“Gece çılgın ayak sesleriyle yırtıldı…” – Charles Bukowski
Tarih, 19 Ağustos 1920’ye çattığında, insanlık tarihi kendisine sarfedilen en okkalı küfürlerden birine şahit oldu. Bukowski: Almanya, Andernach’ta doğmasına karşın, iki yaşındayken ailesiyle birlikte Los Angeles’a taşınmıştır. Hayatının büyük bir bölümünü de Los Angeles’da geçirmiştir. Polonya asıllı Amerikan bir babayla, Alman bir annenin çocuğudur. 1929 krizi sırasında Bukowski’nin babası genelde işsizdi ve ona şiddet uygulardı.Küçük yaşına rağmen, kendi yazdığı bir eserinde ilkokul öğretmenine “sevişelim” dediğini anlatan Buk, daha o yıllarda ileride ne olacağının sinyalini yavaş yavaş vermeye başlamıştı bile. Sessiz bir çocukluğu olduğu bilinse de, zaman zaman çıldırma raddesine gelip kendinden beklenmeyecek kabadayılıklar yaptığı da söylenir.Asıl adı Heinrich Karl Bukowski olan Amerikalı şair ve yazar, eserlerinde toplumun dışladığı insanlara, depresyona, kadınlara ve alkole oldukça büyük bir yer ayırmıştır.Yazılarını yayımlaması için gönderdiği dergilerden hep “hayır!” cevabı alan Buk, yirmi dört yaşına kadar bu hayalini gerçekleştiremedi. Yirmidört yaşına geldiğinde ilk kısa öyküsü “Aftermath of a Lenghty Rejection Slip” Story adlı dergide yayımlanmıştı ve iki yıl aradan sonra “20 Tanks From Kasseldown” adlı kısa öyküsü yayımlandı.
“Dünya, yazarların yokluğuna, kanalizasyonların yokluğundan daha çabuk alışır.” – Charles Bukowski
Çeşitli hayalkırıklıkları nedeniyle on yıl kadar yazmaya ara vermiştir. Hayatının bu bölümünü A.B.D’yi gezmeye ve bir çok işte kısa vadeli olarak çalışmaya ayırmış, ucuz pansiyonlarda konaklamıştır. Daha sonra bu yıllarını dilimize Avi Pardo’nun çevirdiği Factotum adlı kitabında ayrıntısıyla anlatmıştır. Bu kitap aynı zamanda Bent Hamer’ın yönetmenliğini üstlendiği aynı adlı filme de uyarlanmıştır. Başrollerini Matt Dillon ve Lili Taylor’ın paylaştığı bu filmde Hank Chinaski’nin hayatı konu alınır.Hank Chinaski karakteri Bukowski’yi tam olarak anlamak adına önemli bir kaynaktır. Bunun yanı sıra Barbet Schroeder‘in yönetmenliğini üstlenip, Faye Dunaway ve Mickey Rourke‘un başrollerini üstlendiği Barfly adlı film de Henry Chinaski karakteri adına önemlidir. En uzun süreli çalıştığı A.B.D posta idaresinde iki seneden az çalışmıştır.1955 yılında girdiği alkol komasından kıl payı kurtulmuş ve akabinde bir daktilo alıp şiir yazmaya başlamıştır.
Fotoğrafta Sırasıyla: Faye Dunaway, Charles Bukowski ve Mickey Rourke Görülüyor…
“Huzur içinde yaşayıp da kayda değer bir şey yazılamaz.” – Charles Bukowski
1957’de Barbara Fry ile evlenmesine karşın, bu evlilik yalnızca iki sene sürmüştür.1962-1970 yılları arasında KPFK adlı radyo istasyonunda kendi eserlerini okuduğu bir radyo programı da sunmuştur. 1965 senesindeyse, hiç evlenmediği Francis Smith’ten, Marina Louise Bukowski adında bir kızı olmuştur. 1969 yılında Black Sparrow yayınlarının sahibi John Martin tarafından ömür boyu yüz dolar maaş teklifini alınca postanedeki işinden ayrılmıştır. Bu durumu şu sözlerle açıklıyor, “İki seçenekten birini seçmek zorundaydım… Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim.”Posta ofisini bırakalı 1 ay bile olmamıştı ki Bukowski Postane adlı ilk romanını bitirdi. 1976’da Linda Lee Beighle ile tanışan Bukowski, onunla beraber bir liman şehri olan San Pedro’ya taşındı. Beighle ile 1985’de evlendi. Bukowski Pulp adlı romanını bitirdikten sonra 9 mart 1994 yılında, 73 yaşındayken omuriliğinden yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya’da yaşama gözlerini yumdu.Ölüm töreni Budist rahipler tarafından yönetildi…
Bukowski’nin Mezar Taşı
Hayatı boyunca bir çok kavgaya karışmış, tutuklanmış, fahişelerle oldukça uzun zaman geçirmiş, yazmaya olan tutkusu en az alkole olan bağımlılığı kadar hayatında yer etmiş bir yazardı. Bazı kitaplarında adam öldürdüğünü dahi söylemiştir.Bukowski özgün dili ve tarzıyla Amerikan edebiyatına damgasını vurmuştur. Ülkemizde ilk kez Sokak Dergisi’nde çıkan öyküleriyle tanınmaya başlanmıştır. Şiir ve öykülerinden oluşan 40 üzeri kitabı bulunur. Eserlerinin büyük bir kısmının listesine şuradan ulaşabilirsiniz!
