bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yalnızlar Rıhtımına Üye Oldum…

BAYEMRE | 01 August 2008 12:27

Yalnızlar rıhtımına üye oldum, üyelik için ücret istemediler. Hem üç aylık bağlantı da hediye verdiler.
Üç ay boyunca yalnız kaldıysan eğer artık şansın yok dediler. Üç ay nasıl da çabuk geçti, şaşırdım.
Peki, şimdi ne yapacağım dedim. Rıhtıma adını yazacağız, yalnız kalanların sonu böyle oluyor diye de seni anlatacağız dediler.
Hadi oradan, ben yakında kendime bir yaren bulurum o zaman adımı nasıl sileceksiniz dedim.
Sen önce bul yarenini gerekirse senin için rıhtımı bile sökeriz dediler.

eski sevgili rüyada

astral | 01 August 2008 11:25

Diyelim eski sevgiliyi rüyada gördünüz.

Öyle gerçekçi, yakın, yaşanılan şimdiki an gibi… Gerçek gibi demek tasvir etmeye yeterli değil. Onca yıl sonra. Birden hala unutamadığını anlatır bu rüya sana. ‘’DAN! ‘’

Yaşanılır tekrar eskisi gibi, yaşanıldığı gibi, o zamanlar gibi. Şimdi karşılaşılmış ve yaşanılmış gibi. Rüyamıydı gerçekten? Rüyada astrala çıkıpta yaşanıldı mı yoksa?? Hangisi gerçek? Rüya böylesine gerçekçi olmaz ki…

Yıllar sonra gerçekmiş gibi bir paylaşımın etkisini rüya veremez, bu doğru olamaz. Olsa olsa astralda buluşmuş olabiliriz.

Dünya giz’lerle dolu…

Palyaço Ağladığında

Dejavuu88 | 01 August 2008 10:18

Bir sinsi hüznü yüreğime saplayıp, dünyamızın dışına usulca süzülüyorum

Bizi geçtim, isimlerimiz alışacak mı ayrı anılmaya ?

Zaman baş döndürücü bir hızla geçecek.

Buna inanmak için susmaların taşıyıcısı oluyor soluk bakışlarımız.

Çok uzağa gidemeyiz
Sadece eskiyeceğiz, yeni bir öyküde umulmadık anlarda kanamak için…

Gürültü Yapmayın Yıldızlar Bu Gece Acımı Tenhada Yaşayacağım…

GRAFTONCUN | 01 August 2008 09:49

Son gecemizdi, bitiyorduk oysa nasıl da seviyorduk birbirimizi. Gururuma yedirip “gitme kal” diyememiştim. Diyemediklerim için kendimden nefret ettim.Yitirişti bu… Damarlarımdan akıp gider gibi… Umarsız gibi görünmeye çalışıyordum, tek umursadığım “o” olmasına rağmen nasıl da oynadım rolümü…Kapıyı çekti ve gitti… Gitmesini ben söyledim… Dilime küsüm şimdi… Gözlerine dalarak ne şiirler yazdım ben sana…Şimdi kimler yazacak şiirlerini…Artık sana “şiir gözlüm” diyen olur mu ki ?…Ya bana “şiir sözlüm” diyen …Gözlerim ardına, kapının suratına bakakalmıştı. Pişmanlığım çoktan başımı sarmıştı ama gururum pişmanlığımdan daha büyüktü. Bedenimi aşmıştı.Taşıyamıyordum artık…Sehpada çakmağını unutmuşsun. Fark edince aldım elime sineme bastım sana sarılıyor gibi… Kokladım… Az önce yanımdaydın, benimdin. Kapanan kapı ile el oldun, ele gittin, ben hala çakmağı kokluyorum…Oysa artık benim değilsin…Gitmeden önce son oturduğun berjer’e dokundum. Oturduğun yeri kokladım… Bu koku nasıl benden gitti diye çok ağladım.“O”da giderken ağladı, buna kalıbımı basarım…Evimde içtiğin son içkinin, arta kalan kadehine dokundum… Dudak izini aradım, dudağımı sürdüm.“O”nun dudağına sürüyor gibi…Karşılık versene “kadeh-can” can ver, kırıklıklarımı ört… Vefasız çıktın işte… Bu gece bu kadehi gözyaşı ile dolduracağım…Kadehe can vermek için çakmağını koydum içine… Şerefine sevdiğim şerefine…İçer gibi yaptım seni su niyetine…Birlikte yaşlanıp,beraber akacaktık hani ?…Beni kimlere bırakıp gittin ki…

Canım cam kırıkları ile doldu bu gece
Sensizliği koynuma sardım da uzandım
Üşüdüm çok üşüdüm
Sensizlik sarmadı beni
Yataktaki kokun sürmelendi
Yumdukça gözlerimi
Gözlerin gözlerime mühürlendi
Namussuz gece yine
Ciğerime çöreklendi
Sevmiyorum geceyi
Seni sevdiğim kadar
Sen gittin…
Arsız geceyi
Bana miras bırakarak…

Gürültü yapmayın yıldızlar bu gece acımı tenhada yaşayacağım…

SEN OLMAYAN…

Asturias | 01 August 2008 09:48

Sümsüktün,
inatçıydın,
ağlardın,
yine de sana katlanmaya değerdi.
içinden bir şeyler fırlatır atardın,
tutmaya çalışırdım,
oysa sen görmez,
olmayanların ardından koşardın hep.
Hep başka başkaydın
öyle ki;
tek gecede bile
bir melek, bir korkaktın,
onlardan söz açılırdı genellikle
ama seni önemsemezlerdi,
asıl seni bilmezlerdi.
gerçekliğinde umurlarında değildi.
Çünkü onlar ;
o özlemini çektiğin
ve hala içinde bir yerlerde olduğunu
umut ettiğin kız,
gözlerine bakabildiğim ender anlarda
çabalardım “farket” diye
ama anlatamazdım ki,
“anlarsın” diye ümitlenirdim
hissedemezdin ki…
Farklı mekanlar düşleyebilirdik.
İçsel komalara gerçekliği de bulaştırdığımız anlarda
yine de bilmez miydik zaten
asıl özlemini çektiğimizin
o hep herseyin söylenebilindiği
fakat anlatılamayan yerler olduğunu…