bildirgec.org

uyku hakkında tüm yazılar

Bebeğimin ilk yılı (devam)

simsir tarak | 15 January 2010 10:28

Giriş

3.ay kaynaşma

Gün içinde en güzel saatler dilimi oluşuyor. Emir’in uyanık kalma ve uyuma saatleri netleşiyor. Evin her yerine koyduğumuz saatler anlam kazanıyor.
Saat kaç şimdi uyanacak, saat kaç şimdi emecek, saat kaç gezinme vakti vb..
Sabah erkenden uyanıp biraz yatakta vakit geçirdikten sonra ana kucağında benimle birlikte evdeki mekanları gezmeye başlıyor. Hem günlük işlerimizi yapıyor hem de ara ara monologdan diyaloga dönen konuşmalar süre geliyor.Artık günde iki kez dışarı çıkıyorum Sabah kahvaltıdan sonra hemen gelen uykuyu uzaklaştırmak için 8-9 arası, akşam üstü 17-18 arası.Böylece dönüşlerde kesiksiz 3 saat uyuyor bende günlük hayata dâhil olabiliyorum. Büyük çaba sonrası kurduğumuz düzen aniden bozuluveriyor. Örneğin aşılar.
İki, üç gün yeniden Emir kafasına göre rahat hayata geçiyor.
Sabah erken kalkıp emip, biraz kestirdikten sonra tekrar tekrar yatıp kalkıp hiç bir şeyden memnun olmaz biçimde talepler talepler. Aşağıdaki gibi aşı kartı buzdolabın üzerinde duruyor tabi ki tarihleri kaçırmak istemeyiz.
Bu tatminsizliğin sebebi birden beliriyor. Alt çenede iki diş var. Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim. Doktorumuzu arıyorum “108 günlüğüz ve diş çıkardık” diye. Genetik olduğunu diş köklerinin anne karnında oluştuğunu anlatıyor. Kolik ağlamaları yeni geçmiş istediğim düzeni tamda oluşturmuşken!

Bebeğimin ilk yılı

simsir tarak | 13 January 2010 12:01

Giriş

6 milyar insanın 6 milyar hikâyesinden sadece biri olacak bu hatırat da ortak sevinçlerimizi, kaygılarımızı, heyecanlarımızı, telaşlarımızı,acemiliklerimizi bulacaksınız. Hamileliğimden itibaren internet dünyasında çeşitli yazıları, blogları, okudum çok da faydalandım. Belki benim yazılarımdan da faydalananlar olabilir niyetiyle bebeğimin ilk yılın da başımızdan geçenleri sizlerle paylaşıyorum.
Dolayısı ile bu yazıyı teşhis ve tedavi için kullanmayınız.

Hatıratın kahramanları: Hülya (ben), Fatih (eşim), Yiğit ( Büyük oğlum), Emir(Yeni doğan)

Yiğit hayatıma girdikten sonra hiçbir bebeği onun kadar sevmeyeceğimi düşünerek ikinci bebek fikrinden uzaklaştım.Annem bu durum için ” her çocuğun sevgisi başka “derdi. Bunu çok politik bulurdum. Şimdi yaşayınca anlıyor ve en içten duygularımla katılıyorum. Meğer annelerin yürekleri iki karıncık iki kulakçıkdan oluşmazmış, çocukları,sevdikleri kadar gözlüymüş

Her neyse 35 yaşına geldiğimde treni kaçırmayalım sonra pişman olmayalım telkinleri ile hayatımızı yeniden düzenlemeye koyulduk. Herkese şunu tavsiye ederim 35 den önce çocuk planlamanızı bitirin hamilelik boyunca “35 yaşla gelen riskleri “dinlerken çok korkuyorsunuz. Bu nedenle bebeğin benim olup olmadığını kesin anlayıncaya (4 aylık hamileliğe kadar) ailemden kimseyle paylaşmadım.

