İlk gece.. Bir bardan yükselen halay sesleri, belli ki birinin nişanını, düğününü falan kutluyorlar..İç geçiriyorsun, benimki de olsa da böyle kutlansa diye.. Sonra başka bir ses , ‘sen ağlama, bir damla gözyaşın yeter, sen üzülme gülüm, gamzende güllerin biter’ En sevdiğin şarkı sözlerinden birini duyarak gözlerinden birer damla yaş damladığını fark ediyorsun. Kim senin için bu kadar güzel şarkı sözleri yazdı, ya da varsın yazmasın kim gözlerinin içine bakarak böyle sözler sarfetti? Yok..İçin gidiyor, şarkılara, sözlere, ne için yaşıyorum gibi sorular geliyor aklına normal olarak. Aşk diyorsun, aşkım nerde diyorsun.. Aranız kötü, düzelsin diye dua eder durumdasın..2. Gece.. Taksim’de acaba onu görürmüyüm diye arandığın ertesi gün. yok, yok.. Dönüyorsun eve. 4-5 saat sonra haber geliyor. ‘Yardım et, sana getiriyoruz’ Kör kütük sarhoş, yardım etmeni istiyorlar, onun elini tutmanı, evine sağ salim varmasında yardım etmeni.. Yapıyorsun, çünkü çok seviyorsun. Sallana sallana geliyor karşıdan. Ayakta duramıyorki, yürüsün. Kolunu atıyorsun kendi omzuna. Eve kadar, aman düşmesin, aman bir yere çarpmasın. Gözünden sakınıyorsun. Daha dün kavga ettiniz. Ne saçmaydı değil mi sebebi? Ne gereksizdi.. Şimdi kolunu senin boynuna dolamış SENDEN destek beklerken ne kadar da çaresiz, ne kadar da sana bağımlı aslında.. Düne üzülürken bugüne seviniyorsun..Kardeşi saydığı adam kenti terk ediyor. İstanbul’da değil Adana’da yaşayacak artık. Bir burukluk var içinde.. O yüzden içmiş.. Tüm gece düşünceliymiş. Arkadaşları söylüyor sana. Biliyorsunki biraz da senin payın var bunda.Hak veriyorsun o kadar içmesine..neyse, hayat bu.iki gün sonra düzelir aranızSen sıkma canını aşık kızBak bu gece sevdiğinin kolları 10 dakikada olsa boynuna dolanmıştı.. Halbuki o dakikaya kadar seninle konuşmuyordu bile..İşte iki farklı gece. Taksim’den nameler içeren iki gece.. Sonuç kendini yarın gösterecek…