bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

BORÇSUZ HAYATIN 15 ALTIN KURALI

Haricten Gazel | 14 April 2011 14:46

Sizin için derlediğim BORÇSUZ hayatla ilgili altın gibi 15 tane kuralı burada hizmetinize sunuyorum.Bu kuralları uygularsanız hayatınızda finansal olarak çok şeyin değişeceğini bizzat göreceksiniz.Günümüzde tüketim çılgınlığının modaya dönüşmesi ve herkesin bu modaya ayak uydurup har vurup harman savurmakta yarıştığını görmek insanı üzüyor.Bu saçma yarışın insanların nasıl borç batağına soktuğunu yaşayanlar veya çevresindekilerde görenler bilirler.Lafı fazla uzatmadan sizi altın kurallarla başbaşa bırakıyorum.Söylemesi benden uygulamak sizden :

O gece (4)

zarifce | 13 April 2011 16:59

Nihayet hanım patronunu karşılamak için inmişti, “bu sessizlik iyiye alamet değil” diye geçirdi içinden. Öyle ki ağaçlarda bir tane bile serçe ses vermiyordu.Parkta oturan ihtiyar dikkatini çekti, güvenlik görevlisine ihtiyarı sordu,

Okkalı Küfür!

sahire | 13 April 2011 08:37

Zıkkımın kökündeyim diyesim geliyor “nerdesin?” diyenlere! Çocuk değilim diyesim geliyor, kendi kalıplarına sıkıştırmak isteyen beyinlere! Okkalı bi küfür sallayasım geliyor, dışımı gören içimi bilmeyen sözlere! Kaçıp gitmek geliyor içimden, sadece kendim olabileceğim bir şehre. Bağımlılıkla örülmüş bütün sevgilerden tüyesim geliyor.

Anne!

Cali Kusu | 12 April 2011 15:06

Daha gözlerimi açmayı bile bilmiyordum senden ayrıldığımda. Henüz kendimi bile tanımıyordum beni başkalarının eline verdiğinde. Söylesene anne, çok büyük bir yük olarak mı gördün beni kendine. O zamanlar senden istediğim bir damla süt idi sadece. Esirgemedin ama gülüşünü sakladın benden. Beni emzirirken gözlerin hep ablamdaydı, abimdeydi. Ama benim daha çok ihtiyacım vardı sana. Görmedin hiç anne. Yerli yersiz ağlardım hep. Sen sanırdın ki acıktım. Hayır anne. Seni özlüyordum sadece. 3-5 dakika kalırdın yanımda en fazla. Sonra abimi alıp doğru tarlaya. Ablamın kollarında kalırdım hep. Ama benim annem sen değil miydin? Neden o halde hep ablam gülümsüyordu bana? Arada abim alırdı kollarına. Babam dokunmazdı bile bana. Hepsini geçtim de anne. Sen neden almazdın beni kucağına. İçindeydim karnının tam ortasında. Sıkılmışsın belli ki. Attın dışarıya. Eyvallah dedim hepsine anne. Eyvallah dedim. Ne babam nede sen almadınız beni kucağınıza. Ablamı anne bildim. Abimi baba…

Projenin adı; MAVİ IŞIK 6

nihansage | 11 April 2011 20:12

Osman Eripek ve hanımı Esma, evlerine girmiş, tüm perdeleri çekmişler, televizyonun başında olanları izlemekteydiler. Tüm dünyadan kaos haberleri gelmekteydi. Terör saldırıları had safhadaydı. Kimsenin güvenliği yoktu. Askerler ve polis teşkilatı, yaşanan olaylar karşısında yeterli olamamaktaydılar. Durum çok vahimdi.

Osman bey cep telefonuyla, İstanbulda üniversite öğrenimi gören kızını arıyordu. Sonunda karşı taraf telefona cevap vermişti.

-Kızım Aslı iyimisin, durumunuz nasıl?

Aslı, ağlamaklı olarak babasıyla konuşmaya başladı;

Gel ısıt..

| 11 April 2011 06:05

Rezil bir rüzgar esiyor, silip süpürüyor ne var ise önünde; Manyak esiyor, rotasını çizmiş sağa sola yalpalasa da yalnızca gideceği yola kilitli.. Virajlı yol önce mora, sonra gecenin karanlığına bürünüyor; hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün hanımellerini kollarına alıp bu yoldan geçerek, âşığının aşık olduğu şehre gidiyor.. hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün duaları dudaklarında, İstanbul’una gidiyor..

istanbul seni bekliyor
Gel ısıt..

