Evimde rahatsızım. Dağınıklıktan aradıklarımı bulamıyorum. Kalemlerim çalınmış, neden acaba? Yazamayayım diye mi? Benim rahatsızlığım, rakip benliklerle karşılaştığım zaman kendimi pasifize ederek yok etmek. Şöyle anlatayım; bu eve giren kişiyle ben karşılaşmadım ama kalemlerimi çalarak benim yazma yeteneğime sahip olacağını sanan, fala büyüye inanan birisi. Defterin içinden beşinci kitabımın taslağını da cildi kopararak almış. Bu arada giysilerimde azalıyor. Hangisinin kaybolduğunu, çok giysim olduğu için anlamıyorum.
Kabe’de Hubel adındaki putu Hz. Muhammed kırdırtıyor. Tanrının adlarından biri Hu’dur. Kıble kelimesi de bence Kibelede’den geliyor. Hubel de Kibele’nin ta kendisi. Bence Kibele gerçekten tuhaf biri. Büyük ihtimalle gerçekten ölümsüz ve bir takım kerametler gösteriyor ama çok mutsuz. Bir erkeği yok. Hz. Muhammed’e ölemediğini, tanrıça olduğu için çok mutsuz olduğunu anlatıyor. Onu yaratan biri olması gerektiğini, bir annes, bir babası olmasını istediğini, yalnızlktan ve tanrıçalıktan bıktığını…