanardağı patlayınca, gidip yerinde inceleme yapan bir insanla, ondan ikibuçuk asır sonra gidip Stalin’in emrine giren bir adamı tabii ki bir tutamayız.Simatem ve diğer salak solcuların kafayı kitleyip, Nazım da Nazım diye dolanmaları maalesef çok acıklıdır. Memleketimden insan manzaralarıdır. Hakikaten şiir seven ve şiirden anlayan bir insan, ideoloji, komünizm, vesaire devreye girdiğinde, Nazım’ın berbat şiirler yazdığını teslim eder. Bu da onlardan biridir. Nazım’ın Kore Savaşı sürerken yazdığı ve türk askerine hitaben ‘öldürdüğün çocuklarla dolu siperden çık ve yoldaşlarına teslim ol mehmet’ dediği şiiri ise, bu kategorinin şahikasıdır.’Her türlü ideoloji, beyin damarlarında kireçlenmeye yol açar’ demiştim kardeşlerim. Fakat bazılarındaki kalker tabakası öyle bir hale gelmiş ki, kafasına vursan bile hissetmiyor. Onun yerine ‘iyilik doktrini’ diye karşılığı bulunmayan veya her isteyenin kendince kullanabileceği sepetlikler peşinden gidiliyor. E, normal. Böyle kafaya böyle tarak.23. Polemik yazıları iyi antrenmandır.24. Ama yazarken bilgi de ver ki, halk istifade etsin.25. Halk dediğimiz bir insan kümesidir.26. O yüzden horozları hedef almak gerekir.27. Avantajlar kullanmak için değildir.28. Bulundurmak içindir.
Kendi ifadesiyle ‘istemeden bu mahalle kavgasına karışan’ saudade kardeşimize, ben de ‘elimde olmayan sebeplerle’ bir kaç şey ‘duhul etmek’ isterim.Önce kendisini, baby700’le ilgili sarfettiği ‘cünüb gezen ve lanetlenmiş biri’ ibaresi için tebrik ediyorum. Hafif’te şimdiye kadar benimle ilgili bu kadar isabetli bir tahmin yapabilen çıkmamıştı. İngilizcesi ‘cursed and impure’ olan ve kardeşimizin İncil’den arakladığını tahmin ettiğim bu kelimeler karşısında, Veysi’nin sözlükte gördüğüm şu müthiş cümlesini aktarmak istedim:’Yani hem cünüb ve hem sarhoş bir fahişe-i rüzgara imamet ettirdi.’Evladım bir kere sizin türkçeniz çok zayıf. Öyle basit hatalar yapmaktasınız ki, bunları eğitimsizliğinize değil, bana transfer etmek istediğiniz öfkenize bağlıyorum. ‘Nazım’a dil, el, hatta hakaret uzatmaya çalışmış’ diye bir cümle olabilir mi? Hakareti nereye uzatacağız?İkincisi, sizde en ufak bir kompozisyon duygusu yok. Bir yazı, herşeyden önce bir yazı olmalıdır. Bir fikr-i takibi, bir sıralaması, bir mantığı olmak gerekir. ‘Ben yaptım oldu’ diye olur olmadık yerlere sersemce saplamalar yaparsanız; daldan dala atlayarak kelime toplamaya çalışırsanız; basit de olsa bir kurgu ve kurulumdan yoksunsanız; ortaya yazı değil, yukardaki gibi bir doldurmaca, yani eskilerin dediği gibi bir haşviyyat çıkar.Benim yazıma verilen cevabın, İsmet Özel’e küfrederek başlaması, sizin kafanızın nasıl çalıştığını bize hemen açık ediyor. Prematüre reaksiyon verdiğiniz, yazının gelişimi tamamlanmadan ortalara saçıldığınız için, daha sonra toparlayamamışsınız. Eğer İsmet Özel’le ilgili bir lafınız varsa, bunu Nazım tartışmasının öyle bir yerine monte edeceksiniz ki, hem bir anlam takibi olsun, hem de taş gediğine otursun.Ben en iyisi sizin yazınızı sizin ağzınızdan tekrar yazayım da, nasıl olması gerektiğini anlayın. Gerçi aklıma Faust veya K. Dick’in ‘We can build you’ adlı kitabı geliyor ama, umarım bunu bir aşağılama olarak değerlendirmezsiniz. Zaten, hayatta kimse sizin için böyle bir şey yapmaz. Baby700’den özel bir sadaka olarak kabul edin. Birazdan geliyor.Saudade bey düzensiz ve sağa sola sıçramış dışkılarının, kol gibi sağlıklı ve bütünlüklü bir yazı olarak s..ılmış halini bekleyedursun; biz Nazım, Berkeley, inanç ve solculuk bahsine dönelim.Nazım’ın şairliğine bir lafımız yok; kendisi en az İsmet kadar iyi bir şairdir. Zaten sanatçı dediğimiz yaratık ayrı bir türdür ve bunları el üstünde, kategoriler üstünde tutmak icabeder. Bu türün her şeyi yapmaya-söylemeye hakkı vardır. İsmet’in ağzı kokuyormuş, Nazım vatan hainiymiş önemi yoktur. Ağzı da kokabilir, vatanı da satabilir. Bu insanların tek bir mısraı için bile büyük fedakarlıklara katlanılabilir, katlanılmalıdır. Bunlar Anadolu Parsı (herhalde Nazım), Çizgili Sırtlan (herhalde İsmet), Toy gibi, milletimizin avlamaktan hoşlandığı ve neslini tükettiği canlılardır.Bununla birlikte Nazım’ın da kötü şiirleri vardır, İsmet’in de. Siyasi angajmanların ve inançların öne çıktığı dönemlerde, her ikisi de slogan atmış ve afiş yapıştırmıştır. Burada bir denyoluk varsa, bu ancak kötü şiirlerden hareketle, bahis mevzuu edilen kişiler hakkında (mesela Berkeley) kanaat sahibi olmaktadır. Kardeşimiz diyor ki ‘Nazım’a dua edin; çünkü o Berkeley’den söz etmeseydi, haberiniz bile olmayacaktı; o kadar sıradan bir tiptir.’ Kardeşimiz asıl kendisi sıradan olduğu ve sadece Türkiye’nin hali pür melalini veri alarak düşündüğü için, Berkeley hakkındaki malumatı Nazım’la sınırlı sanıyor. Şairin en kaba marksist haliyle, materyalizm/idealizm çatışması gibi tamamen siyasi pozisyon alışların dümen suyunda ilerleyen bir tekneden sarfettiği dizeler, herhalde Berkeley’i ofis boy yapmaz. Sağduyu ve bilgi sahibi bir insan, ‘ulan Nazım amma geçirmiş’ diye zevk alan bir tip olsa bile, şairin söylediklerini ciddiye almaz. Oysa saudade kardeşimiz bırakın ciddiye almayı, Nazım’ı neredeyse filozof ilan edecek.Hikayenin aslı şudur. Nazım Sovyetler’e sığındıktan sonra partinin has adamlarından biri olmuş, fakat zamanla Stalin rejimi ve uygulamalar konusundaki hakikate tanık olunca, ‘yandım allah’ diyerek havaya sıçramış, iki cami arasında beynamaz vaziyette kalınca da kalp hastası olmuştur. Bunda utanılacak bir şey yoktur ve hatta biraz determinizmle daha iyi bile olmuştur diyebiliriz. Zira Nazım’ın o hakikaten muazzam şiirlerini yazmasına, içine düştüğü bu keriz durum, bu empas sebep olmuştur.Bizdeki Nazımcı ve solcu güruh ise, diğer bazı sosyalist idoller için de yaptıkları gibi, şairin her dönemini, her lafını ve hayatındaki her özel vaziyeti işlerine geldiğinde rasyonalize ederek, işlerine geldiğinde egzajere ederek, efsaneyi sürdürmek istiyor.Bütün bu hastalıklı yapıların altında, inanç denilen ‘cenabet ve melanet’ ideolojik sistemler yatmaktadır. Tanrı inancı yüzünden Berkeley’e laf edenler, kendi sosyalist dinleri, doktrinleri konu olunca hassaslaşırlar. Ulan herif hiç değilse öbür dünyayı satarak beslenmiş, sizin gibi işçi-köylü kanı içerek değil.Kardeşimizin kakasındaki diğer bir boncuk da, ‘Nazım gibi eşitliğe inanmış bir insan’ lafıdır. Aynen simatem’in ‘iyiliğe inanmış insan’ hali gibi. Bu çocukça ve sosyalistçe temalar hala var ya, ona şaşırıyorum. Kardeşim, insanların eşit olabileceğini aklınız kesiyor mu? Tarihte, tabiatta böyle bir şey var mı? Ayrıca insanlar neden eşit olsunlar? Bu kadar tatsız, renksiz, kokusuz bir hal olabilir mi? Savunulabilecek tek şey, insanların ancak kanun önünde eşit olmasıdır ve gelişmiş kapitalist ülkelerde çok yüksek bir yüzdeyle gerçekleşmiştir.Tuvaletin sonunda da baby700 için kriter, mikyas, değer belirleme ölçütü anlamına gelen echelle kelimesini sarfetmişsiniz. Çok kıvandım ve duygulandım. Sizlere layık olmaya çalışıyoruz biz de. Ama bir dahaki sefere kelimeyi doğru yazın evladım.
Öfkeyle kalkan dübür, ya sular seller gibi çağlar akar güldür güldür ya da s..amaz ördek misali adamı süründürür. Hafif’te kendi halinde yazan çizen insanları yiyerek nahoş kokular saçmaya devam eden Bebek efendi, şimdi de Nazım’ı gözüne kestirmiş. Size ağır gelir biraz o lokma. Kolonoskopi masalarında kalırsınız alimallah.Nazım gibi, bu ülkenin tarihindeki belki de en güzel, en nadide, hormonsuz, organik, yüzde yüz yerli tohumdan ve kesinlikle beynelmilel değer taşıyan ürünleri yaratmış bir ağaç, sizin gibi net haramisi biri tarafından taşlansa ne çıkar? İnançları-yazdıkları yüzünden hapis yatırılan, çok sevdiği yurdundan kaçmak zorunda bırakılan ve büyük bir hasret içerisinde yabancı ellerde ölüme yatan bu insan, benzersiz dizeleriyle tüm dünyadaki kalpleri ve umutları sıcak tutmuş, belki de hiçbir ideolojinin başaramayacağı mikyasta etkili olmuştur.Hal böyleyken, Nazım’ı gündelik reel politikanın bulanık sularında avlanan ve ikbal peşinde koşan birine, adeta manipüle edilmiş bir militana indirgemesi; ancak baby700’ün türk medya dünyasıyla halvet olmaktan ileri gelen ahlaksızlığıyla, o güya eleştirdiği parametrelerin esiri durumuna düşmüş, sahte muhalif tutumuyla açıklanabilir. Nazım hayatı süresince ne inançlarından ne de sanatından taviz vermiş değildir. Berkeley’i bir metafor olarak kullandığı şiirinde de, insanları yüzyıllarca baskı altında tutan, dini sömürü yapan ve buna ideolojik kılıf arayan mantaliteyi teşhir etmiştir.Baby bey illa şiir ve ideoloji üzerine ahkam kesmek istiyorsa, o çok beğendiği İsmet Özel’in, o sosyalizmden İslam’a, oradan Turan taraflarına doğru yatay geçiş yapan güzergahına bakmalıdır. Berkeley’e laf dokundurdu diye Nazım’a saldıracağına, Sivas’ta yakılan insanların ardından ‘hakettiler’ demeye getiren İsmet’e bakmalıdır. Bu arada abimizin çeşitli islamcı gazetelerde çıkmış ve salt siyasi kaygularla kaleme kaldığı yazıları, şair kimliğiyle nasıl örtüştürdüğünü de bize bi zahmet izah etmelidir.Berkeley irlandalıdır ama, İskoçya’da uzun yıllar görev yapmıştır; bu yüzden Nazım’ın şiirde İskoçya’dan bahsetmesi de gayet isabetlidir. Papalık karşısında Anglikan kilisesinin etki alanını arttırmak ve Amerika’ya yayılmak şeklindeki protestan stratejisinin kafa adamlarından biridir Berkeley. Tıptan matematiğe, felsefeden teolojiye ve hatta jeolojiye kadar birbirinden farklı alanlarda ahkam kesen bu zat; sanayi devrimi İngiltere’sinde giderek kristalize olan yeni bir sınıfı, işçi sınıfını afyonlamak üzere görev yapmış maaşlı bir din adamıdır. Giderek bizdeki Fetullah Hoca misali palazlanmış, ‘her söylediğinde bir hikmet var’ pozisyonu yaratmıştır. Aslında arkasında hükümet ve üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk vardır.Bizde ise, Nazım’a başka bir şiirinde bahsettiği ve altında gömülmek istediği basit bir ağacı bile çok gören hükümetlerle, baby700 gibi bu erozyonu ve çölleşmeyi haklı çıkarmaya çalışan, kelime ve anlamdan çalarak yazı düzen müteahhitler var.
