bildirgec.org

darjeeling

11 yıl önce üye olmuş, 205 yazı yazmış. 608 yorum yazmış.

Üzgünüm

darjeeling | 24 May 2008 17:17

Dün,mutlu bir çiftin çekildiği resim karesine girdim ister istemez mutsuz yüzümle. Gözlerim ağlamaklı, boğazımda düğümlenmiş sen ve fotoğraf çektiren çiftin mutluluğu.. Orada tesadüfen oturuyor olmak mıydı suçum? Ben de mutluydum bir zamanlar, ne oldu bize bilmiyorum.. Şimdi ise başkalarının fotoğraf karelerini kirletiyorum.. Üzgünüm..

Martı

darjeeling | 15 April 2008 21:12

Sen en son ne zaman gri bulutlara doğru hevesle kanat çırpan bir martıyı seyrettin? Denizin dalgasına kapılmadan ama onsuz da olamadan yaşayabildiğini farkettin? Ben çok uzun süredir o martıyım…

Ben duygusal bir kızım..

darjeeling | 20 February 2008 22:52

Ben duygusal bir kızım..
Burnumun direği sızlıyor şuan. Demin bir sahne vardı dizide.Kadın, gerdek gecesi için hazırladığı ve hiç giymediği saten geceliğini koydu bavula, o ilk gece için.. Adamla kadın arasındaki o ilk heyecana tanık oldum. Kendi ilklerimi hatırladım. Onun beni ilk öpüşünü, ilk haftamızı, elimi tutmaya çalıştığındaki çekingenliğimi, sarılırken kaçmaya çalışan tavırlarımı ve bunların hiçbirinin yapmacık olmadığını.. Bana olan düşkünlüğünü hatırladım. Saçımın teline zarar geldiğinde bana gösterdiği özen ve ihtimamı.. Biri kötü bir laf ettiğinde beni savunan o cümlelerini. Beni değişik yerlere götürme heyecanını, tavlada beni yendiğinde duyduğu mutluluğu.. Beni ailemin yanına götürdüğünde babama olan samimiyetini, ve ardından gelen aile gibi olduğumuzu hissedişim.. Bir Amerika macerası. Bitmek tükenmek bitmeyen özlem dolu bir bekleyiş. Her gün sabaha karşı uyanıp onun sesini duymayı beklemek.. Bunu şimdiye dek kimse için yapmadığımı hatırlamam..
Ben çok sevdim, onun beni sevişini de sevdim.Onun bir zamanlar bana gösterdiği yakınlığı sevdim..
Ben duygusal bir kızım. Onun resmine bakınca hala gözlerim dolar, yarın göreceğimi bilsem ve hala onunla olsam bile.. Ben Türk Sinemasının rol yapmadan ağlayan tek oyuncusuyum.. Herhalde bu yüzdendir ki, şimdiye dek hep kaybettim.. Ya da kim kaybetti? Söyleyin bana………..

Boşuna sevmiyoruz olm!..

darjeeling | 24 January 2008 22:27

Telli bir çalgının ‘tellerine’ dokunuyor biri. Güzel bir müzik çalıyor. Onun sevdiği biri şarkı söylüyor şuan radyoda. O geliyor doğal olarak aklıma.. Anlatayım biraz size onu, ha?
Kendini Lost’un içinde ‘kaybetmiş’ biri kanımca şu dakikalarda. Bir de kendini kalbimde kaybetti ama neyse şimdi bu kısmına girmeyeyim işin 🙂
Kırmızı lalelerin farklılığını ‘farkedebilmiş’ biri , öyle biri ki dün bunlardan bir demet alıp gelmiş bana. O farklı biri. Gül ile yetinmez..
Gecenin on birinde evinden asla kalkıp gelmez dediğiniz vakitlerde elinde cin-şarap ikilisi ve üzerinde şık ceketiyle sizi dışarıya çıkarmaya kararlu , her an sizi utandırabilecek biridir o.(saçma hatalarınıza rağmen) Beni de utandırdı 🙂 Karşılıklı binalarda çalışacağımız için mutlu olduğunu söyleyen biridir o, zor inanırsınız valla, ama mutludur hem valla hem billa . Bir erkeğin bundan ötürü mutlu olması az görülür.
Avrupa Yakası’nın her komik sahnesine güldüğüm anda yüzüne bakıp onun da mutlu olduğunu görür, ‘Burhan’a’ daha çok bayılırım ben. ‘Sağolasın’ derim içimden.
Yarın ona sütlü çikolata almayı düşünüyorum. Aslında en sevdiği kocaman, kocaman antep fıstıklarının içinde olduğu çikolatadır ama şöyle bir düşündüm de fıstığı zaten yanında, en azından çikolatasını tamamlayayım.. Eeee, ne de olsa yukarda anlatılanlar için bile bunu hak ediyor (son hınzır gülme efektini artık siz tahmin edin, anlatamadıysam bkz.fıstık)