“Üzülme evlat, kaybettiğini sandıkların kurtulduklarındır belki de.” – Charles Bukowski
yorumlar
Bir de bizim posta ofisinde calisanlara bak yaaa..
benden çok uzak, keyif alabilme ihtimalim yüzde sıfır olan bir insan nesli kendileri. kısacası sıfır elde var sıfır.
En cok O nun, kendisiyle ilgili aci gerceklerle dalga gecen tarafini ve pisliginin icindeki durustlugunu seviyorum..
acımasız gerçekleri adamın yüzüne pat diye vurur kendisi.
Teşekkürler eunlu 🙂
rica ederim 🙂
ben de teşekkür ederim eunlu 😛
Ben de mi teşekkür etsem…:)Çok teşekkürler.. ve hafif’e hoş geldin..!
süper olmuş bu paylaşım tam da bukowski’nin “kadınlar”ını okuyorken ben 🙂
Tam da Bukowski’yi okumayı yeni bitirmemin üzerine cila gibi gelen bi yazı olmuş ellerinize sağlık. İzninizle yazınızı http://www.mehmetnaber.com‘da paylaşıyorum.
ben de rica ederim soylemedengecemicem :psağolun arkadaşlar, hoşbulduk 🙂
yazıyı okurken Bukowski’yi sever miyim, sevmez miyim düşündüm ama cevabı bulamadım. Hank karakterini kesinlikle sevmiyorum 🙂 fakat öyküleri birleştirip roman haline getirmesini, şiirlerindeki şiddetli gerçekliği sever gibiyim. bazen iğrensem de bu adamın kitaplarını sonuna kadar okumayı, hem de birkaç günde başarabildiğime göre demek ki beni ona bağlayan bir şeyler var. yazı da dolu dolu bir özet olmuş, tebrikler.
bukowski okuyan bir insan evladı -eğer beğenerek okumuş ise- fante yi de okumalıdır bence.JOHN FANTE.bukowskinin babasıdır -mecazen- ve bukowski de bahseder “ekmek arası” isimli kitabında.fante okumuş ve hayatı değişmiş gibi olmuştur: )
fante’nin özellikle “toza sor” kitabı
Toza sor, anlasildi..
Hayatın her anlamında başarılı birisi
Bukowski’yi ya çok seversiniz ya da nefret edersiniz !Ben çok sevip tüm kitaplarını okuyanlardanım! Kesmeyince John Fante’yi keşfedip onları da okuyanlardanım…
Gülün Gölgesinde ..
ilginç bir kişilik.
pis moruk :)) hahahahagerçekten ilginç
toza sor ilginç. Bu adam da şahaser ve de çok farklı bir kişilik…
Bu adamın ismini daha geçen gün tekrar duydum ve şimdi karşıma çıktı…:)
İnsanlar yorgun,Hayat tarafından cezalandırılmış,Ya sevgiyle ya da sevgisizlikleSakatlanmış ..
Pek çok kitabını okuduğum dobra dobra olan bir insandır.Duygularını gizlemediğinden dolayı ,pek çok kez dışlanmış sıradışı bir insan.. Bazı şiirleri o kadar iyi ki , bazen onunla iki tek atmamak gibi bir şanssızlık konusunda kendimi avutamıyorum.Bir bukowski daha gelmez ….
http://www.dailymotion.com/video/x2o43m_factotum-trailer_creation factotum trailerKristin Asbjørnsen – Slow Day parçasını bir dinleyin süper bir parça
çok iyi bir yazar bir kaç kitabını okudum
rent a car ankaraaraba kiralama ankaraankara oto kiralamaankara oto kiralamaaraç kiralama ankaralüks araç kiralama ankaralüks oto kiralama ankararent a car ankaralüks araç kiralama ankaraankara otelleriankara otelucuz ankara otelleriankara otelleriankara otelankara butik oteloto kiralama ankaraankara oto kiralamarent a car ankaraankara bmw kiralamabmw kiralama ankara