Saudade beyin yazısı, yukarıdaki gibi olmalıydı.Bazı tuzaklar var tabii. Bakalım kim, hangisine düşecek.
efenim nacizane bünyem bu polemiklere girmek istemiyor. kendisini tepe diye nitelemekte ısrar eden baby700 yükseltisi abdest almadan, doğal cenabet haliyle binyılların onurunu taşıyan pagan adını neşretmiş. kendisiyle salata alışverişi yapacak vaktim yok, söyleyeceklerimi söyledim zamanında. artık sıkıldım kendisinden, nasıl söylemeli, aydınlandım kendisiyle tartıştıktan sonra.baby700 ile samimiyetimiz tarih öncesine dayanır, atalarımız arasındaki mevzudur fazla sormayın, bu sebeble kendisiyle tartışma çabasında bulunanlara haddim olmayarak bir tavsiyede bulunayım: aşırı bilgi yüzünden deforme olmuş, dönüşüme uğramış her baston manyağı ittihat ve terakkici gibi sabit fikirlidir. fikir deyince son ahkamı, sabit deyince de kel kafası aklıma geldi; kel kafasını süzgeç olarak kullanarak, süregelen bahname ahkam silsilesindeki sosyalist güruh hakkındaki çözümlemeleri hariç hepsini çöpe atmalıyız tabii ki. böyle nazik, entel dantel tavrına da bakmayın. son derece küfürbazdır.neyse, kendisi ve tahtakılıç şövalyeleri son sözü söylemeye bayılır, dönem dönem de yakınlarında “beberuhi ve oğlanları” diye anılan yamaklar ortaya çıkar. hepsi geçicidir. bu sürü son sözü söylemeye bayılır, bir çanakkale geleneği olarak da şiveli söylerler.hafif’in yeni çizgisine bakıyorum da baby bey neden hala satın almadı şu hafifi anlamıyorum. al şu siteyi baby amca, sitenin önde gelen kasaba politikacısı olarak (kıvırmalar son hız sürüyor gördüğüm kadarıyla, nazım falan) kitlelere hitap ediyorsun artık. abdülmecit’in küçük küçük torunu ve şeyh şamil’in uzaktan amcaoğlu olan değerli şahsiyetinizin bu kadar kindar olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Baby700 kendine cevap mi yaziyor?Ortada skitzo bir durum mu var?
siz birbirinize sofistike soz saldirisiyla ugrasirken anayasa cope gitti.
Bulanık beyin lise yılları münazaralarını özlemiş. Her zamanki mastürbatif faaliyetlerine bu yoldan devam ediyor. Sadece elde tutuş şekli biraz değişmiş.
İnsan isabetli seçimleri yüzünden kendiyle gurur duymadan edemiyor valla.İki tane kişisel köşe yazarım vardı. Biri Ahmet Yeşiltepe, diğeri baby700.İkisininde yazılarını sürekli takip ederim. Ahmet Yeşiltepe artık Ntv ana haberlerine çıkıyormuş. Geriye tek Baby700 kaldı. Şimdi ondan da bir atılım bekliyorum. Farkettim onun da takipçisi az değil. Millet baby700 okumadan evden çıkmıyor anlaşılan. Baby’nin sadece fikir adamlığı yönünü değil günlük yaşamdaki tatbiklerini öğrenmeye ezberlemeye hayatlarına monte etmeye çalışıyorlar.İnsanoğlunun dengeleri o kadar hassas ki Baby’nin bir lafıyla sallanıp oturuveriyor yerine. Yazdıklarından herkese bir ders var. Muhakkak birileri rahatsız oluyor.Ben bu sıralar kaballah hesabı yapıyorum. Yazdıklarının numaralarla ilişkisini araştırıyorum.Kesin var bi numarası.
contra, beybi johnson sampoo ile al gulum ver gulum, hani benim keten helvam iliskiniz suphesiz ki biz suphecilerin gozlerinden kacmamistir. zati beybi beyin zatinizi hala egitime tabi tutmamasini anlayamamis olan bendeniz, bu ahkaminizi da saskinlikla karsiladi. goz yakmaz beybi’nin deyisiyle bir samimiyet buhrani geciriyorsunuz sanirim.bir de yakin zamanlarda beybi beyabinin yalnizlik cektigini goruyorum, gece gec saatlerde takiliyor, kendi kendisiyle konusmanin otesine gecmis, kendi kendisine yazi yaziyor. eski gunlerindeki formdan da uzak. (bakiniz bu sayfadaki baby ahkamlarina giden linkler) hatta saudade’a sufle yaptigi (cikolatali, boogh) ahkamina soyle baslamaliydi bence: sonunda bana bunu da yaptirdiniz canim hafifciler!!!
Veliefendide elinde kuponuyla tek geçtiği beygirin önde gidişini iştahayla seyreden contraoğlan da gelmiş el etek yalamaya. Var tabi beberuhi(S.A.V) nin bir numarası ; bakınız delete edilenler 19. maddede düzenlenmiş. Kuranda 19.sıradaki sure meryem değil mi. Meryem 66-67 “İnsan der ki öldüğüm zaman (kabirden) diri olarak çıkarılacak mıyım. İnsan daha önce hiç bir şey değilken kendisini nasıl yarattığımızı düşünmüyor mu” Gördüğünüz gibi hafif semalarından nuruyla tepem(n)ize küt diye inan bir nebi söz konusu. Siz tapınmaya devam ediniz biz arkanızdan gelmekteyiz contitotoş .Gelelim tuvalet terbiyesi için bırakıldığı çiftlikte yanlışlıkla K9 eğitimi verilen yavru pekineze. Gerçi iyi olmuş arada lazım oluyor sağa sola saldıran birileri, birbirlerini öpüp koklayan ahaliden böğğkk geldi ama hala kakasını tutamaması içler acısı bir durum. Dışkılarının, kol gibi sağlıklı haliyle sürekli övünen amcabey, bu kabız durumunun kalın bağırsak ve rektuma vereceği zararı unutmuş görünüyor. E herkesçe bilineceği üzere sürekli böyle kalın sıçmak delikanlıyı bozar. Bir de ortalık yere sıçma adeti var ki peh peh peh. Bu kadar sevdiğiniz köşe yazarınızın arkasından poşetle dolaşıp o çok değerli dışkılarını toplamak da size düşüyor tabi ki. Cılız kültür fidanlığınızda gübre niyetine kullanırsınız.
