bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

DENİZ ÇARŞAF GİBİ…

teacher07 | 27 August 2008 15:24

Deniz çarşaf gibi derler ya… İşte Öyle tatlı bir titreşim, insana masaj yapan bir kıpırdanma… Deniz simitleri içinde çocuklar, kollarında şişme kolluklar, hayallerindeki oyunlarındalar… Keyiflerine diyecek yok… Denize yeni gelenler belli, hemen seçiliyor. Pamuk gibi bedenler, ciğer gibi kızarmış omuzlar… Eskiler memnun, şikayetçi değil hallerinden. Pırıl pırıl bronzluk…Deniz çarşaf gibi… Çocuklar şen…

Reklamları İzlediniz

semazem | 27 August 2008 14:26

Takip edenler (varsa) bilirler, ben televizyon reklamlarını hiç sevmem ve sık sık eleştirir ya da alay ederim. Ek bir bilgi daha, özel televizyon hizmeti veren bir kurumdan hizmet alıyorum ve alışılmış kanalların hiç birisini seyretmem, dolayısıyla reklamlardan olabildiğince yalıtılmış yaşıyorum. Ama ne kadar yalıtılsanız da fayda etmez, yine de bir yolunu bulup hayatınıza giriyorlar.

Bir çikolatalı gofret reklamı var örneğin. Gencecik kızımız internetten erkek arkadağının “profiline” bakıyor, orada filanca kızla fotoğrafını görünce çok kızıyor, hemen kankasını arayıp dert yanıyor. Telefonu kapatırken kitaplar devriliyor, bir kutu düşüyor falan gibi muhtelif talihsizlikler daha oluyor. “Öfff” derken çekmecede bir çalar saat çalıyor. Çekmeceyi açınca onlarca reklamı yapılan ürünün üzerinde bir çalar saar görülüyor. Kızımız bizim üründen bir ısırık alınca, bilgisayar ekranındaki sayfayı kapatıp, oğlanın fotoğrafının bulunduğu çerçeveyi de deviriyor.

Herşey bir yana, gofret yemek için çalar saat kuran birinden kime ne hayır gelir? O çalar saati çekmeceye koymak nasıl bir akıldır? Bir gofret yiyince erkek arkadaşını bırakan kız imajının hedef kitlesi nedir? Bayıla bayıla yediğim gofreti şimdi yerken aklıma bunlar takılıyor yahu. O zekaya sahip kızımızı, çekmecedeki çalar saati ısırmadığı için de özellikle tebrik etmek istiyorum ben buradan.

Tahmini hedef kitle: “Erkek arkadaşlarının internette başka kızılarla fotoğraflarını görünce sinirlenen kızlar.”

Tahmini mesaj: “İlişki dediğin, bir ısırık kadar sürer.”

Evinde başka bir ülkedeki kızıyla internetten yazışan bir babanın, kızının aniden gelip onun şaşırtması üzerine kurulu bir reklam var. O kız eve öyle gelip de babasının gözlerini kapatsa, bence o adam kalpten ölürdü. Hadi ölmedi idyelim kendine gelmesi en az bir 10 dakika sürer, kendine geldiğinde de sarılmak yerine ya küfreder ya da döverdi. Zaten söz konusu firmanın bu konudaki bütün reklamları “duygusal” konular üzerine. “Sömürü” demeye dilim varmıyor.

Hayattayken mutlaka gidin- 5: Ankara

kalamara | 27 August 2008 13:30

Ankara TBMM‘nin kurulduğu ve ilan edildiği yer olması bakımından tarihi bir öneme sahiptir.

Anıtkabir’in ve daha birçok önemli başyapıtın barındığı gerçek bir Cumhuriyet kentidir Ankara…Başlangıç noktasındaki Hüriyet ve İstiklal kuleleri dikkati çeker Anıtkabire girerken. Daha sonra kulelerin iki yanında 24 Hitit aslanının yer aldığı aslanlı yol bambaşka bir görüntü katmaktadır.
Ankara Palas; uzun süre resmi davet ve balolara ev sahipliği yapmış olup gezilmesi gereken bir mekandır. Etnoğrafya müzesinin 15 yıl süreyle Anıtkabir görevi yaptığını biliyor musunuz? 1956 yılında Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak halkın ziyaretine açılmıştır.

Halin Ar Değil, Bu Yürek Sana Dar Değil

GRAFTONCUN | 27 August 2008 12:50

Mahşere mi saklarsın güzel namelerini
Yaşarken duymayacak mıyım?
Acıtıyorsun Yâr hala
Farkına varmayacak mısın?
Çiçek toplarken eline diken batsa
Kanadığını hissedemezsin Yâr
Kalbini taşa ezdirmişsin
Zaten çiçeğe de el sürmeyi sevmezsin.
Neyini sevdim senin bilmem ki
Hata de, yanılgı de ama sevmedin deme.
Sevdim, sevilmediğin kadar
Amma velâkin sevilmedim, sevdiğim kadar.
İstemem de artık beni sevmeni Yâr
Darağacında bıraktım da geldim
Sana ait ne var ne yoksa.