1. ve 2. ay tanışma ve pratik

Doğum öncesinde anlaşma yaptım ben bebeğe bakacağım yardım için gelenler ben ne istersem onu yapacaklar. Yani ütü, çamaşır, temizlik, misafir ağırlama vb. öyle bebeği kucağına alıp topu bana atmak yok.
Normal doğum olsun diye 8 saat uğraştıktan sonra Emir ile kavuşmamız yine de sezaryenle oldu.
35 yaşındayım doğumdan sonra kolay kilo veremem diye hamileliğim boyunca 8 kilo aldım. Ancak 5 kilo göbek hala bende duruyor.Emir’i çok kıskanıyorum kimse onu ellemesin ona dokunmasın istiyorum. Elimde olsa kedilerin yaptığı gibi kuyruğumun altına saklayacağım.
Üstelik de olmadığı kadar büyüyen göğüslerimden utanıyorum. Değerli göbeğim gitti yerine değerli göğüslerim geldi. Bir damla süt gelsin diye ılık su masajları, meme ucu çıkarma operasyonları geçiriyorum. Ama biliyorum ki ağız denen süt Emir için çok faydalı, hiç heba etmiyorum.
İlk dışkısını sabırsızlıkla bekliyoruz. Boşaltım sistem boş sanıyorduk ama değilmiş. Tabi bu arada bende sıkı yürüyüşler yapıyorum. Benimde gazımı atmam çok önemli. Bakkal teyze doğum yaptığımın 3. günü beni görünce “git yat çabuk nazar değer” dedi.
Ben de “doğum yaptığım daha anlaşılmıyor” ki diye yanıtladım. Apartmanın etrafında her gün biraz daha uzun dolaşıyorum.
Çay, kahve içmek istiyorum artık. Ancak sadece sütlü çay ile idare ediyorum. Günde 3 litre su içiyorum.

Uyumadan Önce Kendini Sorgulamak

Koraben | 02 January 2010 19:02

resim: kska.org
resim: kska.org

Yorucu günün sonunda o soğuk yatağa girmek için, saatin biraz daha geç olmasını beklersin. Nedeni kafanı yastığa koyduktan sonra aklına geleceklerin seni rahatsız etme olasılığıdır.

Zaman biraz daha ilerler ve uyku kıvamı gelmiştir. Yavaş yavaş buzdan yatağına uzanıp başını yastığa koyduktan sonra gözünü kapatır ve düşünmeye başlarsın.
Aklına ilk başta çevren ve sahip oldukların gelir. Ruhunda hissettiğin gerçekler gün içinde ki koşturmalardan dolayı kafanı fazla yormuyorken, o anda herşeyin daha net gözükebildiğini anlarsın.
Hayallerini düşünürsün, hepsinin zamanla nasıl silinip gittiğini…
Geçmişte planladıklarının birer birer yok olması ruhuna acı çektirirken, bu ızdırap vucuduna gözlerini daha sıkı kapayarak yansır. Ve bir anda yattığın pozisyonu değiştirerek düşündüklerini değiştirmeye çalışırsın.
Ama fayda etmez, bu sefer sevdiğin kişi aklına gelir. Olumlu olanlar bir bir gözüne çarpar. Onu ne kadar saf hissettiğini düşünür öpüp kokladığını hayal edersin, sonra o konuda da olması gerektiği için olan problemler aklına gelmeye başlar… Yine huzurun kaçar yine bir “of” çekip diğer tarafa dönersin.
Manasız şekilde aklın çarşı pazar dolanırken ruhun sıkılmaya devam eder ve uyku yavaştan bastırır, sızar kalırsın…

Seçimini yapmış, farkını hissettiriyor. Bu adam kısaca UYKUYA HAYıR diyor.

pilli | 12 November 2009 15:19

Bir adam düşünün; uykuyla arası pek yok, gecenin geç saatlerine kadar uyanık kalıyor, gecenin erken bitmesinden hazzetmiyor, dışarıya çıkıyor, geziyor, dolaşıyor. Çıkmadığı zamanları da bilgisayarının başında sabahlayarak geçiriyor.

Bu adamın bilgisayarını açar açmaz yaptığı bir şey var; video seyretmek. Hatta bir efsaneye göre internette yayınlanan ilk videoyu da o izlemiş. Videoları çok sevmesine rağmen televizyonla arası pek hoş değil çünkü seyredeceği şeyleri illa kendisi seçmek istiyor.

