bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

KİMSE OLMADIĞINDA

mavilikler | 11 January 2011 09:04

Bir masada karşıkarşıya oturmuş sohbet ederken seninle, çay fincanlarımızdan dumanlar tüterken…

Tüm dünya ikiye ayrılır: Masamız ve gerisi diye…

Yalnız ikimizin olmasından daha güzeldir aslında çevremizde birilerinin bulunması. Onların varlığı bir ayna olur, bizi daha çok vurgular birbirimize… Onlardan herhangi biri olmadığımızı duyumsarız.

Çünkü böyledir insan doğası… Aynalara ihtiyaç duyar. Benzerler arasında farklılığımızı yansıtan bu aynalarda kendimize ve birbirimize baktıkça daha bir güzelleşir gördüğümüz.

FARMVİLLE DELİLİĞİ

saklimimoza | 10 January 2011 16:50

Kurtarın beni, ben farmville delisi oldum. Kime gidilir bu dertle, hangi doktor bakıyor nette tarla deliliğine. Durumum feci. Kronik tarla tutkunuyum ve acil tedaviye ihtiyacım var.

Bilmeyen, duymayan, ilgilenmemiş, henüz bilgilenmemiş arkadaşlara kısa bilgi.”Farmville” facebook üzerinden oynanan bir oyun. Kendine ait bir tarlacığın var. Ek,dik,biç,hayvanların olsun,evin,barkın,kümesin olsun.ama küçüklerden çok büyüklerin , affınıza sığınarak benim gibi eşek kadar olanların oynadığı bir oyun.takıldım kaldım kurtaramıyorum kendimi.tarlada yatıyor,tarlada kalkıyorum.

Suyla Gelen Hayat

cyrarende | 10 January 2011 15:38

2020’li yıllarda yaşayanacağı düşünülen mini küresel soğuma öncesi bilim insanları Kuzey Kutbu bölgesinin dondurucu soğuklarından korunmayı başarak canlıların ne gibi yollar izlediklerini de inceliyorlar. Hem kendilerini hem yumurtaları korumak için birbirlerine sokulan birlikte hareket eden penguenleri zaten izlemişsinizdir, kış uykusuna yatanlar, karlı yüzeyin altında toprağa yakın yaşayanlar da var.

suyu çekilen böcek

Pis Moruk: Charles Bukowski

eunlu | 10 January 2011 12:35

“Gece çılgın ayak sesleriyle yırtıldı…” – Charles Bukowski

Tarih, 19 Ağustos 1920’ye çattığında, insanlık tarihi kendisine sarfedilen en okkalı küfürlerden birine şahit oldu. Bukowski: Almanya, Andernach’ta doğmasına karşın, iki yaşındayken ailesiyle birlikte Los Angeles’a taşınmıştır. Hayatının büyük bir bölümünü de Los Angeles’da geçirmiştir. Polonya asıllı Amerikan bir babayla, Alman bir annenin çocuğudur. 1929 krizi sırasında Bukowski’nin babası genelde işsizdi ve ona şiddet uygulardı.

Küçük yaşına rağmen, kendi yazdığı bir eserinde ilkokul öğretmenine “sevişelim” dediğini anlatan Buk, daha o yıllarda ileride ne olacağının sinyalini yavaş yavaş vermeye başlamıştı bile. Sessiz bir çocukluğu olduğu bilinse de, zaman zaman çıldırma raddesine gelip kendinden beklenmeyecek kabadayılıklar yaptığı da söylenir.

isyanbul-yenitepe

kmlcn | 10 January 2011 09:40

yalnız insan;
uslanır diye beklerken
hesap edilmemiş intihar girişimlerine ek
hergün sarı sayfalarında
-prezantabl bir azrail aranmazmı

diksiyonu düzgün bir ölüme
öylemi davetkar şehir !..?