Dikkat edilirse baby700’e diş bileyen kardeşlerimizin ortak bir tarafı var. Hepsi ‘aslında polemiğe girmek istemem ama…’ veya ‘bu kavgaya karışmak istemezdim ama…’ gibi laflar etmekteler. Sizi gidi budalalar sürüsü! Hamama gireyim ama terlemeyeyim veya bu y..ağın altına yatayım ama yemeyeyim diye bir şey olabilir mi?Zaten görüldüğü gibi, baby700’le ona sataşanlar arasında ciddi bir klas farkı mevcut. Bu fark sadece bilgi, birikim, donanım, vesaire gibi komposto malzemelerinde değil; yol, yordam, görgü ve düşünüş biçimi gibi yapısal unsurlarda da kendini belli ediyor. Yani inanın, kendimim diye böyle söylemiyorum.Bir defa baby700, burada yazıp çizen herkese, en salaklar dahil, ciddi bir ihtimam gösteriyor. Yanlışlara işaret ediyor, yazıların nasıl yazılması gerektiğini tarif ediyor, hatta bizzat örnek veriyor, detaylara iniyor.Yani şu kadar zamandır yazıyoruz; bir kaç kişi hariç, çıkıp da ‘ya hakikaten yanlış yazmışım, hıyarca bi şey söylemişim, o yazdığım şey olmamış’ falan demedi. Sizce bu normal mi kardeşlerim?Baby700’ün ne tür saiklerle yazı yazdığıyla neden ilgilenirsiniz? İster ego’dur ister lego’dur ister kel ve foduldur. Siz kendi halinizi ve ifadenizi neden masaya yatırmazsınız? Bu korkaklık nedendir?Yukardaki günlüğü yazmış olan, bir konu üzerinde düşünmüş ve üretmiş olan, kestiği her ahkam baba bir blog kalitesinde olan ve enformasyon içeren, hatta bana karşı duranların nasıl yazması gerektiğini bile anlatan benim. Peki arada sivrisinek vızıltısı gibi ahkamlar girerek, yazdığım konuyla ilgili en ufak bir comment bile atmadan, ucuz sarkastik lafların çocuksu tatminiyle idare edenler kim?Yok efendim ego tatminiymiş, mastürbasyonmuş. Ulan varsayın ki öyle. İnsan o zaman bu kıymetli sıvılardan yararlanmayı düşünmez mi? Nedir bu aşağılanma korkusu, nedir bu açık verme korkusu, bu komik duruma düşme veya acı çekme korkusu nedir kardeşlerim?Bu korku ve kompleksler yüzünden, bu şahsiyet ve karakter ve kendine güven konusundaki aşırı hassasiyet ve vulnerable ( ne yapıym türkçesi yok) haller yüzünden; tam tersine, son derece birbirine benzeyen ve benzer kalıp ve klişeler içinde debelenen hallere düştüğünüzü fark etmez misiniz?Kaba saba bir alaycılıkla, kötü vodviller arasında sıkışmış; espri duygusu gelişmemiş; incelik, komiklik, ironi gibi keyif verici hallerden nasibini almamış kardeşlerim! Eşitlikten, sosyalizmden, inançlılıktan bahsederken, çingeneleri açıkça aşağılayan bir atasözünü sarfetmekte beis görmeyen saudade kardeşim; fener şampiyon olunca vecd (extase) içinde sepetindeki şiirleri günlük hesabına kopileyen, bugünü ve kendi tarihiyle bağlantısını ancak bu kestane takım aracılığıyla kurabilen pagan kardeşim (aslında gündüz maç edip, gece Anadolu’ya silah kaçırma durumunu sevdim. Ama arada silahlarla birlikte Anadolu’ya geçip bilfiil savaşmanızı da beklerdim. Galatasaraylıların yaptığı gibi); ve sitemizin yeni gülü, cahil bülbülü, süpürgesiz, asasız ve büyüsüz cadısı, akım derken b..um diyen (son ahkamında ‘kakasını tutamayan baby700’ derken, bir cümle sonra ‘bu kabız baby700’ yazmış) simatem hanım…Sizleri affediyorum; çünkü ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.29. Passion is the only way out. (C.D.)30. Obsession is the unique path.31. Varlık vardır. (J.P.S.)32. İfade edilemeyen bir şey, yok demektir.33. Bazen yardıma ihtiyaç duyabilirsiniz.34. O zaman quotation kitaplarına bakabilirsiniz.
estafurullah filim güzelim parmak üstüne basanım!Evil Empire’ımızın ipini pazara ilk çıkaran psycho’dur. Tedavisi halen devam ediyor.Saklanacak birşey yok. Açıkça yazıyorum. Buraya geldiğimden beri, Baby, yazdıklarıyla bilmem kaç saatimi geçirdiğim bu sikik cubical’ıma neşe getiriyor.İki üç kimliksiz dangalağın kişilik mücadelesi yüzünden Eloyun mangal partisini, tivitinin çinler uzaydasını mı okuyayım yani.Baby700’e, site içerisinde kendisinin şairler için tavsiye ettiği şekilde davranmak kişilik problemi olmayan her insan evladının görevidir. Zira esprisini anlatma ihtiyacı hisseden dangalaklar ondan da anlatmasını bekliyor. Beklemeyi bırak anlatmaya mecbur bırakıyor.
kırılgan diyebilir miyiz acaba?
hangi anlamda kullanıyorsun? kırtasiyecilik mi, kamu yönetimi mi?
1. Kamu yönetimi anlamında.2. Kırılgan diyemeyiz herhalde. ‘Olumsuz anlamda hassas’ gibi bir anlamı var kelimenin. Aşil’in topuğu misali. Eski türkçesini arıyorum.
Şaşıttınız 700, güzel, kaka hakimiyeti olmasa da sinir hakimiyeti gelişmiş, ağır hakaret beklemekteydim cidden takdir edildiniz. Kabız olmak kakasını tutamamaya engel değildir. Bilirsiniz ki erkek köpekler bölgelerini belirlemek için parça parça dışkılarlar. Bu alışkınlıklarını sadece eğitimle engellersiniz. Teşvikiyedeki köpek dışkılama parkında bir sigara içimi sürede bu durumu yakından gözlemlersiniz. Sağdan sıyırmadan şu sorulara cevap verin lütfen.Felsefenin temel ilkelerini okumadığınızı sanmadığımdan hemen sorayım Berkley gibi bir idealistle aranızda paralellik olduğuna gerçekten inanmakta mısınız. ( Kant’ ı etkileyen ve uzun süre materyalistleri arkasından küfürlere boğmuş bu papazı sadece aldığı reaksiyon nedeniyle sempatik bulmak değil kastettiğim)Ermeni soykırımının gerçekten plansız programsız yapıldığına ve soykırım tanımının sonradan BM tarafından belirlenmesi nedeniyle bütün bu yapılanların soykırım olmadığı gerçeğine inanmakta mısınız.Meseleleri açıklayıp bileşenlerine ayırdıktan sonra çerçeveleyip duvarınıza asmanın, kişisel ego tatmininin ötesinde bir anlamı olabilir mi.Çözemediğiniz veya çözümüne katkıda bulunmadığınız her sorunun dönüp diğer canlılarla birlikte sizin götünüze girmeyeceğine olan inancınızın kökeni nedir. (Kürt manav diğerleriyle birlikte size de koyuyor mesela eğitim falan vız geliyor adama. Çözüm basit oysa. Kıçımızı kaldırıp semt pazarına veya markete gidiyoruz. Karizma biraz çizilse de insan kendini çengelköy hıyarı gibi hissetmiyor. Hem böylece kürt halkının bir ferdinin avantadan para kazanmasını engelleyip gelişmişlik düzeyini arttırma zorunluluğu hissetmesine de katkıda bulunuyorsunuz)Sinirinizi bozan insan topluluklarının –hadi açalım Türkiyelilerin- hallerini dönüp dönüp yazmanın, ilkokul mezunu , aile babası, mahalle pazarında tezgah açan Ali Amcanın “ ne olacak lan bu memleketin hali” diye söylenmesinden daha sofistike bir sızıldanış olduğunu gerçekten düşünmekte misiniz.Sosyalistler, tasavvuf öğretisine inananlar, feministler, kıllar tüyler baby700 varsayalım ki hepsi kötü, yetersiz ve salak. Ve kişisel tatminlerini herşeyin üstünde tutan madrabazlar sürüsü. Peki siz bu kategoriler üstü bilgi umman, beyin yelkenli hallerinizle neyin ürünüsünüz. Sizin deyiminizle bu it kopuk sürüsünün içinde yaşamlarındaki rahatlığı ellerinin tersiyle itip tarif edilmiş sorunları çözmeye çalışanların sizin şu halinizden bir adım önde olduğunun farkında değil misiniz.Bize olduğu kadar kendinize de yüce gönüllü müsünüz. Yapmadıklarınız ve yapanlara tepeden baktığınız için kendinizi de affedebilecek misinizIsrarla noktayla yazmaya çalıştığınız yarrağın yazılımında bir noktayı eksik koyduğunuzun farkında mısınız.
