bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

polis olmak

taha3045 | 16 April 2009 09:56

Geçtiğimiz hafta polis bayramı kutladık. Her yıl oldugu gibi çeşitli kokteyler yapıldı ve bana çok itici gelen popçusundan, türkücüsüne herkesin polis bayramı nedeniyle polis üniforması giyme olayı bu yıl da yaşandı.

Ülkemizde polis olmak diğer ülkelere göre çok daha zor, maddi anlamda tatmin edilmiyorlar,üstüne üstlük birde polislerden batı standartlarında kaliteli hizmet bekleniyor. Ev geçindiren polisin çektigi maddi sıkıntı, buna eklenen suç oranları ,trafik,stres bunlara baglı bozulan psikoloji hiçe sayılarak sürekli birşeyler bekleniyor,bekleniyor,bekleniyor.

Kına

FEYZAN | 15 April 2009 18:56

Ben küçükken, dedem ve babaannem de bizimle otururdu. Babaannem de dedem de ben onları tanıdığımda çok yaşlıydılar.Zaten ben ilkokula başlamadan da ikisi arka arkaya gittiler.Babaannem çok yaşlı olmasına rağmen, stili olan bir kadındı.Hep aynı tür elbiseler giyerdi, robadan kesik ve belinde kuşak olan elbiseler.Bu elbiselerden birini terziye yollar,hiç prova olmadan aynı modelden yenilerini diktirdi.Elbise kumaşlarının hep İngiliz kumaşı olmasına özen gösterirdi. boynuna da çeşit çeşit renk ve desende mendiller bağlardı fular niyetine. Başında yemenisi vardı ( Rumeli de buna ŞAMİ denir). Bu yemeniden görünen 3 parmak saçı da hiç beyaz bırakmaz kına ile boyardı. Saçları ölene kadar hep uzundu, çok yaşlı olduğundan, artık iyice azalmış saçlarını her sabah tarar bu bir kısmı kınalı, bir kısmı beyaz saçları 2 kuyruk örüp ensesinde topuz yapar, sonra da şamisini bağlardı.Bir bayram arifesinde geceden saçına kına koyuyordu.Ben meraklı çocuk gözleriyle onu seyrediyordum.

KaDıN – ErKeK: İşkil? İş, kill me!

pilasdik | 15 April 2009 18:04

Ben ne “aşk doktoru”yum, ne çok satan gazetelerin “seksoloji” hocasıyım, ne de elli-altmış kadın tanıdım.
Bir “iş” vesilesiyle, saatlerim kadın-erkek ilişkilerindeki tavırları çözümlemeye çalışan
teorilerle dolu.
Memleket umumisinde de, “kişisel gelişim” ve “ilişkiler” üzerine kaleme alınan varak
epey makbul…
Meşhur Marmaris ressamı gibi, ne var yav bunda, ben de yazarım deyu, giriştim işkilli ilişkiler işine…

Kadınlarda “bağlanma” sendromu âşık oldukları/sevdikleri erkeğin onu kullanacağı endişesiyle uç verir.
Bu da, “bağlanma”yı “bağlanamama” noktasına getirir ve çelik bir prangayla sabitler kalplere.

PaRa aDamı maYmun eDeR!…

BodrumSibel | 15 April 2009 17:04

Nedir para denen şey? Onu değerli kılan nedir? Üzerinde bir takım figürlerin resimlerin vede rakamların olduğu baskılı kağıt parçası. Biz bu kağıt parçasının peşinde koşuyoruz. Bu kağıt parçası için tüm hayatımızı seferber ediyoruz. Kimi zaman yoruluyoruz, kimi zaman kendimizden ödün veriyoruz, kimi zaman yoldan sapıyoruz bazen de bu kağıt için tehlikeli birer varlık olup çıkıyoruz. Benliğimizi alan bu kağıt için bazen adam bile öldürüyor ve tüm çirkinlikleri yapıyoruz. Ne için? sadece onu kazanabilmek için.

Bizler onu hakedebilmek için başkalarının hayatlarını yaşıyoruz. Nasılmı?
Şimdi soruyorum size; kaçımız sevdiğimiz işlerde çalışıyoruz? Muhtemelen azınlıkdır. Herbirimiz, bende dahil sırf şu lanet kağıt parçasını kazanıp hayatımızı sürdürebilmek adına hiç olmayı düşünmediğimiz yerlerde belkide olmak istemediğimiz insanlarla çalışmak zorunda kalıyor ve tüm o hayallerimizi, içimizden gelenleri, içimizde saklıyarak istemediğimiz hayatları yaşıyor ve hissetmediğimiz o kişiliklere bürünüyoruz.