bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

90ların bilgisayar oyunları – 1

kahramancayirli | 13 November 2008 16:59

age of empires
age of empires

90larda keyifle oynadığımız bilgisayar oyunlarından bahsetmek istiyorum bugün. nintendolar, ateriler, gameboylar başka bir yazının konusu olarak saklı dursun.
90ların sonunda en çok severek oynadığım oyunlardan biri die by the sword’du. envai çeşit yaratıklar, herbirinin farklı zayıf noktaları, dar dehlizlere çekilip aklımca taktik geliştirmeler vb çok keyifliydi. şimdi tabii o oyunların kaç nesil sonraları çıktı kim bilir. kılıç kuşanmak güzeldi.
age of empires sanırım pekçoğunuz için uykusuz geçen geceler, çok oyunculu (multiplayer) turnuvalar, aztekler, persler, filler, atlar, barakalar, ekonomiler vb. velhasıl müthişti. en son serinin üçüncüsü çıkmıştı. oyuna tanrılar da dahil olmuştu. ben onu oynamadım henüz.
red alert 2! “kirov reporting”ler, “your base is under attack”ler, nükleer silahlar, yine nefis bir oyundu.
bunca strateji oyununun peşine bir de platform oyunu koymak isterim: croc – legend of the gobbos. çok zevkli çok keyifliydi. sonra oyunun 2.si de çıktı ama ben sevmemiştim ilki kadar.
mortal kombat 4ler ve bilimum başka bilgisayar oyunları. belki başka bir yazıya.

HERBALİFE YASAKLANDI MI?

nurozoz1980 | 13 November 2008 16:42

Herbalife nedir dense hepimizin az çok bir fikri vardır. Bu aralar eski popilaritesini kaybetsede bir zamanlar zayıflamak isteyenlerin favori ürünüydü. Ben bu ürünün dipribütörlüğünüde yapmıştım. Ama benimki sözde distribütörlük gibi bişiydi. Sadece kendime aldım aslında çok düzenlide kullanmadım neticedede sonuç alamadım ve benim Herbalife maceram kısa sürede bitmiş oldu. Ama bugün sağlık müdürlüğünden gelen bir yazı dikkatimi çekti. Yazıda nemi yazıyordu. Bir zamanlar TArım ve Köy işleri Bakanlığının izni ile gıda takviyesi olarak piyasaya arz edilen ürünlerin İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Bilimsel Danışma Komisyonunun gündemine alması sonucu bu ürünleri kullanan insanlarda “hepatik advers reaksiyon riski” görüldüğü halk arasında doğal ürünlerin insan sağlığına yararlı olduğu ve herhangi bir zararının olmadığı şeklindeki yaygın olan kanının bilimsel veriler incelendiğinde doğru olmadığı görülmüştür. VE şimdi Sağlık Müdürlüğü gerekli sağlık kurum ve kuruluşlarına resmi yazılarla Hepatik fonksiyon görülen hastalarda bu tür ürünlerin kullanılıp kullanılmadığını sorgulamalarını ve caydırıcı içeriklerinin anlatılmasını iletmiş. Merak ettiğim tek şey bu ürünleri araştıranlar zararlarını ortaya çıkaranlar ve yasaklayanlar aceba şimdiye kadar neredeydiler. Ben herbalifenim gündemde olduğu çok çok daha renkli günlerini Herbalife çılgınlığının günden güne çığ gibi büyüdüğü kullananları hızlı bir şekilde arttığı günleri biliyorum. Aceba o günlerde bu konuları araştırmak ve insanları bilgilendirmek kimsenin aklına gelmemişmi. Üstelikte Tarım ve Köy işleri Bakanlığının izni ile gıda takviyesi olarak piyasaya arz edilmiş bir ürün olması nedeniyle birçok kişi eminim dahabir güvenle kullanmış. Bakalım önümüzdeki günlerde daha ne doğru bildiğimiz yanlışlar çıkacak meydana bari onlarda iş işten geçmeden çıksalar.

yemekli yazı

nazokiraze | 13 November 2008 13:48

Ülkemizde hepimiz artık beslenmemizi bile günümüze göre yapıyoruz. Fastfood yemekler aklımızı başımızdan almış. Çocuklarımız hamburger, misafirlerimiz pizza bekler olmuş. Yemege gidince artık salat-barlar da alıyoruz soluğu. Kebab, döner kültürümüz de şaştı. Bazı yerlerde lahmacunla pizza aynı yerde satılıyor. Simit evleride garipleşti. Artık simitevlerinde hamburger, pizza da var hatta bizim burda ki körolasıca simitevinde inan ki simit yok:))Biraz mutfaktan konuşalım istedim.