1. sevgili contra, contra’yi gormek behemahal baby700’u gormek demektir demiyorum. sadece sizlerin mesaj trafiginde dikkatimi ceken suphekli bir durumun altini bir defa daha cizmek istedim.2. baby700 beyin siteye katkisi tartisilmaz, kendisine daha once de tesekkur etmistim bir daha tesekkur ediyorum.
Esprileri bile ciddiye almanın altında yatan sebeblerin pornografiyle ilgisi var.Yazacak konusu olmayan ama orijinal biri olduğuna inancı tam olan insanların sitesi hafif. Orijinalliğini kendine ispatlamakta zorlananlar günlük hayatlarında başlarına gelenleri, kesmeyince sevgilileriyle ilişkilerini en sonunda en basit hislerini anlatarak orijinalliklerini başkalarının gözlerinde arayorlar. Anlatılanlar yetmedikçe derinleşiyor baby700’ün işaret ettiği şekilde pornolaşıyorlar. Yazdıklarına edilen her lafı kişiselleştirmelerinin sebebi bu. Kim ister görücüye çıktığında bir kusuru yüzüne söylensin.Kahve getiren kız misali güp güp çarpan bu yürekler yazdıkları siteyi fiziksel olarak evlerinde zannediyorlar. Ailelerini arkaya alan bu açmamış çiçekler heyecandan karşılarında alıcı olmadığını farkedemiyor. Farketse bile aldırmıyor zira evlerine giren herkes potansiyel talip.İstiyorlar ki bırakalım yapsınlar cilvelerini ne malum belki beğeniriz.
siyahımın anteni, hukuk karşısında çoğunluğun dediği olur gibi önyargıları benimsemiş bir halka nasıl bir fiziksel yaptırımda bulunmayı düşünüyorsun?Genel kanıyı değiştirmekten ziyade bir iki kişiyi kurtarmaya çalışmak mıdır sence çözüm? Kendi doğrularınmıdır kurtuluş. Solcuların genel eğilimi her ne kadar beğenmeselerde Deniz Baykal çizgisindedir. Her akımı dışarıdan ve geriden takip eden bir millet kendi içinde bir reaksiyon oluşturamaz mı?Saçmada olsa bazı şeylerin kendi içimizde konuşulması çok mu faydasızdır?Sanıyormusun ki baby’nin değindiği konular herkesin bilgi dahilinde?Ermeni konusuna gelince. Ararat filmi fiyaskosu için ne düşünüyorsun? Amerika’da vizyona zorlayarak çıkarılmış, videoculara korku macera filmi kategorisinden sokulmuş filmin yarattığı tepki için ne düşünüyorsun?Konuyla alakası olamayanlar bile bariz Türkleri töhmet altında bırakmak için yapılmış film diyor.Bu mudur varlığından emin olduğunuz davanın ifadesi? Yoksa gene mi biz suçluyuz? Belki yüzyıllarca beraber yaşayarak beceriksizliğimizi Ermenilere de bulaştırdık.Ne derseniz deyin ama davanız dünya kamuoyuna iki keçinin köprüde karşılamasından öte birşey ifade etmiyor .Böyle mi gösterilmeli ölen onca insana saygı?
Amcabey akıtmaya başlayınca araya çift conta koymak lazım ki aşağıya sızıntı olmasın
Egoyana gelince bıraksın soykırım filmlerini, beceremiyor. Alanı bu değil. Erotica gibi filmler yapsın. Ne şaane fimdi be.
Hafif’te laf yetiştirecem diye iki yumurta kırmaya üşendiğinden tavanı böyle işlerde kullanıyoruz.
İşi yazmak olan biri 700, buradaki herkesden daha iyi yazması gerekir. Trenine tıklayıp yazılarını sıra ile okuyun hep aynı kalıp, ortaya oltayı sallıyor devamında ahaliyi biriktirip tamamına geçiriyor, şimdi ise Siyah ısıtıp ısıtıp sıkı geçmeyi yerleştiriyor. E tabi sızdırmazlık garantisi yok, bu aşamada conta ya ihtiyaç var…
Sizin gibi akli basinda insanlarin ufacik bir ortak yan bulmadan dusuncelerinin birbirlerine teget gectigini gormek bana tuhaf geliyor.Yani yukaridaki diyaloglarda cok buyuk potansiyel olmasina ragmen egonuzun onune gecememekten dolayi meyvesiz tartismalara donmesi biraz hayal kirikligina ugratiyor.Eger ufaktan da olsa bir nokta uzerinde uzlasabilseniz bence Turkiye sorunlarini cozebilecek kapasitede bir “think-tank” olabilirsiniz.Yani bir kere olsun, beyin gucunuzu kullanip gercek bir pratik konuyu cozdugunuzu gorsem hepinize hediye alacagim.Unutmayin bu siteyi medya da izliyor ve konusulanlarin bir kismi oldugu gibi Radikal, Gazetem ve Hurriyet’te belirmeye basladi!
az once 29. maddeyi google’dan arattim. C.D.’nin Catherine Deneuve oldugu hicbir sekilde aklima gelmezdi. C.D. kendisi hakkinda sunlari demis:I’m very much for maintaining a certain distance, a certain formality between me and others – even people I really love. I adore my parents, it’s a real relationship, yet I never was intimate with them. The only human being I could tell everything was my sister Francoise. She and I were so diametrically different; put together we would have been a fantastic woman. I’m not easily involved in anything; I’m totally pessimistic. There’s no better world after death, not for me. It’s touch on earth, that’s all I believe in. Life is a jungle. You eat or get eaten. Passion is the only way out. For me, the greatest luxury on earth would be to be able to abandon myself to passion. (tamami icin)Sayin Baby700 yeni bir kapi daha acti.