İnce uzun parmaklar ve hanımeli kokulu avuçlar biliyor nereye gittiğini, giderken hangi yolu geçtiğini.. Giderken, çırçıplak bırakıyor geçip giden bir ömrü.. İlk sevişmenin esrikliğini de önüne katıp, göçebe çingeneler gibi fütursuzca gidiyor, tanıdık ürperişlerle gökyüzüne haykırılmış, sevgi sözlerinin peşine takılıyor, aynı yolu izleyerek..

Gökkuşağında Arar Oldum Seni

ByHeadBangeR | 10 April 2011 20:54

Yok ki kurtuluşum sensiz geçsin bir saniyem. Ne büyük bir cefadır bu, nefes gibi ihtiyaç duyarken sana, seni benliğimde taşırken, ellerimi hep boşluğa kapatmam.

Ne garip bu gecede uyumadım. Kabuslardan kaçıyorum. Geceler, çok karanlık ve korkutucu. Güneşe, sabahın şen ve güzel olmasına, kuşların o güzel seslerine inanarak, gözlerimi sana kapatıyorum.

Yağan yağmura aldanmayıp, toprak kokularında arıyorum seni. Hasretin öyle derin ki, yağmur alıp götürüyor beni, vuslattan, hasretten sana getiriyor beni.

Gökyüzünde arıyorum, bulutlara düşüyor silüetin. Bir an umut ediyorum.Sonra güneş doğuyor. Bulutlar kayboluyor. Bir küfür daha savuruyorken güneşe, birden gökkuşağını görüyorum. Her renginde bir gülüşün gizliyken oda kayboluyor. Tam bu sırada gözlerim aklıma geliyor.

YURDUMDA OLUYOR BUNLAR

mvlt | 10 April 2011 11:13

HABERİNİZ OLSUN… şimdi yurdumun şirin bir kasabasına bakalım, ibret mi alalaım napalım, adam 4 çocuğunu ve eşini pompalı tüfekle öldürmüşte suçlu cinnetmiş. Birde pişmanmış. Çocuklarının hepsinin yaşlarının toplamı kendi yaşı kadar olsaydı bari.

İsmi lazım değil başka biryerde bilmem ki neden öldürmüş birini birbaşkası. hak etmişsse de ölmeyi, cesedi parçalayıp dolapta üç ay onla kalmak zorunda nasıl kalmış.

Resmi görsen yurdum insanı, diğer yurdum insanı teyzeyi hem de 40 yıılık karısı olanından, DOĞRAMIŞ… bari sadece öldürmekle kalsaydı. DOSTLAR hepin(m)iz suçlusunuz haberiniz olsun. bu manyakça cinayetleri işleyen herkes gibi görünen insanların var olduğu bu toplumu yarattığım(n)ız için, elbirliği ile hepimiz suçluyuz. Sanmayın ”ne manyaklar var yazık ” demekle bu leke gider alnımızdan, sanmayın o kadarcık çocuğun ne suçu vardı demekle sanki uzaylı olan katili suçlamakdan. ya sevgilisini (eski) öldürdükden sonra kendinide öldürmekden başka çaresi kalmayanlara ne demeli….

Cesaret!

Cali Kusu | 10 April 2011 08:20

Sabahın erken saatleri, yine standart bir şekilde hazırlanıp çıktım yola. Okula gidiyorum. İçimde her zaman olduğu gibi başına buyruk bir korku var. Biliyorum yine beni bekliyor köşe başında ve ben yine oradan geçmek zorundayım…

Korkunun ecele faydası yok diyerek yavaş yavaş yürümeye başladım. Bari bu gün beklemesin diye dua ediyorum. Bu gün sınavım var. Yorulmak istemiyorum. Lakin biliyorum orda. Yine en kuytu köşeye saklanmış bekliyor.

Köşeye yaklaştım. Durdum. Bir adım daha atsam görecek beni. Nefesimi tutuyorum anlamasın geldiğimi diye. Sağa sola bakıyorum. Olmadığını bildiğim halde başka yollar arıyorum. Korkuyorum. Ya bu gün daha fazla ısrar ederse… Ya bu gün yorulmadan peşimden gelirse… Laftan da anlamıyor ki.