İnsanımıza taze ve doğal yapılmış şeyler artık lux geliyor. Ev reçelini, eriştesini, tarhanasını yaptıran kendini şanslı sayıyor.Salçası da ev yapımıysa degmeyin keyfine.

Yediklerimiz içtiklerimizden bizim kültürümüze ait olanları biliyormuyuz? Hepimiz belli başlı birkaçını biliriz. Mesela ayran Göktürkler tarafından icad edilmiş hemde tesadüfen geleneksel içecegimizdir yani. Tarhana desek zaten değinmiştik burda ülkemizin başına gelmiş en güzel şeylerden biri.Boza da bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir.Zamanla deniz yolu aracılı ile İran’a Kafkasya’ya kadar yayılmıştır.

Evli misin? Sevgilin Var mı? Ona Göre İşe Alacağım Seni..

keremx | 13 November 2008 10:29

EVLİ MİSİNİZ ?

Bana çok sorulardan biridir bu; Evli misiniz? Sanırım bu soruya muhatap olmamak için parmakta yüzük taşımak gerekiyor. Sanal ortamda parmağınızdaki yüzüğü görme imkânları olmadığı için özel tanışmalarda bu tür sorulara çok muhatap olabilirsiniz. Evli olup olmamanız neden başkalarını ilgilendiriyorsa? Hayırlı niyetleri mi var acaba? Beğenildiniz mi yoksa? Bilemiyoruz.

Gerçek hayata dönelim…

Hele bayansanız, üstelik iş arıyorsanız, iş yeteneğinizden önce boyunuz, postunuz, endamınız dikkate alınır. İş başvurusunda sorulan soruların çoğu medeni halinizin etrafında döner.

TÜRKİYE ÖZGÜRLEŞEBİLİR Mİ?

aktifparanoya | 13 November 2008 09:52

Bu başlık altında bir yazı yazmak istiyorsanız, ilk özgürlüğün kabul gören tanımını ortaya koymalısınız.

GENEL TÜRKÇE SÖZLÜKTE “ÖZGÜRLÜK”;
“1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet.”

TÜRKİYE; bayrağı, dili ve toprak bütünlüğüyle bir CUMHURİYETTİR. Bu ne demektir? Bağımsız bir toprak parçası üzerinde bağımsızlığını ilan etmiş insan topluluğu.

Bağımsızlığını yani özgürlüğünü belgelerle ortaya koymuş bir ülkeye ve onun içinde yaşayan vatandaşına “TÜRKİYE ÖZGÜRLEŞEBİLİR Mİ?” sorulduğunda cevaplar şimdiye kadar yazdığım yazıdan çok farklı bir noktaya götürmektedir beni.

Cevaplar ne diye merak ediyorsanız?
% 10 KEŞKElerle başlamıştır cümlesine.
% 40 İMKANSIZ demiştir kesin yargılarla.
% 50 ÖZGÜRLÜĞÜN ne olduğunu bile unutmuştur.
Bir kişi alabildiğince özgürken ikinci bir kişiyle yaşayacak olması özgürlüğünün bir kısmının elinden alınması demektir. 70 milyonla yaşayacak olması özgürlüğünün sadece bir kısmının kalmasıyla eş değerdir. 70 milyon insanla birlikte yaşayıp özgür olacağına inanıyorsan mucizelere de inanmalısın. Milyonlarca insanın seninle aynı düşünmesi mucizeden başka hiçbir sözcükle açıklanamaz. İnsanoğlunun büyük bir kısmı mucizelere inanmadığı için sokaklarda özgürlük adına çırılçıplak insanlar görmemek için Cumhuriyet olgusunu yaratmıştır. Bu sayede aynı olmasa da aynı tarz düşünen insanları bir arada birleştirip özgürlük sınırlarını genişletecektir.

tarhana iyi ki de varsın

nazokiraze | 12 November 2008 18:07

Bazen iyi ki varmış dediğimiz şeyler vardır hayatımızda.Ama manevi degerlerden bahsetmiyorum zaten onları sürekli düşünürüz.(iyiki saglıklıyız, iyi ki Allah var, iyi ki Atatürk var vs.)