Alt tarafından parça parça tenya şeritleri misali döktüğü küfürleriyle siteye yeni bir soluk getiren simatem hanım, bir de bunları eliyle tutup ‘nasıl yapmışım’ diye gösteriyor. Zaten bir süredir, edilen küfürleri açık açık yazma modası iyice yayıldı. Herkes kendini Can Yücel’in sol taşağı sanmakta.Kifayetsizliğin hırçınlaştırdığı, KSKS’nin früstre ettiği ve sivil toplum örgütleri denilen rezil sektör tarafından beyin mıncıklamasına maruz bırakılan kardeşimiz; açık tribün seyircisi kalitesindeki hezeyanlarını her gün hafif’e taşıyor. Bu kavruk ülkenin, düşünce ve yaratıcılık fakiri, derin aşağılık kompleksli halkının steryotipi simatem hanım; aslında nefret ettiği hayatını anlamlı kılmak için debelenen, ‘toplumsal mücadele’ adı verilen türk tipi solcu kodların etrafında gezeleyen ve üstüne üstlük aldığı siyasi tutumlarla böbürlenmeyi seven; yırtık olmak zorunda bırakılmış ve bu yüzden kendine olan güvenini ancak galiz laflarla tesis edebilmiş; çektiği acıların (her neyse) kompansasyonu olarak nefret ve kin adlı gayrımenkullere yatırım yapmış ve bence artık normalize olma şansını kaçırmış bir kızımız. Allah çocuklarına sabır versin; hatta mümkünse çocuklarını ondan alıp hemen bir yatılı okula versin.Kardeşlerim, aziz doğu romalılar! Sosyal hayatı piç eden ve ülkemizdeki kepazelikleri yeniden üreten kişiler, esas olarak kişisel tatminlerini kendiyle başlayıp kendiyle biten bir çerçevede maksimize edemeyen insanlardır. Kendi enerjisini üretemeyen, kendi ateşiyle yanamayan insan, hem diğerlerine muhtaç olur hem diğerlerini kullanır.İnsanlar için, insanlık için bir şey yapmaya çalışmak abesle iştigaldir kardeşlerim. İnsanlara ancak espri yapabilirsiniz. Tabii bu da bir kabiliyet, maharet ve letafet gerektirir. Siz kendiniz için bir şey yaparsınız; insanlar eğer dilerse ondan faydalanır veya zarar görür.117. Kendimi iyi hissetmiyorum deme.118. İyi olursan, ayrıca hissetmene gerek kalmaz.119. Kıymetli olan insanlar değildir.120. Objelerdir.121. Devrimi yapan kitleler veya partiler değildir.122. Temaşadır. (J.B.)123. Kendine bir hal (pozisyon) yaratmaya çalışmayasın.124. Kendi halinde olmaktan daha yüksek bir hal yoktur.125. Kimse kendi ülkesinde peygamber olamaz.126. O yüzden otur oturduğun yerde. Ben sana anlatırım.
devletimizin ruhudur. bürokrat, devletin gölgesidir. devletle bürokrasiyi ayıramazsın. birini yüceltip (gibi yapıp?), diğerini kötülemek abestir. ayakla-baş ayrı yönlere yürümez. bürokrasi süper bir sitrüktür mitrüktür değildir, basbayağı SİK-türü-kütür’dür.bu arada, yazında o kadar fazla meseleyi HALKA HALKA birbirine geçirmişsin ki… annemin orlon yumağına dönmüş yazı…ne güzel, iki kolumu uzatırdım, yumağın ortasından, annem sara sara çözerdi…sizin anneniz de yapar mıydı?en azından benim gibi yazma tembeli birisi için bu konu(lar)da (bildiğim naçizane bilgi-fikir kırıntıları olduğu önfikrini peşinen kabullenerek tabii) fikir beyan etmek hasıl-ı mümkün değil. bilen, üşenmeyen varsa, talipse beyanatta bulunmaya, buyursun halil ibrahim sofrasına…(bilen ile başlayan, sofrasına diye biten cümleCİK bölümü es oluyor. esti yani işte.).fakat aslında benim kafamı bu HALKA HALKA meselesi fena kurcalıyor…sanıyorum sır halkalarda…bu halka meselesini çözersek, her bokun (yani şu hayatın, evrenin anlamı falan gibi) anlamını da (varsa tabii, ki yoktur) çözeceğiz.”varsa tabii, ki yoktur”daki saçmalığa işaret etmem gerekir miydi acaba?beybi halka halka olmuş, devinip duruyor…güldürüşlü ama. kronik-akut bir kronoloji yazarı olarak (vakayi nüvisçi-durum tespitçisi-jetonlu/kartlı yazımatik cihazı) başarılı da. biraz kendimden de söz edeyim: çirkin kızlara gülümserim ben. o kadar sevinirler ki…mutlu olurum.
“başarılı olmanın 10 yolu”, “mutlu olmanın 15 kuralı”, “nasıl zengin olursunuz” gibi kitaplar, hep çooooook satmıştır. iyi iş yapar. bu kitapları yazanlar başarılı, mutlu, zengin olmuştur. mesela, orwin’i inceleyin…not: bu yazıyla ilgili, google’de aranmanıza gerek yoktur.
Ilginc yorumlar. Kisisel saldiri olmayan, son paragraflari kastediyorum.Baby700, bu ulkenin sosyal sorunlarini kisinin kendini asamamasina, uretememesine yormussun, 100% hemfikirim. Insanlara hersey mustehaktir, buna da katiliyorum. Ama bazen insan keyif icin yaptigi bir isin insanlari biraz daha medeni olmasina yardim ettigini gorunce bundan bencilce bir zevk alabiliyor.No. 120: bence kiymetli olan, mekanlardir.Mesela sehirler. Ya da insanlarin uzun sure (binlerce yil) toplandigi yerler. Orada bir bellek olusur. Insanlar bu bellek’i zaman zaman yok eder yenisini kurarlar ama ne yazik ki , evrimlesirken edinilen bilgiler genlerimize katilip, ileri nesillere ulasamaz.
Bu ne evladım peki? İki-üç ayda bayağı bi gelişme göstermişsiniz.
bıyıklı kasaba politikacısı yağlı suratını mikrofona doğru uzatır ve konuşur: siyasette ve ekonomide kriz var, evet ama bürokrasi ve devlet çalışıyor güzel kardeşim!batının yumurtası burjuvazi ve doğunun hediyesi bürokrasidir. üzerine bastığımız, tema dedesinin kurtarıyorum ayağı yaptığı bu topraklar nepotizm, kronizm, patronaj hatta patinaj ve partizanlık ile sulanmıştır. (geniş açıklama için baby700 beye yalvarın, lütfederse anlatır.) sanmayın ki bunu sadece türkler yapmıştır, tanzimattan sonra bürokrasi kademelerine yerleşen azınlıklar da en az bizim kadar doğuludur. güzel türkiyem, montofon ineği gibi yatarken, uzun yıllar, ‘bi bok bilmem ama herşeyi bilirim’ makyajı ve boyalı saçları ile ortalıkta gezinenbinlerce kadın fahişe olmasın da halkla ilişkiler uzmanı olsun dedi. bu insanlar kendileri gibi insanları işe aldı. sonra aniden insan kaynaklarıkeşfedildi. ama insan kaynakları da makarena yapan insanlar tarafındantürkiye’ye tanıtıldığından olsa gerek bu konudaki kalite yönetimi ancak yeni yeni oturmaya başlıyor.kamuya ‘adam’ alınacaksa sınava falan ne gerek var, bizim dayıoğlu kahvede şimdi, altılıyı yatırsın çağıralım. max weber ve henry fayol’un devlet yönetimi ilkeleri vardır, bilirsiniz, otorite ve sorumluluğun organizasyonda açık olarak belirlenmesi, sürekli kontrol ve teftiş, organizasyonda yazılı kuralların oluşturulması ve saklanması,yöneticilerin seçimle değil, atama yoluyla işbaşına getirilmesi,çalışanların resmi bir sınavdan ve belirli bir eğitim seminerinden sonraişe kabul edilmesi gibi, bilin bakalım hangi ülkede uygulanmıyor bu ilkeler.bir de bürokrasiden şikayet eden solcu kitle var. sanki sovyetler bürokrasinin ağababası değilmiş gibi. allahtan anarşistler yaşıyor hala…hasılı, sorun duygu sorunudur, birbirine karşı bu kadar acımasız ama bu kadar da sevgi besleyen manyak bir toplum olduğumuzdan kayırmacılık tavan yapmıştır.not: baby bey temaşa dedi de benim de aklıma sima ilmi geldi, bürokrasiyiişletemeyen öküzlerin çehreleri dahil. ee ne de olsa o öküzler ahmetrıfkı’nın belirttiği gibi “ayol bizim zamanımızda öyle darülfünun falanyoktu. buz gibi koca rüşdiye, bir parça coğrafya, kısas-ı enbiya, izhar,biraz pend-i attar okursun. eline kocaman bir şehadetname verirlerdi.ondan sonra allame-i devrân, hoca-yı yekta-yı cihan sen olurdun” diyeninsanların torunları.