Ölçe biçe göt olduk..

| 09 January 2011 19:38

Hobiymiş, nesi hobi lan bunun; Bütün gece parmaklarım felç oldu iki tane kaadı katlayıp biçimlendirecem diye. Dvd deki Japon, sabırla elini ordan sokuyo burdan bücüştürüyo bi bakıyosun gerçekten ortaya hesaplı bişiler çıkmış.. Ahan yırttığım parça elimde kaldı. Üstüne üstlük yapıştırmakta yasakmış.. Sabır işi lan bu; Ömrümde hesaplı kitaplı bi iş yapmadımki..Japon kılavuz, iyi hoş karı da bazen öle şeyler çıkartıyoki abartıyo resmen. İmkanım olsa kadının labirenti olacam, kimsenin bilmediği öngörmediği okunaksız bir kaattan bi bakıyosun dinozor çıkartmış, bi de bakıyosun o siktirici kaat kadının elinden tanıdığımız bir figüre dönüşüp çıkmış..
Lan olm bak dedim bu kıyak iş biraz saygıyla izle şu japonu, en bed huylarından kurtululırsun, gizli hesabın neyin kalmaz, kibir pezevengi olmaktan kurtulur vicdana gelirsin..
Altı üstü kaat-mukavva katlıycan olm; Memleketi kim düzmüş, kim kimi sikertmiş, kim kimi vidalamış, endüstri-capital beyinlerin hırslarıyla üstüne üstüne gelen göttenmenkullerin salyalarıymış hepsi rafa.. katla katları kur kendi dünyanı.. her figür beğenmeyenin götüne girsin de, dehle gitsin..
Dedm ya bu sanat öle basit bi iş değil; Japon hatun labirent gibi, hangi yoldan hangi sapaktan giderse gitsin çıkışı buluyor..
Dediler ki, bu kaat katlama, origami meselesi öyle basit bir hobi değil, felsefesi vardır matematiği vardır..
Matematiği anladık, tabiatı icabı bir sistematiğe dayanabilir felsefe ne lan? Burada da mı felsefe?
Şeytan diyorki şimdi, ben ümmiyim arkadaş felsefeden anlamam nerde anlayan var ise bütün hobiler kaysın biyerlerine..
Böyle dedim rahatladım tabiatımı sikeyim..
Şimdi bulduğum her kaat parçasını katlıyorum ne var ise katlıyorum..
Suuistimal etmişim hobiyi.. Alacalı ben bulacalı ben.. Ölçe biçe göt olduk ne lan bu?
Bu yazı da ipek şal gibi aktı gitti omzumdan.. Böyle iyiyim.

MELAHAT’IN ARABALARI

super hero | 09 January 2011 17:23

Melahat, en sevdiği sosyal paylaşım ağında paylaştığı internet sitesi bağlantılarının hiçbirinin eklenmemiş olduğunu, paylaşmaya çalıştığı siteleri kapattıktan sonra fark edince, burada tekrarlamaya terbiyemin elvermediği tumturaklı bir küfür savurdu.

Melahat’ı tanımam. Hakkında, çok tumturaklı küfürler bildiğini bildiğimden başka bir şey de bilmem. Acelem vardı. Melahat’ın paylaşamadığı site bağlantılarıyla, ya da bildiğini bildiğim tumturaklı küfürleriyle ilgilenecek vaktim yoktu. Otobüs durağına gidip en az yirmi dakika soğukta beklemek için randevum vardı. Çünkü daha dün akşam, işten eve dönüş yolunda otobüsteki iki genç konuşurken kulak misafiri olmuştum. Tamam, adamlar çalmıyor mu, çalıyor; ama iyi de hizmet veriyor. O yüzden randevuma geç kalmak istemiyordum.

Ardıma bakmadan…

witamin | 09 January 2011 15:27

Ne bileyim,
Sana ne söylemeliyim…
Sende ikamet bana ihanet.
Anlayacağın gitmeliyim..
Ne zamandır taşıyorum bilemediğim
yükümü,
Şimdi usulca indirmeliyim..
Bizde zarafet ,sizde garabet…
Nasıl diyeyim;
Nezaket gereği usluca gitmeliyim…
Ne zaman giydiğimi bilemediğim
hükmü,
çıkarıp,
Hemen başka bir hüküm giymeliyim.
Çok gencim madem,aşkta kıdem..
Aşka yer vermeliyim.
Suda azamet,ateşte felaket….
Felaketim olmadan içinden geçmeliyim…

dokunaksız doku

astral | 08 January 2011 17:04

Belki mantıklı değil, sana yazılar yazmak, seni hayata eklemek .

Devamı olmasa da bazı şeylerin an geçtikten sonra nasılsın demek istermiş insan. Affeder hatta affedecek bir şey olmadığını da anlarmış.

Zaman geçince o zaman için fena sayılanlar, benim de hatam çoktu dedirtirmiş. Bunun ötesinde bir niyetim yok, olamaz da. Yine de konuşmak istemezsen, hiç sorun değil. Sorun olanları geçmişte bıraktım.