Mesela ben kola için iyiki var diye çok düşünürüm, annem çamaşır makinesi için kızım bilgisayar için söyler aynı cümleyi. Herkesin düşüncesi kişiye göre değişir. Cep telefonuna, televizyona hatta lost dizisine bile bu cümle sık sık kurulur.

Ben her zevkçe uyuşmayan kişiler tarafından bile sevilen ulan iyiki varsın denilen ( istisnalar kaideyi bozmaz) bir şey daha biliyorum. Tarhana çorbası. Damak tadı çok uçuk olan kişiler tarafından bile sevilmez mi bu çorba şöyle sıcak sıcak.

DEDECİĞİME …

deelalim | 12 November 2008 17:38

Yıl 1980,batıkaradenizde küçük bir kentte,yaşama merhaba dedim.Küçük yerlerde yaşayanlar bilirler,insanlar birbirlerinin seceresini bilir,alışverişe yada herhengi bir işinizi takip etmek için kentin merkezine indiğinizde,esnafından,şoförüne hemen hemen herkesi tanırdınız,o yıllarda,..çok uzun zaman oldu gidemedim,gitmekte içimden gelmiyor açıkçası,hayatımın en güzel anılarını ve dostlukları bıraktıgım o kente anılarıma ihanet olur diye gidemiyorum.Herşeyin hızla şekil degiştirdiği bu düzende,oradaki degişimi ve kirlenişi görmekten kaçıyorum aslında.Size çok sevdiğim bu kentle ilgili anılarımı,o kentin kozmopolit yapısını,bu yapının içinde yer alan insanların ,nasıl tek beden ve tek yumruk oldugunu ileride yazarak sizlerle paylaşmak isterim.Bu gün yıllar önce beni,sevgi ve itinayla büyüten,birlikte oldugumuz her an bana insan sevgisini ve paylaşımın önemini anlatan dedeciğimle yaşadıgım bir anıyı sizlere aktarmak istedim..Dedem yaşadığımız minik kente,doguanadoludan tek başına akrabalarının yanına iş bulmak amacıyla 13 yaşında gelmiş,çalışkanlığı,hümanistliği ve hatipliğiyle,( zekiliğini belirtmeden geçemiyecegim),kent yönetiminde aktif görevler almış,kent iyileştirme projelerinde çalışmış,emekçi ,salt kendi için değil,çevresindeki herkes için yaşamayı ilke edinmiş biriydi.Din,dil,ırk gözetmeden herkesi kucaklayabilmişti ….O gün alışverişe çıkmıştık,birlikte yapmaktan keyif aldıgım şeylerin başında gelirdi.Çarşı adı verilen tek alışveriş merkezi,ne ararsan kolayca bulabilirdik,toplam iki kilometrelik bir alana konuçlanmış,magazalar,balık ve sebze hali falan.Ana cadde üzerinde karşılıklı magazalar vardı birbirinin dibinde.Ben büyük bir gururla dedemin koluna girmiş onunla şakalaşarak yürüyor ve tanıdıklarla hoş sohbetler ediyorduk,tam girmemiz gereken magazanın önüne gelmiştik,ki dedem karşıya geçelim yavrum ,dedi.Nedenini anlayamamış,ama dedecim geldik işte ya derken ,dedem beni kolunda karşı kaldırıma getirmişti bile,ben şaşkın şaşkın suratına bakarken,karşıdan Galip geliyordu,benden pazartesi vereceğim diye borç para aldı,iki hafta geçti veremedi beni görüp utanmasın dedi… Galip utanmasın diye yolunu değiştirmişti.Ben o yaşlarda başımda kavak yelleri estiği için konunun üstünde hiç durmamış,ha bu işler demekki böyle oluyor diye düşünüp,geçiştirmiştim…