‘Aşk ne demek aşktan yanmak ne demek, kenarından bile geçmiyorsun, öğretemedim sana, senden öğrendim, savaşmak ne demek’İşte bu şarkının sözleri senin için yazılmış diye düşünürken…………………,Bu gece farklı bir şey oldu. Sanki sen değiştin, sanki seni biraz değiştirdim, pişmanlık dolaştı damarlarında, ne sevindim ben bu işe haha.Şimdi keyifle o anları yazacağım gözyaşı döktüğüm dakikalara inatAkşam saati,seni YİNE mutlu etmeye çalıştığım klasik anlardan biriydi. Karnın açtı, gergindin, sinirlerinde bozuktu, işler yolunda gitmemişti,elli bin tane sorun yani her zamanki gibi sende mevcuttu, senin iyiliğini isterken bağırdın bana, ayrıntılarda boğmamalı kimseyi ama sonuçta kırdın beni. Ben şunu hissettim o an. Ne zaman, özellikle senin iyiliğini düşünsem, kırıyordun beni, şımarıyordun. Bunu benim o kör gözlerim yeni gördü ne acı. Ve o an nereye kadar çekeceğim ben bu adamı be dedim. Nasıl da kolayca kırıyor beni dedim. Ağladım, sustum sonra.Sessiz kaldım 3 saat. Dayanamayıp aradım seni, neden beni aramadığını, özür dilemeden nasıl bunca saat durabildiğini sorup, seni üzecektim, gıcık oldum çünkü sen bir itirafta bulundun.Bana ‘illa telefonda söyleteceksin değil mi bunu bana ‘ deyip ‘kapına kadar gelip özür dileyecektim, yemin ederim’ dedin. Samimiyetine inanıyorum. Bunu duymak bile yetti biliyormusun. Şuan ilk defa yıllardan sonra tuhaf bir mutluluk, sarhoşluk yaşıyorum. Seni pişman edebilmenin ve beni saçma sapan şeylere üzmenin ne kadar gereksiz olduğunu görmenin şerefiyle kadehimden bir yudum daha alıyorum, aldım bile.. Bugün şarabın tadı bir başka güzel.Beni bir daha üzme yoksa bu şişeyi kafanda kırarım :)Not: Samimi, içten, gerçek dakikaların yazısıdır..