Sümsüktün,inatçıydın,ağlardın,yine de sana katlanmaya değerdi.içinden bir şeyler fırlatır atardın,tutmaya çalışırdım,oysa sen görmez,olmayanların ardından koşardın hep.Hep başka başkaydınöyle ki;tek gecede bilebir melek, bir korkaktın,onlardan söz açılırdı genellikleama seni önemsemezlerdi,asıl seni bilmezlerdi.gerçekliğinde umurlarında değildi.Çünkü onlar ;o özlemini çektiğinve hala içinde bir yerlerde olduğunuumut ettiğin kız,gözlerine bakabildiğim ender anlardaçabalardım “farket” diyeama anlatamazdım ki,”anlarsın” diye ümitlenirdimhissedemezdin ki…Farklı mekanlar düşleyebilirdik.İçsel komalara gerçekliği de bulaştırdığımız anlardayine de bilmez miydik zatenasıl özlemini çektiğimizino hep herseyin söylenebilindiğifakat anlatılamayan yerler olduğunu…

Kim takar ki!

Koca şair bulamamış bize ne?Tınlamazdın…Bunlar hep sana dair, senle ilgisi olmayan hayallerdive senden saklanmayı haketmezlerdi…
Sen uyurdun dün geceleriben ismini fısıldardım yan koltuktaelini bırakırdım sen tutardın.Nedenini ertesi gün hatırlamayacağımı bile bilemutlu olurdum.Seni güzel güzel izlerken,tam da bir yıldız gibi gibi bağlanacakkensenin masumiyetine

uyanırdın

ve sonra açardın gözleriniasla aynada kabullenemeyeceğin kadarve açtırırdıntüm düşlerini reddeder gibi.Sonra gülümserdin nedensiz(!)yaşadıklarınla alay eder gibiiçindeki kız çocuğunu kendi ellerinle gömer gibi,Rüyalarında kucak açıp beklediklerinden öç alır gibi,Yaşamak zorunda olduğunu inkar eder gibi,Elindeki hayal bıçağı gerçek kılıp bana da saplar gibi,ölmüşsün, uzatmaların tadını çıkarıyormuşsun gibi,sonra gözlerini kapar,başını öne eğerdin.Bilirdimkarşımdaki ve sadece düşlerde yaşamayı hakeden kız sendin…Bilirdimbeni ömrümün sonuna kadar sen besleyecektin…