Artık sizde ünlü olun

darjeeling | 17 January 2008 19:15

Süper bir site buldum diyebilirim gönül rahatlığıyla. Zannediyorumki Rus kökenli bu internet sitesinde resim şablonlarına tıklıyorsunuz, 06 ile başlayan turuncu butonu tıklıyor ve çıkan ekranda masaüstü yada resimlerim kısmından herhangi bir resminizi yüklüyorsunuz. Paris hiltonun cd kapağındami yer almak istersiniz yoksa Putin in baş köşesine koyduğu tablomu olmak istersiniz , ona siz karar verin.
iyi eğlenceler.

3 adımlık evime minnet..

darjeeling | 17 January 2008 09:07

Ey karanlık, ey evimin nahoş karanlığı..
3 senedir mahkumum sana. Hangi mahkum mutludur ha?
Evim..
Senin için ufacık, küçücüksün ebatlarında ama sıkıntılarla dolusun. Duvarlarını aydınlatan televizyonun ışığı ya da o kutudan gelen ses sahte mutluluk kaynakları bana. Kaç adımsın diye saydım bugün ilk defa seni, 3 yıldan sonra. Banyo girişten 4 adım, çıktım banyodan yatak odası 2 adım, çıktım odadan mutfağın lavabosu 7 adım. Pencereye ne hacet?1 adım olsa ne yazar? Ne zaman oradan dışarı baktım ki? Sevgiyle yeni günün güneşini bünyeme hapsedip ciğerlerime havayı çektim ki? Sen bilirsin, neredeyse hiç..
Ne kadar küçükmüşsün gerçekten. Ya bir de kocaman olsaydın ha? Apaydınlık olsaydın? Eski püskü bir Beşiktaş dairesi yerine havalı bir Etiler dairesi olsaydın? Acaba daha mı mutlu olurduk seninle? Ben sende yaşadığım sürece aşka, sevgiye, kucağa, buluşmalara ihtiyaç duydum, sevdiğimi hergün görmenin heyecanını hissettim.. Aşka daha çok sarıldım ben. Onun değerini daha çok bildim.Onu daha çok boğdum, sıktım ama aynı zamanda ona sarıldım da ben.. Onu sardım yorgan gibi kendime.. Çünkü yorganlar yetmedi bana pamuk dolu. Kuş tüyü yastıkların zenginliğiyle, bomboş buzdolabının fakirliği arasında gittim geldim ben sende. Sonuca bakıyorum hep. Mutsuzum. Her yalnız yaşayan kişinin yaşadığı mutsuzluğu yaşıyorum. Çoğu itiraf edemiyor ama öyleler ya da öyle olacaklar biliyorum çünkü bir yerde onlarda buna doyacaklar. Ben bu akşam bile sana gelen tüm yol boyunca ağlıyorsam zaten mutlu değilimdir.
Bir gün seni aldatmanın hayalini kuruyorum. Bu hayatımdaki tek ve anlamlı aldatma olacak çünkü o zaman seni boyutları önemli olmayan bir evle ve sevdiğim adamla terk ediyor olacağım.
Ama o gün sana etmediğim kadar minnet edeceğim. Bittiğin için, bunca yıl bağrış çağrışlarıma katlandığın için, sana özenmediğim için ama yine de bana çatı olduğun için.
O gün gelirse, sana minnet edeceğim. Söz veriyorum..

SENSİZLİK KALBİME AĞIR GELİYOR

darjeeling | 15 January 2008 22:43

‘Bende daha önceden sık görülmemiş bir kalp ağrısının eşiğinde yazıyorum tüm bunları. Kalbim sıkışıyor, halsizleştim, hastaneye gidecektim, yerimden kalkamıyorum, parmaklarım her bir tuşa zor basıyor ama yazacağım çünkü bunun son yazım olmadığı ne malum..

Sen ile beni düşündüm bugün. Sana olan aşkımı ve her şeyi. Tam da artık ebedi yalnızlığım son bulacak, o artık ömrümün sonuna dek yanımda olacak dediğim anda benden daha da uzaklara gidiyor olduğunu gördüm. Her şey yetmiyor gibi bir de taşınıyorsun. O taşındığın yer o kadar uzak ki başka bir şehir desem belki yalan olmaz. İstanbul içinde ama İstanbul’a – bana ait değilmiş gibi uzak..Zaten görüşemiyorduk, zaten zaman yaratamıyorduk hiçbir şeye, şimdi nasıl görüşeceğiz?