Paylaşım konusunda da çok hassas. Neredeyse üretilen her şeyi takip etmesine rağmen her izlediğini yollamıyor. İnce eleyip, sık dokuyor. Her gün ortalıkta dolanan binlerce videoya inat, seçtiği videoların farklı olmasına özen gösteriyor.

Bu adamın şimdi size bir teklifi var: her gece 10’dan sabahın erken saatlerine kadar seçtiği videoları sizinle paylaşmak. En fantastik, şaşırtıcı, eğlendirici ve dudak uçuklatıcı videoları Uykuya Hayır Diyen Adam’ın yorumlarıyla beraber seyredebileceksin. Seçtiğin videolarla kendi listeni oluşturup arkadaşlarınla paylaşabilecek, beğendiğin videoları oylayabilecek, hatta programda yayınmak üzere video önerebileceksin.

Türkiye’de internetten canlı yayınlanan ilk video programını seyretmek ve farkını seçimleriyle gösteren adamla tanışmak için Farkın Seçimindir’e gir, Uykuya Hayır Diyen Adam’la geceleri fethet.

Rüya

livendie | 05 September 2009 11:14

Hemen arkasından Metro’dan indim. Sıraselviler ile İstiklal’in kesiştiği noktada, İtalyan bir kadını takip ediyordum. Sıcaktı; kadın saçlarını at kuyruğu yapmış, güzel boynunu sergiliyordu. Bir an gözlerimi ensesine yapışmış buldum. Utanç içinde başımı önüme eğdim. Panikliyor ve kızardığımı hissediyordum, ama bacaklarım peşisıra yürümeye devam ediyordu. Ne işim vardı benim burada? Uyan. Olmaz. Bu rüya bitmeden olmaz. Bir daha görmeye cesaret edemem. Hep birlikte Sıraselviler’i seçtik.

Florine Stettheimer
Florine Stettheimer

Birbirine karışmış müzik sesleri geliyordu. Kulağıma gelen her ses, burnuma değen her koku, gördüğüm herkes sisteme göbeğinden bağlıydı. Ama burada düzen bozucu bir durum vardı elbette; ben hepsinin rüya olduğunun farkındaydım. Bu yüzden susuyor, ve belli etmemeye çalışıyordum. Sol tarafta bir binaya girdi. Arkasından ben. Merdivenleri çıkarken, her basamakta gözlerim biraz daha açıldı, ve sonunda uyandım.

Bambaşka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 July 2009 10:55

Muzırlığın gelip üzerime yapıştığı ve gitmediği dönemlerden birinde size Başka Bir İstanbul Sabahı adı altında bir yol hikayesi anlatmıştım. O yazıda direksiyon başında İstanbul’u bir ucundan diğer ucuna katederken güya basıp Ankara’ya gitme hayalleri kurmuş ve yolda aklıma geldiği kadarıyla erkeklerin yakışıklılık(!) rasyolarını saçma sapan elementler üzerinden tanımlamaya çalışmıştım. Ne de olsa sabahın, uyku ihtiyacımın içine bir nevi sersemlik katması söz konusuydu. Zırvalamam muhakkaktır böyle vakitlerde. Neyse, o zamanlardan bu zamanlara çok sular aktı. Aramızdan kimileri bu yazı dizisinin -benim üçleme takıntımı bildikleri için- bir üçüncü İstanbul Sabahı’na bağlanacağına dair tahminler yürütmüşlerdi. Bu yazıyı farklı diyarlardan okuduklarında tam da şu anda gülümseyeceklerini biliyorum. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Hazırsanız eğer; bambaşka bir İstanbul sabahı artık anlatılmayı bekliyor.

Müzik severlere özel zamazingolar – Derleme

arago | 13 July 2009 14:16

Uykuya dalarken müzik dinleyenlere: Sound Pillow

Sound Pillow
Sound Pillow

Uyumadan önce, hatta uyurken benim gibi müzik dinleme fantazisi olan arkadaşlar için ciddi ciddi yapılmış bir yastık. Papa‘nın tanıttığı bu Zamazingo‘nun kullanım alanları da biz pratik zekalı Türk Milleti sayesinde genişler diye düşünüyorum.