kıymetli sıvılardan epey bir faydalanmış addediyorsunuz kendinizi öyleyse?
fikri takipte sinir tanimam:efenim tutku diyince aklima ilk gelen isim Lafarge. Kendisi The Adaptation filminde Oscar’la odullendirilen oyuncunun canlandirdigi karakter. Bu karakterimiz hayattaki tek onemli seyin passion yani tutku oldugunu soyluyordu. Lafarge daldan dala atlayan heyecanli kus misali bir tutkudan oburune aninda geciveriyor, geride biraktigi tutkusunu bir daha hic dusunmuyordu. Adamcagizi sabahlari uyandiran ve ayakta tutan yegane guc tutkuydu. Dolu dolu yasayan deli adam Lafarge’in son tutkusu mukemmel orkide avciligiydi. Lafarge karakteri ile sayin baby700’un zamaninda dedigi meselesi olma isini de bagdastirdigimi belirtmek isterim.aklima gelen ikinci sey ise “the passion of ayn rand” isimli ask filmi. Efenim bu film aslinda ask filmi degil. Ayn Rand isimli kapitalizm savunucusu, objektivizm dedikleri felsefenin kurucusu Rus gocmeni, Amerikan yerleskeni bir kadinin hayati uzerine bir film. Filmde tutku diye bir sey yoktur. Sadece gercekler ve mantiksal dogrular vardir, tutku-ask-din-yardim gibi kavramlar insan zayifliklarinin urunudur diyordu. Pis kadin Ayn Rand ne Isaya, ne Musaya, ne muhafazkarlara, ne de anti-muhafazakarlara yaranabilmis. Bu kadincagiz birine asik oluyor ve buyuk inanc imparatorlugunu kaybediyor.
Bizim önden çeker araba nihayet normal yağ akıtan haline dönmüş, aradaki bir anlam ifade eden yazısını aşırı alkollü olması durumuna bağlıyorum. Başkalarına psikanalizde bonkörlüğüne diyecek olmayan amcabey nedense bu analitik yeteneklerini kendine kullanamıyor, biz yardımcı olalım sevaptır. Gelmemden önce deli ibrahim gibi sağa sola küfür yağdırdığını unutan küflü beyin, sözkonusu küfürlerin çok daha yetkinlerinin kendine yöneltildiğini görünce birden bire ahlak zabıtası kesiliyor, kaldıramadıklarına bir de bu ağır durum ekleniyor. . Durumları tarif ederken ilk aklına gelen cümlenin misyoner pozisyonu olduğunu unutuyor. Zaten pozisyon dağarcığı da bununla sınırlı, kamasutra okumamış , pozisyon al deyince eline alıp bekliyor.Ağır mı geldi sorulan sorular verecek cevap mı bulamadınız. Aklıma gelmişken bir soru daha ilave edivereyim. İşçi- köylü kanıyla beslendiklerini iddia ettiğiniz sosyalistleri bir tarafa bırakın, Atlasçılar ne kanıyla besleniyor. Ermeni yazılarının biri bitmeden öbürünü yayınlayarak tiraj arttırmaktan başka bir çabaları olabilir mi. Soykarım, soykurum, soykorum şeklinde laf geveleyen bu gezici, araştırıcı, sıçıcı abiler (nedense 1915 için Ermeni bulamayıp Türkle ropörtaj yaparlar) eveleyip geveleyip soykırım demeyi beceremiyorlar bir türlü. Kırılmıştır efendim vardır bir kırım ve fakat soyun tamamı kırılmamıştır, sayılmaz, olmamıştır. Soykırım diyemeyiz. Yozgattan, Vandan, Erzincandan, Bitlisten gelen Ermeniler tesadüfen yanyana gelmişler ve tehcire tabi tutulmuşlardır. Bunları bir merkeze toplayan sistematik bir hareket yoktur değil mi efendim. Var mı bir belge yok. O halde soykırım diyemeyiz niye diyelim ki. Biz yazalım, anlatalım, 6- 7 Eylülü yaşatan kaka adamlar değiliz biz. Bırakın soykırımı, paskalya yumurtalarımızı tokuşturup kıralım Türk ve Ermeni halklarının dostluğu adına, ağlama geceleri tertip edelim (akşam vardı bir tane Gasparyanın düdüğünde gözümüzün önünden vahşi hayvan sürüleri gibi tehcire zorlanan Ermeni halkı geçti) di mi canım efendim. Üzgünüm kimse yemiyor bu numaraları.Sosyalizme ve bok attığınız iyilik doktrininine gelince bütün kitlesel hareketlerler bireyle başlar ve bireyle biter. 1980 öncesi politik bir hareketin içinde olmayan gençlere ot gözüyle bakılırdı- ki çok yanlıştı- şimdiyse politik bir söyleme bok gözüyle bakılıyor, nasıl desek çok banal çok demode. İlle de birey olmalı. Bireysel yanlızlıklar, çaresizlikler, evrile çevrile yaşanmalı anlatılmalı. Senat gözüm senat, yoksayılan politik doktrinlerin üzerine oturtulmalı, dün gece gidilen konserler, gezilen sergiler, okunulan kitaplar, akılda kalan alıntılar kişisel farkındalıklarınla süslenerek anlatılmalı. Tek kişilik yalnızlıklar çoğaltılmalı, benzerler bulunup omuzunda ağlanmalı. Altta kalanların sırtına basılmalı. Onlar değil mi ki eğitimsizler, değil mi ki farklılar bırakın öyle kalsınlar. Diyarbakırın bir köyünde yaşayan bir oğlancığın veya bir Toros yaylasında keçi otlatan kızın senden de benden de pek çoklarından da büyük bir potansiyel taşıyabileceği gözardı edilmeli. Onlar değil mi ki farklılar, değil mi ki aşağıdalar rahat olunuz zaten kimsenin de umurunda değiller. Bırakınız rahatça üstlerine basabilirsiniz. Kürt deyin, köylü deyin, varoş kızı deyin, gecekondu çocuğu deyin kimse aldırış etmez 700. Siz bu seçkinci tavrınızla sizin gibi olanlarla beslenin ve besleyin hepimizi. Zaten bu yazdıklarım çok demode, çok ağlamık, tali hususlar. Hafifte yazıp çizen kimsenin umurunda olduğunu sanmıyorum. Ne zaman ki sizin