Bir Düş!

bekunis | 27 August 2008 12:10

Düşmeye gör
Hayatta,
Hem izleyenin
Hem de gülenin
Çok olur.
Tutup elinden
Kaldırmak gelmez
Nedense akıllarına!
Farklı bakmak
Derler bir de
Bunun adına.
Düştükçe kendi
Kalmasını
Öğrenecekmiş.
Bir gün de
Sen düş/ünce,
Düşene gülmek
Ne demekmiş
İşte o düşme
Anlatacak
Sana!
Hadi
Düş
Ve
Anla!

Öğretmenler Bizi Bizden İyi Tanıyorlar

zaynakim | 27 August 2008 11:40

Öğrenci psikolojisi ile baş etmek nasıl bir duygu acaba diye düşünüyordum. Böyle düşünmeme neden olan ise çok sevdiğim bir öğretmenim oldu. Sınavlarda kitap, defter açmamıza izin verirdi. Hayret ederdim. Ben öğretmen olsam sanırım bu kadar toleransı öğrencilerime tanıyamazdım.Kitabımız, defterimiz açık olsa bile aslında çok iyi notlar alamıyorduk. Belki de birbirimizi tanımak için zamana ihtiyacımız vardı. Bir üstümüzdeki öğrencilerden sınavda bize defter ve kitabı açtırdığımız için ya önemsemiyorduk ya da o süre içinde her sorunun cevabını bulabileceğimizi sanıyorduk.

Yasaklamayı Yasaklıyorum!

usttire | 27 August 2008 10:49

Türkiye kara bir lekeden kurtuldu!
Türkiye YouTube’a yasak ayıbına son verdi. Ancak YouTube’a hemen erişemeyeceksiniz…

Yasaklamak neye çözüm olmuş ki bu güne kadar? Yasaklıyken bile Türkiye’den günde 1.5 milyon kişi ziyaret etmiş. Demek ki yasağı çoğumuz sevmiyoruz.Hem yasaklıyor, hem de bizi illegal yollarla siteye ulaştıracak bilgiyi internet aracılığı bile bulabiliyorken konulan yasağın ne anlamı kalıyor ki.Yasağı koyma sebeplerini olaya hiç karıştırmıyorum. Yasaklanan ne ise açık kalmalı ve gereken protesto eylemleri ile ne düşündüğümüzü gösterebilmeliyiz.Bilişim çağında, teknoloji kullanımı hat safhada ama yasakla!Son bir yasak çıkaralım “yasaklamak yasak” olsun.

Toz ya da küp şeker alırken lütfen çok dikkatli olun…

PAUQYLN | 27 August 2008 10:35

Paketlerin üzerinde %100 pancar şekeri ya da %100 şeker yazmayan Şekerleri almayın…

Genetiği ile oynanmış ucuza mal edilen şekerleri tüketmeye başlayacağız. Tüketiciler olarak bizlerin birer denek ve hayatlarımızın genetiği ile oynanmış ucuz diye satılan şekeri kullanmayacağımızı bilmelerini isterdim. Madem bilmiyorlar şimdi de bunu ispatlamak istiyorum.Güçlü olanın güçsüzü sürekli ezdiği, dolandırdığı ve tüm haklarına tecavüz ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Bireysel sağlığımızı umursayan yok. Sadece şeker olayı değil başka örnekleri var. Yakın zaman içinde bir sigara firması en kısa sigarayı üretip ilk olarak Türkiye’de piyasaya sürdü. Oysa nikotini yoğunlaştırılmış bir sigaraydı. Bizi ucuz görüyorlar. Kalabalık nüfusa sahibiz diye hayatlarımız ucuz olmamalı.Böyle olmadığını bilinçli tüketiciler olarak göstermeliyiz. Şeker alırken çok dikkatli olmalıyız ki bu anlaşma sonrasında bizlere sunulacak olan bu ürünlerin iadesi sağlansın.Olay sadece ucuz şeker olayı da değil, çiftçimiz iş yapamaz hale getirildi. Bizi tüketiyorlar ve biz kendimizi tüketici sanıyoruz!

İçimdeki Çocuk Ağlıyor

PAUQYLN | 27 August 2008 10:15

Bir çocuk ağlıyor içimde. Sanki elinden şekeri alınmış gibi kırgın. Gücü de yetmiyor şekerini geri almaya ama ağladığını hiç belli etmiyor.Uzun zaman önce içimdeki çocuğu bağladım. Kimse onu kırıp, incitemesin diye. Yağmurlarda ıslanmasın diye. Esen rüzgârlar onu yerden yere vurmasın diye…Koruduğumu sandım ama aldandığımı er geç anladım. Korumak isterken, gelişmesine engel olmuşum. Hırpalanmasın derken, hayata hazırlayamamışım.