Basıyorum, duyuyorum

push-to-hear anahtarının harici fiyatı $59
push-to-hear anahtarının harici fiyatı $59

“Duymak için ittir”, yok artık yalnızca karşıdan karşıya geçmek için bu kulaklığa $499 verilmezdi heralde. Kulaklıklarında bulunan bir tiz ve iki baslı minik hoparlörler sayesinde fiyat bu derece sallıyor masamızı. Plumprune‘in tanıttığı Shure markasına ait E500 kulaklıklar çevre sesini 37 desibele kadar kesebiliyor.

Parmakla davul çalmak böyle olur…

Melatonin

Chocolateboy | 08 June 2009 09:17

Günümüz insanının hayatı, beyaz ve mavi yakalı toplumun yaşam tarzı, endüstrileşme ve hayatımızın teknoloji ile entegre olması, bunların da üzerine doğa dengesinin bozulması Beynimiz tarafından salgılanan ve çok üzerinde durulmayan bir konu da olsa Melatonin’in salgılanmasıni bi hayli azaltıyor. Özellikle gece vardiyasında çalısanlar bu hormondan çok yoksun

Işık ve Beyne Tepkisi
Işık ve Beyne Tepkisi

.

kişiden kişiye değiştiği de söylense genelde 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanan bir hormon. Görevi vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlamak. Uyuduğumuzda biyoritmi yavaşlatıp uyurken dinlenmemizi yaşlanmamazı sağlamak. Jetlag sendromunun da sebebi bu hormondan kaynaklı..çünkü yaşadığın bölgenin saat düzenine göre salgılanıyor belirli saatlerde.. HKanserli hücrelere karşı koruma Daha yeni yeni yaşlanmayı geciktirici etkisi olduğu için bu hormonun üzerinde önemle durulmaya başladı. Önemli bir nokta da hormonun çocuklar üzerindeki tesiridir. Önemli olan çocukların mutlaka karanlıkta yatırılması, çünkü melatoninin güçlü biçimde salgılanmasının kanserden koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Bu hormon ışığa duyarlı imiş. Uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken, ışık açıldığında hormonun azaldığı, karanlıkta ise yoğun biçimde salgılandığı tespit edilmiş.Yaşlandırmayı geciktirmesi de cabası. Ayrıca eşsiz de bir antioksidan. Karanlık, vücudumuzdaki melatonin üretimini tetikleyip ışık ise tam tersine baskıladığına göre bu durumda fazla salgılyamıyoruz bu hormonu. Heryer ışık, wireless internet dalgası, baz istasyonu, gece lambaları ile dolu. Günümüzde birçok markanın Melatonin ekstreleri mevcut, aratıp bulabilirsiniz..

UYANIŞ

il mare | 31 May 2009 13:23

Uzun zamandan sonra,gün ışığı vuruyor sayfama..Kendimi net görüyorum,içim yine bulanık..Her sabah gözümü açtığımda hareket etmek için sabırsızlanan ellerim perdelerimi aralayıp masmavi bir görüntü sunuyor gözlerime;bayılıyorum aralarındaki bu müthiş iş bölümüne…

Sonra kalbime dokunuyorlar biraz,geriye gidiyorum,biraz yüzeyselleştikten sonra dudaklarım hareket ediyor,tebessüm ediyorum,gözlerimi o an göremiyorum.Hissedemiyorum da,hoş hissetmek de istemiyorum.

Seyirdeyim hala,günü seyir ederek açıyorum,kanatlardaki yolculuğumdan sonra araya biraz yeşil katıp bir çiçeği mutlu ediyorum,bir bardak (dolu)suyla da ruhumu;akşamdan serptiğim tomurcuk iyi almış uykusunu…

Bol Müzikli Rüyalar

erdenk | 14 May 2009 09:50

Eğer siz de müziksiz uyuyamayanlardansanız ve kulaklıkla yatmaktan şikayetçiyseniz bu zamazingo tam size göre. 14 $ vererek, bu penguen şeklindeki yastık sayesinde müzik çalarınızı yastığınıza bağlayıp uzun otobüs yolculuklarında ya da yatağınızda müzikli müzikli kestirebilirsiniz. Aynı sitede deniz yıldızı şeklindeki müzikli yastığı da bulabilirsiniz.
Kaynak