alanlarınızı istila ederler o zaman zırıldanırsınız. Oysa ki insan topluluklarının çok daha farklı bir yaşam düzeni yoktur hayvanlardan. Onlar da yaşam alanları, av alanları yetersiz kaldığında, istila edildiğinde yeni avlaklar ararlar kendilerine. Yeni gelenler sizden daha yırtıcıysa- ki kesinlikle öyledir zor koşullar avcılık saldırganlık dürtülerini geliştirir- sizin o fanus içindeki rahat yaşam koşullarınızın eskisi gibi olması olanağı yoktur artık. Seçkinler yeni ve daha kalın fanuslar yaparlar sürekli. Para kalkanıyla alanlarını korumaya çalışırlar. Sokaklara yenilerin av alanlarına çıktıklarında daha önce duymadıkları tiksinti ve çaresizlik hissiyle geri dönerler. Bunlar nasıl canlılardır böyle kokmakta, küfretmekte ve saldırmaktadırlar. Sıraya girmeyi bilmezler mi bu insanlar kuzum. Dişilerini dövüyorlar, dişilerde yavrularını. Hırsızlık yapıyorlar, tecavüz ediyorlar. Yeni gelenler de eski koşullarını tutturamazlar. Kendi eski bölgelerinde bol olan pek çok şey yoktur burada. Üstelik olmayan pek çok şey de boldur. Ama ne yazık ki kendilerinin değildir. Neden olmasın yeterince istenirse herşey olabilir. Onlar kararlıdır olduracaklardır.Her şey bu kadar kötü olmayabilir. Birey olmakla başlanabilecek yol uzun ve acılı olsa da yaşanabilir. Sadece diğerini ( dünyanın kalanını ) yadsımamakla başlar. İyi olmak, fazlayı istememek bu basit öğreti ne yazık ki kolay uygulanabilir bir şey değildir. Dönüp dönüp kendi kuyruğuna dolanır insan. Okumalar aşk acılarıyla kesilir. Kişisel istekler hırsla beslenir. Hayvan yasalarından yola çıkan insanın bu yasaları kendi varlığıyla değiştirmesi inanılmaz zordur. Hem içindeki hayvanı yaşatacak besleyecek ve seveceksin hem de üstüne bir şeyler ilave edip onu farklılaştıracak ve değiştireceksin. (kendi içinden alacaklarına başkalarınınkileri ilave ederek, sadece kendi kanından hazırlanan bir aşı yeterli antikor oluşturmaz ) Bu sırada diğerleriyle değen omuzlarını sterilize etmek gibi kaygılarında olmayacak. Alışverişlerle beslenecek ve sürekli güleceksin 700. Yapamayacaksın demiyorum ama çok zor senin için. İçindeki nefreti ( önemli miktarda olduğunu sanmıyorum) bastırman kolay ama duyduğun şu derin tiksinti. Acınacak durumdasın, malzeme bolluğu içindeki bir insanın elindekileri ne yapacağını bilemediği o kaotik durumun güzel bir örneğisin (çok da nadide değilsin senden bolca var bu aralar entel abiler camiasında). Yine de hafif içinde bu halinle muhafaza edilmende sayısız yarar var. Yaşça küçük kardeşlere yaşamadan salt okumanın beyinde yaratacağı ağır tahribatın sergilenmesi için bu mumyalar müzesinde varlığın şart.
Birey olacak adam ayrım gözettiğin iki türün arasında kalmışlardan çıkmaz.Karakterlilik bir türe ait olmaktan türünü benimsemekten geçer. Ancak o zaman farklılıktan söz edilebilir.
bkz
eee peki sormazlar mi catherine’e sayin catherine, madem tutkuyu hayatinizin odak noktasina yerlestirmissiniz, neden tutkuya ulasabileceginiz yollari bastan yok ediyorsunuz diye. Catherine soyle cevaplasin: “Pardon ?” Yani Catherine’im (burada bir kol hareketiyle bilen adam pozisyonuna gecilir, Catherine cinsi latifdir sonucunda) tutkuyla birseye baglanabilmek mutlak akil isi degil iken sen neden akli yuceltip, tum kutsiyeti olan putlari birer birer yikiyorsun. Tutkuyla baglanabilecegin seye ulasmak icin gerekli sart degil midir bir seyin ulasilmaz ve anlasilmaz olmasi. Neden sorguluyorsun hayati ve dahi kendini ve cevreni ve dunyayi. Catherine burada gozlerini suzer ve der ki cunku sizin tutku dediginiz illuzyonlarla kendimi oyalamak aldatmak istemiyorum, inanmadigim ilkel rituelin narin motifi olmak degil, aklimin ve de duygularimin tutkuya ikna olmasi gerektigini dusunuyorum. adam kolunu catherine’in beline dolar ve der ki “o zaman birakalim bunlari. varmisin bi el playstation oynamaya.”
Pagan, contra ve hiçkimse beyin söylediklerinde gerçek payı var. Kamasutracı simatem ise, yine heybesini takmış, kürt-ermeni sentezinden sosyalizme giden acılı yollara sapmış. Sümüklü çocuk fotoğrafları ve ‘motorları maviliklere süreceğiz çocuklar’ resimaltlarıyla siyaset yapan rezil bir güruh.Burası çok uzadı; yeni bir günlük yazayım ben.147. Ülkemizin 3 tarafı denizle çevrili değildir.148. 2.5 tarafı çevrilidir. Zira güneyi İskenderun’dan sonra karadır. (O. A.)
Filmden bir şey anlamadığınız belli de;attığınız çamurlar elinizi kirletiyor..!Çünkü Ayn Rand ve tüm objektivistlerin, birilerine yaranmak,yamanmak veya yalakalık yapmak gibi bir hevesleri yoktur.Böylesi şeyler, başkalarını karalamak,suçlamaktan başka fikirleri olmayan subjektivist pisliklerin işidir.Çünkü bunların,hayata dair olumlu bir alternatif önerileri de yoktur..Bu neden le yazdıklarınızı bir kez daha düşünmeye ve Ayn Rand ve felsefesi hakkında biraz daha araştırma yapmaya davet ediyorum sizi..Bu konuda temal kaynak:”bencil.org” dir.Saygı ve sevgiler..