Kimse yalnız kalmasın

darjeeling | 09 January 2008 10:26

Yalnızlığıa mahkum olmama ramak kalmıştı. Kılpayı kurtuldum. İster geçici ister kalıcı olsun, yalnızlık kötüdür.Radyoda bir zamanlar birlikteyken dinlediğiniz şarkıyı gözyaşlarıyla bir kadeh votka eşliğinde yalnız dinlemek inanın ki zevkli değildir. Kumanda kavgasında ona kırıldığınız anı hatırlar, gülersiniz. Sonuçta birlikteydik dersiniz. O an kavga etmiş, 10 dakika sonra barışmıştık dersiniz. Göğsüne uzanmıştım..
Acı olsun tatlı olsun birlikte olmanın verdiği tat hiçbirşey de yoktur. Yeni bir kişiyi hayatında istememe bu Polyannacılıkla başlar işte, ve siz ne onsuz olmak istersiniz ne de bir başkasıyla…
Yalnız kalmamanız dileğiyle…

Sevilene yeni yıl mesajı

darjeeling | 31 December 2007 00:22

Yazmadan önce ‘arama aparatları’nda aratmasına gerek yok onun sevgisizliğini, çünkü kimse böylesine ruhsuzluğa sahip olmamıştır zaten diye düşündü kız..
Ne mi bu bahsettikleri?
Ne mi bu hissiyatsızlık?
Anlatsın..
Çocuk bugün bir söz söyledi, sonra bir tane daha , bitti kız..
Neler miydi? Anlatsın..
Önce ‘sanırım ben hayatımda hiç kimseyi sevmedim,aşık olmadım’ dedi çocuk. Etrafındaki arkadaşlarının ‘aşk’ adı altında yaşadığı şeyleri hissetmemiş hiç ve kız bunları duyduğunda bin parçaya bölündü çünkü 2 yıldır birlikteydiler. Çocuk fark etmedi, sadece iki damla gözyaşını gördü kızın, kız da onu da sildi geçti zaten. Asıl neye ağladı biliyor musunuz? Belki de onun ömür boyu kimseyi sevemeyecek olmasına üzüldü.. İlk defa sorunun kendisiyle ilgili olmadığını anladı.. Çekildi kenara…
İkinci olarak dolmuştalardı, güneş batıyordu ve heryer kızıldı. Çocuk kıza ‘sen benimle gün batımlarını anca böyle dolmuşlarda izlersin’ dedi. Kızın yüzü asıldı, ‘neden’ dedi, çocuk ‘çünkü ben romantik biri değilim’ dedi..
Kartların hepsi açık oynanıyordu. Sevmek, sevebilmek için belkide kaybetmek ya da kaybetmeye yakınlaşmak gerekiyordu. Kız, yeni yılda çocuğa tek bir iyi temennide bulunuyor:
‘ Sevmeye çalış çocuk, önce kendini.. Kendini seven başkalarını da sevebilirmiş. Kadınını sevmeyi öğren, değer vermeyi. Onun karşılıksız, çıkarsız yanında olduğunu ve bunun ne kadar önemli olduğunu hatırla. Anlamaya çalış. Buz kalbini ara sıra özgür bırak. Bırak erisin mantığının yanında.. Gün gelir öylesine sana değer vermeyenlere çatacak olursun, pişman olursun. Sen, kaybetmeden değer bilenlerden ol ve sevmeyi öğren, kendin için… Yeni yılın kutlu olsun’

Aşkın yorgunluğu

darjeeling | 18 December 2007 10:57

Yorgun olur insan bazen. Tükenmişlikle sonlanacağını bildiği o yolda hırsla yürürken yorulduğunu anlar. Halbuki sonunun kötü olduğunu bile bile yapar bunu. Yolun sonu hiç te hayırlı değildir. Bir parıltı bile yoktur ki ona umut versin. Ama öldürmeyen şey güçlendirirmiş ya, heralde bu yüzden daha bir bağlanır, tutunur hedefine. Elimde tutayım derken avuçlarından kayıp gidiveren aşkını görünce anlar insan sona yaklaştığını. Gözyaşları nafile. Verilen tüm emekler nafile. Fedakarlıklar nafile. Duyulan acı sözler kulakların kiri olmuş artık. Ve bilinir ki, aşk, karşı tarafa çok ta değer vermediğin zaman güzel. Kendini yiyip bitirip tüketmedikçe, ona aslında ne(?..)olduğunu ima ettiğin sürece güzel…